bugün

türkiye

çoğunluğu kompleksli insanlardan oluşan ülke. ülkem diye söylüyorum ki eleştirmek rahatsız olmak iyi bir şeydir, türkiye insanı yeterli gaz verildiğinde kamplaştırılmaya çok yatkın. tamamen duygularıyla hareket ediyor genellikle. bir de şu bizi yıkmak istiyorlar, herkes bize düşman zannı var ki tam paranoya. birçok ülke tarafından sevilmiyor oluşumuzun tek nedeni onların bizden korkması olarak algılanıyor. tabi osmanlı bunları korkutmuş şimdi onun karın ağrısı bu diyoruz. işimize gelmediğinde osmanlı değiliz biz laikiz filan diye takılıyoruz. her konu etrafında birbirini öldürme noktasına gelebilecek kadar fanatikçe kutuplaşabiliyoruz. birbirimizi sevmiyoruz. bir de ironik şekilde dünyada en iyi en namuslu insanlar bizleriz triplerine giriyoruz.

özet olarak bütün gözlemler eminim çoğumuz tarafından paylaşılıyor. o halde ortada büyük bir çarpıklık, bir hastalık var. bir insanın ruh hastası olması diğerlerini pek etkilemez, kapatırsın en kötü bi yere kimseye zararı dokunmaz; ama bir topluluğun ruh hastası olması tedavi edilmesi neredeyse imkansız bir şey olur. çünkü o toplumun gerçeğin farkında olmayan çoğunluğu bu durumu görüp de sızlananları yani gerçeğin farkında olanları, vızıldayıp duran sinekler olarak görür ve bir vuruşta yağını çıkarır. bunun için kullandığı iki büyük silahı vardır. bir, vatan hainliği damgası, iki yabancı hayranlığı.

şarkılar güzel günler göreceğiz, güneşli günler diyor ama umutsuzum nedense. güzel günler uzak gibi.