bugün

öfkesini kontrol edip etmemek arasında tereddütte kalmış insandır.

bir akşam arkadaşlarla bara gittik. kalabalıktı içerisi, masalar dolu, bizi tek başına içen bir ağır abinin masasına oturttular. selam verdik oturduk, o da içiyor sessiz sessiz köşesinde. az ötemizde kalabalık bir masa var, çok ateşli tartışıyorlar bir konu üzerine. adamlar gittikçe daha fazla yükseltiyorlar seslerini. herkes rahatsız içeride ama kimse de bir şey demiyor mekanın tadı kaçmasın diye. gürültüleri artık dayanılmaz olunca bizim masadaki abi cinnetini boğamıyor daha fazla ve birden gürültüyü bastırarak bağırıyor;

"yeter ulan, akşamdan beri siktiniz herkesin kafasını" diye.

bunu duyar duymaz karşı masanın en goy goycu adamı ayağa fırlayıp elini kaldırıyor, bizimki de bu karşı atağı bekliyormuş ki kalkıyor ayağa, dalacak masaya balıklama, ama olaylar onun beklediği gibi devam etmiyor. gürültücü adam yine bağırarak hatta posta koyar bir sesle şunları söylüyor;

"rahatsız ettiysek eğer, herkesten özürümüzü diler, sesimizi de kesip otururuz"

bunları söyleyip oturunca, bizim eleman göt gibi kalıyor öyle, adamın üzerine saldırmasına bir saniye kala bir halde, o özrü idrak edemiyor çünkü küfür falan bekliyor fukara, dalmaya şartlamış kendini, el havada hala, surat kıpkırmızı bakıyor bizim yüzümüze tek tek, "otur abi istersen" diye sandalyesini işaret ediyoruz, yavaşça oturuyor, öfkesi boğazında kalıyor, hay amına koyiim diye yudumluyor rakısını mahçup. döndüre döndüre dövselerdi bile bu kadar utanmazdı lan.
öfkemi kontrol etsem mi lan acaba ya da etmiyim mi ki lan diye düşünüyorsa sinirlenmemiştir bile. hatta ufaktan keyiflidir o.

asıl sinirli olan adam , sinirden kendini siker oracıkta.
etmezse rezillik çıkar, ederse içinde patlar tik oturur. ama en kötü karar, kararsızlıktan iyidir.