bugün
- sunulan sevginin koşullara bağlı olması8
- an itibariyle yazarlarin yaptigi seyler37
- 9 mart 2025 alanyaspor galatasaray maçı30
- ikinci şans verir misiniz18
- erdoğan vs atatürk8
- en son ne içtiniz14
- erkeklerin sürekli uyuması15
- kaşarlı pide vs kıymalı yumurtalı pide10
- evde kalmış erkek10
- kızlar kıllı erkekleri sever mi14
- google ile nasıl irtibata geçebiliriz11
- ahmet beyin beyaz bareti10
- pidenin üzerindeki siyah şeyler12
- mariyya orucunu dayakla açmak istiyorsun anlaşılan9
- küresel ıkınma9
- aykolik kafası18
- başörtülü bacımıza balon patlatan güney koreli9
- anın görüntüsü20
- gazanfer metin9
- arkadaşlar bakar mısınız9
- colani vs mustafa kemal14
- manyak olmaya karar verdim8
- ekşi sözlüğün alevi nüsayri istilasına uğraması15
- çin cpu teknolojisinde türkiye'nin 200 yıl önünde12
- kadınların gariplikleri10
- ablanın ölmesi11
- ideal yaş farkı18
- saat kaçta doğdunuz11
- aykolik bugün nereyi gezdi sorunsalı21
- v a m p i r o v8
- komşu kızıyla evlenmek9
- glasgow rangers15
- parası olan erkek her yaştan kadın alabilirmi11
- sürekli üç kağıt düşünen insan8
- evlilik düşünmeyen kadının hayattaki amacı13
- manuel vites mi otomatik vites mi sorunsalı23
- bu yaz hayata geçirilecek planlar17
- sahurdayız uludağ sözlük33
- çapkınlık8
- ece gürel18
- kitap okumak8
- sevgilinin memelerine nutella sürüp yalamak9
- sürekli engelleyip engelli kaldıran erkek9
- duygularla oynamak9
- dünyada tüm çağların aynı anda yaşanması9
- cadılık eğitimi almak13
- kitap tavsiyeleri8
- ilk buluşmada hesabı kim öder sorunsalı21
- sevgilisi olduğu halde sözlükte takılan kişi10
- sahurda ne yediniz9


entry'ler (85)
kendisi bana bir adet mecelle hedaye etmişliği vardır. sert bir adam gibi görünse de aslında kibar ve sigarasına düşkündür. mütevazı da biri aynı zamanda. merak edenler üsküdar'daki sebil yayınevini ziyaret edebilir. lafını esirgemeyen hukukçudur da aynı zamanda.
keşke ismi kadar karizmatik olsaydın be broko.. nedense zayıf ve güzel mümessil hanım kızlarımızda bağımlılık oluşturan bu bitkiyle aramız hiç iyi değil. çek bi' sandalye dertleşelim şehzade.. efendim bu sebzemiz şekil itibarıyla karnabahar'ın amcasının oğluna benziyor olması hasebiyle son zamanlarımın korkulu rüyası. evet dostlar, annenin yenmemesine rağmen ısrarla pişirdiği brokoli zulmünden muzdaribim.
ben tabiat itibariyle timsahgillerden geliyorum. cüsse itibarıyla hastanede karıştırılma ihtimalim de yok, kasımda kim doğar ki lan zaten.. muhtemelen afrikada bir nehirden çalınıp bu güzel insanlara kakalandım, zaman içinde de insana benzedim. bakma öyle, mümkün bunlar. sonuç olarak et benim ana besin kaynağım. yok hakkaten öyle, domates bile yiyemeyen biriyim ben. gel gör ki kantarda 3 hanelere yaklaştığı boyutlara ulaşıncai annem korkuyla bu brokoliyi önüme koydu. aslında acayip etkili bir yöntem. benim gibi etçilleri yemeden içmeden soğutabilir. gerçi sonra damağımda bıraktığı tadı yok edebilmek için daha çok kendimi yemeğe verdim ama olsun; bana yan etki yaptı, başkasında tutabilir, orasını ben bilmem, eşi... öhöhöh sululuğa gerek yok..
işin aslı, brokoli öyle makyajsız da gelmedi önüme. çeşitli fabrikasyondan geçirilmiş, gelinlik giymiş genç bir kız gibi süslendirilmiş, saçları zeytinyağlanmış, vazgeçemediğim limon koluna girmiş, bilumum et yemeklerinin yandaşı olan maydanoz ve daha bir kaç çeşit tanıdık simayla harmanlanarak daha bir arkadaş canlısı, daha bir tanıdık hava verilmiş brokoliye.. ilk bakışta her şey çok güzel; ancak makyaj lan işte bunlar.. sabah olup da makyajı aktığında görmezden gelemiyorsun. acı gerçekle başbaşa kalıyorsun. çektik, biliyoz olum.. kendisinin o sıradışı tadı ve kokusu bütün yanındaki sunni güzelliklere baskın çıkıyor. dedim madem götü göbeği saldık anacım uğraşmış gelinlik kız edasıyla özenle süslemiş yemeği bi' deneyelim dedim; demez olaydım. nolurdu ''canım istemiyo, karnım tok'' diyip bakkal ramazan'la geyiğe diye çıkıp pideciye uğrasaydım. neyse, sadede geliyorum; çiğnemeye başlıyorum ancak bir türlü kursağımdan aşağı indiremiyorum meredi.. kursağım bana karşı geliyor, isyan ediyor, söz geçiremiyorum mirim vücuduma. ikna çabalarım da kifayetsiz kalıyor. bu sefer savaş planımı değiştiriyorum, çiğnemeden yutmaya kalkıyorum; ama brokoli dediğin ağaç gibi lan işte. biraz evvel kendisini almayan kursağa saplanıp kalıyor ve intikamını emsali mohaç meydan muharebesinde bile görülmemiş bir tarzda alıyor. öksürte öksürte anamı ağlatıyor.. böylesine de gururlu, istenmediği yere postasını koyuyor. olan yine benim diyete oluyor. başlamak üzere olduğum; ama bir türlü başlayamadığım diyetlerin arasına bir yenisi daha ekleniyor.
sonuç: yemişim diyetini. bir yemediğim o kalmıştı.
http://kabilereisi.blogspot.com/2014/01/brokoli.html
ben tabiat itibariyle timsahgillerden geliyorum. cüsse itibarıyla hastanede karıştırılma ihtimalim de yok, kasımda kim doğar ki lan zaten.. muhtemelen afrikada bir nehirden çalınıp bu güzel insanlara kakalandım, zaman içinde de insana benzedim. bakma öyle, mümkün bunlar. sonuç olarak et benim ana besin kaynağım. yok hakkaten öyle, domates bile yiyemeyen biriyim ben. gel gör ki kantarda 3 hanelere yaklaştığı boyutlara ulaşıncai annem korkuyla bu brokoliyi önüme koydu. aslında acayip etkili bir yöntem. benim gibi etçilleri yemeden içmeden soğutabilir. gerçi sonra damağımda bıraktığı tadı yok edebilmek için daha çok kendimi yemeğe verdim ama olsun; bana yan etki yaptı, başkasında tutabilir, orasını ben bilmem, eşi... öhöhöh sululuğa gerek yok..
işin aslı, brokoli öyle makyajsız da gelmedi önüme. çeşitli fabrikasyondan geçirilmiş, gelinlik giymiş genç bir kız gibi süslendirilmiş, saçları zeytinyağlanmış, vazgeçemediğim limon koluna girmiş, bilumum et yemeklerinin yandaşı olan maydanoz ve daha bir kaç çeşit tanıdık simayla harmanlanarak daha bir arkadaş canlısı, daha bir tanıdık hava verilmiş brokoliye.. ilk bakışta her şey çok güzel; ancak makyaj lan işte bunlar.. sabah olup da makyajı aktığında görmezden gelemiyorsun. acı gerçekle başbaşa kalıyorsun. çektik, biliyoz olum.. kendisinin o sıradışı tadı ve kokusu bütün yanındaki sunni güzelliklere baskın çıkıyor. dedim madem götü göbeği saldık anacım uğraşmış gelinlik kız edasıyla özenle süslemiş yemeği bi' deneyelim dedim; demez olaydım. nolurdu ''canım istemiyo, karnım tok'' diyip bakkal ramazan'la geyiğe diye çıkıp pideciye uğrasaydım. neyse, sadede geliyorum; çiğnemeye başlıyorum ancak bir türlü kursağımdan aşağı indiremiyorum meredi.. kursağım bana karşı geliyor, isyan ediyor, söz geçiremiyorum mirim vücuduma. ikna çabalarım da kifayetsiz kalıyor. bu sefer savaş planımı değiştiriyorum, çiğnemeden yutmaya kalkıyorum; ama brokoli dediğin ağaç gibi lan işte. biraz evvel kendisini almayan kursağa saplanıp kalıyor ve intikamını emsali mohaç meydan muharebesinde bile görülmemiş bir tarzda alıyor. öksürte öksürte anamı ağlatıyor.. böylesine de gururlu, istenmediği yere postasını koyuyor. olan yine benim diyete oluyor. başlamak üzere olduğum; ama bir türlü başlayamadığım diyetlerin arasına bir yenisi daha ekleniyor.
sonuç: yemişim diyetini. bir yemediğim o kalmıştı.
http://kabilereisi.blogspot.com/2014/01/brokoli.html
http://kabilereisi.blogspot.com/
sike sürülecek şeyler değil ama birilerinin de bunları yazması lazım.
sike sürülecek şeyler değil ama birilerinin de bunları yazması lazım.
artık mutabık olduğumuz bir konu var ki; aile babası olmanın en önemli niteliklerinden biri de şerbet gibi karpuzu seçebilmektir. bir babanın sağda solda anlatılan anlarından birisidir seçtiği karpuzun kıpkırmızı, kurabiye gibi çıkması. o sıra o babanın gözlerinin nasıl parladığını, nasıl bir sevince boğulduğunu anlayacaksınız. dünyalar onundur artık. para, pul, kariyer.. koy götüne.. adam karpuz seçmiş, var mı ötesi..
ben de şu yaşımda bunu anladım ki; evlenebilmek için en önemli şartlardan biri buymuş dostlar.. iyi karpuzu seçebilmek. karpuz seçemeyen bir erkekten iyi bir koca, ideal bir baba olmaz, olamaz. çatırdar o ailenin temeli, yürümez. ciddiyim. var böyle aile babaları, karpuzu seçemiyorlar, acı ama gerçek. üzülerek söylüyorum, yarayan kanamızdır bu adamlar. akşamları duble rakıları götürmelerinin sebebi başka bir şey değil. çocuklarına kral bir karpuz yedirememenin verdiği hüzünden ötürü adam kendini içkiye veriyor. seni anlıyorum aile babası bey.. böyle babalar için kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, belediyeler ve diğer vakıf, dernek ve tüzel kişiler tarafından derhal kurslar açmalı ve ''iyi karpuz nasıl seçilir?'' konulu seminerler verip eğitmeli bu insanlar. ailelerin huzurunu ve mutluluğunu sağlamak bir devletin en önemli görevlerinden biridir dostlar. zira aile huzurluysa, devlet de huzurludur.
ben de şu yaşımda bunu anladım ki; evlenebilmek için en önemli şartlardan biri buymuş dostlar.. iyi karpuzu seçebilmek. karpuz seçemeyen bir erkekten iyi bir koca, ideal bir baba olmaz, olamaz. çatırdar o ailenin temeli, yürümez. ciddiyim. var böyle aile babaları, karpuzu seçemiyorlar, acı ama gerçek. üzülerek söylüyorum, yarayan kanamızdır bu adamlar. akşamları duble rakıları götürmelerinin sebebi başka bir şey değil. çocuklarına kral bir karpuz yedirememenin verdiği hüzünden ötürü adam kendini içkiye veriyor. seni anlıyorum aile babası bey.. böyle babalar için kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, belediyeler ve diğer vakıf, dernek ve tüzel kişiler tarafından derhal kurslar açmalı ve ''iyi karpuz nasıl seçilir?'' konulu seminerler verip eğitmeli bu insanlar. ailelerin huzurunu ve mutluluğunu sağlamak bir devletin en önemli görevlerinden biridir dostlar. zira aile huzurluysa, devlet de huzurludur.
bugün girdiğim yds'den sonra çok net söyleyebilirim ki, ben ingilizce bilmiyomuşum. neyse ki bi' iddiam yoktu, seviyemi göreyim diye girdim, anladım ki seviyem bile yokmuş. istatisklere güvenip bilmediğim tüm soruları c şıkkı yaptım, yani yarısı. gülme amk. bazı sorularda doğru şıkkı unutmuşlar mı lan acaba diye içimden geçirmedim değil. hepsini eliyorum, veya hiçbirini eliyemiyorum. öyle ambale bi durumda kaldım işte dostlar. hele o çiftçilerin antibiyotikle olan deneyini pek anlamadım ama ziraat mühendisi diye bi' şey var amk, uğraşmayın telef ediceksiniz bitkileri de hayvanları da diye iç geçirmedim değil.. allah herkese fatih terim özgüveni versin, saymtayms..
işin kötü yanı, babama kötü geçti diyince, ''ulan anadolu lisesine gittin, senelerce kursa gittin, boşa mıydı yani?'' demesi çok koydu a dostlar. 40 bari alaydım iyiydi.
ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, ösym adeta bir esnaf gibi kalemlerin üzerine ''emeğiniz, emanetimizdir'' yazmış ama aile salonu ve klima yoktu. açıkçası ben hizmetten memnun kalmadım.
işin kötü yanı, babama kötü geçti diyince, ''ulan anadolu lisesine gittin, senelerce kursa gittin, boşa mıydı yani?'' demesi çok koydu a dostlar. 40 bari alaydım iyiydi.
ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, ösym adeta bir esnaf gibi kalemlerin üzerine ''emeğiniz, emanetimizdir'' yazmış ama aile salonu ve klima yoktu. açıkçası ben hizmetten memnun kalmadım.
kareem said'in, vali devlin'in affını reddedişi vardır ki, dillere destan.
aynı gün içinde ferdi tayfur'u da, chick corea'yı da, charlie parker'ı da, Nils Petter Molvaer'i de dinleyebiliyorum. böyle bir ruhum halim var. ama ferdi baba başka be koçero.
bahar şenliklerinde her türlü pkk gösterilerine ses çıkarmayan bu ''öğrencilerin'', galeyana gelip ülkeyi ayaklandırmak, sözüm ona devrim yapmak peşinde koşanların gerçek yüzüdür.
ulusalcılara bu fotoğrafı gösterince, ''olur mu abi öyle şey, yanlışlıkla olmuştur.'', ''2-3 kişinin yaptığı bi' şeydir o'', ''onlar her yerde var yeaa''.. gibi boş sözleri işitebilirsiniz.
http://galeri.uludagsozlu.../odt%C3%BC-ayakta-366186/
ulusalcılara bu fotoğrafı gösterince, ''olur mu abi öyle şey, yanlışlıkla olmuştur.'', ''2-3 kişinin yaptığı bi' şeydir o'', ''onlar her yerde var yeaa''.. gibi boş sözleri işitebilirsiniz.
http://galeri.uludagsozlu.../odt%C3%BC-ayakta-366186/
süleyman çobanoğlu'nun bir hikayesinde şöyle geçer.
http://kabilereisi.blogsp...12/yusuf-ile-zuleyha.html
http://kabilereisi.blogsp...12/yusuf-ile-zuleyha.html
a. dumas pere- monte kristo kontu
ben takımın oyunundan zevk aldım. uğur boral'a serbest vuruş kullandırmak saçmalığın daniskası, ama yeteneksizler topluluğunda uğur boral'a iş düşüyo demek ki. en son holosko kullandı korneri. acil çözüm bulunması lazım, devre arasında hakkaten takviye lazım. sol kanat, stoper ve forvet takviyesi olmadan ilk 5'te bitirmemiz zor.
bu kadroyla yürekten oynayan takımı ve ekibi kutluyorum yine de. bu yeter la bize.
bu kadroyla yürekten oynayan takımı ve ekibi kutluyorum yine de. bu yeter la bize.
hukuk, eski bakkal terazileri gibidir. Üzerine bozuk para bile koyarsan, ibresi yön değiştirir. En iyisi mi siz paranızı teraziye koymayın.
hisseden var mı bilmiyorum ama bu sahnenin bir kokusu var ve unutulmayan, ciğerlere sinen cinsten. anne kokusu gibi, sevgili kokusu gibi. öyle tiyatroya giden bi' insan değildim, hatta ilkokuldan sonra gitmedim, ev arkadaşımın tavsiyesi üzerine 'işşizler cennete gider' e gittik, beklediğimden az insan olmasına rağmen, oyunların hepsi istekli ve profesyoneldi.
sahne bittikten sonra ferhan bey'le tanışıp, imza almak için kitap da satın alabilirsiniz. ancak kendisiyle fotoğraf çektirmek için heveslenmeyin, anca imza alırken çektirebilirsiniz, sonradan çektirmek isteyenlere izin vermiyomuş kendisi.
ha bi' de, biletleri ucuz yerden alın, zaten 50 kişi olduğu için sizi ön sıralara alıyolar.
iyi seyirler.
sahne bittikten sonra ferhan bey'le tanışıp, imza almak için kitap da satın alabilirsiniz. ancak kendisiyle fotoğraf çektirmek için heveslenmeyin, anca imza alırken çektirebilirsiniz, sonradan çektirmek isteyenlere izin vermiyomuş kendisi.
ha bi' de, biletleri ucuz yerden alın, zaten 50 kişi olduğu için sizi ön sıralara alıyolar.
iyi seyirler.
baskısı hiç bulunmayan, ocak 2013'te tekrar basılmaya başlanacak olan kitap.
bir beşiktaş'lı olarak severek dinlediğim, bazen de eşlik ettiğim beste. kaliteli beste yaptın da beğenmedik mi ultraslan?