bugün

entry'ler (669)

hayata dair iç burkan detaylar

geçen gün ablamın evine ziyarete gidiyordum. tavuk almamı söyledi. aldım. o kadar süre elimde tavukla oyalanabileceğimi düşünmemiştim. bi kaç saat zavallı tavukla sarıyer sokaklarında gezdikten sonra kıllandım. ya bozulduysa? mümkün değil yiyemem. hassas midem her şeyin en tazesini sever.
çöp konteynırına yürüdüm. aklıma hiç gelmedi açıp bir kediye, köpeğe yedirmek. ne bileyim. attım öylece. o sırada kağıt toplayan kadınlardan biri koşarak yanıma geldi. çıkarıp aldı attığım poşetli ' gıcır ' tavuğu. teşekkür etti, allah razı olsun dedi.
o an içime tüm sarıyer sıçtı, dünya kustu. ne iğrenç bi adamım ben...

sözlük yazarlarından şiirler

hocam
kafalarımızın içinde çalıyor hocam
biz de dinliyoruz
kaptan denize çıkacak ya ondan
çocuklar o kötü şarkıları
daha bir gırtlaktan söyleyecekler
sanki duyacakmışız gibi

hocam sen takılma
söylesinler de duymayalım
başka türlüsünü de denemedik gitti
peki hocam
dinliyorum kafamın içinde seni

uyku vakti geldi..

wash my soul

tricky nin en iyi parçası.

sözleri:

Wash my soul, wash my soul, wash my soul
I get paid while they starve
In the streets
Visa cards, VIP
Wash away and use you as a fan
Starving these children
And i change the channel
You know me, i'm Mr.Nice
You know me I survive at any price
So it seems i'm the devil's son
Lick it, wet it, you like it, you let it
Lick it, wet it, touch it, take your turn
On somedays, together we can learn
Wash my soul, wash my soul, wash my soul
Lick it, wet it, you like it, you let it
Lick it, wet it, touch it, take your turn
On somedays, together we can learn
I've served with gangsters
And I've served with kings
These are a few of my favorite things
Think about love, love now and then
It's no good
I am weak, I admit
Wash my soul
Lick it, wet it, you like it, you let it
Lick it, wet it, touch it, take your turn
On somedays, together we can learn
Wash my soul, wash my soul
Lick it, wet it, you like it, you let it
Lick it, wet it, you like it, take your turn
Take your turn, take your turn
Together we can learn

http://www.youtube.com/watch?v=OpDJ8KRzV_s

ladyhawke

yeni zelandalı bir şarkıcı kızımız.

paris is burning

1990 yapımı jennie livingston belgeselidir.

aynı zamanda bir ladyhawke şarkısı:

all of the boys and the girls here, in paris.
sing to the night without sight, but with madness.
i can't keep up, i'm a wreck, but want it.
tell me the truth, is it love or just paris?

my heart is yearning, but paris is burning.
paris is burning all night long.
my heart is dreaming, but paris is screaming.
paris is screaming all night long.

kids in the street drinking wine, on the sidewalk.
saving the plans that we made, til its night time.
give me your glass, its your last, you're too wasted.
or get me one too, cos im new any ???.

my heart is yearning, but paris is burning.
paris is burning all night long.
my heart is dreaming, but paris is screaming.
paris is screaming all night long.

i've lost my way, its hard to find it through.
i see the night, but im lost outside of you.
i've lost my way, its hard to find it through.
i see the night, but im lost outside of you.

my heart is yearning, but paris is burning.
paris is burning all night long.
my heart is dreaming, but paris is screaming.
paris is screaming all night long.

i've lost my way, its hard to find it through.
i see the night, but im lost outside of you.
i've lost my way, its hard to find it through.
i see the night, but im lost outside of you.

yagmur gulleri

(bkz: yağmur gülleri)

teoman in ustunde oturdugu bar taburesi

iki buçuk sene oldu, yok ortada. telefon kapalı, facebook kapalı, ulaşılacak başka yer yok. nolur bilen biri çıkıp 'öldü' desin en azından, aramaktan vazgeçeyim.

sözlük yazarlarından şiirler

martılar!

boşlukta uyuyor gibiyim
kendimden biliyorum
iyi değil bu hallerim
ama sizi temin ederim
anlayacağım bir gün, neden gece
göremem sizi

martılar!

sözüm ona zormuş hasretlik
farkediyorum
üzerimde bir eksiklik
uçun siz özgürsünüz
görün benim göremediklerimi
yorulunca konarsınız

martılar!

gidin buradan.

bunalım

hava soğuk bugünlerde. üzerimde kırmızı eski bir battaniye. midemde bir bozukluk var beni kusturan, başımı döndüren, moralimin yüksek olmasına karşın. kıştan mıdır bilinmez bir sıkıntı var içimde kusamadığım.
aciz olmak istiyorum. düşünmemek, düşündürmek. sarhoş olup kendimi kaybedeyim.
ya da delirmek. deli yatağında bedenen uzanırken, düşselinde bedeniyle özgür.
benden ayrılan parçalarım gözlerimde ve düşümde büyüyor. senelerini sayacağıma eminim. artık barlarda rahatça oturamıyorum. dolapta duran bir şişe şarabı bile içmeden önce düşünür oldum. eskiden sahip olduğum her şeyin kullanma zamanı anlıktı. şimdilerde ise gelecekte belirlediğim bir zamana atıyorum. bunalım, geldiğinde hissettirmiyor.
şarabı içmeli miyim?
hayır! yarın erken kalkmam gerekiyor.

sözlük yazarlarının itirafları

dün gece rüyamda gördüm seni. kaçacaktık. kaçtık. daha doğrusu ben senin yanına kaçtım. küçük bir teknenin içinde yaşamaya başladık.
asıl istediğim denizdi de seni de mi yanımda götürüyordum? hayır. en sevdiğimi alıp, diğer en sevdiğime sığınıyorum.
yakaladılar yine. seni ve denizi bırakıp eski hayatıma döndüm. kısacıktı rüya.
uyandığımda hissettiğim tek şey senin de beni rüyanda gördüğündü...
olmayacak bir duaya amin diyorum sanki..

ben bu yazıyı sana yazdım

soğuksundur diye düşünerek geldim o kadar yoldan. hamama gidecektim. gavur .mcığı gibi yanmanın mantığı ne eskişehir?! kılım.

kaptan

emeklilik gelenekleri;
' alabora olmuş bir tekneden sağ çıktığında eline bir çift kürek al ve karadan içeriye doğru yürümeye başla, ta ki birisi sana ' bu elindeki nedir?' diye soruncaya kadar. işte o zaman tam orada dur,bir tavuk çiftliği satın al ve başka hiçbir yere kıpırdama.'

özel hastanelerde her hastalığın abartılması

özel hastanede yaşanan gerçek bir olaydır;

+hıummm...
-ne var? nedir o lekeler?
+boynuna 200 lira sıkışmış. birşey yok. alırız 2 dakikada. vezneye parayı yatırıp getir bana halledelim hemen.
-*

sözlük yazarlarından şiirler

çıkardım aklımdakileri tek tek
eve geldim, kalmamıştı çokobellalı ekmek.
anne, soran olursa uyuyor de
bugun keyfim yok pek.

peh.

zaman

Kocaman oluverir sorumluluk zannettiklerin ve küçücükken bir o kadar kocaman gelen oyuncaklarınla değiştirmek istersin yerlerini.. Ya da elinin tersiyle itivermek istemezsin olsa bile. Ve yok.. Kaçan heveslerin, yapamadıkların ve yapabildiklerinle bir toz bulutu olmuş gitmiş her şey.. Düşününce; aslında o kadar da hızlı akmıyor zaman, sadece boşlukları dolduramıyoruz, hepsi bu. Fedakarlığın zerresini haketmeyenlerle ömrümüzü tüketirken ne kadar da yanlışlar yapmışız. Bunun yanında şansla dünyaya gelmiş, ip üstündeki cambazlıklarını izliyoruz birilerinin, düşmeyeceğini bildiğimiz halde.. Bunları da geçtim de tek sorumluluğumuz kendimiz olsak keşke ya da tek kendimizi düşünsek. (bu diğergamlık neden?)<çemberin dışına sesleniş>

Tökezleniverisi bi ayağı çukurdaymış izlenimi vermeyin artık! Ben daha tehlikedeyim, daha toyum, daha küçüğüm.. Yapacaklarım var ve sizin yanlış anladığınız ''spiritüel'' yaşam anlayışınızdan dolayı yapamadıklarım.

Ne şanslıyız ki mutluyum diyebilmeye o kadar çok nedenimiz var! Her şey geliyor ve gelmeden önce yorduğumuz beyin hücrelerinin 5 katından daha hızlı bi sürede geçip bitiveriyor. Zamanın ayıklayabildikleri ise aslında varoluşumuzun gerçekliği kadar... ' ben bu filmi daha önce izlemiştim'.. iyi geceler Hayalşehir.. *

sözlük yazarlarının itirafları

evimizin en pis üyesi sayın 3. ev arkadasımız!

sen geldikten sonra banyodaki çiş kokusu hiç bitmiyor. senden nefret ediyorum.
su faturamız anormal derecede arttı. kokuşmuş havlularını bizimkinin yanına asmaya devam edersen daha çok artacak.
yıkanması için bir köşeye ataladığın çamaşırlarını çoğu zaman çöpe atıyorum. çünkü çamaşır makinemi de kokutur diye korkuyorum.
diş fırçan kaşağıya benziyor. arada bir 'yanlışlıkla' yere düşürüyorum.
yazları sen memleketine dönünce kullandığın yorganı yastıgı çöpe atıyorum. yeni bir kanepe bulursam yattıgın kanepeyi de atacağım. unutma!
eve attığın kızlar götüm gibi ve onlar da kokuyor! onlardan da nefret ediyorum!
defolun gidin evimden diye bAğırasım geliyor ama bir zamanlar ben de evsiz yurtsuz kalmıştım. aklıma geliyor. acıyorum küflenmiş bedenine. ihtiyacım olmadıgı halde işe girdim seni görmemek için. biraz hissetmeye çalışsan bakışlarımdan sana olan düşüncelerimi!

lütfen kendi rızanla siktirip git evimden!

stewie

bu saatte yazılınca nickaltına, öldü sandım. korktum abi hakkaten.

ben bu yazıyı kendime yazdım

aynaya bakıyorum. bir elim komodinde. dayanabileceğim tek omzumdan güç alırcasına bütün bir bedenin yükü o elde... gözlerimin dibine bakıyorum, hiç bilmezdim gözbebeğimin bu kadar kısa süreli büyüyüp küçüldüğünü. neden aynı bakmıyorum ki? neden derinine indiğim bu gözlerimde büyüdüğümü görmekten kaçıyorum? neler var, bir sürü yaşanmışlık yüklü, yorgunum. hayata inançsız ve hiç sonlanmayacakmışçasına yalnız.
sanki ilerisini görmek zorundaymışım gibi davranan, kendisinde bu özelliği barındırmayan insan topluluğu için mi yaratıldım. peki onlar bu erdeme sahip değillerken neden benden bekliyorlar? benim için onlar daha gözlerinin derinine bakamayanlar. geleceğini bırak geçmişinde yaptıklarını daha cebinde biriktirememiş varlıklar. peki ben bu cebimdekilerle onlardan üstün müyüm? kimilerine göre hayır! işte hayır diyenleri gözlemlerken hep hayal kırıklığı yaşamak istedim. beni suçlu bulanlar benden daha paksa; kesin başımı bu bedenden. o zaman daha rahat olacağım.

hayat

hislerimi hissizleştirmeye çalışma hayat! bende var olan güzel şeyleri bir bir alacağının tehdidini bir tokat gibi savurma. her şeye 'olsun' deyişlerimi 'olmasın'a döndürme. sevmeye çalıştığım insanların sevilmeyecek yönlerini gösterme artık. bitmeyecekmişsin gibi yapıp; bitirme!
daha çok şey yapacağım. hep daha fazlasını isteyip,daha fazla başaracağım.
alma ciğerlerimi sigaranla, bir gün onu da alt ederim.
daha fazla yaşatıp daha az mide bulandır hayat! bir gün ben de seni yokedeceğim!

sözlük yazarlarının itirafları

sayın kaptanım!
zincirin yerinden çıkıp bordayı kazımasını gördüm, ses çıkarmadım.
güneşlikleri paramparça eden bendim.
gri su tankı pompasının tank boşaldıktan sonra kapanması gerektiğini biliyordum, yapmadım. ve artık kimse yapamaz da.
usturmaçaların ikisini bilerek doğru dürüst bağlamadım sefere çıkarken. seyirde, o sallantıda denize düşmesi çok normal sayın kaptanım.
tankın dolduğunu,el dahi yıkamamamı söylediğinde gidip suları açık bırakan da bendim.
mazot alırken denize 'birazcık' döküldüğü için 5000 euro ceza alıp, sabaha kadar symi limanını temizlemeye çalışmıştın ya... o konu hakkında yorum yapmak istemiyorum artık.

hep derdin ya sen; en büyük terbiyesizlik tur başlamadan hemen önce işi bırakmaktır diye. önceki gemicilerin hep öyle yapmış ya... eğer ehliyetim seninkinden yüksek diye bana eziyet çektirmeye çalışmasaydın, küçücük beyninle denizciliği bana öğretmeye çalışmasaydın, biraz yedirebilseydin karşı cinsten de gayet denizci olabileceğini kendine...
şimdi kıç tarafta ben tekneyle ilgilenirken keyif yapıyor olurdun.
kocaman bir göt olduğunu herkese söylemekten büyük bir keyif alıyorum, inanamazsın...