bugün

entry'ler (85)

kadir mısıroğlu

kendisi bana bir adet mecelle hedaye etmişliği vardır. sert bir adam gibi görünse de aslında kibar ve sigarasına düşkündür. mütevazı da biri aynı zamanda. merak edenler üsküdar'daki sebil yayınevini ziyaret edebilir. lafını esirgemeyen hukukçudur da aynı zamanda.

brokoli

keşke ismi kadar karizmatik olsaydın be broko.. nedense zayıf ve güzel mümessil hanım kızlarımızda bağımlılık oluşturan bu bitkiyle aramız hiç iyi değil. çek bi' sandalye dertleşelim şehzade.. efendim bu sebzemiz şekil itibarıyla karnabahar'ın amcasının oğluna benziyor olması hasebiyle son zamanlarımın korkulu rüyası. evet dostlar, annenin yenmemesine rağmen ısrarla pişirdiği brokoli zulmünden muzdaribim.

ben tabiat itibariyle timsahgillerden geliyorum. cüsse itibarıyla hastanede karıştırılma ihtimalim de yok, kasımda kim doğar ki lan zaten.. muhtemelen afrikada bir nehirden çalınıp bu güzel insanlara kakalandım, zaman içinde de insana benzedim. bakma öyle, mümkün bunlar. sonuç olarak et benim ana besin kaynağım. yok hakkaten öyle, domates bile yiyemeyen biriyim ben. gel gör ki kantarda 3 hanelere yaklaştığı boyutlara ulaşıncai annem korkuyla bu brokoliyi önüme koydu. aslında acayip etkili bir yöntem. benim gibi etçilleri yemeden içmeden soğutabilir. gerçi sonra damağımda bıraktığı tadı yok edebilmek için daha çok kendimi yemeğe verdim ama olsun; bana yan etki yaptı, başkasında tutabilir, orasını ben bilmem, eşi... öhöhöh sululuğa gerek yok..

işin aslı, brokoli öyle makyajsız da gelmedi önüme. çeşitli fabrikasyondan geçirilmiş, gelinlik giymiş genç bir kız gibi süslendirilmiş, saçları zeytinyağlanmış, vazgeçemediğim limon koluna girmiş, bilumum et yemeklerinin yandaşı olan maydanoz ve daha bir kaç çeşit tanıdık simayla harmanlanarak daha bir arkadaş canlısı, daha bir tanıdık hava verilmiş brokoliye.. ilk bakışta her şey çok güzel; ancak makyaj lan işte bunlar.. sabah olup da makyajı aktığında görmezden gelemiyorsun. acı gerçekle başbaşa kalıyorsun. çektik, biliyoz olum.. kendisinin o sıradışı tadı ve kokusu bütün yanındaki sunni güzelliklere baskın çıkıyor. dedim madem götü göbeği saldık anacım uğraşmış gelinlik kız edasıyla özenle süslemiş yemeği bi' deneyelim dedim; demez olaydım. nolurdu ''canım istemiyo, karnım tok'' diyip bakkal ramazan'la geyiğe diye çıkıp pideciye uğrasaydım. neyse, sadede geliyorum; çiğnemeye başlıyorum ancak bir türlü kursağımdan aşağı indiremiyorum meredi.. kursağım bana karşı geliyor, isyan ediyor, söz geçiremiyorum mirim vücuduma. ikna çabalarım da kifayetsiz kalıyor. bu sefer savaş planımı değiştiriyorum, çiğnemeden yutmaya kalkıyorum; ama brokoli dediğin ağaç gibi lan işte. biraz evvel kendisini almayan kursağa saplanıp kalıyor ve intikamını emsali mohaç meydan muharebesinde bile görülmemiş bir tarzda alıyor. öksürte öksürte anamı ağlatıyor.. böylesine de gururlu, istenmediği yere postasını koyuyor. olan yine benim diyete oluyor. başlamak üzere olduğum; ama bir türlü başlayamadığım diyetlerin arasına bir yenisi daha ekleniyor.

sonuç: yemişim diyetini. bir yemediğim o kalmıştı.

http://kabilereisi.blogspot.com/2014/01/brokoli.html

sözlükçülerin blog adresleri

http://kabilereisi.blogspot.com/

sike sürülecek şeyler değil ama birilerinin de bunları yazması lazım.

iyi karpuz seçmek zorunda olan aile reisi

artık mutabık olduğumuz bir konu var ki; aile babası olmanın en önemli niteliklerinden biri de şerbet gibi karpuzu seçebilmektir. bir babanın sağda solda anlatılan anlarından birisidir seçtiği karpuzun kıpkırmızı, kurabiye gibi çıkması. o sıra o babanın gözlerinin nasıl parladığını, nasıl bir sevince boğulduğunu anlayacaksınız. dünyalar onundur artık. para, pul, kariyer.. koy götüne.. adam karpuz seçmiş, var mı ötesi..

ben de şu yaşımda bunu anladım ki; evlenebilmek için en önemli şartlardan biri buymuş dostlar.. iyi karpuzu seçebilmek. karpuz seçemeyen bir erkekten iyi bir koca, ideal bir baba olmaz, olamaz. çatırdar o ailenin temeli, yürümez. ciddiyim. var böyle aile babaları, karpuzu seçemiyorlar, acı ama gerçek. üzülerek söylüyorum, yarayan kanamızdır bu adamlar. akşamları duble rakıları götürmelerinin sebebi başka bir şey değil. çocuklarına kral bir karpuz yedirememenin verdiği hüzünden ötürü adam kendini içkiye veriyor. seni anlıyorum aile babası bey.. böyle babalar için kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, belediyeler ve diğer vakıf, dernek ve tüzel kişiler tarafından derhal kurslar açmalı ve ''iyi karpuz nasıl seçilir?'' konulu seminerler verip eğitmeli bu insanlar. ailelerin huzurunu ve mutluluğunu sağlamak bir devletin en önemli görevlerinden biridir dostlar. zira aile huzurluysa, devlet de huzurludur.

sözlük yazarlarının itirafları

bugün girdiğim yds'den sonra çok net söyleyebilirim ki, ben ingilizce bilmiyomuşum. neyse ki bi' iddiam yoktu, seviyemi göreyim diye girdim, anladım ki seviyem bile yokmuş. istatisklere güvenip bilmediğim tüm soruları c şıkkı yaptım, yani yarısı. gülme amk. bazı sorularda doğru şıkkı unutmuşlar mı lan acaba diye içimden geçirmedim değil. hepsini eliyorum, veya hiçbirini eliyemiyorum. öyle ambale bi durumda kaldım işte dostlar. hele o çiftçilerin antibiyotikle olan deneyini pek anlamadım ama ziraat mühendisi diye bi' şey var amk, uğraşmayın telef ediceksiniz bitkileri de hayvanları da diye iç geçirmedim değil.. allah herkese fatih terim özgüveni versin, saymtayms..

işin kötü yanı, babama kötü geçti diyince, ''ulan anadolu lisesine gittin, senelerce kursa gittin, boşa mıydı yani?'' demesi çok koydu a dostlar. 40 bari alaydım iyiydi.

ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, ösym adeta bir esnaf gibi kalemlerin üzerine ''emeğiniz, emanetimizdir'' yazmış ama aile salonu ve klima yoktu. açıkçası ben hizmetten memnun kalmadım.

oz

kareem said'in, vali devlin'in affını reddedişi vardır ki, dillere destan.

sözlük yazarlarının itirafları

aynı gün içinde ferdi tayfur'u da, chick corea'yı da, charlie parker'ı da, Nils Petter Molvaer'i de dinleyebiliyorum. böyle bir ruhum halim var. ama ferdi baba başka be koçero.

odtü lülerin pkk sempatisi

bahar şenliklerinde her türlü pkk gösterilerine ses çıkarmayan bu ''öğrencilerin'', galeyana gelip ülkeyi ayaklandırmak, sözüm ona devrim yapmak peşinde koşanların gerçek yüzüdür.

ulusalcılara bu fotoğrafı gösterince, ''olur mu abi öyle şey, yanlışlıkla olmuştur.'', ''2-3 kişinin yaptığı bi' şeydir o'', ''onlar her yerde var yeaa''.. gibi boş sözleri işitebilirsiniz.

http://galeri.uludagsozlu.../odt%C3%BC-ayakta-366186/

yusuf ile züleyha

süleyman çobanoğlu'nun bir hikayesinde şöyle geçer.

http://kabilereisi.blogsp...12/yusuf-ile-zuleyha.html

sözlük yazarlarının unutamadığı romanlar

a. dumas pere- monte kristo kontu

cumhuriyet kadınıyım deyip memelerini falan açmak

(bkz: ılımlı islam)

15 aralık 2012 gençlerbirliği beşiktaş maçı

ben takımın oyunundan zevk aldım. uğur boral'a serbest vuruş kullandırmak saçmalığın daniskası, ama yeteneksizler topluluğunda uğur boral'a iş düşüyo demek ki. en son holosko kullandı korneri. acil çözüm bulunması lazım, devre arasında hakkaten takviye lazım. sol kanat, stoper ve forvet takviyesi olmadan ilk 5'te bitirmemiz zor.

bu kadroyla yürekten oynayan takımı ve ekibi kutluyorum yine de. bu yeter la bize.

hukuk

hukuk, eski bakkal terazileri gibidir. Üzerine bozuk para bile koyarsan, ibresi yön değiştirir. En iyisi mi siz paranızı teraziye koymayın.

ilk ereksiyon olunan tv dizisi yıldızı

kaygısızlarda, mükremin'in hatun.

(bkz: abi yenge de erik gibiymiş kütür kütür)

ses 1885

hisseden var mı bilmiyorum ama bu sahnenin bir kokusu var ve unutulmayan, ciğerlere sinen cinsten. anne kokusu gibi, sevgili kokusu gibi. öyle tiyatroya giden bi' insan değildim, hatta ilkokuldan sonra gitmedim, ev arkadaşımın tavsiyesi üzerine 'işşizler cennete gider' e gittik, beklediğimden az insan olmasına rağmen, oyunların hepsi istekli ve profesyoneldi.

sahne bittikten sonra ferhan bey'le tanışıp, imza almak için kitap da satın alabilirsiniz. ancak kendisiyle fotoğraf çektirmek için heveslenmeyin, anca imza alırken çektirebilirsiniz, sonradan çektirmek isteyenlere izin vermiyomuş kendisi.

ha bi' de, biletleri ucuz yerden alın, zaten 50 kişi olduğu için sizi ön sıralara alıyolar.

iyi seyirler.

du cote de chez swann

baskısı hiç bulunmayan, ocak 2013'te tekrar basılmaya başlanacak olan kitap.

sözlük yazarlarının mal varlıkları

game of thrones izledikten sonra;

(bkz: honour)
(bkz: anır)
(bkz: onur)

vay amını götünden sikeyim.

türk olunmasaydı ait olunmak istenen ırk

(bkz: ingiliz)
(bkz: ingiliz aksanı)
(bkz: lord)

uludağ sözlük tek maçtan yatan yazarlar birliği

https://www.facebook.com/...535&type=1&ref=nf

nevizade geceleri

bir beşiktaş'lı olarak severek dinlediğim, bazen de eşlik ettiğim beste. kaliteli beste yaptın da beğenmedik mi ultraslan?