bugün

kyoto protokolü

protokolün imzalanmamasının yanında, bu ülkelerin zihniyetinin de sorgulanması gerekmektedir. zira protokoller, uluslararası antlaşmalar her koşulda yüzde yüz iklim dengesinin korunmasına hizmet eder diyemeyiz. mevzuat, somut hukuk kuralları her zaman adil değildir, çünkü kuralı hazırlayanın iradesini yansıtır.
sera gazı salınımıyla ilgili bir başka protkole baktığımızda bu savın gerçekliğine dana rahat kanaat getiririz. bahsi geçen protokol, her ülkeye gaz salınımı konusunda belli bir limit tanımaktadır. ve sanayisi gelişmemiş ülkeler doğal olarak bu kotayı doldurmamaktadırlar. işte bu noktada yine küresel ekonomi devreye girer. örneğin, kongo sera gazı emisyonu konusunda 20 birim bir kotaya sahip olsun; a.b.d gibi, fransa gibi, uganda gibi.. kongo sadece 2 birimlik sera gazı salınımını gerçekleştirmiş, a.b.d ise 20 birim kotasını doldurmuş olsun. işte böyle bir durumda a.b.d., kongoya para ödeyerek onun boş kalan 18 birimlik kotasını da satın alıp zararlı gaz yaymaya devam ediyor. sonuç olarak elbette ki kyoto gibi protokollerin imzalanmamasına karşı çıkmak gerekir ama önemli olan bu bütüncül, çürümüş zihniyeti ıskalamayıp buna tepki koymaktır.