bugün

somewhere

hayli beğenilen ilk filmi lost in translation 'dan tanıdığımız sofia coppola 'nın 3. filmi.
cumartesi akşamımı bu filme bir güzel ayırmış bulunmaktayım. sinema içinde kamera çekim teknikleri çok fazla ilgilendiğim bir husus olmasa da coppola'nın enteresan görüş açıları falan yakaladığını anlamlandırmam zor olmadı. filmleri sinematografik çekim ve kamera açılarıyla vs. değerlemediğim için bu konuya girmeyeceğim. daha ziyade sosyal konular, kültürel argümanlar ve psikoloji odaklı tespitler yapmaktayım kendimce.
şimdi bu film öncelikle olmamış bir film bunu pattt diyerek ifadeleyeyim sonrasına yavaş yavaş gelelim. trier'in melancholia 'sı gibi bir şeyler umup az biraz hayal kırıklığı yaşadığım bir filmde bu oldu son dönem. onu izlerken karnıma ağrılar girmişti, bunda girmedi çok fazla sıkılıp kasılmadım. ama bir beğeni oluşmadı.
bir kere, film 90 dakikalık kalıp sürede sırıtıyor. hani kısa metraj değil de ona benzer bir tadta son derece kısa bir film olarak düşünülebilirmiş. bu da 50 ila 60 dakika arasını öngörmekte bence. zorlama uzun tutulan sahneler hayli fazla. konu, basit olduğu için ayrıntıları da çok fazla şekillendirme imkanı doğmuyor.
konformist ve rahat yaşamın getirileri götürüleri, boşanmış çiftin çocuğu olmak gibi iki argüman arasına sıkışıp kalmış film. ilk argümanda ünlülük şan şöhret sahibi olmak açımlanıyor ki insanın ünlü falan olmayası geliyor. filmin sade finali bir bıkkınlık gösterisine dayandırılıyor. fakat elde malzeme yok neyi neye nasıl dayandırırsın ki.
ben filmdeki kişiye özel striptiz şovuna takıldım açıkçası. bilmiyordum bu tarz bir olguyu öğrenmiş oldum. konforun bu kadarı işte. sonunda bıktırır adamı farkına bile varamazsın içindeyken.
10 üzerinden 6,5! yarım puanı yetenekli minik oyuncuya verelim. ismi elle fanning 'miş. 98 doğumluymuş ve gelecek vadetmekte efendim.
edit: çok şey umanlar hayal kırıklığı yaşarlar benden söylemesi. bir de yüzeysel bir eşik belirleriz ya bir lost in translation değil! içimde kalmasın.