bugün

entry'ler (354)

ilk öpüşülen kişinin adı

ilk öptüğün yada seni öpen karşı cins ile ilk fiziki olarak dudak dudağa temas ettiğin andaki kişidir..

Sözlük değil itiraf.com gibi bir başlık ama beni geriye götürdü..

Lise 1 di sanırım. Tam olarakta hatırlayamıyorum yılını. 14 15 yaşları.. ailem ben doğduğumdan 6 ay sonra gelmiş şehire 15 yıllık şehir hayatımız var.bu sebebtendir Anadolu çocuğuyuz. saf,temiz.. karşı cinsle konuşup oynasakta, daha Yok öbür taraflarda bezimiz.. parlak ve popülerdik. o zamanlar var bir yakışıklı halimiz.. aşk konularından hep uzak duruyorduk çünkü utanıyorduk öyle şeylerden.. sonra bi kız çıktı benden bir sınıf büyük.. uğraşıyor da uğraşıyor. ben utancımdan konuşamıyorum bile. bu kız hiç utanmıyor sınıfa yazı yazmalar sıraya mektup, pusula bırakmalar ne ararsanız var o dönem.. kıpkırmızı kızararak utanıyorum. tüm sınıfta dalga geçmekte.

Gel zaman git zaman dedim böyle olmayacak bi kızla haber gönderdim.. okul çıkışında 50 mt ilerisindeki parka gelsin dedim.onun sınıfının bir dersi daha var.
Kıştan Yeni çıkmış hava, Yeni yeni bahar, her taraf polen, çiçek ve cıvıltılar.. hafif soğuk. Soğuk Moğuk açtım ben matematik defterini sınava çalışıyorum gelinceye kadar..
Dalmışım kitaba.. bir el dokundu saçlarıma irkilerek kaldırdım başımı..gördüm tekrar indirdim. oturduğum bankta yer açmak için telaşla toparlanmaya çalıştım..anlamsız bir heyecanda var akabinde gelen sakarlıklar.. neyse oturdu bu matmazel.. konuşuyor ama duymuyorum.. öyle inceliyorum. En sonunda bu olmaz ben bilmem bu işleri gibi gevelerken tuttu yapıştı dudaklarıma.

Islaklık hissi ve çilek tadı. Bu ikisini aldım yavaşça sonra tüm vücudum da bir teslimiyet ve uyuşma.. zaman da duruyor arkadaş. saniyeler sürdü belki ama yıllarmış gibi geliyor.

Adı Gonca. papatya çiçeği gibi açtı beni.. Aşkımdan g.. tümü si.. cektim neredeyse. Şimdi görsem tanımam belki

sözlük yazarlarının en son dinlediği şarkı

http://www.youtube.com/watch?v=8OiYDUEu3i8

yaran inci sözlük ayarları

bizans yeniden kurulacak orospu cocukları

1) bu sözlerimi yazın bi kenara piçler. benim gibi her yunan çocuğunun geleceğidir ulan bizans.

constantinople ulan!!!

10) @1 bu kez gemileri karadan götünüze sokarız raat ol , şimdiden yağla

yaran inci sözlük ayarları

başlık: incide zeka seviyesi fazla düştü

1) şahsen bundan sonra girmeyi düşünmüyorum.

2) ortalamayı yükseltmek adına yaptığın bu fedakarlığı unutmayacağız.

ve ardından gelen:

@2 otistik falan dememiş sikmiş

@2 kanırtmış

@2 sikip paketlemiş

@2 sikmiş tebrikler

@2 beyin damarlarında spermlerini dolaştırmış

@2 hardcore sikmiş beyler dağalın amk

ve 11 sayfa 2ye övgü.

the wheel of time

13'e kadar okudum okuyabilmek için işten çıktım lan. bir ay da hepsini bitirdim. şimdi iş arıyorum bu arada tekrar ikinci defa başlasam mı diye düşünüyorum.
kitap için ise mat birinci karakterim 7-8. kitaptan sonra neredeyse her sahnesinde güldürdü beni. ancak 11. kitaba kadar bu serinin biteceğine inanamadım çünkü okudukça daha hikayenin yarısında gibi görünüyordu. ikinci yazarın hakkını vermek lazım karakterlerin kişiliği ile hiç oynamadan hikayeyi baya toparlayıp son kitaba kadar gelebilmiş.

uslup olarak kitap betimleme ve analiz dolu. bazen sıksa bile yazarın ürettiği mekanı kafanızda canlandırabiliyorsunuz.

uzun uzun özet anlatmayacağım genel olarak 2 sıraya koyduğum fantastik kitap serisi. bu tarzı seven varsa (ve parası olan) okumasını şiddetle tavsiye ederim. (kitapların çokluğu ve kalınlığı gözünüzü korkutmasın)

hatta okurken bir anım var yeri gelmişken anlatayım:

ben evde kendimi kapatmış serinin birinci kitabından itibaren dünya ile iletişimimi kesmiş şekilde okuyorum. sade ve sadece uyumak, yemek yemek ve tuvalete gitmek için kitabı elimden bırakıyorum. misafir gelmiş evde yangın çıkmış, hırsız girmiş umrumda değil okumaya devam ediyorum.
bir akşam 11 gibi elektrikler gitti. bizimkiler oturma odasında mumları ve şarzlı lambayı yaktımış oturup muhabbet ediyorlar. ben ise odamda çalışma lambası eşliğinde okumaya devam ediyorum.
bir ara biri beni sordu
-vanthonis nerede? diye. annem hemen cevabı yapıştırdı.
- odasındadır. hiç görmemiş gibi kitap okuyor bizim oğlan.. deyi verdi. tabi ben kitabı bırakıp annemin pratik zekasına hayran kalarak güle güle öptüm.

yılbaşı gecesi taksimde 2500 polisin olması

taksim'de yılbaşını bu sene polisler kutluyor demektir. fortçuları kim tutuklayacak merak ediyorum.

oğlak burcu erkeği

ben onu bunu bilmiyorum da, boğa kadınlarından inanılmaz çekiyorum. yaşadığım ilişkilerin çoğunu bu burç grubu oluşturuyor denk mi geliyor tesadüf mü? anlamadım gitti.
birde sizde de oluyor mu bilmiyorum inanılmaz bi dürtü geliyor abi herhangi yapılmayacak bir eylem yapıyorum yada söylenmeyecek bir söz söylüyorum toplum içinde yada ikili diyalogta. yanlış olduğunu bile bile... sonra pişman oluyorum.bu rutin devam edebiliyor.

bir de şöyle birşey var abi sizde de oluyor mu bilmiyorum? ikili ilişkilerde 'bu kız benim azıma s..çar' diye ön görü yapabiliyorum. buna ramen seviyorum.. yanlış olduğunu bile bile... sonra pişman oluyorum...bu da rutin devam ediyor.

bir şey daha fark ettim ilişkiler bizde siyah beyaz. ya olur yada ömür boyu olmaz. arkadaş kalalım dost kalalım yalan dolan geliyor bana. bende beynimden bile silip atabiliyorum.

harbiden zoruz lan biz. toplum içinde olmasa da ilişkilerde çok hata yapıyoruz.

sevgilisinden yeni ayrılmış kız iletisi

'' lütfan bana yazmayın çok sinirliyim çünkü..'' gb.

dünyanın en hüzünlü şarkısı

arif sağ-gülcan opel ben her gece sarhoşum.

yağmurda sırılsıklam olmayı istemek

bir bahar gecesinden beklenebilecek herşey vardı bu gece. ne soğuktu hava ne sıcak.
rüzgar sadece okşamakta yanaklarımı saçlarımı, yağmur ise bayram havasında sanki dans ede ede, hani şu ifade ile çisil çisil yavaşça dökülmekte gök kubbeden.
lambaların aydınlattığı kimi yer loş, kimi yer karanlık, uzun, ıssız, sessiz bir sokakta, rüzgarla oynaşıp yağmurla konuşarak, ne düşüneceğimi bilemeden, içimde büyüyen garip bir neşe ile yürüyorum.
acelem yok. her adımımı hesaplayarak, hissederek, sindirerek ıslana ıslana atıyorum.
o kadar huzurluyum ki ana rahmindeki cenin kadar günahsız, duru, el deymemiş toprak gibi, keşfedilmemiş kıta gibi, kirlenmemiş insan gibi hissediyorum.
ve bir sigara...
paketinden çıkartıp dudaklarımla birleştirerek yakıyor, çektiğim ilk nefeste nikotinin azımdan ciğerlerime, ciğerlerimden kan yolu ile hücrelerime geçtiğini anlıyorum. parmaklarımdaki hafif uyuşmuşluk sayesinde.
bir bahar gecesinden beklenebilecek herşey var bu gece...
ne hissettiğimi bilmiyorum ne düşüneceğimide.
biraz neşe, biraz hüzün, biraz pişmanlık, biraz huzur.
ve evin kapısı...
girdiğim anda değişen dünyam...

keşke fethullah gülen gibi babam olsaydı demek

anket şeklinde olup hayali bir anlam içeren kelime topluluğudur. ucu açıktır
- olsaydı severdim.
- olsaydı sevmezdim. gb
fettullah gülen gibi babam olsaydı demek, sözlükte nasıl bir kaos yaratıp, milleti galyana getirip, sinirlerini hayyuka çikartıp ortamı gere gere nasıl şenlendire bilirim? cümlesiyle aynı anlamı taşımaktadır..
he abi sana uyayım bende. bu adamın idolojisini, politik durumunu, otunu cüpünü bir kenara bırakalım. bir türlü sevemedim sevmedim sevebileceğimide sanmıyorum. halihazırda var olan babamdan memnunum.
nacishane fikrim budur. saygılarla

he bir de biz, anası babası saygı değer, kişilikli, nitelikli, hacca gitmiş gelmiş namazında niyazında olan ama oğlu pezevenklik yapan insanları da tanıyoruz.

müşterek dostumuz

charles dickens
güzel kitap abi... güzel kitap.

özet,içerik yada ne bileyim uslubu tarzı hakkında hiç bir yazıya gerek yok. nede olsa okumayacaksınız.

kaybedenler kulübü

--spoiler--
-rutin olan herşey sıkıcıdır.
-Evet ama rutin olmazsa hayatında kalıcı bişey olmaz.
--spoiler--

buna benzer bir replik dikkat çekiciydi. bir de (tam emin olamamakla birlikte):

--spoiler--
-kadınlar erkeklerin kendine has özelliklerinden hoşlanıp aşık olurlar. sonrada bu özellikleri değiştirmeye çalışırlar.
--spoiler--

sonuç olarak sonu bitmiyor gibi anladığım kadarıyla (tutulursa eğer) devamı gelecek gibi bitirmişler. en dikkat çekiçi karekter ise nam-ı değer temmuz yani rıza kocaoğlu. ( -..biz büyük aşk yaşadık fark etmedin mi? )

bunun dışında izlemeli mi? izlenmeli. şu kaybedenler kulübü birazda bizim inci sözlüğü hatırlattı bana...ey gidi rahmetli... neydi be..

bursa dokuzuncu kitap fuarı

git gide kötüleşen fuar organizasyonudur. eğitim fuarı ile kitap fuarını bir arada yapmayı düşüneni, bunu eyleme geçireni, olur deyip onaylayanı...

olmuyor ya SBS için gelen mi ararsın ÖSS için gelen mi? kitap için giden yok o ayrı. kitap stantları olabildiğince boş dershane stantları ise olabildiğince dolu 7-8. sınıflar.. halbuki ilk başlarda çok iyidi. bilişim fuarı ile birlikteydi.5. fuara kadar sonra ne oldu bende bilmiyorum. ama üzülüyorum.

bunu dışında april yayınlarıda güzel indirim yapmış ithakide ben gittim kendimi tutamadım baya bir bayıldım arkadaşlar. sonunuz benim gibi olmaması dileğiyle...

türk tarihinin en basiretli ve başarılı 10 lideri

mustafa kemal atatürk
Bülent ecevit
Deniz gezmiş
Türkiye tarihinde 3tane çıktı arkadaslar. Biri zaten bu millet için idama gitti bundan basiretlisi yoktur herhalde...
Bunun dışında:
Metehan
Cengizhan (mogolistanı kurmuş olsada türk diye biliyorum)
Atilla (italyanların çocuklarına hala" türkler geliyor çabuk içeri gir" şeklinde korkutmalarının başlıca nedeni atilla dır.)
Fatih sultan mehmet
Abdülhamit
Yavuz sultan selim
Kanuni sultan süleyman...

şantiye şefi

parasina puluna bir diyecegim yok. Genelde piyasanin ustunde para alirlar. Ancak işleri inanılmaz derecede zordur. Size bu entry i medeniyet olmayan bi dağın tepesinden yazıyorum. Bana en yakın çay ocagı yaklaşık bir kilometre uzakta. Çamur dizde. Şartlar genelde bu şekilde çünkü medeniyetin gitmediği yere ilk biz gidiyoruz.(inşaatçılar olarak) gel gelelim şantiye şefliğine muhattap olduğunız kişiler genelde kalfalar olup inanılmaz yalakadırlar. içciler zaten ilk okul terk çogu. Ama sözünüzden çıkan olmaz yap dedigin yapılır sök dedigin sökülür. Ancak demek istedigim kendi statunuzde bi insanla karşılasma olasılığınız sıfırdır. Organizasyon ve planlamayıda siz yapıyorsanız eğer uyku bile haramdır size. Beton demir malzeme geldiydi yoldaydı şimdi gelirdi Hep bu şekilde ve evet karı kız görme olasılığınız da sıfır.bir de benim zoruma giden tesisi yaparsınız işi biter inanılmaz derecede emek verilmişir.şöyle bi dolaşmak istersiniz.yapılan işçilik uygulamalar hepsi gözünüzde bir inci hazinedir.inanılmaz gururlanırsınız. Ama teslim ettikten sonra oraya bir daha adımınızı atamazsınız.birak bahçe kapısından bile giremezsiniz. Ama bir de şu var arkadaşlar o çamura girdiyseniz o tozu yuttuysanız demirin pası ellerinize bulaştıysa bir daha bu işi bırakazsınız. Şantiye şefliginin önü her türlü açıktır. Bi bakmışsınız müthait olmuşsunuz.
Yönetmelikte öyle bir maddeler varki inanamazsız. şantiye Sahası içinde cumhur başkanı bile şantiye şefinin dediklerini yapmak zorunda. Evet bu alan içinde kral sizsiniz.

nivo

ayrica kullanim icin 3 ayagi açıp zemine sabitliyosun. makinayı 3 ayagin birlesim noktasindaki vidaya tutturarak sıkıyorsun ki kayma olmasin. Artından üzerinde bulunan hassas ayakları ile oynayıp kenardaki kücük su terazisini "( (0) )" olacak sekilde ayarlıyorsun. Mira tutan kişinin eline kalemi verip aşagı yukarı diye bagirarak (mesafe çok uzaksa eğer el işaretleri ile çok çok uzaksa eğer telsizle anlaşarak) nivoda bulunan "+" işaretinin yatay eksenindeki çizginin üzerini kalem ile çizdiriyorsun. Tabi önce makinayı mirayı görecek şekilde çevirip ardından üzerinde bulunan mercek ayarı ile sağa sola oynatarak baktığında net şekilde görebildigini farz ediyorum. Ardından kot nereye tasınacak ise makinayı o tarafa döndürüp eleman işaret ederek mira ile o tarafa gitmesini saglayarak mercegi tekrar ayarlayip miranınalt kısmını"+" işaretinin yatay eksenine tam olarak bindiginde çizdirerek kotu taşımış oluyorsunuz.

Nefessiz kaldım bunu anlatması ne kadar zormuş kanka.

rosie dunne

(#663588) no'lu yazısında hayatımı gözden geçirtip hüzünlendiren yazardır. işte budur üstat. çoğumuzu 5 mısra ile özetlemişsin.

sözlük yazarlarının en son okuduğu kitaplar

canan tan en son yürekler ölür. bitmiyor arkadaş tavsiye etmem...
birde bu ara ansiklopedi gibi bişi okuyorum tavsiyede ederim 8 cilt Ahmet kabaklı türk edebiyatı.tarih kitabı gibi bişey.öyle düzen tutmuyorum neresi denk gelirse okuyorum.
stieg larsson ejderha dövmeli kız.

bunlar biten ancak aynı anda 3 kitaba birden başladım biri kara düzen (james rollins), müşterek dostumuz (charles dickens), son olarakta sistem (karl olsberg)

çok asosyalim di mi? biliyorum. biliyorum...

iki dilde eğitime sıcak bakıyorum

milli eğitim 'bakanımız' nimet cubukcu'nun hayal kırıklığı yaratan, aklıma geldikçe büyük hüsran yaşadığım deli saçması açıklaması yada söylemi...
-sınıfta kaldın. otur sıfır
-666 RTE atağa kalk