bugün

Sıkıcı yerlerdir. Genelde kalabalık olurlar. Eğer gitmeniz gerekirse Uludağ üniversitesi fen edebiyat fakültesinin öğrenci işlerine gidin. içeride çok yakışıklı biri var.
iş yapmamak hobileridir. Evet.
bugün fena bozduğum merkezdir.

o telefonlar girsin biyerinize.
öğrencinin işini görmekten ziyade işlerine taş koyabilen kurum. uzak yoldan gelmişim benim bugün bu belgeyi almam gerekiyor diyorum yarın gel diyorlar. saat 2 bile olmamışken işlerim bitsin akşam 7 ye kadar bekle ne demek.

allah tüm öğrencileri öğrencinin halinden anlamayan, yaptığı işleri savsaklayan öğrenci işlerinden korusun.
klima, adana kebap. genelde bu terimleri çağrıştıran kurum.
öğrencinin işini halletmeyi hiç beceremeyen, tuhaf bir bilgisizliğe sahip umursamaz teyze yahut amcaların olduğu saçma sapan bir odadan ibarettir.

abla geçici mezuniyet belgemi alabilir miyim diyorum. yok evladım onu ben değil merkez kampüsten alman lazım diyor. abla alakası yok geçici mezuniyet bağlı olduğun yüksekokulun öğrenci işlerinden çıkartılır daha sonra müdüre vs. imzalatılır diyorum. haaaaaaa öyle mi e tamam o zaman vereyim ablacım baştan söylesene diyor. abla gafa mı buluyon benle diyorum estağfurullah kardeş ne münasebet diyor. menapoz teyze ciddi bir de yani.
idda ediyorum öğrenci daha çok şey bilir bunlardan.
ilkokul mezunları mıdır nedir? bir derde derman olamazlar.*.
öncelikle boşuna aramayın 100 kere de arasaniz hiç biri acıp ilgilenmez.

hepsi %100 cahil tiplerdir. sokabildiginiz kadar laf sokun acısını çıkarın.

en önemlisi bunlara işiniz düşmesin.
1 haftada 2 kere dilekçe vermiş olmana rağmen derslerini hala seçmeyebilecek kapasitede üniversite kanser etme biriminin ilk aşamasıdır. ders seçimi zamanı telefonun hattını çıkarmaları ve işinin ne olduğunu unutup öğrenciye kendince köpek çekmeleri ile ünlüdürler.
Ders secimlerimi whatsapptan yazinca benim yerime secimleri yapivermis olusum.

Minnos olmak benim isim, her seyi baskasina yaptirmak paha bicilemez.
öğrencilerin hiç bir işini doğru halledememelerine rağmen, hala gereksiz bir inatla "öğrenci işleri" misyonunu taşımaya kararlı insan topluluğudur. klasik memur tipinden oluşurlar. son derece gereksiz işlere imza atmalarının yanı sıra, "bu okulu götüren biziz. biz olmazsak müdüriyet ne yapar?" havasından asla kurtulamazlar. "öğencilere daha ne kadar fazla eziyet edebiliriz?" sorusunun cevabı olarak genelde kampüsün en anasının gözü yerinde bulunur odaları. *
Öğrencilerin devletle ilgili işlerinin değil, öğrencilerle ilgili devlet işlerinin halledildiği yerdir.
öğrencinin devlet sistemiyle karşılaşmasıdır...üniversitelerin bütün yanlış giden işleri burada yoğunlaşır.
ayrıca devletin bütün kurumları böyledir. devletin postanesi neyse hastaneside odur. yani aslında çok ta farklı değildir .ama evinden yeni ayrılan ve büyük adam olacağı her halinden belli olan öğrenci kendisini öğrenci işlerinin kapısında bulur. hizmet beklemektedir. ama bir test sorusu 45 saniye ise işide 2 dakikada bitmelidir.
gerçekler:
*devlet işlerinde negatif seleksiyon vardır .en yeteneksizler amir yapılır.
*hizmetliler öğrenci işleri memurundan her zaman fazla kazanır?
*öğrenciler atarlı ergen mod on durumundadır.
*öğrenci işleri idarenin umurunda bile değildir. çalışanların isimlerini dahi bilmezler.
*çalışmak devlet işinde prim yapmaz. en az çalışanlar daha hızlı yükselir.
*hocaların işini yapmak daha karlı iştir. öğrenci beklesede olur.
*çoğu memur kanun okuyarak iş yapmaz bu yöntem çok sakıncalıdır .sonra başına iş gelir. icat çıkarmanın anlamı yoktur .gidilip amire sorulur
açık öğretim programlarının bile en basitini kopya ile geçmiş ama 2 sayfa yazıyıda okuyup anlamayan amir cevap verir.
negatif seleksiyon gereği iyi okul mezunları devlette prim yapmaz .onlar dışlanır.
*devlette en iyi okul açık öğretim mezunu olmaktır. çünkü öteki okullar komplex yaratır.
*amirlerin en ufak çıkarına dokunmak soruşturma sebebidir.
*6-7 yılda bir yükselme sınavı yapılır ;ama einştayn olsanız kazanamazsınız kadrolar önceden bellidir.
*yalnız çalışanlar eski nesil hariç gayet okumuş kesimdir.(amirler açık öğretimli olmak üzere)
*öğrenciye iyi davranılsa yarın yine gelir oysa bugün iş yapılmazsa yarın yarından sonrası hep rahat olacaktır.
*şimdi siz bu şartlar altında hizmet mi bekliyorsunuz?
not: bu yazıdan durumu onayladığım anlamı çıkmasın lütfen gerçekleri yazdım olayın 2 yönüde yaşadım.
Öğrencilerle ve öğrencilerin ihtiyaçlarını çözümleme mertebesiyle en ufak alakası bile olmadığı düşünülen onlarca üniversite biriminden biri.
sinir ve sinir hastaliklarina karsi bagisiklik kazanmanizi isteyen bir takim yardimsever insa. pardon hayvandan olusur.
kanal d de şu an yayınlanan film.

dizi sandım. çok hareketli ve eğlenceli geldi. bir bölümü bile böyleyse tutar bu dizi dedim. meğer filmmiş.
benim için orta düzey, ulaşılması kolay bir departman. polonyada ki öğrenci işlerini toptan devirdiğim doğru. sonra evrak işlerim kendiliğinden hızlandı. brezilyalı erkeklere ayrı bir ilgim var yapacak bir şey yok. öpüyorum seni cladio.
(bkz: buruşukspor)
devlet üniversitesinde okuyan öğrencilerin en büyük çilesine ev sahipliği yapan yer.
Isinizin dusmemesi icin ugrasir durursunuz.
Velev ki isiniz dustu.. sonsuz bir sira, suratlar asik ve sinirlilik/bunalim kokan o havanin icinde diger bekleyenlerden kendinize bir arkadas edinme isteginiz olusur(istemdisi). "senin de mi ogrenci belgesi... ne zamandir bekliyosun? bolum neydi? hii.."

Tabi bu biraz sehirler arasi yolculukta kendine arkadas arayan teyzelere amcalara benzedi ama; siz anladiniz.

"Su sira daha mi hizli gidiyo sanki?" diyip diger bekleyenlerin algisiyla oynayip kendinize yer de acabilirsiniz tabi. Insan o caresizlikte her yone suruklenebilir. Sizle ayni bolumden cift anadal, yandal yapmak isteyen kisileri de ayni sekilde manipule edebilirsiniz.

(bkz: bana ne abi o da manipule etsin)
"hayir yani niye simdiye bırakıyosunuz ki? 2. kata cık, orda mahmut beyi bul, o sana yard..hede hödö hebele hübele..."
(bkz: fosil)
yıllardır değişmeyen tembel memurların çalıştığı birim asistan olduk öğrenciler halen daha bunlardan dert yanıyor.
Telefonlarını asla açmayan. Öğrenciyle konuşurken asla yüzüne bakmayan bilgisizler topluluğu.
Kimse kusura bakmasın ama gizli işsizliğe örnek verirken kullandığım tek örnek. Net baba ya. Adamlar hiçbir şeyi bilmiyor. Yardımcı olmuyor. Doğru düzgün konuşmuyor. Pardon da siz ne diye duruyorsunuz orada? Kahve içmek için mi? Bir de bir tripler falan.. uf gören de ekşınlı bir sektör de hayat falan kurtarıyor sanıcak. Kalitesizlik diz boyu anlayacağınız.

Nitelikli personel istemek hakkımız değil mi ya?