bugün

1212'de gerçekleşen haçlı seferlerinin en ilgi çekici olanıdır. iki din adamının kışkırtmasıyla, çoğu on iki yaşından küçük binlerce çocuk biraraya getirilerek sefere yollandılar. çocukların çoğu bu seferlerin güçlüğüne dayanamayarak öldüler. kalanları da köle pazarlarında satıldılar.
tarihçiler çoğu 12 yaşından küçük 50 000 * çocuktan bahsederler. zaten kısacık olan hayatlarında, doğal olarak hiç görmedikleri kutsal toprakları, gene hiç görmedikleri müslüman kafirlerden kurtamaya giden elli bin çocuk. çoğu alplerde donan, açlıktan ölen, kendi dindaşları tarafından köle pazarında satılan ell bin çocuk. insan ister istemez kendine soruyor, ortaçağda olsa, almanyada, fransada, italyada hiç akıllı biri, ne bileyim şöyle yaşlılardan büyüklerden biri yok mudur ki bu çocuklara dur desin. bir kişide çıkıp böyle bir yolculuğun imkansız olduğunu binlerce kişilik ordularla koskoca kralların haçlı seferlerinden geri dönmediğini halka anlatsın.
dördüncü haçlı seferinden sonra 1212 yılında yaşları 8 - 14 arasında değişen 50000 çocuğun kudüsü geri almak için yaptığı seferdir.1198 de papa olan 3. innocentus'un kışkırtmalarıyla ve alman ve fransız ailelerinin de gönüllü oluşlarıyla yola çıkan çocukların tamamına yakını ölür. büyük bir kısmı italyaya varmadan alp dağlarında, fransadan denize açılabilenler ise gemilerin batması sonucu ölmüştür. alpleri geçenler ise venedikli insan tacirlerine yakalanıp satılmıştır. bu 50000 kişiden yalnızca 200 kadarı evlerine geri dönebilmiştir.
avrupanın kirli tarihini görebileceğimiz olaylardan sadece birisidir.
1212'de Fransa ve Almanya'dan binlerce çocuğun, Kutsal Topraklar Kudüs'e gitmek üzere, Marsilya, Cenova ve Brindisi limanlarından yola çıkması sonucu meydana gelen katliamları tanımlamak için kullanılan ifadedir.

Haçlı Seferleri hareketini papalığın tarihi bir misyonu olarak gören Papa III. Innocentius (1198-1216) zamanında Avrupa'da Haçlı ruhu hep canlı tutulmuştu.

Bu dönemde, Kudüs'ü Müslümanlardan geri almak için düzenlenmiş olan Dördüncü Haçlı Seferi (1203-1204) amacından uzaklaşarak, Bizans'ı hedef alınca, Filistin'deki Haçlılar'a yardım götürülememişti.Bu yüzden de Papa Innocentius, Doğuya yeni bir sefer daha yapılabilmesi için ısrarla faaliyetlerine devam etmiş ve vaizler Avrupa'nın her tarafını dolaşarak halkı yeni bir Haçlı seferine katılmaya davet etmişlerdi.

işte çocuklar da Avrupa'da yıllardan beri durmadan devam eden bu çağrıların etkisinde kalıp 'kutsal toprakları kurtarmak' iddiasıyla harekete geçince, 1212 yılı Çocukların Haçlı Seferi adıyla tarihe geçen olağanüstü şaşırtıcı bir olaya sahne oldu.
Mayıs 1212'de, St. Saint-Denis'de on iki yaşlarındaki Etienne adında bir çoban çocuk, Hazreti isa'nın kendisine görünerek onu Haçlı seferlerini vaaz etmekle görevlendirdiği, hatta ona krala teslim edilmek üzere bir mektup verdiği iddiasıyla ortaya atıldı.

Bu sırada Saint-Deniz Manastırı'nı ziyaret etmekte olan Fransa Kralı II. Philippe Auguste ise, bu iddiayı ciddiye almadı.Ancak kendisinin seferi başarıya ulaştıracak bir rehber olduğu düşüncesini aklından çıkaramayan bu çocuk, davasından vazgeçmeye hiç de niyetli değildi.

Saint-Denis Manastırı'nın kapısında vaazlarda bulunarak tıpkı Hazreti Musa'nın Kızıldeniz'den geçişi gibi, denizin çocuklarının önünde ikiye ayrılıp kendilerine yol vereceğini ve kolayca Kudüs'e ulaşıp Kutsal Ülke' yi kurtaracaklarını, büyüklerin başaramadığı bu işi çocukların başaracağını söylüyordu.

Pek çok çocuk, hatta bazı büyükler bile, hitabet kabiliyetine sahip olan bu çocuktan etkilendi. Bundan sonra Etienne ve ona inanan birçok çocuk, Fransa içlerine yayılarak çocukları Haçlı seferine davet ettiler.Nihayet, kararlaştırılmış olduğu gibi, bir ay sonra, Haziran sonunda, sefere katılmaya karar veren çocuklar Fransa'nın Vendôme şehrinde toplandılar.

En büyükleri on iki yaşında olan binlerce çocuk, Etienne'in çağrısı üzerine bu şehre akın etmişti.içlerinde, bizzat anne babaları tarafından gönderilmiş olan toplumun kenarına itilmiş fakir köylü çocuklarından başka, evlerinden kaçarak gelen asalet sınıfına mensup bazı çocuklar, kızlar, genç papazlar, hatta bazı yaşlı hacılar bile vardı.

Ellerinde seferin sembolü olarak seçilen ve üzerinde altın renginde üç zambak bulunan mavi bir bayrak taşıyorlardı.Sefere katılanların hepsi yaya idi.Ama nurlu bir peygamber gibi kabul edilen liderleri Etienne'in rahat yolculuk yapması için, her şey düşünülmüş ve ona bir araba temin edilmişti.

Bu çocuklar, Tours ve Lyon üzerinden Marsilya'ya doğru yola koyuldular.Ancak yaz mevsimi her zamankinden daha sıcak geçiyordu ve kuraklık baş göstermişti.Bu yüzden yol boyunca, yürüyüşleri sırasında yeterli yiyecek ve su bulmak oldukça zordu.Böylece çocukların birçoğu açlık ve susuzluğun verdiği sıkıntılara dayanamayarak yollarda ölmüş, bir kısmı da pişman olup ülkelerine geri dönmeye çalışmıştı.

Sonunda küçük bir grup Marsilya'ya ulaşabildi.Ama onlar da burada hayal kırıklığına uğradılar.Çünkü bekledikleri mucize gerçekleşmemiş ve deniz önlerinde ikiye ayrılmamıştı.Bunun üzerine çocukların bir kısmı aldatıldıklarına inanıp bu maceraya bir son vererek ülkelerine geri dönmelerinin daha doğru olacağına karar verdiler.

Geride kalan çoğunluk ise, adlarının Demir Hugue ve Domuz Guillaume olduğu söylenen iki Marsilyalı tacirin, onları parasız olarak Filistin'e götürmeyi teklif edilmesi üzerine, gemilere binip denize açıldı.Bunların akıbeti hakkında yıllarca hiç bir haber alınamadı.
Daha sonraları, 1230 yılı civarında Doğudan gelen haberlere bakılırsa, bu çocukları taşıyan yedi gemi Marsilya'dan denize açıldıktan birkaç gün sonra fırtınaya yakalanmış, gemilerden ikisinin Sardinia Adası yakınlarında kazaya uğrayarak parçalanmış ve içinde bulunan bütün çocuklar boğulmuştu.

Fırtınadan kurtulan diğer beş gemideki çocuklar ise, köle olarak satılmaları hususunda önceden tacirle anlaşılmış Afrikalı Arap korsanlar tarafından yakalanılarak, Cezayir sahillerine götürülmüşlerdi.Bu çocukların bir kısmı burada köle olarak satılırken bir kısmı da iskenderiye'ye gönderilmiş ve orada şehrin valisi tarafından satın alınmış, geri kalanlar ise Bağdat'ın esir pazarlarında satışa çıkarılmıştı.

Fransız çocuklarının yola çıkışından birkaç hafta sonra Almanya'da Rheinland bölgesinden Nikolaus adında bir çocuk, Köln'deki Aziz Üç Krallar Kilisesi'nde, tıpkı Etienne gibi vaazlarda bulunmaya başlamıştı. Nikolaus'un vaazları ve faaliyetleri sonucunda kısa süre içinde çocuklardan oluşan bir ordu Köln'deki onun etrafında toplanmıştı.bu çocukların yaş ortalaması, Fransız çocuklarınınkinden daha büyük olup içlerinde asil ailelerden gelenlerin sayısı da daha çoktu.

Alman çocukların niyeti, önce Köln'den italya'ya, Papa'nın yanına gitmekti.

Bunların seferi iki gruba ayrıldı. Nikolaus'un idaresindeki birinci grup, Ren Nehri boyunca ilerleyip batı isviçre ve Cenevre üzerinden yol aldı. Ancak bunların büyük kısmı bu zorlu yolculuk sırasında yollarda öldü ve sadece üçte biri Ağustos ayında Cenova'ya kadar gelebildi. Ertesi sabah kıyıya gelip denizin önlerinde ikiye açılmasını beklediler.Fakat heyhat, denizin sularında en ufak bir değişiklik bile olmadı!Büyük bir üzüntüye düşen çocuklar, hayallerinin yıkıldığını gördüler.

Çocuklar, başlarında Nikolaus olduğu halde Cenova'dan ayrılıp birkaç günlük yürüyüşten sonra Piza'ya ulaştılar.

Çocuklar Piza'ya yakın bir limanda beklemekte olan ve Filistin'e gidecek bir gemiye bindiler.Ancak gemiye binen bu çocukların akıbeti de hiçbir zaman öğrenilemedi.Acaba sağ salim Filistin'e gidebildiler mi?..Yoksa yolda, Fransız çocuklar gibi, fırtınaya yakalandılar ve gemileri battı mı?..Ya da köle olarak mı satıldılar?..Bugün, bu konuda hiçbir bilgiye sahip değiliz.Ama liderleri Nikolaus'un gemiye binmeyip, yanında kalan az sayıdaki çocukla beraber güçlükle yola devam ederek Roma'ya, Papa'nın yanına gidebildiğini biliyoruz.Papa çocukların bu girişimleri karşısında duygulanmakla beraber, yine de onlara büyüdükleri zaman Haç yeminleri yerine getirmeleri gerektiğini söyleyip, onlara kesin bir dille evlerine dönmelerini emretti.

Geri dönüş yolculuğu sırasında bir kere daha aynı zorluklara katlanacak gücü olmayan birçok çocuk, çeşitli italyan şehir ve köylerinde kaldı. ilkbaharda Almanya'nın batı bölgesine dönmeyi başarabilen çocukların sayısı ise, oldukça azdı.

Bu arada Alman çocuk hacıların ikinci grubu da isviçre üzerinden italya'ya inmiş, çektikleri onca sıkıntıdan sonra, Ancona'da umdukları gibi deniz önlerinde yarılmayınca,hayalleri yıkılmış ve kıyı boyunca güneye inerek Brindisi limanına ulaşmışlardı.

Burada çocukların bazısı Filistin'e giden gemilere binmeyi tercih etti, evlerine dönmeye çalışanların ise pek azı bunu başarabildi. Çocuklarını kaybeden aileler, oğlunu bu harekete teşvik ederek böyle bir felakete yol açmakla suçlanan Nikolaus'un babasını yakalayarak astılar.
Bu ne saçmalıktır anlamadım gitti. koskoca adamlar yüz binlerce kişilerle tutunamadıkları yerleri 12 yaşlarında çocuklar nasıl alsın. bunlarda hiç akıl mı yok diye düşünüyor insan.
papa üçüncü innocentius döneminde fransa ve almanya da iki çocuğun rüyaları ve bu rüyalarına dayanan vaazları neticesinde meydana gelen olay.
innocent masum, saf demektir.
papalarının ismi masum, saf anlamına gelen ve çocukların vaazlarına temel aldıkları, haçlı seferlerinin başarısız olmasının asıl nedeni büyüklerin günahlarıdır savı nedeniyle bu rüyaların bir mucize olduğuna inanış avrupa geneline yayılmıştır.
malesef ki papalık, çocuk haçlı seferine, avrupa genelinde kilisenin gücünü artırabileceği düşüncesi ile destek vermiştir.
alman çocuğun topladığı 20 000 çocuk, alp geçitlerinde telef olmuş ve cenova ya ancak 7 000 çocuk ulaşabilmiştir.
çocuğun rüyasında yarıldığını gördüğünü söylediği akdeniz, çocukların önünde tüm heybeti ile varlığını koruyunca çocuklar geri dönmüşlerdir. kaçının ailelerine ulaştığı bilinmiyor.

fransız çocuk 30 000 çocukla yola çıkmış, iki tacirin eline düşmüş ve akıbetleri on yıllarca bilinememiştir.
daha sonradan anlaşılmıştır ki yüzlercesi iki geminin batması sonucu akdeniz de boğulmuş, geri kalanı da aç gözlü tacirler tarafından köle olarak satılmışlardır.

50 000 masum çocuğun, müslüman, yahudi ve ortodoksları kessin diye katolik kilisesi tarafından imkansız bir yola sürülmesi aslında ortaçağda avrupadaki koyu karanlığa çok güzel ışık tutmaktadır.
bu sefer zamanındaki papa'nın adıinnocentius'tur. latince masumiyet demektir.
kendi aralarında tahtadan yaptıkları kılıçlarla savaş oyununu abartıp, boylarına bakmadan kudüsü almaya kalkan çocuklardır.
çoğunun sonu yollarda açsızlık, susuzluk ve hastalıktan telef olması, sağ kalanların da kendi dindaşları tarafından araplara köle olarak satılmasıyla son bulmuştur.
avrupalılar haçlı seferlerinin başarısız oluşunun sebebini savaşa giden insanların masum insanlar değilde günahkâr insanlar olmasına bağlamışlardır. yani bizler günahkârız tanrı bu yüzden bizi cezalandırıyor demişler. daha sonra dönemin büyükleri savaşa temiz ruhlu çocukların gönderilmesini uygun görmüşler ve bu şekilde biz savaşı kazanırız demişlerdir. böylece 50 000 bir cocuk ordusu hazırlamışlar ve sefere yollamışlar. sonrası da zaten malum.
Günümüzde Müslüman dünyası 1000 yıl önceki ortaçağ avrupası gibiyken batı medeniyeti uzaya koloniler kuruyor.