bugün

yusuf ile züleyha

-gelsene, dedi züleyha ıslık gibi kısık, bir lirin nağmesi kadar kışkırtıcı, berrak ve aydınlık sesiyle.
-gelsene. Yerinden kalktı sonra, kapıyı sımsıkı kapadı. oda, dört duvar demek. oda, kapısı kapanınca günah kadar çağırıcı züleyha demek.
-gel, sana gül bahçesi nedir göstereyim, göster gül bahçelerini göreyim. sonsuzluk ne demekmiş gel bende bil. ne demekmiş sonsuzluk sende bileyim. bir takdime sana kalbim, bir sunu sana bedenim. yeter ki senden muradımı alayım ey güzel, yeter ki sana muradımı vereyim.

züleyha kırmızılar içinde, yanakları daha kırmızı; dilinde zehirli çiçeklerin alevi, böyle dil döktü saatlerce. yusuf'un gözleri bir an bile dikili olduğu yerden kaymadı, allah şahitti. züleyha ne kadar ateşse, yusuf o kadar iffetti...