bugün
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması15
- jose mourinho67
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür12
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız8
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- kova burcu erkeği8
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi25
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız20
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba23
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
- anın görüntüsü11
- magicovento12
- carlo ancelotti8
- albay kemal13
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
entry'ler (221)
kendini hatırlatmaya devam eden şiir.
PiYANOLU ASES
Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl
Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü
Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu
Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü
Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne
Senin yıldızların her gece Beethoven li
Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü
Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl
Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl
Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü
Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu
Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü
Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne
Senin yıldızların her gece Beethoven li
Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü
Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl
ARDINDAN
Gökyüzü devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Sen dağınıklık diyorsun
Ben dalgınlık diyorum ona
Sen nehirleri seviyorsun delice
Ben bir derenin yıkıklığını
Sen başıboşluğunu insanın
Öteki berikiyi ben
Kapı ardına bırakılanı
Sen denize giriyorsun
Ben kıskanıyorum tüm suları
Tüm suları topluyorum ayaklarının dibinde
Ayaklarının dibinde sonsuzu arıyorum
Uzak devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Kim kimin ardından su döküyor şimdi
Ben suyun yarasına bakıyorum
Gökyüzü devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Sen dağınıklık diyorsun
Ben dalgınlık diyorum ona
Sen nehirleri seviyorsun delice
Ben bir derenin yıkıklığını
Sen başıboşluğunu insanın
Öteki berikiyi ben
Kapı ardına bırakılanı
Sen denize giriyorsun
Ben kıskanıyorum tüm suları
Tüm suları topluyorum ayaklarının dibinde
Ayaklarının dibinde sonsuzu arıyorum
Uzak devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Kim kimin ardından su döküyor şimdi
Ben suyun yarasına bakıyorum
gonca özmen şiiri.
ARDINDAN
Gökyüzü devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Sen dağınıklık diyorsun
Ben dalgınlık diyorum ona
Sen nehirleri seviyorsun delice
Ben bir derenin yıkıklığını
Sen başıboşluğunu insanın
Öteki berikiyi ben
Kapı ardına bırakılanı
Sen denize giriyorsun
Ben kıskanıyorum tüm suları
Tüm suları topluyorum ayaklarının dibinde
Ayaklarının dibinde sonsuzu arıyorum
Uzak devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Kim kimin ardından su döküyor şimdi
Ben suyun yarasına bakıyorum
ARDINDAN
Gökyüzü devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Sen dağınıklık diyorsun
Ben dalgınlık diyorum ona
Sen nehirleri seviyorsun delice
Ben bir derenin yıkıklığını
Sen başıboşluğunu insanın
Öteki berikiyi ben
Kapı ardına bırakılanı
Sen denize giriyorsun
Ben kıskanıyorum tüm suları
Tüm suları topluyorum ayaklarının dibinde
Ayaklarının dibinde sonsuzu arıyorum
Uzak devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum
Kim kimin ardından su döküyor şimdi
Ben suyun yarasına bakıyorum
piyanolu ases
Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl
Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü
Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu
Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü
Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne
Senin yıldızların her gece Beethoven li
Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü
Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl
Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl
Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü
Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu
Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü
Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne
Senin yıldızların her gece Beethoven li
Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü
Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl
KUŞLARI SiKTiR ET
gel geri dönelim dünyaya aşkla; kuşlar
gagalıyor üzüm salkımlarını; kuşlar
kanatlarına, incecik parmaklarına
kuşlar hepimize yabancı
sevmek bir başkasının yarasına dokunmaksa
kuşları siktir et! anne ol bana bu gece
karanlığa sürtünmeden usulca geç eşiğimden
kapıyı çalmana gerek yok, yumruklamana
omuz atmana gerek yok, sabret
nasılsa bir serseri kurşun gelir bulur beni
bir bıçağa hasret karnım, yumuşak karnım
ve kanım dondurucu soğuğa gebe
sen sadece anne ol bana bu gece
tuhaf bir türkü söyle erzincan yöresinden
içinde kuş olmayan, kan ve karanlık
kapı eşiği olmayan eğlenceli bir türkü
bakarsın eşlik ederim, bakarsın küserim
ne söylesem yalan olur, ne söylesem asılırım
eski ahit yazıcısı kadar asık bir yüzle
önemseme...sen sadece anne ol bana bu gece
bir tren makas değiştiriyor kalbimde
bir vapur yan yatarak eğleniyor denizle
sanki iki sevgili Beşiktaş motor iskelesinde
karşılaşmış gibi tuhaf bir his var, kırgınlık var
sevinç de var aksi gibi içimde
yürürken çalılara sürtünüyorum sanki
elini tutarken üstünkörü bir diken
gülün ömrünü kısaltıyor, gülün azmini, gülün
zerre kadar yeri yok hayatımda
sevmek sahiden bir başkasının
yarasını yalamaksa kuşları siktir et
gülü siktir et, sen sadece
anne ol bana bu gece.
gel geri dönelim dünyaya aşkla; kuşlar
gagalıyor üzüm salkımlarını; kuşlar
kanatlarına, incecik parmaklarına
kuşlar hepimize yabancı
sevmek bir başkasının yarasına dokunmaksa
kuşları siktir et! anne ol bana bu gece
karanlığa sürtünmeden usulca geç eşiğimden
kapıyı çalmana gerek yok, yumruklamana
omuz atmana gerek yok, sabret
nasılsa bir serseri kurşun gelir bulur beni
bir bıçağa hasret karnım, yumuşak karnım
ve kanım dondurucu soğuğa gebe
sen sadece anne ol bana bu gece
tuhaf bir türkü söyle erzincan yöresinden
içinde kuş olmayan, kan ve karanlık
kapı eşiği olmayan eğlenceli bir türkü
bakarsın eşlik ederim, bakarsın küserim
ne söylesem yalan olur, ne söylesem asılırım
eski ahit yazıcısı kadar asık bir yüzle
önemseme...sen sadece anne ol bana bu gece
bir tren makas değiştiriyor kalbimde
bir vapur yan yatarak eğleniyor denizle
sanki iki sevgili Beşiktaş motor iskelesinde
karşılaşmış gibi tuhaf bir his var, kırgınlık var
sevinç de var aksi gibi içimde
yürürken çalılara sürtünüyorum sanki
elini tutarken üstünkörü bir diken
gülün ömrünü kısaltıyor, gülün azmini, gülün
zerre kadar yeri yok hayatımda
sevmek sahiden bir başkasının
yarasını yalamaksa kuşları siktir et
gülü siktir et, sen sadece
anne ol bana bu gece.
YAS
seni kırk kez sordular
bilmiyorum dedim
biliyordum
sana kırk yerde yıkanmadım
kirli değilim dedim
kirliydim
kırk uykuyu uyumadım sana
siz uyuyun dedim
uyudular
sana çok
her şeye en az iki defa baktım
kesmedim kesilmesi gerekenleri
kırıldılar
kalbimin çeşitli peygamberleriyle
tutup saçlarına eyyub anlattım
dedim senin de saçların cumhuriyetin ilk günleri
boynun gene boynun ve yüzünün üzgün yerleri
çok baktım ama seyretmedim sonra hiçbir şeyi
çünkü anladım: kırkı çıkmak ne demek
ne demek ölünce hep yirmi bir gram eksilen insan
seni kırk kez sordular
bilmiyorum dedim
biliyordum
sana kırk yerde yıkanmadım
kirli değilim dedim
kirliydim
kırk uykuyu uyumadım sana
siz uyuyun dedim
uyudular
sana çok
her şeye en az iki defa baktım
kesmedim kesilmesi gerekenleri
kırıldılar
kalbimin çeşitli peygamberleriyle
tutup saçlarına eyyub anlattım
dedim senin de saçların cumhuriyetin ilk günleri
boynun gene boynun ve yüzünün üzgün yerleri
çok baktım ama seyretmedim sonra hiçbir şeyi
çünkü anladım: kırkı çıkmak ne demek
ne demek ölünce hep yirmi bir gram eksilen insan
aldığım lanetin uğruna yanan güneş söndü
özür borçluyum sırattan geçerken incittiklerime
borçluyum sırasını bozan her çocuğa
ama işte ben!
dünyaya selam durarak yürüdüm her adımda
yutkundukça kalbi acıyan bir ben kaldım
yine de üstüme kapanan hangi taş neyi örter
sokaklar hangi gülüşümden mustarip, bilmem
ama bilirdim uzun bir sayfada kara olmasam
ah! yine de unutulmuyor alınmış bir ah
boynumdan öpenlerin selamıyla bitirdim sözümü
oysa kimsenin sırrı yok
herkes kendi ömrüne recâ
avuç avuç gezer de bulamaz bir çıra
böylece bir kez daha ördüm duvarımı
bir kilit taşı tutuyor tüm sırrı, şimdi ağlasınlar
kimsenin su kadar mes’eli yok :
eğildim kuyuya, bir yudum dedim, herkes için
dedi : kan doluyum, sırrını verdin çünkü bana
keşke bir söz daha etseydin
belki şiir olur yazılırdım sana
ah! kalbim kir tuttukça kin döktüm
tanrım öldür!
özür borçluyum sırattan geçerken incittiklerime
borçluyum sırasını bozan her çocuğa
ama işte ben!
dünyaya selam durarak yürüdüm her adımda
yutkundukça kalbi acıyan bir ben kaldım
yine de üstüme kapanan hangi taş neyi örter
sokaklar hangi gülüşümden mustarip, bilmem
ama bilirdim uzun bir sayfada kara olmasam
ah! yine de unutulmuyor alınmış bir ah
boynumdan öpenlerin selamıyla bitirdim sözümü
oysa kimsenin sırrı yok
herkes kendi ömrüne recâ
avuç avuç gezer de bulamaz bir çıra
böylece bir kez daha ördüm duvarımı
bir kilit taşı tutuyor tüm sırrı, şimdi ağlasınlar
kimsenin su kadar mes’eli yok :
eğildim kuyuya, bir yudum dedim, herkes için
dedi : kan doluyum, sırrını verdin çünkü bana
keşke bir söz daha etseydin
belki şiir olur yazılırdım sana
ah! kalbim kir tuttukça kin döktüm
tanrım öldür!
sene içerisinde birkaç kez kendini hatırlatan şiir. hayatta kaldıkça da hatırlatacak gibi.
adın geçtiğinde susmasını öğrenecektim güya
her cama kan üfleyip
ortancaların sabrıyla bakacaktım dünyaya.
sesimi kimin kalbinde düşürdüğümü unutacak
uğrun uğrun giden rüzgara katılacaktım.
sürdükçe zaman
yemin düşürdüğüm kelimeler de
döndü sırtını bana.
sesimde gam evleri
dudaklarımda kuyu:
bir kayaya yaslanıp
bozbulanık sudan içtim:
ölüm içtim
ölüm içtim
ölüm içtim
yarıldı dünya
duymadın mı sevgilim?
kemal varol
her cama kan üfleyip
ortancaların sabrıyla bakacaktım dünyaya.
sesimi kimin kalbinde düşürdüğümü unutacak
uğrun uğrun giden rüzgara katılacaktım.
sürdükçe zaman
yemin düşürdüğüm kelimeler de
döndü sırtını bana.
sesimde gam evleri
dudaklarımda kuyu:
bir kayaya yaslanıp
bozbulanık sudan içtim:
ölüm içtim
ölüm içtim
ölüm içtim
yarıldı dünya
duymadın mı sevgilim?
kemal varol
ayrılık provaları
XV.
benim ördüğüm saçı başkası çözdü dedim. alaca akşamda hevesim vardı, yolumda bir kaya duruyor dedim. artık götür bu şakayık selini. bir kürt baladına kar yağıyor her gece: evdal, dedim: evdal, daha incit kendini, daha incit dedim. yıldırım düşür her gecene. ki, kalbini bir gülle değişmeye alıştın sen dedim. bir yüzüm yaz, bir yüzüm ayaz, olmamıştı meyvem, ham kopardın dedim. sende dolaşan çöl beni de aldı içine, talibin unutma dedim. rüzgârın getirdiğini rüzgâr götürüyor, on yıl önce tanrım öldür dedim. neden hâlâ bir inip bir çıkıyor göğsüm, kaldıysa akıt zehrini dedim. biliyordun: düşecektim. biliyordun: olmayacaktım. biliyordun: da neden vurdun nefesin nefesime dedim. bağışla dedin. parmağını şeyh gâlipin bir gazeline koyup bittü dedin.
XV.
benim ördüğüm saçı başkası çözdü dedim. alaca akşamda hevesim vardı, yolumda bir kaya duruyor dedim. artık götür bu şakayık selini. bir kürt baladına kar yağıyor her gece: evdal, dedim: evdal, daha incit kendini, daha incit dedim. yıldırım düşür her gecene. ki, kalbini bir gülle değişmeye alıştın sen dedim. bir yüzüm yaz, bir yüzüm ayaz, olmamıştı meyvem, ham kopardın dedim. sende dolaşan çöl beni de aldı içine, talibin unutma dedim. rüzgârın getirdiğini rüzgâr götürüyor, on yıl önce tanrım öldür dedim. neden hâlâ bir inip bir çıkıyor göğsüm, kaldıysa akıt zehrini dedim. biliyordun: düşecektim. biliyordun: olmayacaktım. biliyordun: da neden vurdun nefesin nefesime dedim. bağışla dedin. parmağını şeyh gâlipin bir gazeline koyup bittü dedin.
öyle bir ağlasam
öyle bir ağlasam çocuklar
size hiç gözyaşı kalmasa.
öyle bir aç kalsam
öyle bir aç kalsam çocuklar
size hiç açlık kalmasa.
öyle bir ölsem
öyle bir ölsem çocuklar
size hiç ölüm kalmasa.
aziz nesin
öyle bir ağlasam çocuklar
size hiç gözyaşı kalmasa.
öyle bir aç kalsam
öyle bir aç kalsam çocuklar
size hiç açlık kalmasa.
öyle bir ölsem
öyle bir ölsem çocuklar
size hiç ölüm kalmasa.
aziz nesin
ikişer yıl aralıklarla kitap basan hakan günday'ın son kitabı. baş karakteri gaza'dır
hakan günday'ın son kitabı olan daha 'nın baş karakteri
(bkz: Mem û Zîn)
"4 buçuğa ben alıyorum zaten"
büyük şair. ölümünden sonra yayınlanan "çiğnenmiş gül" kitabında "dedim ota" isimli harika ve çok bilinmeyen bir şiiri vardır. belki benim beceriksizliğim, gezindim ama radikal gazetesi'nde ilhan berk için 2011 yılında yayımlanan yazı dışında hiçbir yerde o şiir yok. bir gün ekleyeceğim o şiiri. sadece şiirin finali aklımda;
"parçasıyım ben / bütün gördüklerimin"
"parçasıyım ben / bütün gördüklerimin"
saatlerdir redhack tarafından rezil edilmekte olan kişi. ama dikkatimi çekti adamın hiç utanması yok.
bugün doğum günü olan undergrand yazar. ses getiren dönüşüm/değişim kitabı bir çok yayın evi tarafından basılmıştır. can yayınları'nı pahalı fiyat politikasından ötürü çok sevmesem de en iyi çeviriyi yine can yayınları yapmıştır.