bugün

üçüncü denememde bitirmeyi başardığım eser. yazar dönemin rusyasına, proleteryaya, soylulara, toprak sahiplerine epeyce giydirmiştir. can alıcı bölümlerden biri şöyledir: yazar rusların neden yardım toplayamayacağını anlatırken
"eğer ruslar biraraya gelip bir yardım derneği kurarlarsa ve bir miktar para toplarlarsa, önce bu paranın yarısı ile afili bir dernek binası kiralar ve döşetirler. kalan paranın bir kısmı ile yardım yapan soylulara davet verip ziyafet çekerler. en sonunda elde kalan cüzi parayı kimin yakınına vereceklerini kararlaştıramadıkları için kavgaya tutuşurlar." size de tanıdık geldi değil mi?
okunması zor bir eserdir.sıkılmam diyorsanız okuyabileceğiniz bir kitap.
Oblomov ile birlikte okurken yarıldığım iki kitaptan birisi. gogol ve gonçarov ile iki lafın belini kırmak isterdim sevgili sözlük.
bazı yerlerinde hiç beklemediğiniz anda sizi güldürebilen kitaptır. rus'lar hakkında bolca bilgi barındıran ama genellikle rus bayanlar hakkında yaptığı birçok çıkarım ve bilgiyi içinde barındırıyor. kitap genel olarak güzel ve merak uyandırıcı bir şekilde hikayenin temposunu iyi ayarlamayı başarmış gogol'umuz. bazen hikayeyi bırakıp bize hayattan birkaç söz söylemeyi ve hikayeyi yazarken neden böyle yazdığını açıklayarak bizle sohbet etmeyi de başararak okuyucuyla iletişimi ihmal etmemiş. yalnız kadınların dedikodu yaptıkları kısım çok sıkıcıydı. bir tek orası sarmadı.
dönemin rusyasını kitaptaki çiçikov adlı karakter üzerinden anlatan gogol'un kitabın ikinci kısmını yaktığı söylenir. bunun nedeni ise çiçikov'un karakterindeki düzelme, iyileşmedir. rusya'nın hiçbir zaman iyiye gitmeyeceğini düşünür.
dönemin çarlık rusyası'nın bozulmuş devlet yapısını, alt-üst sınıf ilişkisini, dönemin rus halkının dünya görüşlerini, kültürlerini tüm çıplaklığıyla, lafı dolandırmadan ortaya seren gogol romanı. ulan çiçikov ne adamsın be...
rusları daha iyi tanıyabilmeniz için okumanız gereken bir kitaptır.
Sayfa 250'den sonrasını okumak işkence gibidir. Herkes bitiremez bu kitabı
gogol'un sıkıcı romanıdır.
(bkz: gelin canlar bir olalım)
inanılmaz yavaş ilerleyen bir gogol eseri.
Anlatım tarzı olarak çağının epey ilerisinde muhteşem bir hiciv.
adeta bir sinema sahnesinin çözümlemesini izlercesine yapılan anlatımı, Gogol'un hikayeyi kurgulayan değil de ellerinin arasından zamanla kayan bu hikayeyi sadece size aksettiren bir anlatıcı olması tam bir şaheser.
(bkz: ölün canlar bir olalım)
klasik bir eseri değerlendirme kriteri olarak sıkıcıdan başka söz bulamayan halkımızın derinlemesine tekrar tekrar okuması gereken eserdir.
kahramanları ve olayları günümüzdekilere benzettiğim için severek okuduğum kitap. bu yüzden çağın ötesinde kalmayı başarmıştır. olmadık yerlerde kahkaha attırabilir.
(bkz: gogol) un severek okudugum kitabıdır.
gogol'un en iyi eseridir.
Zamanın Rusya'sını alaycı şekilde okuyucuya aktarmış Gogol eseridir. Bürokrasiyi ve rüşvet alan memurları alaycı şekilde okuyucuya aktarır. Kahramanlar Fransızca konuşmayı bir bok sanan, giyim ve şıklığı saygınlık ölçütü olarak kabul eden, makam tutkunu, içleri boş tekdüze yaşan karakterlerdir.
Hayatımda 2 defadan fazla okuduğum sayılı romanlardan. Ulan yok böyle bir şey! Neyse uludağ sözlük'e uzun uzun yazmaya kasamıyorum alın okuyun başka diyecek bir sözüm yok.
Yanlış hatırlamıyorsam, eseri 'Gogol' yazmıştır.
tee lisedeyken okuduğum gogol kitabı. çok hayran kalmıştım.
gogolun taras bulbadan sonraki en iyi kitabı. tabi palto kısa bir hikayeydi diye onu saymıyorum ve tabi ki bir delinin hatıra defterini de saymıyorum zira zaten o bambaşkaydı.
Nikolay Vasilyeviç Gogol’un bitmemiş, bitemeyen ölümsüz eseridir “Ölü Canlar”. Bitmemiş diyoruz çünkü Gogol eserinin ortalarında, sahip olduğu psikolojik rahatsızlıklardan dolayı yazdığı bazı bölümleri yaktığı söyleniyor. Gogol her zaman çevresinde ki insanların dürüst, ahlaklı kimseler olmalarını istemiştir. Sanırım, bu kitapta Rus insanını biraz mizahi bir dille taşlamış diyebiliriz. Biraz mı? bence yerden yere çaldığı gibi, aslında sadece Rus insanını değil, tüm insanlığı taşlamış olduğunu düşünüyorum Gogol’un. Bizim ülkemizde ki insanları da göreceksiniz bu kitabı okuduğunuzda.

Kahramanımız, Pavel ivoniç Çiçikov'un, Briçkasıyla bir hana girmesiyle başlıyor hikâyemiz. özellikle birinci Cilt bittikten sonra bazı eksik kısımlar çıkacak karşımıza, ama anlaşılabiliyor bazı kısımlar yine de. birinci Ciltte genelde hikayenin kapalı kısmı yine gizemini korurken, Çiçikov, yerel halkla kaynaşıyor. Aslında kitabın sonlarına doğru, ama asla sonunda değil çünkü kitabın sonu yok, gizem biraz biraz çözülmeye başlıyor. Çiçikov’un akıbeti tam belli olmasa da olayların gidişinden çıkarımlar yapılabiliyor.
okumayı çok istediğim amma lakin ki ne hikmetse bi türlü başlayamadığım roman. gogol yazdığına göre bol taşlamalı, komiktir.
Gogol'un başka kitabı yok mu ya!