bugün
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı11
- yazarların ruh hali8
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak9
- en yaşlı özelliğiniz10
- icardi190517
- iğrenç bir his tarif et29
- bik bik'in yaşı boyu kilosu9
- insana kendini kötü hissettiren şeyler22
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek9
- sel felaketinin nedeni cehapedir13
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız13
- fake hesabım için nick önerileri8
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması17
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi10
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- ben bu davanın savcısıyım9
- suriyeliler suriye'ye dönsün14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- düşün ki o bunu okuyor13
- 1 mayıs8
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz31
- ahirette sorulacak ilk soru9
- memesi küçük olmak16
- oksijensizsu14
- güne bir şarkı bırak14
- anın görüntüsü14
- emmanuel emenike15
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması23
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- tilki ailesi9
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge42
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- hamas bir terör örgütüdür10
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı24
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması16
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- nazar değdi sözlük12
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız8
entry'ler (6)
ta ki ana sınıfı yıllarımdan, belki de daha öncesinden itibaren muzdarip olduğum lanet bi hastalık.. hastalığa kendi tanımı koyalı, keşfedeli bi kaç yıl olmuştur ve onca senem boşa geçmiştir. okuduğum okullar, ailem, arkadaşlarım, az sayıdaki sevgililerim bunun en canlı örneğidir. her şeyin azıyla yetinmeyi öğretmiştir bana. paranın bile... bi kaç yıldır öğrenmeme rağmen şu an hala umursamıyorum ve tedavi olmak istemiyorum. kendi tedavi yöntemlerimi oluşturdum bi kaç yola girdim ama nafile... yine 3-5 kişilik tanımadığım bir ortamın arasında kızın birinin "sandalyeni neden yaklaştırmıyosun bana doğru" cümlesine maruz kaldım. artık nası bi kafayla yazıyosam devrik cümleyi adeta katlettim. neyse. hayatımda müzik kültürü iyice karakterimle birleştiği zamandan itibaren kendimi hep duygusal, slow, huzur veren müziklere yaklaştırdım. hastalığımı oralarda yendim. tedavi yöntemlerimi o parçaları dinlerken aradım ama yine nafile oldu.. bu yazdığım yazının sonunda da "artık tedavi olacağım" gibisinden bi serzenişte bulunup atağa kalkan tiplerden olmayacağım. onu da biliyorum. olsam o da nafile.. tekrarlar tekrarlar.. hep aynı şeyler.. şu an bunu yazarken en sevdiğim parçalardan birinin nakaratıyla can alıcı cümlelere girmiş bulunmaktayım. bunun hazzı sadece sanal ortamda yaşanıyor işte. bi kız arkadaşımla otururken bu durum başıma gelse, bu hazzı yaşayamam. neyse. dediğim gibi, kendimi keşfemediğim müziklerden, hayallerden, her şeyden adeta soyutladım. ya da soyutlandım. çünkü bu hastalık benim suçum değil. tahlilini de yaptım evet. ailemle alakalı bi durum. ailemin karakteristik yapısı.. tek tek aile bireylerini ele aldığımız zaman bana yakın tiplerdi hep. hala da öyleler. kendimi geliştireceğim, sosyalleşeceğim insanlarla yaşamadım hiç bi zaman. yaşadım ama hep "diğer kişi" olarak görülerek yaşadım. ezilmedim ama gizli bi yerlerde hep arka plandaydım. anlatamadığım her şeyi yine bi kaç yıldır kendimi bulabildiğim bu ortamda ayrıntı vererek anlatıyorum. yılların verdiği birikimin bu duruma gelceğini hiç düşünmezdim. depresif takılmakta istemiyorum çünkü ortamın gizemli, soğuk, tek mimik genci olmaktan korkuyorum. evet hala.. her şeyi ayrıntı vererek anlatmak zor. genel olarak bahsettiğim olaylar sosyal fobililerin bi çoğunda bulunmaktadır. acaba insanlar neden bu hale geliyor en başta bunu sorgulamak lazım.. insanlık neden bencil? neden hep empatiden yoksun ve hep ben, hep ben yaparak yaşıyor? bilindik şeylerin dışına çıkamıyorlar? dışarıdan birine yaklaşmak garip geliyor? işin özü bile sarpasarmış durumda bence. sonuç olarak psikolojik bi rahatsızlık. zaten başka yazarlar da daha geniş örneklendirmişler. sözü uzatıp edebiyat yapmanın anlamı yok diye düşünüyorum. hakkımda, hakkımızda hayırlısı diyerek fikirlerini alabilceğim arkadaşlardan mesajlar bekliyorum...
uyandığınızda sebepsiz bi mutluluk ve ne yapacağınızı bilmemekle sonuçlanır. tabi sonrasında ilgi budalası olamazsanız büyük bi boşluğa düşersiniz orası ayrı..
emek hırsızı diye bik bik ötenler çoktur evet. haklılardır da. beşiktaş maçında yaptığından yola çıkmak istiyorum. -ki öncesi ve sonrasında da yaptığı, yapacağı maçlar elbet olacaktır. neyse. arkadaş maçın sonlarına doğru oynanırken penaltı yapıyor ve bu tepkiye neden oluyor da, benim anlamadığım beşiktaş öndeyken galatasaray'ın atağa kalkcağı anlarda yerlerde kıvranan beşiktaşlı oyuncuların yaptıkları nedir sorarım? bu da emek hırsızlığı değil midir? bi atağı kesmek, sahtekarlık yaparak yerde 3-5 dk kıvranmakta saygısızlık değil midir? ama haticeden çok neticeye bakan zihniyetimiz olduğu sürece ortaya suçlu sürmek çok ama çok basittir.
(burda kişi veya kurumlar hedef alınmamıştır. genel bi tavır sergilenmiştir)
(not: fenerbahçeliyim)
(burda kişi veya kurumlar hedef alınmamıştır. genel bi tavır sergilenmiştir)
(not: fenerbahçeliyim)
düzene oturtabilirseniz üzerine konuşmaya gerek bile olmaz. çünkü mükemmeliyetçilik her zaman zordur. bi yerden tutarsınız, başka yerden patlak verebilir. asıl olan, maksimum seviyede tutunup, bulutlara yükselmektir..
mustafa kemal'in öğrencileriyiz !1!1!birbirrr!1!1 demelerinden kaynaklanıyor olabilir.
paranoyaklık. çok kez başıma geldi. hayatımın en ufak noktasında, köşesinde bile mükemmeliyetçi olma çabam vardı hep ama bunun faydadan çok zarara dönüştüğü gördüğüm andan itibaren saldım gitti...