bugün

entry'ler (470)

21 ocak 2010 hesap dondurma eylemi

(bkz: vurdur mürsel)

bu geliri haiti deki depremzedelere bağışlıyoruz

(bkz: yersen)

21 ocak 2010 uludağ sözlük reklam rezaleti

zall kişisinin, vodafone'dan alınan miktarı ve bu miktarın haiti'ye yardım için kullanıldığını belgeleriyle kanıtlaması gereken durumdur. aksi takdirde kimse yemez.

tayyip erdoganin aya giden ilk tc vatandasi olmasi

bütün uzayı kucaklamasına yol açabilir.

benzin fiyatlarinda 10 kurus indirime gidilmesi

10 kuruşu minik bir miktar olarak gören kesimin yeterli bulmadığı indirimdir.
lan o 10 kuruş var ya,
10 kuruş,
yani şey...

azmış lan. *

akp lilerin icinde bulundugu genel bozukluk

hala akp'yi destekleyebilen insanın içinde bulunduğu bozukluklardır. bu kadar uzun süre tatmin olamadıklarına ve hala devamını istediklerine göre cinsel olarak ta bir takım bozukluklar bulabiliriz bu geniş kümemizin içinde.

2008 de elektriğe toplam yüzde 65 zam yapılması

millet öyle bir hale geldi ki artık, sikilmeden duramıyor. devam akp, devam, oh yeah!

hala deniz feneri ne para veren insan

deniz feneri tarafından daha bol bol dolandırılmasını yürekten temenni ettiğim embesildir. az bile lan bunlara.

akp lilerin icinde bulundugu genel bozukluk

öyle noktalama bozukluğu, işaret bozukluğu, sik bozukluğu, bok bozukluğu... olarak ayrı ayrı tanımlamanın yüzyıllar alacağı bozuklukların birleşimi sayesinde oluşan bozukluktur.

(bkz: bozuk lan bu)

kemalist noktalama bozukluğu

(bkz: akp lilerin içinde bulunduğu genel bozukluk)

islama geçen bireye opsiyonlu sözleşme öneren imam

kendisi henüz fanatik gazetesinin 7. sayfasını okumaktayken hak yoluna geçmek isteyen bir hristiyanla karşılaşmış imamdır. bu sözleşme sayesinde, imam opsiyon hakkını elinde bulunduracak, kişinin tekrardan hristiyanlığa dönmek yolunda bi niyeti olursa, buna müsade etmeyecektir.

+ opsiyonlu sözleşme yapsalardı, nah alırlardı ibrahimi bizden. ah ah bu yönetim yakacak bizi!
- selamun aleyki imam efendi.
+ hı? aleyküm selam.
- ben hak yoluna geçmek istiyorum, ne yapmalıyım?
+ söylediklerimi tekrar et: eşhedüennaaa....
- eşhedüennaaa....
+ tamamdır şimdi şuraya imza at.
+ heh
+ dinimiz için hayırlı bi transfer olur umarım.
- kazanacağım sevap puanlarla bana inananları mahçup etmiycem.
+ sana güveniyoruz camia olarak. dur ben transferi borsaya bildiriyim...

ertesi gün vakit gazetesi:
'senin adın artık yusuf'
hristiyanlığın etkili isimlerinden joseph, 10 yılı opsiyonlu olmak üzere, 50 yıllığına kendisini islamiyete bağlayan sözleşmeye imza attı. imza töreninde konuşan imam osman efendi, önce cemaate çattı ve 'safları sıklaştıralım' mesajı verdi, ardından da joseph'in büyük katkıları olacağını söyledi.
* * * * * * *

mahalle takimina transfer yapmak

mahalle maçlarında ard arda alınan yenilgiler sonucu taraftarın tepkileri üzerine kulüp yöneticilerinin harekete geçmesi ve kadroya takviye yapmasıdır.
transferin aşamaları şöyle gerçekleşir;
1.) ilk iş oyuncuyu bulmaktır. komşu mahallelerden transfer daha zahmetsiz olacaktır, ancak kefen giyerim ezeli rakibimin formasını giymem zihniyetindeki oyuncuların sayıca çokluğu bu işi zorlaştırmaktadır. o yüzden, çeşitli mahalleler gezilmeli, mahalle maçları izlenmeli, yetenek avına çıkılmalıdır.
2.) oyuncu bulunduktan sonra yapılması gereken, oyuncunun kulübüyle bağlarını kopartmaktır. normalde bir mahalle takımı oyuncusu, kulübüyle ömür boyu yürekten mukavele imzalamıştır. ama iş resmiyete dökülmediğinden bonservis bedeline gerek yoktur. yine de yürekten imzalanmış mukaveleyi geçersiz kılmak gerekmektedir. bunun için oyuncunun yanına gidilerek 'berkecan anana küfretti' 'ali sana top dedi' 'mert ağbi sünnet etcekmiş seni yeniden' gibi sözlerle mahalleden tiksinmesi, soğuması sağlanır, yürekten imzalanmış mukavele de yırtılır.
3.) işin en zor kısmı bundan sonra başlar. çünkü oyuncunun mahalle takımının formasını mahalle maçlarında giyebilmesi için o mahallede oturması gerekmektedir. bunun için de ailecek taşınmaları şarttır. futbolcu eşi ikna eder gibi genç oyuncunun ailesi ikna edilmelidir. aksi takdirde fotomaçcan'da 'annesi istemediği için transfer gerçekleşmedi' şeklinde haberler görülür, taraftar üzülür.
ancak işin bu kısmı ikna açısından zor olduğu kadar maliyetlidir de. yeni bir ev bulup aileyi oraya yerleştirmek kulübün sorumluluk alanıdır zira.

sonuç olarak mahalle takımını oluşturan veletler tüm paralarını toplasalar ancak burger king'den çocuk menüsü alacak durumda oldukları için transfer gerçekleşmez. taraftar umutlarını bir başka bahara erteler.

eve lig tv alınınca görülmeye başlanan akrabalar

yıllar yılı aramamış sormamış, ve fakat beleşe ev ortamında, sigara dumanlarının ekranın önüne sis şeridi çekmediği bir atmosferde maç izlemenin verdiği baş döndürücü etkiyle akrabalık ilişkilerini hatırlamış kimselerdir. git denemez böylesine, her türlü gelirler. sonuçta lig tv iptal edilir, kafa rahat olur. hem zaten kahvede daha zevkli.

bayram harcliklarinin aile butcesini azaltmamasi

bayram harcliklarinin aile butcesinde eksilmeye yol acmamasi olacaktı başlığın aslı, ve fakat sözlük kısaltılmasını emretti. hatta bayram harçlıkları döngüsü sonunda aile bütçelerinin sabit kalması da olabilirdi de.. neyse..

bu bahsettiğim konu, bayramda verilen harçlıkların aile bütçesini negatif hanelere getirmemesini açıkça kanıtlayan, 70'li yıllarda ülkemizin yetiştirdiği profesörler tarafından ortaya atılmış denge teorisidir.

teoriye göre, bir çocuğun amca dayıdan ve enişteden topladığı bayram harçlığı, anne babasının, amca, dayı, hala ve teyze çocuklarına verdiği bayram harçlığına büyük eşittir.

yani a= aile bütçesi h= hamit k=hamitin kuzenilerine verilen harçlıklar ve ha= hamit'in akrabalarından gelen harçlıklar ise;
her zaman için;
a-k+ha>a (>:büyük eşit)

bir örnekle açıklamak gerekirse;
ahmet amcanın oğlu serdar, kuzeni hamit'in anne babasıyla bayramlaşmaya gelecektir. bu sırada hamit ve babası arasında şöyle bi diyalog geçer;

- amcan kaç para harçlık verdi lan sana?
+ 50 baba.
- tamam biz de serdara o kadar verelim.

görüldüğü gibi aile bütçesi dengede. ama varsayalım ki ahmen amcanın bir oğlu serdar, bir de kızı selin var. o zaman durum şöyle olur;

- amcan kaç para harçlık verdi lan sana?
+ 50 baba.
- tamam biz de onun çocuklarına 25'er veririz.

bakınız aile bütçesi yine dengede.
bazı istisnai durumlarda, bu teori açık verebilir. ama o durumların kurtarıcısı olarak ta, dede ve nine faktörü sistemin sağlayıcıları olarak teoreme eklenmişlerdir. dede ve nineden alınan paralar, karşılıksızdır ve aile bütçesinin artı hanelere doğru yürüyüşü, dede ve nine sayısına göre mucizevi bir artış göstermektedir.

sonuç olarak, anne babanın parasında azalma olabilmekle birlikte, bayram harçlığı müessesesinin genel aile bütçesine hiçbir zararı bulunmadığı kanıtlanmıştır.

o yüzden akrabalar, yakınlar, tanıdıklar... sizlere sesleniyorum. önümüz ramazan, pamuk eller cebe artık. *

arkadaslarla ictik ya cumlesindeki arkadaslar

bütün doğru cevapları ellerinde tutan, ancak nerde olduklarına, ne yiyip ne içtiklerine bir türlü ulaşılamayan kişilerdir..
öyle ki, arkadaşınız samet'in gelip;
- abi dün gece nerdeydin?
sorunuza
+ arkadaşlarla içtik yaaa
cevabını yapıştırmasının ardından yapıştırdığı;
+ olum ben 15 bira, 20 shot vodka, 50 kadeh viski, 27 duble rakı içmişim.. başım döndü ama biraz, doğruya doğru..
cümlesinin sağlamasını ancak bu arkadaşlar yapabilir, samet'in esasen ne içtiğini ve ne oranda sarhoşluğa yelken açtığını bu arkadaşlar bilir.. ve fakat nerdesiniz lan bu arkadaşlar? susmuyo bu samet ibnesi, gelin de söyleyin şu gerçekleri.. öylesine muhtacım ki size.. lütfen, çıkın ortaya.. nerdesiniz..? öyle özledim ki sizleri, öylesine yoksunuz ki..!
--şiir kısmı biter, müzik girer--
bıraktınız gittiniz, belki de hiç gelmediniz!
söyleyin lan bu samet ibnesiyle niye içtiniz?
insan arada bi gelir, utandırır şu dallamayı..
yolunuz düşerse uğrayın, kurtarın bu zavallıyı!

sonuç olarak, bu arkadaşlar için en güzelini mor ve ötesi 'var mısın yoooksun' diyerek söylemiş olmakla beraber, bir başka sikkodan tanımımın daha sonuna gelirken ben..
17 büyük rakı içtim ama doğruya doğru, tuşları biraz zor buluyorum yani..
vurmayın.. ayıptır..

erkek erkege gezerken cicekcinin musallat olmasi

çiçekçinin azimli satış gayretlerine örnek teşkil etmekle birlikte erkek için oldukça yaralayıcı bir durumdur.

- abi veriyim mi çiçek abi?
+ oha lan, buna mı alcam çiçek?
- abi bence çok yakışıyosunuz abi, al şu güzel abime bi çiçek abi.
+ lan yürü git, kızla gezerken gelirsin, manyak mıdır nedir ya?
- iyi de abi, ne zamandır dikkat ediyorum, hep erkek erkeğe geziyosun abi. bi kız göremedik yanında abi. al şu güzel abime bi çiçek abi.
+ lan!
-- ay ne gerek var yaa?
+ lan?

(bkz: kalp krizi)

dinci medyanin deniz feneri davasina duyarsizligi

melih aşık'ın köşesinden;

''Soru: AKP yanlısı basın Deniz Feneri rezaleti karşısında neden susuyor?
Yanıt: Alman savcıyı AKP'ye yargı darbesi yapmakla suçlasalar pek inanan olmayacak da...
Haldun Ertem''

barışarock

organizasyonda eksikler olabilir ama sonuçta bedavadır ve kimse zorla getirilmez, zorla içerde tutulmaz. eğlenirken düşündüren festivaldir. ve fakat 3 gündense 2 gün olması daha hayırlı olacaktır.

rock n coke 2008

'bugüne kadar rock'n coke festivalinde yenilikçi bir yaklaşım izleyerek, çıtayı hep yükseltmeyi hedefledik. 2008'de çıta 2007'dekinden daha yukarıda olmalıydı. ancak, bu yıl, hedeflediğimiz uluslararası sanatçıların turne programlarının festival takvimimize uymaması, bazı sanatçıların ise bölgemiz coğrafyasında turnede olmayışları nedeniyle herkes için çok zor olan bu kararı almak zorunda kaldık.'
meali: beceremedik, kimseyi getiremedik. rhcp'de olmadı yine. zaten temmuza çekmek gibi bi denyoluk yaptık, şansımıza temmuz'da istanbul'da her allahın günü bi dünya çapında rock konseri organize edildi. baktık kimse gelmiycek, biz de iptal edelim dedik. seneye rhcp artık.

alpay erdem

'aslında en güzelini armut yapıyo. her zaman için elmadan daha çok seviliyo. fakat elma gibi marka olmuyo. şöhretin sıkıntısını elma çekerken, armut seviyo, seviliyo, güzel bir hayat yaşıyo. ben bunu iddia eder ve saatlerce de tartışırım.'

yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi, delidir resmen bu herif. hem de en aşmışından. süper!