bugün

orta çağ

batı uygarlığının simgesi olan avrupa, ortaçağ'ın derin ve uzun tarihinde yavaş yavaş gelişmiş, rönesans ve aydınlanma gibi fikri ve sanatsal devrimleri yine bu çağın ortaya çıkardığı kentlerde, kent kültürü içerisinde yaşamıştır.

o dönemde kilisenin öğretilerinin dışında bir fikir beyan etmek sapkınlıktır ve bu işin sonu engizisyondur. ancak insanlar bunu bile bile fikirlerini açıklamaktan yılmamış ve hep bir entellektüel mücadele içinde bulunmuştur, yani modern bir hayatı yakalamanın ilk bedellerini yine bu ortaçağ'ın insanları ödemiştir.

işte tüm bu bedeller ödendikten sonra cogito ergo sum
diyen insan, skolastik felsefenin tüm kilitlerini kırarak, newton, pasteur gibi bilim adamlarının önünü açacak yolun asvaltını yine bu karanlık denen ortacağ içinde atmıştır.

`avrupa bugün geldiği noktayı, ortaçağ'ın hayal dünyasına ve yaratıcı anlayışına borçludur. yoksa hastalıklar, çocuğa tecavüz, adam öldürmeler..gibi insanlık dışı olaylar dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak. sakın kimse böyle olayları sadece ortaçağ'da oluyor zannedip, bugünü meşrulaştırmaya kalkmasın.

karanlık dediği ortaçağ'ı okusun araştırsın, öyle hüküm versin.

yoksa siz hala ortaçağ'ın istanbul'un fethi'yle mi kapandığını sanıyorsunuz.

(bkz: ortacaga karanlik diyen zihniyet)