bugün

entry'ler (7)

zeka vs güzellik

insanoğlu maddi ve manevi değerlere aynı oranda önem vermelidir. Maddiyata ağırlık verip oradan kazanç sağlarsa maneviyatta kırılmalar yaşar. Bu da onda birtakım ruhsal bozukluklar ortaya çıkarır.

Öte yandan, maneviyata önem verip maddiyati geri planda bıraksa, zor zamanlarda her ikisinden de olur.

Bu bakımdan maddi ve manevi öğeler güzellik ve zekaya benzemektedir. içi boş güzellik belli bir zaman sonra değerini yitireceği gibi zekanın surete yansımaması da ona karşı olan ilginin her zaman hak ettiği değerden eksik kalmasına neden olacaktır. Bu bakımdan arayı bulmak önemlidir.

Eskilerin deyimiyle, yüzü güzele kırk günde doyulur gönlü güzele kırk yılda doyulmaz; ama gönlü güzeli görmek için de yüzün güzel olması gereklidir.

27 kasım 2022 göztepe altay maçı

Sadece tahta sıralarda okumakla yetinilmeyen bir eğitimin şart olduğunu gösteren maç olmuştur.
Zira bir insan farklı meziyetlere sahip olursa, o yönlerini ortaya çıkarmak isteyecektir. Aksi halde bunlar gibi başkalarına zarar vermenin "karizma", "delikanlılık" olduğunu düşünen yaratıklar ortaya çıkacaktır.

ahmet rıza

Mahmut Şevket Paşa gibi ittihat ve Terakki ile anılan Ahmed Rıza; esasen ittihatçı olmamakla beraber onlara yol göstermeyi amaçlayan kimselerdendi.

Ancak bu şahısların egolarının yüksek oluşu ve iTC'ye babalık yapma girişimleri hiçbir zaman tam bir başarıyla sonuçlanmamıştır. Ama belki de Ahmet Rıza' nın tam olarak bir ittihatçı olamaması onun yararına olmuştur. Zira Mütareke'den sonra Divan-i Örfi yargılamalarında önemli ittihatçı kimseler tutuklanırken o özgür bir şekilde hayatına devam ediyordu. Keza Cumhuriyet'in ilk yıllarında eski ittihatçıların tasfiyeleri gerçekleşirken Ahmet Rıza zaten dışarıda kalmıştı ve olayları da sessiz sedasız uzaktan izlemekle yetiniyordu.

carbonari

Bulunduğu toplumun sınırlarını aşan milliyetçi bir örgüt. Orta çağdan 1860'lı yıllara değin italya'da siyasi ve idari bir birlik sağlanamamıştı. Fransız Devrimi'den sonra görülen ulusal hareketler, italya'da da Carbonari adlı örgüt üzerinden varlık gösterdi.

Ancak bu örgüt içerisinde sadece italyanları değil; farklı uluslardan kimseleri de barındırıyordu. Bu bağlamda iii. Napolyon da bu örgütün bir üyesiydi. Hatta Napolyon Fransa' da iktidarı ele geçirdikten sonra isteyerek veya istemeyerek Carbonari aracılığıyla italya'nın birliğine hizmet etti

Bununla beraber bu Carbonari, kendinden sonra ortaya çıkan ulusal örgütlere de rol model oldu. Türkiye'deki temsilcilerine biri de ittihat ve Terakki'dir.

kars islam surasi

Kars islam Şurası Milli Mücadele döneminde toplanan yararlı cemiyetler ve kongreler arasında yer almasına rağmen, Sivas Kongresi ile birlikte istisna olmaktadırlar. Zira Sivas Kongresi, Milli Mücadeleyi tek bir çatı altında toplama ve istanbul hukumetine karşı alternatif olmasi bakımından istisnai durum teşkil etmesine rağmen, Kars Islam Şurası da başlı başına Osmanlı Devleti'nden bağımsız hareket etmiştir.

Bilindiği üzere elvaye selase (Kars, Ardahan, Batum) 93 Harbi ile birlikte Türk Imparatorluğu'ndan ayrılmıştı. Ancak Birinci Dünya Savaşı esnasında, 1917 Rus Ihtilali neticesinde, Türk Orduları 1918 ilkbaharında buraları istirdat etti.

Vakıa, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mutarekesi nedeniyle Osmanlı Devleti buralardan tekrardan ayrılmak zorunda kaldı. Bu bakımdan Kars islam Şurası ve ardından toplanılan kongreler Osmanlı'dan bağımsız olarak bölge eşrafının çabalarıyla ortaya koyuldu.

Bu bağlamda Türk Ordusu'nun bölge ahalisine yardımları şu götürmez gerçektir. Yani merkezi hükümetin izni dışında bölgede bulunan Yakup Şevki Paşa komutasındaki III. Ordu, kuvvetlerinden bir kısmını (mutarekeye dayandırılması hasebiyle) emekli etmiş ve silahları ile birlikte bölgedeki direnenlerin hizmetine bırakmıştır. Keza, III. Ordu'nun Fırka kumandalarından Halit Karsıalan bölgede direnişin gizli kahramanlarından biri olmuş, 1919 Ocak'ının ilk günlerinde toplanılan Ardahan Kongrelerinin de başkanı olmuştur.

Böyle olmakla beraber, direnişin temel unsuru halk olmuştur. Bu açıdan 17/18 Ocak 1919 kurulan Büyük Kars Kongresi ile birlikte Kars merkez olmak üzere Ahıska'dan Nahçıvan'a Güneybatı Kafkasya'da geçici bir hükümet kuruldu.

Bu hükümet vasıtasıyla 1919 Mart'ında Kars'ta parlemento toplandı ve cumhuriyet hükümeti ilan edildi. Ancak Kafkasya'daki Ingiliz kuvvetleri bu cumhuriyeti tanımadı ve bir ay içerisinde mezkur toprakları işgal etti. Nisan ayında da Kars Ermenilere teslim edildi.

Kısa süreli olmasına rağmen Kars islam Şurası ve bölgede toplanan ardılları, ulusal mücadelede ilklere sahip olmuştur. Bu açıdan Kars'taki cumhuriyetin "Teşkilat-i Esasiye" adlı anayasası da tıpkı yönetim şekli gibi ulusal mücadeleye örnek teşkil etmiştir.

gümrük birliği

31 Temmuz 1959 tarihinde Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üyelik başvurusu ile başlayan Türkiye-AB ilişkilerinde, 6 Mart 1995 tarihinde imzalanan Gümrük Birliği Antlaşması, AB tarihinde en büyük istisnalardan biri olmuştur. Zira o dönemde AB'ye üye olmayıp gümrük birliğine dahil olan tek üye Türkiye olmuştur. Yani bazı kesimlerin deyişiyle Türkiye, AB'nin pazarı olmuştur.

Aslında Türkiye'nin bu topluluğa dahil olamamasında ekonomik faktorler büyük bir etken olabilir. Ama bu ifade sorunun çözümünde eksik kalacaktır. Çünkü Türkiye'den ekonomik anlamda daha zor durumda olan ve Türkiye'nin üyelik başvurusundan çok sonra başvurularda bulunan ülkeler üye olmasına rağmen AB; "Türkiye için katılım süreci", "fasılalar" gibi safhalarla durumu daha sıkıntılı bir hale taşımaktadır. Zaten 2016 yılında Avrupa Parlementosu'nun isteği doğrultusunda üyelik süreci dondurulmuş vaziyettedir.

Böyle olmakla beraber, AB'nin Türkiye'yi kendi içerisinde kabul etmemesindeki yegane sebepler kültürel faktörler olduğu kadar nüfusu da söylenebilir. Zira gümrük birliği imzalandığı vakit Türkiye topluluğa girmiş olsaydı, nüfusuna ve TBMM'deki mebus sayısına oranla, Avrupa Parlamentosu'nda Fransa'dan sonra en çok azâ bulundurabilecek ülke konumunda olacaktı. Haliyle AB' nin kaderini tayin edecekti. Bu durum da üye ülkeleri endişelendirmiş olmalıdır.

Ama geldiğimiz noktada gümrük birliğinin Turkiye'yi AB'nin pazarı haline getirmesi ekonomik sorunları çözmek yerine daha da sıkıntılı bir duruma sokmuştur. Nitekim 2000 krizi de bununla ilişkilendirilebilir. Nitekim ülkeye 1980'lerden itibaren gelen teknolojik ürünlerde AB'ye üyelik sürecinde bu antlaşma önemli bir anlam içermekle beraber, emperyalist firmaların yerli müteşebbisi ezmesi gelişen Türkiye'yi antlaşmanın ilk yıllarında zorlamıştır. Günümüzde bu durum eskiye nazaran aşılmış gibi görünüyor olsada, antlaşmanın geçerli olması ve ülkedeki ekonomik sorunlar, 2000'deki krize benzer yeni bir ekonomik buhrana şahit olmamızda önemli etkenlerin başında gelmektedir.

hristiyanlık ile paganizim arasındaki benzerlikler

Hıristiyanlığın ortaya çıktığı tarihten yaklaşık üç asır kurumsallaşması, elbette onun kültürlerden ve coğrafyalardan etkilenmesini muhtemel kılar. ihtimaldir ki paganizm bazı parçalarıyla Avrupa kültürü üzerinden Hristiyan dini kurumlarında varlığını sürdürmüştür.