bugün

ney

neyin nefesini dinlemek; sizi hüzünlendirebilir, ağlatabilir de, içinizde bir hoşluk oluşturabilir de... fakat ondan bir şey almamız lazım, ondan bir şey algılamamız lazım. hz. mevlana: ''dinle ney'den'' demiş...

ney nefesini duyduğunuz anda ben de üflemek istiyorum dersiniz; fakat göründüğü kadar kolay olmuyor üflemek. hisli olmanız gerekiyor, ney'e gerçekten değer vermeniz gerekiyor. içtenlik burada çok önemli... sabretmek burada çok önemli...

ney'e başlamadan önce üfleyip, nefesi çıkarmak istedim, ''eğer yapamazsam ney alıp da üflemeyeceğim; sadece o muazzam ney nefesini dinlemek ile yetineceğim.'' dedim. ve ırgandı köprüsü'ne doğru yola koyulduk sevgili tıpçıyla. ney'i alacağımız hocanın yanında başladım üflemeye. bir üfledim, iki üfledim, üç üfledim... ağladım, sinirlendim, bir ara ney'i bırakıp gitmek istedim; fakat dışarıda da yağmur yağıyordu... gidemedim, tekrar denedim: bir üfledim, iki üfledim, üç üfledim... yine sonuç yok... ibrahim benlioğlu'na dedim ki:''hocam, acaba ney'de mi bir sorun var?'' hoca güldü tabii, genelde üfleyip de sesi çıkaramayanlar bu bahaneyi uyduruyor... ''acaba ney'de mi sorun var?''

her neyse, fakat ben inatçıydım ve kesinlikle bunu başarmalıydım.

ney nefesini çıkarmıştım; fakat saat beşe geliyordu biz oraya gittiğimizde ise saat birdi. insanlar bir ay boyunca ney nefesini çıkarmak için uğraşıyorlarmış; bazen daha uzunda oluyormuş bu süre... bazı arkadaşlarım da üflemek istediler hatta gidip ney alıp kursa başlamak istediler, özendiler; fakat ben durumu onlara izah ettikten sonra sadece dinlemek ile yetinmek istediklerini dile getirdiler...

işte bir hevesle başladım ney'e sonrası geldi tabii, sadece öylesine bir heves değildi bu... onu özenle koruyup, saklıyorsunuz, değer veriyorsunuz. bir başkası ben de deneyeyim mi deyince yüreğinizde bir burukluk peydah oluyor, onu bir başkasının elinde görmek istemiyorsunuz, bir başkasının nefesinin onun duvarlarına çarpıpta bir başkasının nefesini çıkarmasını istemiyorsunuz... anlayacağınız o sizin en kıymetliniz oluyor.

ve üflerken niyetiniz çok önemli ne niyet ederseniz tecelliyatta o doğrultuda vuku bulacaktır.

ney bir sopa edasıyla tutulmamalı, tutulmaz; bu bir edepsizliktir.

ve ''en önemlisi de ney çalınmaz, üflenir.''

mesela mevleviler eüzü besmele çekip üç sefer öperler. ney'i kendi uzvundan bir uzuvmuş gibi görürler ve hz. ney derler zaten. hz. ney. tabii bunlar toplum içerinde sonradan yanlış anlaşılmaya başlanmış. yani ney'e hazret diyorlar falan demişler. ney'den kasıt mürşidi kamildir. allah'ın veli dostudur. ve her neyzen ney'i üflerken kendisinden üfleyenin üstadı olduğunu düşünür. kendisinden üfleyenin allah olduğunu düşünür. ve üflerken o edeple üfler.

bana göre bir de şu var, ney'i üfleyeceğimiz ortamda çok önemli, insana bir şeyler katmalı; üfleyen kişiyi etkilemeli, duygulandırmalı -ki ney'den çıkan nefeste insanları etkileyebilsin...