bugün

entry'ler (743)

microsoft word

zırvalıklarla dolu bir yazılım. hayatımda kullandığım en rezalet teknolojik öğe. en ufak bir şeyi değiştirmeye teşebbüs etmemle birlikte metnin ağzı götüne kaçıyor, başlık sona geliyor, eklediğim şekiller odanın zeminine düşüp anasının *mına doğru yol alıyor. her seferinde beni çağımızın teknolojisinden nefret ettirir. oturup elle yazsam çok daha rahat olduğunu düşündürür.

jahrein

bir twitch yayıncısı. çok konuşan bir herbokolog olduğunu düşünürdüm, ancak şu son videosuyla savaş cebeci denen tuhaf oluşumu zekice yok etmesi nedeniyle yüksek derecede saygı duyduğum bir yayıncı oldu. karşısındaki adamın tek silahı "zorgono, obez, şöyle vucut,böyle vucut hohoho!" gibi ilkokul 2. sınıf düzeyinde düşük zekalı "body shaming" zırvaları ve bu adam bir videoyla bütün yalanı dolanı ortaya çıkarıyor, resmen film gibi lan, izlemesi aşırı keyifliydi.

fifa 22

keyifli keyifli başlayıp cinnet geçirten oyun. fut modunda son 1 aydır hiç orta seviye oyunculardan oluşan bir takım denk gelmedi karşıma. bak abartısız söylüyorum, 10 maçın 9'u 100 kimya ve 95 reytingli takımlarla oluyor. ben mi yanlış bir şey yapıyorum, oyunun mu bir or*spu çocukluğu var, yoksa bütün takımlar dünyanın en efsane oyuncularından kurulu da bir tek benimki mi normal seviye oyunculardan oluşuyor, anlamadım. 97 reytingli oyuncuardan oluşan bir takımım olsa affedersin, g*tümle de 1-2 gol atarım zaten. bir fikri olan varsa mesajlarsa sevinirim.

edit: bu arada 2-3 tane skill move öğrenip de soytarı gibi orta sahada hokkabazlık yapmaya çalışan or*spu evlatları varsa aranızda, onlara sesleniyorum: sizin oynayacağınız oyunu s*kiim. hep de türkçe rumuzlulardan çıkıyor böyle soytarılar nedense.

üçüncü biranın ilk biradan daha değerli olması

"üçüncü biraya ne zaman geldim, birazdan bira faslı sona erecek" telaşının da desteklediği hissiyattır. "madem bu kadar çabuk bitişe yaklaştık, iyice tadını çıkarayım, kıymetini bileyim" diye düşündürtür.

arkadaşlar 1 kg fındık yedim ne yapabilirim

koşmaya başlayabilirsin.

dardanel

bir liseli tarafından yönetildiği izlenimini veren tuhaf, görgüsüz firma. bir de "pardon kanka kuzenim yazmış" tarzında bir özür mesajları var. midemi bulandırdığı için şu saatten sonra artık hiçbir ürününü satın almıyorum.

müzikal müzik

Ankara'da bulunan bir müzik aletleri mağazası. internet üzeinden de satış yapıyorlar sanırım. internet sitelerinden bir adet fender stratocaster almayı düşünüyordum ancak siteleri satın almaktan vazgeçmemiz için yapılmış gibi, garip. ne arayıp soru sorabileceğiniz bir telefon numarası var, ne doğru dürüst açıklama var ne de birden fazla fotoğrafı olan bir ürün var. googledan dükkana ait olduğu yazan bir numara bulup aradım ancak onu da açan olmadı. birkaç gün direnip vazgeçtim.

karşısında sigara yakılınca çıldıran adam

otogarda ramazanda sigara içenleri görünce bir acayip triplere giren meczuptur. sigarayı mı canın çekiyor, yoksa bütün dünya oruç tutsun, kimse günaha girmesin mi istiyorsun derdin nedir o da anlaşılmıyor ki.

https://mobile.twitter.co...tatus/1384055016625827844

ersin korkut un başketimiz amed demesi

normalde sinirlenilebilecek bir içerik olmasına rağmen, hangi spesifik özelliğe sahip olduğu belirsiz, şans eseri ünlü olmuş cahil bir tipten duyulunca bende bir etki bırakmayan cümlelerdir.

edit: bir de üzerine sıvama niteliğinde "ben diyarbakır'ı bu yörenin kültür başkenti olarak şey ettim, izmir de ege'nin kültür başkenti, tabii ki tek başkentimiz vardır o da ankara'dır ühüü" falan diye bir şeyler gevelemiş. lan korkuyorsan söylemeyeceksin, ortaya bir şey sıçtıysan da arkasında dur kıvırıp durma. ahaha komedi *mına koyiim.

dedeler sofrası

cevdet canver, ömercan güldal, can türkdoğan, barış kıralioğlu dörtlüsü tarafından yapılan bir youtube programı.

can türkdoğan

dedeler sofrası'nın bokseveri. ne zaman yemek yerken bir dedeler sofrası bölümü izlesem bu eleman yüzünden midem kalkıyor. tuvaletten falan bahsetmeyi bu kadar seven bir insan görmedim ben. adam boktan bahsederken gözlerinin içi gülüyor resmen, keyif alıyor.

yaşamanın güzel olduğu kadar acı verici de olması

sonunda ölüm olduğunu bilmen nedeniyle; bazen "madem ölüm var, o halde mutlu olacak bir şey yok" sonucuna, bazen de "madem ölüm var, ve bu konuda bir şey yapamıyorum, o halde rahvan gitsin, mutsuz olmaya gerek yok" sonucuna varabileceğiniz gerçeklik durumu. aynı neden, iki farklı sonuç.

çiğ köfte acılı diye çalışanı yumrukladı

karşısındakinin sessiz sakin bir delikanlı olduğuna emin olunca güç gösterisi yapan bir canlı içeren haberdir. bu tarz orospu çocuklarına daha baştan tepki koymak gerekiyor ki seni korkak zannetmesin. şu ülkedeki insan ilişkilerinin temeli bu resmen, kibar davranırsan ya da sert tepki göstermen gereken yerde göstermezsen bu videodaki yavşağın türündeki tipler tepene binmeye çalışır.

arm the homeless

ingilizce "evsizleri silahlandırın." Arada böyle boktan, çocuksu ve mantıkla uzaktan yakından alakası olmayan fikirleriyle sosyalistçilik oynayan milyoner gitarist Tom Morello'nun gitarlarından birinin üzerinde yazar. Duyduğum en boş beleş cümlelerden biridir. Niye silahlandırıyorsun, ne istiyorsun? Madem öyle sen silahlandırsana o zaman yumicik, diye cevap verilebilir.

yalnızca adımı biliyorsun hikayemi değil diyen tip

sosyal medyanın kendisine vermiş gibi yaptığı güce dayanarak ahkam kesen tiptir. sosyal medyanın herkesi az çok söz sahibi yapması nedeniyle günümüzde bu tür insanlardan bolca mevcuttur. hepsi çok acayip hayatlar, çok acayip hikayeler yaşamaktadırlar. hepsi kendilerince ahkam keserler, harika hayatlarını kendi sosyal medya hesaplarından yansıtırlar, engin tecrübelerinden süzülen tavsiyeleri ve bilgileri bu tarz mottolarla aktarırlar. yaşadıkları süre boyunca dünya için ne kadar önemli ya da önemsiz oldukları konusunu pek düşünmezler. milyarlarca yılın içinde ufak bir damlacık gibi yaşayıp yok olurlar.

muhammed talha

eymen'in sınıf arkadaşıdır. 6-7 tane eymen'in.

tükenmez kalemin ucundaki tüy

nerden geldiği belli olmayan bir iblis. minicik bir yün gibi bir şeydir. yazma performansınızı olumsuz etkiler.

atlanta

kafa dağıtmalık, zaman geçirmelik dizi. kafa yormuyor, akıp gidiyor. ama şahsi kanaatimce, çok bir şey de anlatmıyor. bazı noktalarında ırkçılık konusunu fazla abartmışlar gibi geldi, bilemiyorum. dizi öyle kafa dağıtmalık bir dizi de, çoğu sitede denk geldiğim o çeviri nedir öyle arkadaş? klasik hadidiziizleseneamoğagoduğum.com gibi sitelerin birinden izledim diziyi. ilk denk geldiğim sitedeki çeviri o kadar sinirimi bozdu ki, başka site aradım. ulan hepsi aynı çeviriyi kullanıyor. emrhncm diye biri çevirmiş, affedersin y.rrak kürek bir çeviri. ellen'ı seda sayan diye çevirmeler, polat alemdar ismini kullanmalar falan. eleman çevirirken "ulan ne espri yaptım be herkes gülmekten ölüp benim kim olduğumu merak edecek" diye heyecanlanmış herhalde.

Edit: ulan dizi kafa dağıtmalık falan yazmışım da, son zamanlarda izlediğim en boş beleş şeydi bu resmen. Son bölümlere doğru artık sıkıntıdan kurdeşen dökmek üzereyken "ehh skerim dizisini de" diyerek kapatıp kalan zamanda tavanı seyrettim. Daha çok hoşuma gitti.

the long dark

aslında bir hayatta kalma oyunu olmasına rağmen; yanan ateşin odaya verdiği sıcak renkler gibi bazı ayrıntılarla insana huzur veren oyun. hygge kavramını hatırlatıyor bana. ancak hikaye modunda abuk sabuk detaylarla uzatmak yerine daha kısa ve öz bir macera çıkarsalar bence daha iyi olacakmış. ulan uçağımız düşmüş zar zor kurtulmuşuz, yok boz ana'nın erzak dolabı, yok kazazedelerin ilacı, yok sığınağın bok püsürü...

apartmanda yaşamanın zorlukları

alt katınızda problem arayan bir orrrospu çocuğunun yaşaması. sofra bezi diye bir şeyi en son 20 yıl önce görmenize rağmen "sofra bezi silkeliyosunuz galiba" diye şikayete gelir, ömrünüzde hiç elinize almamanıza rağmen "darbuka sesleri geliyor" diye yöneticiye şikayet eder, yılbaşı günü keyifli keyifli, sakin sakin kulaklıkla jethro tull dinlerken inip kavga edersiniz falan. imkanınız varsa sessiz sakin müstakil bir evde yaşayın. s.kerler şehir hayatını da, apartmanı da.