entry'ler (300)

okullarda sivil kıyafetin serbest bırakılması

tek tip kıyafet uygulaması sanayi devrimi sonrasının yoğun uygulamalarından biridir. okulların mimarisi, zil sesi ve mavi/siyah önlükler fabrikasyon üretimin tezahürleri olarak görülmektedir. tüketim toplumunun farklılaştırdığı satın alma davranışları, zaten tek tip kıyafet uygulamalarında dahi çok net biçimde bireyler/öğrenciler arasında tabakalaşma oluşturmaktadır. belki standardizasyon ile gizlenen/hazırlanan toplumsal tabakalaşma bu şekilde daha çok görünür olacaktır ve anayasal anlamda var olan fakat uygulamada olmayan sosyal devlet iddiasının yetersizliği görülecektir.

kürt esnaftan alışveriş etmemek

esnafın ya da kürt'ün etimolojik anlamını bilmeyen ya da bilmek istemeyen bünyelerin bir önermesidir. bu bünyelerin, ısrarla siyaset bilimi ve kültürlerarası iletişim okumaları yapmaları salık verilir ya da salt çiçekle, böcekle mesai harcamaları.

sevmekse

doksanların gençliğinin bir kısmı tarafından hatırlanabilecek bir şarkıdır. barış gedik tarafından seslendirilmiştir. bir daha kendisinden haber alınamamıştır.

25 yaşındaki kıza yaşlı demek

1/25'in o kişi için ne ifade ettiğine göre anlam kazanacak bir önermedir.

sineğin şarkısı

pişman olur mu hiç
bir günlük ömrü olan sinek
bala yapıştığı için...

dizeleri, intihar öncesi söylenen son sözlere çok yakışan ezginin günlüğü parçalarından biridir.

bir masalda türkü

içinde galibiyeti ve mağlubiyeti bir arada hissedebileceğiniz bir ezginin günlüğü parçasıdır. farklıdır.

dikey geçiş sınavı

ingilizcesi vertical transfer exam olarak geçmektedir.

top up

üniversiter literatürde lisans tamamlama anlamına da gelmektedir.

suzidil

yanmış gönül, yanan gönül anlamlarına gelir. rıza tevfik'e ait güzel bir şiirin son mısralarında şöyle kullanılmıştır:

bilmedim ne oldu bu hale sebep
ağlarım ümidim heba oldu hep
bendeki sûz-i dil var mıdır acep
tutuşup can veren pervanelerde.

not: pervane tasavvufta gece kelebeği anlamına gelmektedir. geceleri ortaya çıkarak ışık etrafında dönmeleriyle tanınan, ateşin etrafında dönüp sonunda kendini o ateşe atarak yanan kelebeklerdir.

soylulaştırma

sosyal tabakalaşma ve sosyal dışlanma olguları ile birlikte okunduğunda daha aydınlatıcı olabilecek bir kavramdır.

347 dönem kısa dönem ve yedek subay adayları

ciddi tavsiyelere ihtiyaçları olan adaylardır. ağustos döneminde askerlik hizmetine başlayacakları düşünülürse mutlak suretle akşam içtimasından sonra çıkarılan botların verdiği rahatsızlık için pudralarını yanlarına alsınlar. ayrıca 80 ve 90'larda hanımların sıklıkla tercih ettiği vatka aparatlarını botların topuk kısmına yerleştirmeyi unutmayın. bu iki hayati ihtiyacı teslim olmadan önce edinin. ilk çarşı izni çok geç olabilir.

şeytan

allah'a olan sevgisini ve itaatini maalesef itaatsizlik ile göstermek zorunda kalmış bir melektir. biraz sonra kaynağını vereceğim metinde de yer aldığı üzere allah'ın her daim emri ile iradesi bir olmamıştır. iyi ve kötü, güzel ve çirkin diyalektiğinin başlayabilmesi için gerekli bir itaatsizlik olarak da görülebilir şeytanın edimleri.

hallac'a göre "allah iblise, niçin secde etmediğini sormamıştır; ona, engel olan şeyin mahiyetini sormuştur. iblis de emrin sırrına uygun bir cevapla: "ben ondan hayırlıyım" demiştir. yani allah ve iblis diyaloğu son derece derinden isleyen bir diyalogdur aslında. konuşmanın yüzeyinde ne olup bitiyorsa derinliğinde tam tersi olmaktadır."

bedreddin simavni ise varidat'ında şöyle dile getirmiştir bunu: "bir salik, küfür katına ulaşıp da o katı aşmadıkça tam müslüman olamaz. bu kat iki çeşit islam (müslümanlık) arasında bir geçit olduğundan, orada duran salik zındık olur. bu duruştan tanrıya sığınırız. ben de o kata ulaştım ve orada birçok zamanlar kaldımsa da çok şükür inayet-i ezeliyenin yardımıyla orayı geçerek selamet kıyısına çıktım".

ferideddin attar, ilahiname isimli eserinde, iblis'i "vefakâr bir muhib, sadık bir aşık ve fedakâr bir yiğit olarak tasvir eder. onu, hak'tan başkasına boyun eğmeme ve secde etmeme uğrunda ebedi azabı göze alan bir aşk kahramanı olarak tanıtır."

ihya'nın yazarı imam gazali'nin oğlu ahmed gazali, hallac'ın aşk ve iblis yorumlarından etkilenerek aynı düşünceyi sürdürdü. iblis'i sadık ve kararlı bir aşık olarak tasvir etti.

buna göre iblis, lanetlenmeyi göze alarak, allah'a secdeyi ikinci bir varlıkla paylaşmamış, allah'a aşkını bir başka varlıkla bölüşmeyi kabullenmemiştir. ona göre, "tevhidi, iblis'ten öğrenmeyen kâfirdir." dolayısıyla iblis velilerin en büyüklerindendir. başka bir ifadeyle iblis kovulmadan önce nasıl allah'ın dostuysa, itaatsizliği yüzünden kovulduktan sonra da yine öyle kalmıştır. çünkü o allah'ın emrini doğru anlamış, emri, yerine getirmeyerek yerine getirmiştir. bir günahkâr haline gelerek günahsızlığını göstermiştir. kısacası, gazali'ye göre, iblis'in suçu aşkının bir eseridir.

ayrılık ehlinin üstadıdır iblis. o, aşkı daha heyecanlı, aklı daha kavrayışlı kılmıştır. baştan başa yanlıştır o ve yalnızdır. ama neyse de odur. bu anlamda hem rint ve molla, hem hakim ve derviştir; amellerinde çok gayretli zahidler gibi davranır. onun yaratılışı vuslat zevkini bilmez; onun zühdü, sonsuz cemali terk etmektir. yanlışlıkta dosdoğrudur.karanlığıyla ısıtan iblis, hakk'ın varlığını inkâr etmemiştir; gözü dışa değil içe açmış, sözü dışa değil içe etmistir.

o adem'in yoldaşıdır; yol dışında yürüyen bir yoldaş.dikenli bir yolda yalın ayak bir yolcudur. allah'a yaklaşmak için şeytandan uzaklaşmak gerekir ama yine de tanrı kadar yakındır bize. telkinleri ile asıl niyeti bir mıknatısın iki ayrı kutbu gibidir. telkini kendisine çeker sizi, niyeti tanrıya doğru iter. kendini terk edecek dostlar aramaktadır o. yalnızlığı da buradadır. o öyle bir avcıdır ki, avını ölümsüzleştirmek için tuzağına yem olarak kendini koyar. av yöntemi, her av için kendinden bir parçayı yem yapmayı gerektirir.

fakat ikbal bir çelişkiye düşer sonunda, iblis'in onu müslüman etmekle öldürüleceğini söyleyerek yapar bunu. ama o müslümanlığını gayrimüslimliğine borçlu tek müslüman değil midir. o değil midir küfürle övgüler yağdıran. onu kur'an'ın kılıcıyla öldürelim diyor ikbal. bir müslümanı katletmek olmaz mı bu? sonra hiç adil değil. çünkü o hiçbir zaman doğrudan katletmedi. içimizdeki katilin ihbarcısı o; o katilin katli yine bizim elimizde. bizi bize ispiyonlamıyor mu iblis. iblis'i öldürmenin yolu idris'i öldürmekten geçmiyor mu? bu da onun varlığını kaçınılmaz kılmıyor mu? şeytanı öldürmek demek başlangıçtaki, bilgisiz, özgür iradesiz insanlık durumuna dönmek demek değil mi? şeytani telkin, içinden geçeceği kulak bulamadığı gün iblis de ölmüş olacak. şeytanı taşlarken ağlamıyorsa bir insan, müslim değildir. işte budur müslümanin trajedisi.

güzel bursa'mın ulu camisinde çoğu zaman mahyalarda bir öğüt bulunurdu bilmem var mı hala. "ey oruç tut bizi!"

söyleme "oruç tutmak" olarak yerleşmiş bir ibadeti tersten okumak belki şeytanı da yeniden okumakla birlikte düşünülebilir.

Selamlar.

kaynak: http://www.geocities.ws/iandy27/kotu/kotu-02.htm

güç mesafesi

ingilizcede power distance olarak bilinen bir kavramdır. buna göre paternalist ve geleneksel toplum yapılarında birey; üst/amir ya da patronu bir iktidar ya da güç unsuru olarak değerlendirir. dolayısıyla üst ya da amir, itirazdan ya da eleştiriden münezzehtir. bu kurama göre kişi, kendini üstü karşısında bir birey olarak kuramaz. doğu toplumlarında daha bir görülür olduğu öne sürülür.

geert hofstede

brian fay

çağdaş sosyal bilimler felsefesi isimli kitabında solipsizm, atomizm, holisizm, perspektivizm, gadamerci yorum bilgisi gibi epistemolojik tartışmaların yer aldığı bölümler bulunan bir akademisyendir.

black

bu filmin öğrenen ve öğreten ya da bu uğurda çabalayanlar açısından farklı anlamlar taşıdığını düşünüyorum. son yıllarda izlediğim en çarpıcı eserlerden biri. hint sinemasına ve hintli oyunculara ilişkin güzel ve başarılı bir örnek...

çoğu türkülerimizin saçma olduğu gerçeği

"çoğu türkünün" şeklinde yazılması gereken ve doğru olduğunu düşünmediğim önermedir. türküler yaşanmışlığa dair müspet/menfi ne varsa hepsini samimi bir şekilde günümüze aktaran nadir kaynaklardan biridir.

göstergebilim

bu disiplinin önemli isimleri aşağıdaki gibidir:

(bkz: roland barthes)
(bkz: peirce)
(bkz: saussure)

kaybedenler kulübü

tüketim kültürü kıskacında artık ilişkilerin de bir tüketim nesnesi haline geldiğini "hedonizm" yaklaşımına atıfta bulunarak işleyen bir filmdir.

modern times

--spoiler--
makinenin ustayı yutmasıyla geleneksel yapıdaki zanaatkarlık döneminin bitişine güzel bir gönderme olduğunu düşündüğüm önemli chaplin'in önemli eseri.
--spoiler--

playing for change

"doğa için çal" hareketinden sonra tekrar hatırladığım müthiş bir çalışma. mutlak suretle takip edilmeli.