bugün
- en yaşlı özelliğiniz10
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay16
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- allah yerine hızır'dan yardım istemek10
- erkek çocuk için isim önerileri13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması11
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek32
- keki kabarmayan sözlük kızı22
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı28
- anın görüntüsü11
- düşün ki o bunu okuyor17
- galatasaray13
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni19
- deniz gezmiş16
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- durduk yere tribe giren erkek18
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi11
- iğrenç bir his tarif et25
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi190510
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- nervio13
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
entry'ler (1120)
bütün bunları anlatmak için ayda 400 TL psikologa en az bir o kadar da biraya para veriyorum. en az 10 adet arkadaşımla ara ara görüşüyorum ve kafalarını ütülüyorum.
kesmedi.
bundan 6 yıl önce, dünyanın neresinde, hangi koşullarda, hangi kimlikte görürsem göreyim aşık olacağımdan emin olduğum insanla karşılaştım.
6 yıl boyunca onu her gördüğümde kalbim yerinden oynadı, dünya üzerinde daha güzel bir yüz olacağına inanmadım-hala inanmıyorum-, daha güzel bir ses duyamayacağıma eminim, bir insanın gülüşünün bir diğerinin hayatını nasıl ters yüz edebileceğini bilmezdim, sayesinde öğrendim.
tabi hayat bu kadar romantik değil. hayat avam. hayatta parasızlık var. kaynana fişteklemesi dediğimiz olaylar var. üremeyi ebeveynlik sanan insanlar var. ego savaşı var. "benim dediğim " "hayır benim dediğim" var. en çok kim emek verdi sidik yarışı var. kıskançlık var. hayat boktandı, benim zihnimin bir köşesi hala dokunulmaz idi. ama o zihnindekileri dahi açmayan bir yabancıydı. güzel gözleri bana bakıyor ama ne düşünüyor belli değildi.
6 yıl birlikte geçirdikten, evi barkı çeyizi dizdikten, nişan yaptıktan, hayatımızı bilikte geçireceğimize dair ilanı bir tek donald trump duymamışken-o zaman çok da gündemimizde değildi, şimdi olsa eminim ona da bizimle ilgili ölümcül fikirlerini sorardık- yollarımız ayrıldı. "sen öyle dedin" "sen böyle yaptın" diyerek ayrıldık. trump'a gerek kalmadı. anası yeterliydi.
sonra ne oldu?
klasik Türk filmi devam etti. pusuya yatmış yakın arkadaş ufak ufak hayata sızar, ellerinden tutar, "neden istenmedim, neden, onsuz da yaşarım ne olacak" diye düşünen kadın karakter gelen bu şefkatli çağrıya kendini kaptırır, "hayat böyle de güzel, beklemeyeceğim artık yeter" der.... fakat nafile.
aşk hayatta bir kez başa gelir. hissedilen diğer her şey mutluluk, huzur, tutku, şefkat, sevgidir belki. güzeldir hepsi. ama aşk tek seferliktir. hayat psikologla geçirilen mantık yürütme seanslarının gazına ve içilen galonlarca içkinin ayyaşlığında bok püsür geçer.
geri de dönemezsin. bir başkasının ellerinden tutmuş olmanın getirdiği utanç ile "istemiyorum seni" demek zorunda kalırsın. böylece bir sıradan hayat daha boktan sebepler uğruna boktan bir süreçle nihayet bulur.
hayat garip, boklar falan.
kesmedi.
bundan 6 yıl önce, dünyanın neresinde, hangi koşullarda, hangi kimlikte görürsem göreyim aşık olacağımdan emin olduğum insanla karşılaştım.
6 yıl boyunca onu her gördüğümde kalbim yerinden oynadı, dünya üzerinde daha güzel bir yüz olacağına inanmadım-hala inanmıyorum-, daha güzel bir ses duyamayacağıma eminim, bir insanın gülüşünün bir diğerinin hayatını nasıl ters yüz edebileceğini bilmezdim, sayesinde öğrendim.
tabi hayat bu kadar romantik değil. hayat avam. hayatta parasızlık var. kaynana fişteklemesi dediğimiz olaylar var. üremeyi ebeveynlik sanan insanlar var. ego savaşı var. "benim dediğim " "hayır benim dediğim" var. en çok kim emek verdi sidik yarışı var. kıskançlık var. hayat boktandı, benim zihnimin bir köşesi hala dokunulmaz idi. ama o zihnindekileri dahi açmayan bir yabancıydı. güzel gözleri bana bakıyor ama ne düşünüyor belli değildi.
6 yıl birlikte geçirdikten, evi barkı çeyizi dizdikten, nişan yaptıktan, hayatımızı bilikte geçireceğimize dair ilanı bir tek donald trump duymamışken-o zaman çok da gündemimizde değildi, şimdi olsa eminim ona da bizimle ilgili ölümcül fikirlerini sorardık- yollarımız ayrıldı. "sen öyle dedin" "sen böyle yaptın" diyerek ayrıldık. trump'a gerek kalmadı. anası yeterliydi.
sonra ne oldu?
klasik Türk filmi devam etti. pusuya yatmış yakın arkadaş ufak ufak hayata sızar, ellerinden tutar, "neden istenmedim, neden, onsuz da yaşarım ne olacak" diye düşünen kadın karakter gelen bu şefkatli çağrıya kendini kaptırır, "hayat böyle de güzel, beklemeyeceğim artık yeter" der.... fakat nafile.
aşk hayatta bir kez başa gelir. hissedilen diğer her şey mutluluk, huzur, tutku, şefkat, sevgidir belki. güzeldir hepsi. ama aşk tek seferliktir. hayat psikologla geçirilen mantık yürütme seanslarının gazına ve içilen galonlarca içkinin ayyaşlığında bok püsür geçer.
geri de dönemezsin. bir başkasının ellerinden tutmuş olmanın getirdiği utanç ile "istemiyorum seni" demek zorunda kalırsın. böylece bir sıradan hayat daha boktan sebepler uğruna boktan bir süreçle nihayet bulur.
hayat garip, boklar falan.
senfonik metali sevdiren gruptur kendileri.
Per Aspera Ad Astra dinlemeden ölmek suç teşkil etmelidir.
ayrıca izmir'e gelecekleri zaman düğünümde sahne almalarını rica ettiğimde kabul etmiş çok da baba bir kurucusu vardır.
god bless
Per Aspera Ad Astra dinlemeden ölmek suç teşkil etmelidir.
ayrıca izmir'e gelecekleri zaman düğünümde sahne almalarını rica ettiğimde kabul etmiş çok da baba bir kurucusu vardır.
god bless
dünyanın en sevimli yaratıklarıdır bunlar. birini kaybettiniz mi kolunuz kanadınız kırılır. bir yenisi hayatınıza girdiğinde de aynı heyecanları kendi şahıslarına münhasır şekilde size hissettirmeyi başarırlar. canlar, bir taneler.
bağımlılık kazandırması çok hızlı bir oyundur. zevkle yapılan tüm beden aktiviteleri (yogayı tenzih ederim) serotonin dolayısıyla bir "yeniden yapma, hareket etme" isteği uyandırır elbette fakat bu baya hoştur. ağırlık olmadığı, tek başına yapılmadığı ve büyük hezimete uğranmadığı taktirde insana büyük kaybetmişlik hissi yaratmadığı için de olabilir. sonuç olarak; god bless pinpon
30 yaşında ergen gibi hissetmenizi sağlayan amerikan teenage filmi. Pek güzel pek hüzünlü.
hırslarının esiri olmuş, hazret ünvanını havadan kapmış bir kız çocuğu.
Bir türlü adam akıllı ilişki yaşayamayan Türk Erkeği sanrısıdır. Gariban Türk kızları, her ne kadar kendilerini geliştirirse geliştirsin, baba aynı baba anne aynı anne sevgili aynı sevgili. En yakınlarının ve toplumun baskısı altında büyüyen şeyin adı ego değil, isyandır. Bir kıza ulaşamayıp arzularındaki gibi yaşayamayan Türk Erkeği, sanki başka bir dünyada yaşıyormuş gibi, sıfır anlayış ile Türk kızını hemen egosu şişkinlikle suçlar, sıyrılır.
izleyen herkeste "şerefsizim benim aklıma gelmişti" nidasını uyandıracağına emin olduğum diyaloglar içerir nuri bilge ceylan filmi. öyle dile getirmek isteyip de getiremediğiniz bir şey varsa, gidin duyarsınız, en azından içiniz soğur.
bunun yanında göreme'yi görsel bir şölen halinde önümüze serer; bazen hayattaki tek gerçeğin "soğuktan korunmak" olduğu diyarlara götürür, izleyiciyi bir onun tarafında bir bunun tarafında bırakıp şamar oğlanına döndürür.
oscar'ı da alır; güzel yönetmen gezi'nin güzel çocuklarına hediye eder ödülü.
leziz.
bunun yanında göreme'yi görsel bir şölen halinde önümüze serer; bazen hayattaki tek gerçeğin "soğuktan korunmak" olduğu diyarlara götürür, izleyiciyi bir onun tarafında bir bunun tarafında bırakıp şamar oğlanına döndürür.
oscar'ı da alır; güzel yönetmen gezi'nin güzel çocuklarına hediye eder ödülü.
leziz.
muhafazakar ülkemizde, ramazanda top patladığı an çorbayı yarılama hızında yayılmış görüntülerle karşılaşmış olmamızı sağlayan saldırıdır. demek ki neymiş:
-meme her yerde aynı meme,
-apple kullanıcılarını kendi diktatörlüğünde tutarken dünyanın en gerizekalı şirketi olmak ünvanını da elinde bulunduruyormuş,
-hollywood ünlüsü münlüsü fark etmez, hepsi tişört kenarından meme fotosu çekip sevgililerine yolluyormuş,
-jennifer ve kate'in garibanlığı IŞiD'in kafa kesmesinden daha büyük yankı yaratıyormuş,
-meme her yerde aynı meme.
-meme her yerde aynı meme,
-apple kullanıcılarını kendi diktatörlüğünde tutarken dünyanın en gerizekalı şirketi olmak ünvanını da elinde bulunduruyormuş,
-hollywood ünlüsü münlüsü fark etmez, hepsi tişört kenarından meme fotosu çekip sevgililerine yolluyormuş,
-jennifer ve kate'in garibanlığı IŞiD'in kafa kesmesinden daha büyük yankı yaratıyormuş,
-meme her yerde aynı meme.
natalie portman, scarlett johansson falandır. salaklar* nasıl utanmadan geziyorlar bu çirkinlikle bilinmez.
katıldığım önermedir. dünyaya, özellikle islam alemine böyle zulüm gelmemiştir. konu komşu yakında uzakta ne kadar islam devleti veya örgütü varsa hepsini birbirine katmıştır. dünyaya mal olmanın iyisi kötüsü olmaz. aferin.
öncelikle "ben sana satmıyorum kardeşim" demek suçtur. böyle bir şey var, pek kimse bilmese de. tüketiciyi koruyan yasalar, tüketicinin sadece ayıplı mal aldığında değil, istediği malı alma hakkında da yanındadır; burayı geçiyorum.
ikincisi bu video yu youtube koymak aşkı ile gaza gelmiş dövlet bize bakmiy giller analarından emdikleri süt burunlarından gelene kadar cezalarını görecektir.
bundan 1 yıl önce gezide kız çocuklarına küfredip, erkekleri taciz eden bu üç lacivertli, tayyo-feto kapışmasından zarar görüp kapılıp gitmişlerdir oraya büyük ihtimalle. yani, karma işlemiştir; hatta pek adaletli de işlememiştir.
sonuç: olur öyle şeyler buralarda. garip bir şey yok.
ikincisi bu video yu youtube koymak aşkı ile gaza gelmiş dövlet bize bakmiy giller analarından emdikleri süt burunlarından gelene kadar cezalarını görecektir.
bundan 1 yıl önce gezide kız çocuklarına küfredip, erkekleri taciz eden bu üç lacivertli, tayyo-feto kapışmasından zarar görüp kapılıp gitmişlerdir oraya büyük ihtimalle. yani, karma işlemiştir; hatta pek adaletli de işlememiştir.
sonuç: olur öyle şeyler buralarda. garip bir şey yok.
Kadın ve şarkı çirkin olunca, klibi ucuz porno gibi olmuş nicki minaj şarkısı. IŞiD Allahuekber diye bağırıp satırla dalsa kızamayacağım, o derece.
gün yarışmasında birincisi, hafta finalinde ise ölesiye sonuncusu olduğum ve sorularıyla ne kadar yanar döner, halet-i ruhiyeye bağlı bir yarışma olduğunu kanıtlamış bloomberght yarışmasıdır. seti çok zevklidir. gayet eğlenceli bir kaç saat geçirmek isteyenlerin kesinlikle başvurmasını tavsiye ederim.
21. yüzyılın ayıbı olarak adlandırılan iki diktatörden biriydi. bir diğeri için bkz: Kim Jong-ın
oy kullanımın yasalara uygun şekilde, usulsüzlükten uzak yapılmasını ve sayılmasını hedefleyen oluşum.
malum ne kadar bıkbık ederseniz edin, dağdaki çobanla aysu kayacının oyu bir. herkesin 1 oy hakkı var ve ne yazık ki bu kadar kalabalık bir seçmen kitlesini barındıran; yolsuzluğu ana sütü gibi helal etmiş bir yönetimle; seçimde o 1 oyun boşa gitmesi, istemediğiniz adaya/partiye gitmesi işten bile değil. bunu korumak için de yapılması gereken sandıkların başında durmak, sandık kurulu, seçmeni denetlemektir.
izmir'de 2 bine yakın kişi ile oylarımızı korumaya çalıştık ve aldığımız eğitimle bir çok sandık kuruluna girmeyi, giremediklerimizi de doğru yönde etkilemeyi başardık. bir çok yasal olmayan duruma engel olmak fırsatı bulduk. en önemlisi de "oyumuz sahipsiz değildir" mesajını, yevmiye+yol+yemek masrafları karşılanmış pantolon üstü salınan gömleklilere; zorla oraya oturtulmuş vasıfsız muhalefete göstermiş olduk. yeterince duyurulmadığı veya belki de doğru ifade edilemediği için az olan müşahid sayısı, gün içerisinde müşahidlerin aileleri ve arkadaşları tarafından kat be kat artırıldı. çağrı merkezi, avukatlar, ilçe sorumluları sürekli olarak telefon ve internet yolu ile hizmet verdi. herkes cebindeki parayla birbirinin yeme-içme ihtiyacını ve sandık kuruluna şirin görünme masraflarını karşıladı.
çok ama çok başarılıydı. çünkü bu bir gönüllülük organizasyonu çerçevesinde barınan insanları içerdi. mhp, chp, bdp, tsip, esp, ip... vs nin taraftarı olan ve belki de hiçbir partinin taraftarı olmayan kişiler, başta liberal demokrat parti (sağolsun lan) olmak üzere adayların ve partilerin dağıttıkları müşahid kartlarını hiç irdelemeden kabul etti ve görevini yerine getirdi.
cumhurbaşkanlığı seçimleri iyi/kötü yapıldı ve iyi/kötü sonuçlandı. önemli olan; memleketin ruhu coşkun insanlarının kaya gibi sağlam burada olduklarını da gösterdi.
oy ve ötesi her seçimin takipçisi olacak tamamen tarafsız ve etik bir örgütlenmedir. iyi ki var. hep olacak.
mart 2015'te görüşmek üzere.
malum ne kadar bıkbık ederseniz edin, dağdaki çobanla aysu kayacının oyu bir. herkesin 1 oy hakkı var ve ne yazık ki bu kadar kalabalık bir seçmen kitlesini barındıran; yolsuzluğu ana sütü gibi helal etmiş bir yönetimle; seçimde o 1 oyun boşa gitmesi, istemediğiniz adaya/partiye gitmesi işten bile değil. bunu korumak için de yapılması gereken sandıkların başında durmak, sandık kurulu, seçmeni denetlemektir.
izmir'de 2 bine yakın kişi ile oylarımızı korumaya çalıştık ve aldığımız eğitimle bir çok sandık kuruluna girmeyi, giremediklerimizi de doğru yönde etkilemeyi başardık. bir çok yasal olmayan duruma engel olmak fırsatı bulduk. en önemlisi de "oyumuz sahipsiz değildir" mesajını, yevmiye+yol+yemek masrafları karşılanmış pantolon üstü salınan gömleklilere; zorla oraya oturtulmuş vasıfsız muhalefete göstermiş olduk. yeterince duyurulmadığı veya belki de doğru ifade edilemediği için az olan müşahid sayısı, gün içerisinde müşahidlerin aileleri ve arkadaşları tarafından kat be kat artırıldı. çağrı merkezi, avukatlar, ilçe sorumluları sürekli olarak telefon ve internet yolu ile hizmet verdi. herkes cebindeki parayla birbirinin yeme-içme ihtiyacını ve sandık kuruluna şirin görünme masraflarını karşıladı.
çok ama çok başarılıydı. çünkü bu bir gönüllülük organizasyonu çerçevesinde barınan insanları içerdi. mhp, chp, bdp, tsip, esp, ip... vs nin taraftarı olan ve belki de hiçbir partinin taraftarı olmayan kişiler, başta liberal demokrat parti (sağolsun lan) olmak üzere adayların ve partilerin dağıttıkları müşahid kartlarını hiç irdelemeden kabul etti ve görevini yerine getirdi.
cumhurbaşkanlığı seçimleri iyi/kötü yapıldı ve iyi/kötü sonuçlandı. önemli olan; memleketin ruhu coşkun insanlarının kaya gibi sağlam burada olduklarını da gösterdi.
oy ve ötesi her seçimin takipçisi olacak tamamen tarafsız ve etik bir örgütlenmedir. iyi ki var. hep olacak.
mart 2015'te görüşmek üzere.
Getirdiği tüm sıkıntıları bitirip geride bırakmak gereken hede.
(bkz: jay jay johanson) - (bkz: so tell the girls that i am back in town)
(bkz: üç aynalı kırk oda)
(bkz: murathan mungan)
tıpkı TV programlarında olduğu gibi kitaplar üzerinde de yaş ibaresi olmalı. 10 yaşındaki birini bulantıdan bulantıya sürükleyen lanet bir kitaptır. şimdi hangi havucu kim ne için kullanmış takmam belki ama ortaokul öğrencisi için bir felaket olabilir.
(bkz: murathan mungan)
tıpkı TV programlarında olduğu gibi kitaplar üzerinde de yaş ibaresi olmalı. 10 yaşındaki birini bulantıdan bulantıya sürükleyen lanet bir kitaptır. şimdi hangi havucu kim ne için kullanmış takmam belki ama ortaokul öğrencisi için bir felaket olabilir.
bir kase pancar turşusu yiyip, ertesi gün tuvalette mide kanaması geçiriyorum acile götürün beni diye ayılıp bayılan angut benim.