bugün

sevdiği entry'ler

jeux d enfants

asıl anlamı çocuk oyunu olan kelimeler öbeği.
izlediğim en iyi duygusal film olma özelliğini sonsuza dek koruyacağına inandığım film.

dar alanda kısa paslaşmalar

--spoiler--
Hacı: Artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. Sevgililer! Bizim olanlar ya da olmayanlar. Hepsi iz bırakır. Bu izler, şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. Hepsi kalır. Ama inan, yeni izler de olacak. Yaşlıları düşün. Sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler. Ama öyle değil. Ne kadar acı çekersen çek, şunu hiç unutma. Çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer. Ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya. Ya da resim olurlar senin gibi. Kazına kazına...
--spoiler--

kıskançlık

Kıskançlık / (bkz: Roland Barthes)

KISKANÇLIK: "Aşkta doğan ve sevilen kişinin başka birini yeğlemesi korkusunun
ürünü olan duygu" (Littré).

Werther şu imgeye kapılır: Charlotte dilim dilim reçelli ekmek kesip
kardeşlerine dağıtır. Charlotte bir pastadır ve bu pasta bölüşülür: herkese
kendi dilimi: yalnız değilim - hiçbir şeyde yalnız değilim, kardeşlerim,
kızkardeşlerim var, bölüşmeliyim, bölüşmenin önünde eğilmeliyim: yazgı
tanrıçaları aynı zamanda Bölüşme tanrıçaları, Moirai değil midir - sonuncusu
da Muette, Ölüm değil midir? Üstelik, sevilen varlığın bölüşülmesini kabul
etmezsem, kusursuzluğunu yadsımış olurum, çünkü kusursuzluk bölüşülmelidir:
Melitta kusursuz olduğu için bölüşülür, Hyperion bundan acı çeker: "Kederim
gerçekten sınırsızdı. Uzaklaşmak zorunda kaldım." Böylece, iki kez acı
çekerim: bölüşmenin kendisinden, bir de bunun soyluluğuna katlanamayışımdan.

Kıskanç olarak, dört kez acı çekerim: kıskanç olduğum için, kıskançlığımdan
dolayı kendimi suçladığım için, kıskançlığımın ötekini incitmesinden korktuğum
için, bir bayağılığın beni tutsak etmesine boyun eğdiğim için: dışarıda
bırakıldığım, saldırgan olduğum, deli olduğum ve sıradan olduğum için acı
çekerim.