bugün

entry'ler (93)

alevilik

üzerinde kurulan tüm baskıalkjsdalşksdas. evladım siz manyak mısınız? biri çıkar cumhurbaşkanı'nın karşısına "alevi olduğumuzu söylüyemiyoozz!" diye bangır bangır bağırır, diğeri gelir burada hebele hübele. çocuğum bu ülkede başka mesele kalmadı mı? bu ülkede alevilerden ve alevilerin sorunlarından başka bir sorun yok mu? ben hangi devlet kurumuna girsem birden fazla alevi vatandaşla karşılaşıyorum. keza belediyeler alevi kaynıyor. askeriyede ve diğer tüm kurumlarda güçlü bir alevi kitle var. lan daha ne istiyorsunuz bu memleketten?

kürtler, aleviler ve ermeniler'den başka acı çekmiş topluluk yok amını siktiğimin yerinde. yahu adamlar dedelerimi ahırlara doldurup canlı canlı yakmış, bugün ermeniler çıkmış benden hesap soruyor. 40 bin insan kürtçülük terörüyle öldürülmüş, kürtler çıkmış benden hesap soruyor. ne yapalım kardeşim size? birgün tüm türkler bir meydanda toplanıp kendimizi yakalım, olur mu? içiniz soğur mu? yeter yahu artık. yeter.

halep

bir gün çalıştığım mekana bir suriyeli elektrikçi çağırdı patron. arızaya bakacaktı. böyle kumral, yeşil gözlü, yüzü tertemiz bir abimiz.
işini bitirdi geldi oturdu masaya. ben de ne zaman savaştan kaçmış bir suriyeli görsem gider konuşurum, sohbet ederim.
bu sefer de aynı şeyi yaptım ve nereden geldiğini sordum. "halep." dedi. "neden geldin?" dedim haddimi aşarak.
"vallahi savaş." dedi. içimden dedim ki "neden sahip çıkmadın vatanına? neden orda kalmadın?"

içimdeki sesi duymuş olacak ki telefonunu çıkarıp çocuklarının, suriye'deki evinin fotoğraflarını gösterdi. hayatımda gördüğüm en güzel, en şahane çocuklardı onlar. gözleri kocaman, yemyeşil. evinin bahçesine envai çeşit süslemeler, su fışkiyeleri yapmış. sohbetimiz ilerledikten sonra dedim ki "hiç yakınını kaybettin mi savaşta?" öyle durdu biraz.
soru, derinlerinde bir yerlerde yarasını deşmişti. "iki çocuk." dedi buruk bir ses tonuyla. "iki çocuğumu kaybettim."

esed'in bombardımanında kaybetmiş iki çocuğunu da. iki gün can çekişmiş çocuklar. sonra da evi bombalanmış, darmadağın olmuş hayatı. arada kalmış anlayacağınız. "ölen çocuklarının fotoğrafları var mı?" diye sordum, "yok" dedi. "dayanamıyorum."
bakmaya dayanamıyormuş.
başımdan aşağıya kaynar sular döküldü o an. dedim biz ne yaşamışız ki. bu insanları nasıl anlayabiliriz ki. o günden sonra suriye ve suriyeliler değişti benim için.

şimdi buralarda bilip bilmeden ya da çok bilinçli olarak atıp tutan genç arkadaşlarımı görünce bir başka üzülüyorum halep'e, halepli kardeşlerimize.
biz onların filizlenmiş tek umutlarıydık kim bilir. can çekişen yeşil gözlü çocukların tek umuduyduk belki de. ama görüyorum ki biz insanlığımızı; ideolojilere, mezheplerimize peşkeş çekmişiz.

vicdanımız da suriyeli çocuklarla beraber enkaz altında kalmış.

tarikatlar kapatılsın

resmi olarak var olmayan bir şeyi kim kapatacak peki? tarikat dediğimiz oluşum vergi levhası falan çıkarmıyor. e çoğunun yeri yurdu da belli değil. nasıl kapatacaksın? neyi kapatacaksın? tarikatlar yararlıdır, zararlıdır tartışılabilir de kapatma olayı biraz hayalci geliyor bana.

ikincisi türkiye demokratik ve özgür bir ülke. insanlar tarikatlara mensup olmak isteyebilir. başkalarının özgürlük alanını gasp etmedikçe ve devlet işlerine burunlarını sürmedikçe cemaat ve tarikatlar hangi gerekçeyle yok edilebilir ki? yok edildiklerinde bu oluşumlara mensup olan kişilerin özgürlüğü gasp edilmez mi?

edit: imla

ejder haber ajansı

editörleri arasında bulunmakta olduğum için gurur duyduğum haber ajansıdır. inanın her şeyin magazinselleştirilmiş olduğu bu ülkede, ilkeli insanların bir araya gelmesi çok zor oluyor. fakat bu haber ajansı gerçek haberi vermek isteyen editör ve yazarlardan oluşuyor. bu da habercilik adına bir umut vesilesi oluyor haliyle. sizi de bekliyoruz.

ejderhaberajansi.com

ben bu yazıyı ona yazdım

sezai "saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın?" diye soruyordu leylasına. ben pek fazla bir şey sormayacağım. ben sadece çocuk saflığıyla ne kadar çok sevdiğimi anlatacağım. biraz amatörce olacak ama idare edeceğiz yani. sevdanın da amatörcesi vardır elbet. her şey gibi sevdanın da amatörcesi güzel gelir bana. sabahın köründe yokuş tırmanan kırmızı palton kadar saf ve temiz sevdalardır işimiz. işimiz sevmektir. karşı kaldırımdan belli etmeden süzmektir aslolan sevdiğini. göz göze gelince dizlerinin üzerine çökmektir. sezai bir de "biz seni işte böyle seviyoruz leyla" diyordu leylasına. ben pek fazla bir şey sevmeyeceğim.

cansu canan özgen

kendisine hayranım. daha doğrusu güzelliğine hayranım. zira yaptığı programlar pek ilgimi çekmiyor. tv seyrederken denk gelirsem güzelliğine kapılıp kanal değiştiremiyorum birazcık. ki ben o tarz kadınlardan pek hoşlanmam ama cansu'nun farklı bir tonu var. bir de erzurumluymuş hemşehri sayılırız kendisiyle.

milliyetçilerin biraz salak olması

bunu bilemem ama kesin ve mutlak genellemeler yapan insanlardan daha salak olmadıklarını iyi bilirim.

uludağ sözlük hayatınıza ne kattı

hiç. sürekli ilginç ergen fantazilerinin uçuştuğu bir mecra olmak yerine gerçekten yazar olan yazarların olduğu bir mecra olsaydı bir şeyler katabilirdi. bazen inci sözlükte pampa olduğumu düşündürtmüyor değil.

araplara yalakalık yapmak

ortadoğu konusunun ne kadar mühim ve hassas olduğunu kavrayamamış yazar beyanıdır. evet ortadoğuda söz sahibi olmak istiyorsanız ortadoğu ülkeleriyle muhatap olmalısınız. gidip iskandilav ülkeleriyle diplomasi trafiği yapamazsınız.

yani okyanus ötesinden, taa rusya'dan gelip adamlar cirit atıyor biz de oturup izleyelim mi bütün olanları?

bugün ortadoğu ve arap ülkelerinin güvenliği bizim güvenliğimiz için çok önemliyken, ekonomik ve siyasi bakımdan bizi doğrudan etkileyen bir bölgeye yabancı kalmak ne kadar doğru olabilir ki.

namaz kılmayan idam edilir

basit bir soru sordum arkadaşlar. peygamberin yaşadığı dönem de dahil kaç kişi namaz kılmadığı için idam edilmiş?

bu sorunun yanıtını verin sonra mezhep imamlarının kaynak gösterilmesi hususunu konuşalım goygoy tayfa.

namaz kılmayan idam edilir

islam tarihinde kaç kişi namaz kılmadığı için idam edilmiş sorusuyla ciddiye alınması önlenebilecek zırva.

bu zırvayı islam'a yamayan goygoycu tayfa da aynı soruyla ofsayta düşebilir tabii.

15 nisan 2016 mardin de 4 askerin şehit olması

akşam saatlerinde gelen acı haberdir.

mardin savur'da pkk terör örgütünün yola döşediği bombanın patlatılması sonucu 4 polisimiz şehit olmuştur.

her gün dörder beşer ölüyoruz. öyle sessiz öldürülüyoruz ki kimsenin ruhu bile duymuyor.

hdpnin terörü lanetlemesi

Demirtaş çıkıp saldırıyı lanetliyor. Hem de diyor ki "doğrudan sivilleri hedef alan bir saldırıdır, lanetliyoruz." demek ki asker veya polis hedef alınsa lanetlemeyeceklerdi. ya bunlar insanları salak yerine koymaktan ne zaman vazgeçecekler? senin partinin vekili canlı bombanın ailesine taziye veriyor, sen neyi lanetliyorsun yahu? Şaka mısın sen?

Düşündükçe aklımı yitirecek gibi oluyorum artık. Gerçekten kendimi kalitesiz bir hint filmindeymiş gibi hissediyorum. Olanlar o kadar garip ki. Terör yandaşı, yandaş olduğu terörü lanetliyor. Şaka gibi.

hırsızın hiç mi suçu yok

Her terör saldırısından sonra teröre tepki göstermek yerine devlete bok atmaya çalışan ahmakları gördükçe aklıma gelendir.

Sanki bomba ankara'nın ortasına tek başına yürüyerek gelmiş, kendi kendisini infilak ettirmiş ve onlarca insanı katletmiş, işin içinde hiç pkk yokmuş gibi davranan dangozlara soruyorum şimdi:

Yahu hırsızın hiç mi suçu yok?

uludağ sözlük bitmiş

ben bitmemiş haline yetişemedim.geldiğimde bitmişti zaten ne yazık ki.

açılan başlıkların büyük bölümü cinsellik üzerineyken diğer bölümü aktrollerin zırvalarından ibaret. arada elle tutulur entry ve başlık ortaya koyanlar olmuyor değil. ama genel olarak uludağ sözlük bitmiş.

kexkem bitmeyen bir sözlükte yazar olmaq bilseydim...

şerif faysal yıldırım

vallahi onsuz twitter hem öksüz hem yetim. o yok diye kürtçüler,komünistler at koşturuyor sitede.

keşke bir daha çıkıp gelse de harab olmuş, yıkılmış gönlüm feraha kavuşsa.

cizre ye ambulans sokulmadığı için ölen bebek

"hewal hewal bah ambılans gelince vur ha" diyenlerin propaganda malzemesi yapmaya çalıştığı, kesinliği olmayan bir iddia.

tabi ki bir bebeğin ölmesi kabul edilemez ve üzücü. eğer bu iddia gerçekse sorumlularından hesap sorulması elzemdir.

eğer orada birileri ölüyorsa; yoktan yere sokaklara hendek kazıp tonlarca bomba yığanlar suçludur, kimse kusura bakmasın.

bu iddialarla propaganda yapan köpekler, katilleri aşikar olan bebekleri göz ardı ediyor. bu da ayrı bir mesele tabi ki.

pkk'nın çocuk katlettiği birkaç olaya şöyle bir göz atalım:

http://onedio.com/haber/p...-kanli-saldirilari-391178

scorp

uludağ sözlüğün git gide benzemeye başladığı mecra. izlediğim kadarıyla silik tiplerin tapınağı haline gelmiş. mizah sıfır.

kızlar ekseriyetle çirkinimsi ama memeleri var yani ün kazanmak için yeterli.

erkeklerin de geneli silik,loser tipler. kadına şiddet falan filan inter milan diye geveleyip kızların ilgisini çekmeye çalışan ev erkekleri.

youtubeda rastladığım siktiriboktan videoları görünce vine saçmalıkları daha kabul edilebilir geliyor artık. "beterin beteri" diyebilirim.

ben uludağ sözlük abazalarını bu mecraya yönlendirmek istiyorum bu arada. orada cinsel konuları süzgeçten geçirip, taşşak kebabını daha rahat yapabilirsiniz sayın abaza kardeşlerim. hem de daha çok meme çatalı ve daha çok seks.

cemil bayık ın hdp ye oy istemesi

Bir diktatörün elinden kurtulmak için bir diğer diktatörlüğe destek vermek ne kadar mantıklı acaba? hem de bu diktatörlükte birden çok diktatör varken.

halihazırda pkk'nın ve hdp'nin insanlara bir şeyleri amansızca dikta ediyor.

"Bizi şehrinize almazsanız; bir başçavuş kapınızı çalıp başınız sağolsun diyecek" diyenleri diktatör haline getirirsek "uzun"u mumla ararız herhalde.

dipnot: bu tehdit halk nazarında çok sempatik davranışları olan sırrı süreyya önder'e aittir.

pkk

derin bağlarını çözen veya çözmeye başlamış herkesin tek tek öldürüldüğü terör örgütü. uğur mumcu, cem ersever, eşref bitlis ve daha niceleri...

şimdi de aynı derin bağlar var ve bu bağların hepsi ifşa olmuş durumda ancak örgüt ve derin bağlarının olduğu odaklar o denli rahat ki artık bunları takmıyor bile.

ülkede bok boku bastığı için kim pkk, kim destekçi artık insanların ilgi alanında değil.

o beğenilmeyen 90'larda bile bu kadar duyarsız değildi toplum,medya,devlet...