bugün

krzysztof kieslowski

büyük polonyalı yönetmendir. sinema tarihini mihenk taşlarından birisi olarak da kabul edilir bir çok yönetmenin etkilendiği özellikle. shan penn filmlerinden birisinde, özellikle mavi filminin başlangıcındaki kieslowski'nin kullandığı dairesel tünel görüntülerinnden esinlenmiştir ve bunu da itiraf etmiştir.

filmlerine bakıldığında; bir nevi hayatının yansıması gibidir. filmlerindeki kahramanlarının genellikle babaları yoktur ya da hiç vurgulanmaz bunun yerine geçen karakterler vardır. yani artı bir ''baba imgesi'', bu kırmızı da irene jacob'un dostluğunu geliştirdiği bir yargıç eskisi. ''beyaz''da da karol karol'un yakın arkadaşlarından ''mikolaj''dır bunun yanında camera buff'da ise kahramanımız da yetimler yurdunda yetişmiştir(bunu da karısının neden akşamları yavan ekmek yediği üzerine bu alışkanlığını yetimler yurdunda kazandığını söylemiştir)

bunların yanında ''mavi'' filmi de bir kaza ile başlar.. bu da kieslowski'nin gerçek hayatında geçirdiği bir kaza ile alakalıdır; fikrimce annesini kaybetmiştir bu kazada.

filmerinin siyasi boyutu da önemli yer tutar. zaten üç renk üçlemesi de başlı başına bir siyasi olay olan fransız devriminin(bayraktan ziyade) üç rengini temsil eder. eşitlik, kardeşlik, ve bağımsızlık. beyaz ise fikrimce en siyasi olanıdır, zaten eşitlik konusunda derin bir filmdir. bu noktada polonya'daki komünizme derin vurgu yapar, ve komünizm sonrası yeni kapitalist ülkesindeki yaşananları yansıtır. karol karol'un yaşadıkları da ve fransa da ona davranış şekli de bir nevi aşağılamadır. mahkemede bile doğru dürüst yargılanmamaktadır. fransızca bilmediği için aşağılandığını düşünür. haklıdır da biraz. siyasi vurgulamaları olan bir film de; beyaz kadar fazla olmasa da ''öldürme hakkında kısa bir film'' dir. burada iki ölüm söz konusudur; birisi, kahramanımız jacek'in işlediği; diğeri de devlet tarafından jacek'in öldürülmesi(bu öldürme manevi anlamdadır maddeden ziyade).

filmlerindeki figürlere gelince, kieslowski renkleri çok kullanır. adlarından anlaşılacağı gibi(kabul ediyorum buraya kadar karşımdakini ''uzaylı zanneden bir entry oldu''). daha doğrusu her tarafta vardır renkler arka fonda, karol karol dişşlerini fırçalarken ki kupaların renginde. her ayrıntıda bulunmaktadır. hatta bazı filmlerinde yeşile çok vurgu yapar özellikle ''öldürme hakkında kısa bir filmde'' bu da kameramanı idziak'tan kaynaklanmaktadır.. mavideki yüzme havuzu, kırmızıdaki fotoğraf stüdyosu, ''öldürme hakkındaki kısa bir film''de de idam salonu..

bunlarla birlikte, uyguladığı bir teknik vardır kieslowski'nin. daha doğrusu seyirciyi şaşırtır. mavinin sonu özellikle, julie olivier ile sevişirken sahne değişmeye başlar ve bir el uzanır saate doğru: herkes bu elin julie'ye ait olduğuna inanır. ama onun değildir; kazayı ilk gören gence aittir bu el. ''öldürme hakkında''kısa bir filmde de elindeki ipleri kesmek için yemek artıkları ile dolu bir ''lokanta trolley''inden bıçak aramaktadır(daha doğrusu bunu tahmin etmesi önceki yaptığı davranıştan zordur, çünkü yarım kalmış bir kolayı içmektedir jacek, sonrasında ise pasta bulaşmış bir bıçağı alır -ve kendi adıma söylemeliyim ki jacek'şi burada pastayı yemek için o bıçağı aldığını düşündüm- ve pastayı yemez trolleyin bir kenarına sıyırır ve bıçağı alıp elindeki ipi kesmeye başlar)

bir de simetriye değinmek gerekir. kieslowski simetriyi çok kullanır. daha doğrusu bu simetri karakterleri bölmelerinde de görülebilir film içersindeki ilerleyişlerde de; ama nasıl bir simetridir bu? bana daha çok bazı noktada, antagonizmayı gözlerimizde canlandırır. mesela, beyazın sonundaki iki türlü imkansızlık, karol karol ve julie arasındaki kavuşmanın imkansızlığında olduğu gibi. bunun yanında, yeşil renklerin ''öldürme hakkında kısa bir film''deki idam salonunda bulunan düz bir idam aracını iki tarafındaki yeşil renklerdir. ''veronica'nın ikili yaşamı''n da da karakter bölüktür.

kader noktası da önemlidir, kieslowski sürekli sorgular.. şans özelikle kırmızı da ana nokta gibidir, iki insan(valentine ve auguste) sürekli birbirini teğet geçer. Sonunda bir gemi kazasında karşılaşırlar. ''öldürme hakkında kısa bir film''de ise şans vurgulanır. sürekli es geçen ve iyilik yapmayan bir taksi şöförü sonunda jacek'e rastlar ve bu da ölümünü kolaylaşacaktır.

son olarak; kieslowski sinema açısından düşünüldüğünde erken ölmüştür. neden derseniz kırmızı'nın sonuda gemi kazasından arta yedi kişi kalmıştır. kırmızının kahramanları(valentine ve auguste), mavinin kahramanları(julie ve olivier), ve beyazın kahramanları(karol karol ve dominique) bir de barmen!! bu karakterlerin hepsi görünür ama bir tek barmen seyirciye görünmez. işte kieslowski bu barmenin filmini çekmek istiyordu.. fakat ömrü yetmemiştir. ve projesi yarım kalmıştır..