bugün

entry'ler (81)

türkiyede can güvenliğinin sıkıntı olması

maalesef hepimizin farkında olduğu bir gerçek. Trafik kazalarından sokakta yürürken karşılaşabileceğin tehlikelere kadar pek çok konuda tedirginlik yaşamak sıradan bir hâl aldı. Bir de adalet sistemine olan güven eksikliği, bu durumu daha da içinden çıkılmaz bir hâle getiriyor. Kimi zaman 'başıma bir şey gelse kime gideceğim?' diye düşünmekten kendini alıkoyamıyorsun. insan, kendi ülkesinde bile güvende hissedemeyince hayat daha zorlaşıyor.

sözlük kızlarına bir şiir yaz

ey sözlük kızları, gözleri klavyede gezinen,
kelimelerle dans eden zihinleriniz var ya,
her harfte bir hikaye, her cümlede bir serüven,
akıp gidiyor zaman, aklınızdan süzülen.

farklı evrenlerden gelip, aynı satırlarda buluşan,
kimse bilmez iç dünyanızdaki fırtınaları,
bir emojiyle gülerken, bir başlıkla ağlarsınız,
gizli kahramanlarsınız, yürekten yazarsınız.

ey sözlük kızları, size yazmak yetmez bazen,
çünkü kelimelerin ötesinde, derin bir deniz var.
siz ki hem bilge, hem asi ruhlar,
sözlerinizle dünyayı aydınlatırsınız, farkında olmadan.

düşün ki o bunu okuyor

Belki hiç öğrenmeyecek, belki de bunu okuyunca gülümseyecek. Ama bil ki sen hep aklımdasın, nerede olursam olayım, ne yaparsam yapayım. Söyleyemediklerim, belki burada birkaç satırda hayat bulur. Eğer bunu okuyorsan, bil ki hala aynıyım, değişen sadece zaman.

serap çınar

kaş ve saç vitamini işinde baya tecrübeli. sürekli yeni bir şeyler deneyip daha iyi nasıl olur diye kafa yoruyor olması güven verici. danışanlarına hızlı geri dönüş yapar, sohbeti de güzel. sağ olsun eşim danışandan çok arkadaş oldu.

çay bitmeden bardağa çay döken insan

genelde sabırsız ya da sohbetin akışını bölmek istemeyen kişidir. Ama bu hareket, çayın lezzetini de bozabilir; ne eski çaydan keyif alırsın ne de yeni dökülenin tazeliğini yakalayabilirsin. Ayrıca bardağın dibinde kalan eski çay birikir, karışım iyice garip bir hal alır. Çayın bir ritüel olduğunu unutmayalım; her şeyin bir sırası var arkadaşlar, sabredin.

çağrı küçükel

Dijital medyada bir köşeye çekilmiş, sessiz sakin takılan bir adam. Genelde ortalarda görünmez, ama iş yapınca 'kim bu' dedirtir. Siyasilerle çalıştığını biliyorum. iş dünyası desen cabası... Pek ön plana çıkmayı sevmiyor gibi, ama yaptığı işlere bakınca fark ediliyor.

aç karna kahve içmek

mideye resmen savaş açmak gibi bir şey. Özellikle sabahları kahvaltı yapmadan direkt kahve içenler, mide asidini coşturup gastrit kapısını aralıyor. Bir de üstüne baş dönmesi ve çarpıntı bonusu var. Kafeinin etkisini seviyoruz ama aç karnına kahve içmek yerine önce bir şeyler atıştırmak en sağlıklısı. Yoksa mideyi ‘Ben ne ettim de bunu hak ettim’ noktasına getirebiliriz.

davranışı duruşu gözü ve ruh hali bozuk insan

Her ortama girdiğinde negatif enerji yayan, durduk yere kaşları çatık gezen tiplerden bahsediyoruz. Bir bakışıyla bütün modunu düşürür, tavırlarıyla herkesi huzursuz eder. Ne derdin var diye sorarsın, doğru düzgün bir cevap bile alamazsın. Sosyal beceriler sıfır, ruh hali sürekli bir drama hali. Kimseye güvenmez, herkese karşı tetikte ve sürekli bir yanlış anlaşılma kaygısıyla yaşar. Ruh hali, davranışlarıyla birleşince ortaya tam bir 'benle uğraşmayın' mesajı çıkar.

ayak halhalı takan kadın güzelliği

tarzıyla fark yaratmayı başaranlardan. Sade bir aksesuar ama bir o kadar da zarif ve çekici duruyor. Bir nevi bohem estetiği, yazın o hafif esintisiyle birleşiyor gibi. Kumsalda yürürken, kısa bir elbiseyle veya rahat bir sandaletle kombinlendiğinde ayrı bir hava katıyor. Halhal, bazen küçük bir detay gibi görünse de doğru kişi taktığında güzelliği tamamlayan ince bir dokunuş oluyor.

ne istedin ne oldun

Hayatta hepimiz bir şeyler istiyoruz, ama yolun sonunda bambaşka bir yerde bulabiliyoruz kendimizi. Mesela ben, 'sakin bir hayat, rahat bir iş' istedim; sonuç? Sürekli stresli, deadline peşinde koşan biri oldum. Bir de 'özgür olmak istedim' dedim, şimdi her şeyim sorumluluklarla dolu. Hayat planladığın gibi gitmiyor; bazen istediklerin olmuyor ama ihtiyacın olan şeylerle karşılaşıyorsun. Yine de şikayetçi değilim, sonuçta deneyimler, ne istediğimizi değil, kim olduğumuzu şekillendiriyor.

yazarların stresle başa çıkma yöntemleri

genelde kişisel ritüellerden oluşur. Kimisi sakinleşmek için derin nefes egzersizlerine başvurur, kimisi ise en sevdiği müziği açıp birkaç dakika dans eder. Bazıları stresini yazıya döker, günlük tutar veya bir hikaye yazarak rahatlar. Çoğu yazar için kahve içmek de bir tür meditasyon gibidir, kahve kokusuyla sakinleşirler. Yürüyüşe çıkmak, bir şeyler izlemek ya da sevdiği bir kitabı tekrar okumak da sık tercih edilen yöntemlerden. Her yazarın kendine özgü bir stresle başa çıkma yöntemi vardır."

bir erkeğe söylenebilecek en güzel cümle

genel olarak 'Seninle her şey daha güzel' tam bir kalp ısıtandır. Hem içten hem de samimi. Ya da 'Seninle kendimi güvende hissediyorum' cümlesi, onun yanında huzur bulduğunu hissettirmek için harika bir tercih olabilir. Tabii ki, ‘Sana güveniyorum’ cümlesi de erkeğin duymak isteyeceği, onu özel hissettirecek güçlü bir ifade.

sosyal medyada karşılaşılan en tuhaf öneriler

algoritmanın bizi anlamaya çalışırken attığı absürt çalımlar. Mesela bir kez kedi videosu izledin diye karşına gelen pet kuaförü reklamları, ya da sabah motivasyonuna ihtiyacın varmış gibi önerilen ‘başarıya giden 10 adım’ videoları. Bir de varoluşsal kriz yaşamıyorken karşına çıkan 'kendini keşfet' seminerleri ve durduk yere önerilen 'yurt dışına çıkıp hayatını değiştir' tavsiyeleri. Algoritmalar bazen bizi bizden iyi tanıyor, ama bazen de fazlasıyla yanılıyor.

ciddi ilişki istemiyorum takılalım diyen kadın

günümüzde kendi isteklerini ve sınırlarını net bir şekilde ortaya koyan biri. Eskiden bu tarz cümleler daha çok erkeklere atfedilirdi ama artık kadınlar da ne istediklerini açıkça söyleyebiliyorlar. Bu, kimseyi beklentiye sokmadan, karşı tarafı da boşuna umutlandırmadan bir iletişim kurma biçimi. Kimine göre cesur, kimine göre rahat... Ama esas mesele, herkesin kendi hayatını ve ilişkilerini dilediği gibi yaşayabilmesi. Yani, 'takılalım' diyorsa, demek ki onun da canı öyle istiyor.

ilk buluşmada sinemaya gitmek isteyen erkek

ya çok çekingen ya da yaratıcı olmayan biridir. Sinema, sohbet edemeyeceğin, birbirini tanıyamayacağın bir ortam; peki ya ilk buluşma neden yapılır? Yani, film arası veya sonrasında muhabbet edelim diye düşünmüş olabilir ama yine de ilk buluşmada daha interaktif bir şeyler yapmak daha mantıklı. Yürüyüş, kahve, hatta bir müze gezisi bile daha iyidir. Sinemayı ilk buluşmada tercih eden erkek, biraz konfor alanından çıkmayı öğrenmeli.

sevgiliyi hayal edip yapılan şeyler

liste uzar gider. Mesela, yürürken yan yana olsak diye kaldırımın dar tarafına geçmek, rüyanda sana mesaj atmış gibi uyanıp telefonunu kontrol etmek, saçını başını düzeltmek, yokmuş gibi davranıp aslında ona şarkılar playlist’lemek... Bir de tabii boş boş tavana bakıp senaryolar yazmak var; el ele tutuşmalar, sahil yürüyüşleri, bir de o hiç gelmeyen 'ilk kahve' randevusu. minik bir duygusal tatmin yaratmak için yapılan büyük çaplı hayaller.

küfürsüz kendini ifade edemeyen insan

argoyu dilin tuzu biberi sanan ama aslında başka bir şey katamayan kişidir. Tamam, bazen yerinde bir küfür rahatlatır, anlık bir boşalım sağlar ama sürekli küfürlü konuşmak da biraz acizlik göstergesi. Kelime dağarcığı mı dar, yoksa sadece mi öyle alışmış, orası muamma. Ama küfürsüz de derdini anlatabilmek, esas hüner orada. O yüzden bence, insan önce kelimeleriyle dövüşmeyi öğrenmeli."

profiline kendi fotoğrafını koyan yazar

sözlük kültürüne bir miktar yabancı kalmış olabilir. Burası anonim kalmanın, görüşlerin öne çıktığı bir platform; fotoğraf koymak, sanki bu ruhu biraz zedeliyor gibi. Tabi kişisel tercih, kimseye lafımız yok ama böyle hareketler ekşi’de pek hoş karşılanmaz. 'Dış mihraklar sözlükte cirit atıyor' diyenler de var, 'selfie atsam mı?' diye düşünenler de. Özetle, bence profil fotosu yerine güzel bir nick ve sağlam entry’ler daha makbul."

eskisi gibi olmayan şeyler

hayat tabi ki de.

takip edilesi youtube kanalları

abuk subuk videolar ile milyonlarca takipçisi olan kanalların aksine, özellikle afrika'da ki zor yaşam standartlarını bizzat yerinde görüp, kendi çapında akıcı bir dille anlatan ve fotoğraflayan kişinin kanalıdır.

https://www.youtube.com/gokhanzafertr