bugün

entry'ler (30)

fethullahcilara nick onerileri

(bkz: olimpiyatstadındapeygambergorenkitmir) * *

sol

bir gazete.
sanırım tkp çizgisinde yayın yapmakta. bugün elime geçti; üniversitede yaşanan iktidar- polis baskısından bahsediyordu iç sayfalarda bir yerde.

tkp ben ve benim gibiler için sip döneminden beri iyi tanınan bir grup. birden aklım; 97-98 yıllarına gitti. öğrenciler o zaman da copla yola getiriliyor, biber gazı yiyor ve gece vakti evlerinden alınıyordu. tkp nin babası olan sip o dönemde ne mi yapıyordu? özel rektörlük izinleri ile "türbanın neyi örttüğü" konusunda öğrencileri bilinçlendirmek için tüm türkiye üniversitelerinde stand açıyordu.

herhalde balık hafızalı oluşumuza güveniyor bazı arsızlar. biz sizin cemaziyelevvelinizi de biliriz; yök yalakaları.

sosyalist parası olana kadar sosyalisttir

insanların büyük çoğunluğunun makam-mevki-para-mal karşılığı doğrularından vazgeçtiğinin ifadesi olan tespittir.

ama ifade oldukça eksiktir. bunun sadece sosyalistlerin sorunu olduğunu düşünmek yanlıştır.

kürtlere diyarbakır da bok yediren türk

tam türk ve cumhuriyet düşmanlarının uydurması . tanımını yapacaktım ki benden önce dile getirilmiş. bu ülke statükosu bunca yıldır tüm halklara din mezhep ve ırk ayrımı gözetmeksizin hizmet etmiş fakat kadir kıymet bilmeyen halklar hep ona düşman olmuştur. aleviler dersim deyip durur; şeriatçılar istiklal mahkemeleri, 28 şubat, şapka kanunu ; kürtler 33 kurşun, uludere, diyarbakır cezaevi, gözaltında tecavüz, gözaltında kayıp ... bu kadar nankör olunur mu? bunlar bu kadar nankör işte. yaşananların tamamını düşündüğümüzde koca ansiklopediye sadece bir nokta olacak olaydır. yaşanan şeyin igrencligini küçültmek için değil; çok daha büyük bir tarihe dikkat çekmek için.

tanım; kendisini insan sanan bir canlıdır.

chp zamanında ahır olarak kullanılan camiler

dedelerinden dinlediği onlarca hikaye olanların ve çocuklarına -görmek nasip olursa torunlarına- anlatacağı yüzlerce yaşanmış hikayesi olanların varlığından şüphesi olmayacağı camilerdir.

chp sorunun bir kısmı. biz bunun doğru adıyla statüko diyelim. herşey masal olarak yutturulabilirdi eğer bu ülkenin son yirmibeş yılını bilinçli olarak yaşamasaydık.

şimdi saygıdeğer laisistlerin "bunlar ne yaşadı ki; hepsi hikaye" dediklerine bakınca anlıyorum ki hiçbir şey masal değil.

yarın yalan diyecekler; üniversite hastanesine başörtülü kabul edilmeyen medine teyzeye; polis mudahalesi ile çocuğunu kaybeden genç kadına; sırf muhalif oldukları gerekçesiyle üniversiteden atılan, geceleri evleri basılan gençlere. bir protesto için dgm de yargılanan insanlara. sırf aziz ve hamid olan allah a iman ettikleri için hayat kendilerine zehir edilen insanlarâ yalan diyecekler, hikaye diyecekler.

şimdi kendileri için yapacakları tek şey tavsiye ediyorum; darbecilerinize ağıt yakın. bulunduğunuz nokta statukonuzun karaya oturduğu noktadır. şimdi şanlı geçmişinizi hatırlayın durun.

chp zamanında ahır olarak kullanılan camiler

hep türk düşmanlarının ve cumhuriyet düşmanlarının uydurmalarıdır.

oysa ki ; tüm bir tarih kemalizmin ne denli büyük bir halk desteğine dayandığının, halkı ile ve halkının değerleri ile ne kadar iç içe olduğunun; hiçbir zaman baştan inmeci, zalim acımasız ve halkına yabancı yöntemlere başvurmadığının şahididir .

söylemekten de çok hoşlanmıyorum ama bu kafayla siz çok seçim sonuçlarına şaşırır kalırsınız. daha çok seçim"sömürü, kömür vb." edebiyatlara sığınırsınız. aklınızı başınıza alsaydınız ve onlarca yıldır toplumun her kesiminde nefret uyandırdığınızı anlardınız. neyse böyle devam. en iyi muarız aptal muarızdır.

ne diyorduk evet nedeni buldum; "herkes bedava kömüre tav oluyor."

yağmura en çok yakışan şeyler

hüzün ve tefekkürdür.

gökten inen kitaplara inanmıyorum

inanmama özgürlüğünü kullanmış kişi soylemidir.

tabi özgürlüğü kullanmış olmak saçmalama gerçeğini ortadan kaldırmıyor. "gökten inmiş kitaplar" tanımı tanrının gökten kitap indirdiğini kabul eden bir yaklaşım. aslında bu tam bir saçmalama değil; ilahi vahyin "bile bile inkâr" dediği durum. yani inkarda ısrar. neyse ki; kendisine inkâr için irade verilmiş olduğu için; şu an bizce sorun olmayan bir durumdur.

yaşanılan hayatın her anının bir sorumluluğu ve hesabı olduğu gerçeğini de kendisi biliyor ve sorumluluğu üstleniyorsa kimseye birşey demek düşmez.

filmin final perdesini de yakından görmek isterdim ama biliyorum ki o an ben de kendi derdimde olacağım.

chp zamanında ahır olarak kullanılan camiler

(bkz: masal değildi yaşanan)

geçmişte yaşananlardan utanan laisistlerin zoruna gitmiş durumdur. "istiklal mahkemeleri olmadı; kimseyi asmadı. gardrop devrimleri için kimse acı çekmedi; herkes güle oynaya kabul etti. camiler ahıra çevrilmedi ; alevilere kimyasal silah kullanılmadı. darbeler, sıkıyönetimler hep yalan. tüm anadolu halklarının hafızası yalan; bir tek kemalist statüko doğru söylüyor.

nasıl iğfal edilmişse zihniniz?

dünyası ramazan olanın ahireti bayram olur

mustafa islamoğlu tarafından muhataplarına dua sadedinde "ömrünüz ramazan ahiretiniz bayram olsun" şeklinde belirtilen sözdür.

buradan müthiş zekası ile "ramazan; ömür boyu değil, bir aydır" diyen zeka sahiplerine alkışlar! bunu mübalağa kapsamında anlayanlara da ayrıca bir alkış.

"ramazan" bereketi ve "kuran'ın inzalini" temsil eden bir aydır.

bu cümleyi söyleyen "dünya hayatı boyunca oruç tutun" dememiştir; "ömrünüz bereketli, vahiyle aydınlanmış bir şekilde geçsin; ahiretiniz bayram olsun." demiştir.

demiştir demesine de bu cümleyi duyan ne anlamış yahut anlamamıştır?

cemalettin afgani

son dönem islami uyanış sürecinin öğretmenidir.

hakkında herşey söylenilebilir fakat "kötüniyetli" olduğu yahut tamamen birilerinin menfaatleri doğrultusunda hareket ettiği söylenemez. bu adam yaşadığı ülkede "başbakanlık" makamını bırakarak; diyar diyar gezmiştir. istanbul'da; önceleri padişah nezdinde çok saygın bir yeri olmasına karşın, doğru bildiklerini savunmaktan fedakarlıkta bulunmamıştır. ömrünü yoksulluk, sürgün, cezaevi üçgeninde yaşamayı göze alarak bir amaca hayatını vakfetmiştir.

evet hata yapmıştır; belki büyük hataları da olmuştur. ama genel bir kuraldır; "iş yapan; hata da yapar." hiç iş yapmayan hiç hata yapmaz belki ama hataların en büyüğünü hiç iş yapmayan yapmıştır aslında.

seyyid cemaleddin den etkilenen kişilere bakınız; sonra onun aslında nasıl birisi olduğunu anlarsınız. türkiye'de mehmed akif, bediüzzaman said nursi; mısır da reşid rıza, abduh, ihvan-ı müslimin hareketi; iran'da şeriati, humeyni; pakistan'da muhammed ikbal, mevdudi; orta asya da musa carullah; fas'ta malik b. nebi ve diğerleri... saymakla bitmez.

bugün sınırları aşan, islam kardeşliğine dayalı, ümmet bilinci çerçevesinde sosyal/siyasal vahdet eğer birilerinin gündeminde yer alıyorsa bu düşüncenin son dönemdeki öncülerinden birinin seyyid cemaleddin afgani olduğunu da bilmek gerekir.

http://www.youtube.com/watch?v=4fFF-03xkok

kitap okumamak

hayatın posası olmaya gönüllü olmaktır.

varlığı, evreni, insanı, toplumu, tarihi, kendini ve yaşamın üzerinde yükseldiği değişmez değerleri önemsememektir ki bu kişi de önemsemeye degmez.

ezandaki inanılmaz mantık hatası

mevcut olmayan hatadır.

muhatap yanlış anlıyorsa; çağrının suçu olmaz. birisi seni hayatı toplumu ve dünyayı ıslah etmeye çağırdığında sen sadece ritüele çağırdığını düşünürsen mantık hatası çağrıda değil; insandadır.

modernizm ayağına kadını orospulaştırmak

gerçeğin bir parçasının ifadesidir.

lakin parçalanan gerçek bazen gerçek olmaktan çıkar. modernizmin kadını cinsel obje halinde sunumu sorunu konuşuluyorsa; erkeğin cinsellikten arınmış ve nirvanayA ulaşmış bir form olduğu düşünülmemeli. ve eğer cinsel obje olmak fuhşiyat ise (kesinlikle öyledir) bunda modern erkeğin modern kadından hiçbir farkı yoktur. aslında ataerkil kültürün sadece kadını tanımlamak için kullandığı tüm sıfatlar ayniyle modern erkeği de tanımlar.

tefeciye ortak olan müslüman tip

kişiliği allah'a teslim olmamış müslüman; allah'a güvenmemiş mumindir.

müslümanın ve müminin ahlaki tanımından oldukça uzaktır.
bu garabet de modernitenin bize ince kazığıdır.

ebu sufyan ve muaviye nin sahabeden olması

ssahabe kavramını yanlış anlayan müslüman zannıdır.

allah rasulü "sahabem hakkında allah'tan korkunuz; onların en küçük infakları sizinkilerden çok daha değerlidir." mealinde söz/hadis söyler. muhatabı kimdir?yani bunu söylerken karşısında kim vardır? klasik tanımda sahabe olarak tanımlanan kişiler. oysa ki; hem allah rasulünün hem de gerçek sahabenin sahabe tanımı bizim klasik sahabe tanımından oldukça farklıdır. hele ki allah ın. "bedevilerv-iman ettik- dediler. de ki; siz iman etmediniz sadece -teslim oldunuz. hucurat suresi....

buradaki siz kim?klasik tanımda sahabe. allah mümin demiyor; biz sahabe diyoruz. var bu işte bir gariplik.

sahabe kim mi? allah rasulünün ilk dönemlerinden itibaren ona dost yoldaş sırdaş olmuş; şahsiyeti ilahi vahiyle şekillenmiş gerçek yiğitler. yani mekkenin fethi sırasında müşrik mekke nin lideri olup da yol bitince iman edenin hadi imanına biz birşey demeyelim ama bir başkası da tutup sahabe yapmasın bu arkadaşları.

deron williams

beşiktaş ın eski basketbolcusu.
hiçbir zaman pass first bir guard olmadı. aslında hiç skor yönüyle de ortada durmadı. ikisini de dengeli ve yeterince yapabilecek kapasiteye sahip.

lakin var olduğuna inanılan potansiyelini halen tam olarak ortaya koyamadı. bir sıra üstte seçildiği (gbkz: chris paul)ün mvp adayı olduğu bir dönemde halen all star olup olmadığı tartışma konusu.

allah ın varlığının ispatı

görmek için değil reddetmek için çok özel çaba ve kastın olması gerektiği apaçık beyyinelerdir.

devekuşu saklanmak için başını kuma gömdüğü zaman kimsenin kendisini görmediğini sanır. ne kadar basittir bu kaçış.

hasıl ı kelam görmek için karşıda nesne olması ve ortamda ışık olması yetmez; bir de görecek göz ve anlamlandiracak zihin olması gerek. onlar olmazsa ışığın da güneşin de anlamı olmaz.

bakara suresi 122 ayet

allah ın ırkçılık yaptığını yahut yapabileceğini düşünenlerin yanlış anladığı ve kendi yanlış anlaması üzerinden allah 'ı sorguladığı ayet.

işin aslı israilogulları da aslında kendilerine verilen nimeti aynı ilk entrydeki gibi anladıkları için ırkçılık lanetine kapılmışlardı. ki bu defaatle vurgulanır.

allah ırkçı olmadığını yahut ırkçılığın lanetini vurgulayıp dururken birisi hala anlatılanın tam tersini anlamaya çalışıyorsa; allah'ı sorgulamadan önce anlama yetisini sorgulasa daha çabuk yol alır.

dini namaz kılmak zannetmek

"yazıklar olsun o namaz kılanlara" ilahi hükmünden bihaber insandır.

ahlak, sosyal sorumluluk, toplumsal adalet, iyiliği hakim kılma, hakikati savunma ve hakta direnme kaygısı/çabası olmadıkça yapılan her bir ibadet sadece kendini yormak anlamını taşır. yetimi gözetmeyen, yoksulu doyurmayan, işçisinin hakkını yiyen; namazın kendisini kötülükten alıkoymadığı kimse namaz kılmış dahi değildir.

şüphesiz bazıları "namazı sen mi kabul ediyorsun?" diye düşünecektir ama doğrusu bunları namazı emreden merci kelamında bize hatırlatır.