bugün

entry'ler (6)

sosyal fobi

ta ki ana sınıfı yıllarımdan, belki de daha öncesinden itibaren muzdarip olduğum lanet bi hastalık.. hastalığa kendi tanımı koyalı, keşfedeli bi kaç yıl olmuştur ve onca senem boşa geçmiştir. okuduğum okullar, ailem, arkadaşlarım, az sayıdaki sevgililerim bunun en canlı örneğidir. her şeyin azıyla yetinmeyi öğretmiştir bana. paranın bile... bi kaç yıldır öğrenmeme rağmen şu an hala umursamıyorum ve tedavi olmak istemiyorum. kendi tedavi yöntemlerimi oluşturdum bi kaç yola girdim ama nafile... yine 3-5 kişilik tanımadığım bir ortamın arasında kızın birinin "sandalyeni neden yaklaştırmıyosun bana doğru" cümlesine maruz kaldım. artık nası bi kafayla yazıyosam devrik cümleyi adeta katlettim. neyse. hayatımda müzik kültürü iyice karakterimle birleştiği zamandan itibaren kendimi hep duygusal, slow, huzur veren müziklere yaklaştırdım. hastalığımı oralarda yendim. tedavi yöntemlerimi o parçaları dinlerken aradım ama yine nafile oldu.. bu yazdığım yazının sonunda da "artık tedavi olacağım" gibisinden bi serzenişte bulunup atağa kalkan tiplerden olmayacağım. onu da biliyorum. olsam o da nafile.. tekrarlar tekrarlar.. hep aynı şeyler.. şu an bunu yazarken en sevdiğim parçalardan birinin nakaratıyla can alıcı cümlelere girmiş bulunmaktayım. bunun hazzı sadece sanal ortamda yaşanıyor işte. bi kız arkadaşımla otururken bu durum başıma gelse, bu hazzı yaşayamam. neyse. dediğim gibi, kendimi keşfemediğim müziklerden, hayallerden, her şeyden adeta soyutladım. ya da soyutlandım. çünkü bu hastalık benim suçum değil. tahlilini de yaptım evet. ailemle alakalı bi durum. ailemin karakteristik yapısı.. tek tek aile bireylerini ele aldığımız zaman bana yakın tiplerdi hep. hala da öyleler. kendimi geliştireceğim, sosyalleşeceğim insanlarla yaşamadım hiç bi zaman. yaşadım ama hep "diğer kişi" olarak görülerek yaşadım. ezilmedim ama gizli bi yerlerde hep arka plandaydım. anlatamadığım her şeyi yine bi kaç yıldır kendimi bulabildiğim bu ortamda ayrıntı vererek anlatıyorum. yılların verdiği birikimin bu duruma gelceğini hiç düşünmezdim. depresif takılmakta istemiyorum çünkü ortamın gizemli, soğuk, tek mimik genci olmaktan korkuyorum. evet hala.. her şeyi ayrıntı vererek anlatmak zor. genel olarak bahsettiğim olaylar sosyal fobililerin bi çoğunda bulunmaktadır. acaba insanlar neden bu hale geliyor en başta bunu sorgulamak lazım.. insanlık neden bencil? neden hep empatiden yoksun ve hep ben, hep ben yaparak yaşıyor? bilindik şeylerin dışına çıkamıyorlar? dışarıdan birine yaklaşmak garip geliyor? işin özü bile sarpasarmış durumda bence. sonuç olarak psikolojik bi rahatsızlık. zaten başka yazarlar da daha geniş örneklendirmişler. sözü uzatıp edebiyat yapmanın anlamı yok diye düşünüyorum. hakkımda, hakkımızda hayırlısı diyerek fikirlerini alabilceğim arkadaşlardan mesajlar bekliyorum...

sevgiliyle sabaha kadar telefonda konuşmak

uyandığınızda sebepsiz bi mutluluk ve ne yapacağınızı bilmemekle sonuçlanır. tabi sonrasında ilgi budalası olamazsanız büyük bi boşluğa düşersiniz orası ayrı..

burak yılmaz

emek hırsızı diye bik bik ötenler çoktur evet. haklılardır da. beşiktaş maçında yaptığından yola çıkmak istiyorum. -ki öncesi ve sonrasında da yaptığı, yapacağı maçlar elbet olacaktır. neyse. arkadaş maçın sonlarına doğru oynanırken penaltı yapıyor ve bu tepkiye neden oluyor da, benim anlamadığım beşiktaş öndeyken galatasaray'ın atağa kalkcağı anlarda yerlerde kıvranan beşiktaşlı oyuncuların yaptıkları nedir sorarım? bu da emek hırsızlığı değil midir? bi atağı kesmek, sahtekarlık yaparak yerde 3-5 dk kıvranmakta saygısızlık değil midir? ama haticeden çok neticeye bakan zihniyetimiz olduğu sürece ortaya suçlu sürmek çok ama çok basittir.

(burda kişi veya kurumlar hedef alınmamıştır. genel bi tavır sergilenmiştir)

(not: fenerbahçeliyim)

mükemmeliyetçi olmanın faydaları

düzene oturtabilirseniz üzerine konuşmaya gerek bile olmaz. çünkü mükemmeliyetçilik her zaman zordur. bi yerden tutarsınız, başka yerden patlak verebilir. asıl olan, maksimum seviyede tutunup, bulutlara yükselmektir..

izmirlilerin kendilerini övme nedenleri

mustafa kemal'in öğrencileriyiz !1!1!birbirrr!1!1 demelerinden kaynaklanıyor olabilir.

mükemmeliyetçi olmanın zararları

paranoyaklık. çok kez başıma geldi. hayatımın en ufak noktasında, köşesinde bile mükemmeliyetçi olma çabam vardı hep ama bunun faydadan çok zarara dönüştüğü gördüğüm andan itibaren saldım gitti...