bugün

entry'ler (8)

ışid gelse davul zurna ile teslim olacak iller

akplilerin ya da dindarların ışid denen terör örgütünü desteklediğini sanan malları ortaya döken varsayıma konu olan illerdir.

şimdi canım benim, aklı başında olan hiçbir mümin bu terör örgütünün yaptıklarını islam'a bağlamaz ve destekçisi olmaz. dindar olarak anılan şehirleri bu konuyla birlikte anmadan önce bi' durup düşüneceksin. kim bu ışid, arkasında kimler var ve dertleri ne? eğer ki paravanın ardını göremiyorsan zaten konuşmayacaksın.

gel gelelim dindar olan akparti seçmenine. düzenle uyumlu, "bu düzende beni savunacabilecek kim?" diyerek hareket edip seçen kişiler bunlar. zaten demokrasi düzenini istemeyenler oy vermez, ne kadar dindar olursa olsun bu sisteme çalışan herhangi birine ya da kuruma destek olmaz. lan bu düzeni istemeyen adamlar sistemden maaş alıyor diye imamın arkasında cumaya bile durmuyor, sen ne siyasetinden ne destekçiliğinden bahsediyorsun?

çeşitli radikal gruplar var, bir çocuğunun siyasete büyük düşmanlığı var, bir araştır öğren. sonra konuş. ha bu radikal grupların hepsine de bok atmak olmasın şimdi, aralarında ışid'i desteklemeyecek aklı başında gruplar var. istedikleri gerçek bir şeriat yönetiminden başka bir şey olmayanlar. kalkıp da şeriat adı altında asan, kesen, islam'la bağdaşmayan şeyleri islam adı altında yapan bir sözde şeriatten bahsetmiyorum burada.

fakat gene bazı radikal gruplar var ki, araştırmadan kur'an ilminden uzak bir biçimde bir bağnazlıkla hocalarının öğretilerini kabullenen, hah işte onlar belki ışid'i destekleyebilir. o da cahil kalmayı tercih ettikleri için, zira islam'ı kulaktan doğma bir bağnazlıkla değil de olması gerektiği gibi öğrenseler onlar da destekçileri olmaz, emin olun!

şimdi konumuza dönelim, konya'ya, erzurum'a, kayseri'ye ya da güzelim diğer şehirlerimize bok atma canım kardeşim. şehirlere belli istatistikleri ya da yaftaları göz önünde bulundurarak saldırma. benim dinimin adını kullanarak, benim inancıma aykırı şeyler yapan bir örgütü inançlarının halisliğine inandığım bu şehirlerden hiçbiri desteklemez.

tekrar söylüyorum, belki anlarsın. ışid gibi bir örgüte destek olacak kişilerin siyasetle işi olmaz, onlar hiçbir partinin destekçisi değildir. ışid gibi bir örgüte destek olacak kişiler dini kulaktan doğma öğrenen cahillerden başkaları da değildir. anlaşıldı mı?

intraperitoneal organ

"meso"ya sahip olan organlar.

(bkz: mesocolon transversum)
(bkz: mesosalphinx)

itü sözlük

gün itibariyle türkçe karakter kullandıkça giri girilemeyen, mesaj atılamayan site.

fethullah gülen cemaati

sürekli kendilerine yardımda bulunan bir adam, ihtiyacı olan bir çocuk için bunlardan burs istediğinde "abi sen bize 10 burs bul, birini ona bağlayalım" gibi yavşakça cevap verebilen insanları içinde barındıran cemaat. lan denyo, adam size o kadar yardım etmiş, bu mu söylenir? sanki adam bir burs bulabilse size ağız eğecek.

------

kapalı bir tanıdığımızı baş göz etmeye niyetlenip, kıza hakim bir aday bulan, ama içleri acımadan rahatlıkla "fakat başını açman gerekecek" diye şart koşan insanları da barındıran cemaat aynı zamanda.

ilkokul ve liselerde öğrenciler derslere kapalı girerken, kamuda bile baş örtüsü serbestlik kazanmışken okullarında ne öğrencileri kapalı okutan ne de öğretmenleri kapalı çalıştıran bir cemaat. amaç ne desen tedbir derler, sanki sizin kim olduğunuzu bilmeyen kaldı desen ona da cevap yetiştirirler anında.

haktan adaletten bu kadar bahsedip, böyle kolay hakka da girebiliyorlar gördüğünüz üzere.

-----

yazılacak çok şey var lakin bu kadarı şimdilik kafi.

yazdıklarımı okuyunca direkt iftira diye bik bik konuşacaklar için ekleme: yıllarca okullarında okumuş, dershanelerine gitmiş, geçtiğimiz yıllarda 2 sene evlerinde kalmış biriyim. hiçbir zaman kendimi tam olarak içlerinde göremesem de 1,5-2 sene öncesine kadar hakkında yapılan eleştirilere karşı savunucuları konumundaydım. zamanla yanlışlarını gördükçe soğumaya başladım lakin artık her şey su yüzüne çıkmış durumda ve artık hiçbir savunulacak hali kalmadı. yazdıklarımsa kulaktan dolma hikayeler değil, bizzat yakınlarımın yaşadıkları olaylar. allah hala iyi niyetle onları savunanların tez vakitte gözleri açtırsın.

dost

hayatı güzelleştiren, bir çok zaman size kan bağınız olan kişilerden daha yakın olan, bir sevgiliden çok daha kıymetli olabilen, her şeyiyle size uyan ve her zaman yanınızda olan kişi(ler)dir.

"ben onun hatalarıyla da yanlışlarıyla da yanındayım" diyebilecek kaç kişi girer ki bir insanın hayatına? bu kişiler bunu der işte. sizi yargılamadan söyler yanlışlarınızı yüzüne. alınmayacağınızı bildiğinden ne kadar rahat da olsa yargılamaz. bunu size yapmaz.

ağzını bıçak açmadığı zamanlarda ses çıkarmadan sizinle susan biri olmalı herkesin hayatında. zira çok büyük bir ihtiyaçmış. günün herkesin gününe uymaz, insanlık halidir; susamazsa da seninle, ona tepkisiz kalmana alınmaz dost dediğin. bunu gösterirler. bir gün sen çok konuşursun, o susar; bir gün o çok konuşur, sen susarsın. dengelersiniz birbirinizi.

bazen tek kelime, bazen ona bile gerek olmadan tek bir bakışla çok şey anlatabilirsin, anlatabilmelisin. belki biraz da paylaşım fazlalığındandır ama seni iyi tanıyacak, anlayacak birine gereksinim duyarsın ve o anda yanında gene dostun belirir.

araya bazen aylar, bazen yıllar girebilir. istemli ya da istemsiz ne fark eder? hayat bu. fakat her dönüşte, sizi yine kabul eder, sitemsiz. ve her kavuşma ardına o dostluğa bir zarar gelmediğini, o samimiyeti hala koruduğunu görürsünüz. samimiyetin sık görüşmeye bağlı olduğunu sananlara inat.

dost öyle bir şeydir ki, fark edene hayattaki en kıymetli hediyelerdendir esasen...

akp nin oyunu arttıran sebepler

önümüzdeki seçim için; akpartinin başarısı yanında muhalefetin başarısızlığı ve cemaat nefretidir. gerçekten çok merak ederek soruyorum? bu ülkede neden ayağı doğru dürüst basan, iyi iş çıkaran bir muhalefet yok? bu kadar mı zor iyi işler çıkarmak, halka kendini kabul ettirmek? peki ya cemaat? adamların sözde dini aslen siyasi bir oluşum oldukları açığa çıktıktan sonra bu çırpınışları samimi duygularla onlara inanan insanları tekrar onlardan tarafa çekebilecek mi?

sözlük yazarlarının itirafları

öyle birini sevdim ki hayatıma girmeden değiştirdi beni.

sevgim arttıkça daha iyi bir insan oldum, unuttuğum unutmaya yüz tuttuğum değerlerimi hatırladım. tabiri yerindeyse vicdanımı temizlemeye başladım.

daha sonra imkansızlığı vurulmaya başlandı yüzüme. o kadar uyumlu olmamıza hatta bizi geçtim; ailelerimizin, hayatlarımızın uyumluluğuna rağmen geleceğimizin olmayacağını fark etmek öfkelendirdi beni. hayal kırıklığım kendime ve ona olan öfkemi artırdı.

böyle sevmeme rağmen uzaklaşmaya başlayınca yeniden değiştim. iyi yönde olan o değişimler bu sefer tersine dönmeye başladı.

eğer engel olmayacak olursam belki daha beteriyle dönecektim eskiye.

fakat yapamadım. onu hala severken kötü bir insan olamazdım.

durdum o yüzden bekliyorum. durulmayı bekliyorum. neler yaşayacağımı, başıma neler geleceğini görmeye ihtiyacım var.

hem belki vazgeçmenin bir yolu vardır. belki onsuz da iyi biri olabilirim. ya da belki sadece iyi olduğum yanılgısına düşerim...

ölüme en yakın olunan an

bazen bir kazayla burun buruna gelinen andır.

bu sene sömestr tatilinde ankara-izmir yolunda(tam olarak afyon-uşak arasında) başıma gelen bir olay fazlasıyla hissettirmişti o an ölümü. yol buzluydu ve arabamız sağa sola savrulmaya başlamıştı. bir yanımızda bariyerler, bir yanımızda kamyon. kamyonun şoförü durumu fark etti, hızlanmaya çalıştı yolu serbestlemek için ama bu sefer üzerimize gelen buzlar durumu daha da kötüleştirdi. kurtuluş yok, öyle savrulan bir arabanın çarpmadan kurtarması neredeyse imkansız ve hangi tarafa çarparsa o taraftaki biri gidecek! hayatımda o kadar yoğun biçimde hissetmemiştim o duyguyu. verilmiş sadakayla bile açıklanamayacak bir durumdan kazasız belasız kurtulmuştuk sonunda. fakat boşalan sinirlerim sayesinde bir kaç saat boyunca titremelerim devam etmişti.