bugün

Aktara tarçın almaya gitmiştim. sırada beklerken can sıkıntısından cebimdeki bozuk bir lirayı oradaki dijital teraziye koyup tarttım. 8 gram çıktı.
çok enteresan değil ama anlatayım.

bu aralar acayip bir gerginlik var üzerimde, resmen bana dokunan bin ah işitiyor, öyle bir negatif elektrik birikmiş ki vücudumda dokunanı çarpıyorum sözlük.

bu aralar stresli bir dönemdeyim, sürekli belgeler hazırlayıp birilerine sunuyorum ve bu üzerimde baskı oluşturdu. en ufak bir geciktirmeye bile tahammül edemez duruma geldim. bugün yine bankadayım, önceki gün hatalı bir işlem yapmama neden olan kadından hesap sormak için numara aldım gişeden. bekliyorum. o esnada çocuklu bir hanım oturdu yanıma. çocuk acayip yaramaz bir tip, koşturuyo banka içerisinde, çiuuuv çiuuuv diye bağırıyor. güvenlikle silahçılık falan oynuyor. annesi de bir türlü zapt edemedi çocuğu, çaresiz. en sonunda çocuğu yakaladı kolundan ve kendisi ile arama oturttu zorla. ama kadın da coolluğundan taviz vermediği için çemkirmiyor çocuğa, ben küçükken böyle yapsam annem çemkirir, susturur ama babam kollardı beni. velhasıl kadın baktı kendisi bir hal çare bulamayacak beni göstererek çocuğa dönüp "- bak bir daha yaramazlık yaparsan abi sana kızar, di mi abisi?" ben de öyle boş boş bakıyorum, ilk defa bir çocuğa kızmam, onu sükunete davet etmem talep edilmişti. ne yapacağımı bilemiyordum, ama o esnada banka işlemimin de yanlış yapılması, deadline'ları kaçırmama telaşı, sıra beklemenin verdiği huzursuzluk, dünyada işini doğru düzgün yapmayan tüm insanlara olan gıcığım birleşip çocuğa patladı. usulca yaklaştım çocuğa, sakallarımı daha iyi görmesi için bir saniyelik bir es verdiğim ve en sakin ses tonumla "- bir daha yaramazlık yaparsan, seni tutar camdan aşağıya fırlatırım, hayatın boyunca jelibon yiyemezsin, anladın mı!!" çocuk pöykürerek bağırmaya başladı, annesi öyle bir bakış attı ki normal bir zamanımda kalkar gider bankaya başka zaman gelirdim ama o kadar sinirli ve stresliydim ki hiç istifimi bozmadan elimdeki numaraya bakıp sıramı beklemeye devam ettim.
demem o ki, herkes işini doğru dürüst yapsın amınakoyim!
yazarların bütün bir günlerini anlatmalarının istendiği başlığın içeriği olan söz konusu olaylardır. **
Süpermarkette dar bir koridorda karşılaştık. Önce ikimiz de sağa gittik. Sonra ikimiz de sola gittik. Çarpıştık. Karşılıklı özür diledik. Gülüştük. Filmlerdeki gibi romantik bir karşılaşmaydı. ikimiz de erkek olmasaydık bir aşk doğabilirdi.
ağlıyorum sözlük.
pazarın yataktan kalkmış en suratsız haliyle pijamalarla gazete okurken -hem de habersiz- görücü gelmesi. hay rabbim, ne gariptir insanımız.
yiğenim bana pipisini gösterdi. işemeseydi güzel olacaktı.
felsefe dersinde biraz fazla dersten kopmam ve tüm sınıfa rezil olmam. kötü şeyler bunlar.
garip bi gün yaşıyorum sevgili günlük pardon sevgili sözlük.
sabahın erken saatlerinde 2 saatlik uykuyla bütünlemeye çalışmak umuduyla uyandım. zaten bütünlemeye kalmış olmam başlı başına bir trajedi ama oraya girersem çıkamam. isteksiz 2-3 saat kadar çalıştım. hafif bi tekrar, örgünlere çıkan sorulara bakış, finalde ne sormuş, hıı geçen sene bunu sormuş ve kapanış. inatla 2.öğretime zor soru sormayı misyon haline getirmiş bi hocanın bütünlemesinden geçmeyi elbette beklemiyordum ama umut fakirin ekmeleddini. moral bozukluğuyla kafa dağıtmak amaçlı kendimi hamburger ve waffle yemeye verdim. bana kırılmış arkadaşımla karşılaşmam ve ayaküstü ince bi ayar çekmesi, yolda giderken gözümün önünde iki arabanın birbirine çarpması - sadece arabalarda hasar var - ve bonus olarak evde meşhur izmir böceği vakası var. arka fonda yıkılmadım ayaktayım çalıyor tabii.
makarna yaptım ısıttım geri geldim baktım tencerenin içi karınca dolu amk mutfağı karıncalar istila etmiş gitttim popkek alıp yaptım iftarı.
kanalları gezerken bi çizgi filme takıldım ve bi bölümüne güldükten sonra kendimi çok kötü hissettim neden diye düşündüm ve cevabı buldum sanırım küçükken çizgi filme gülen arkadaşlarımı salak buluyodum evet tuhaf bi çocukluk geçirmişim.
bi onceki entry de oldugu gibi, kurtlerle sorun.
ulan bugün bi el geldi batakta ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. tam.... olayları bırak olay geçmedi lan başımdan.
çalıştığım iş merkezinde asansöre bindim son anda gelen birinin olduğunu farkedip asansörü durdurdum ve "atla john seni gideceğin yere bırakayım" dedim. yok öyle demedim tabii.. adam teşekkür etti, ben de rica ederim dedim sadece.
sonra adam hiç çekinmeden süzmeye başladı. insan biraz belli etmeden yapar "ceylanı ürkütmeyecen" mottosundan haberi yok galiba. telefonumla ilgilenmeye çalışıyorum da çekmiyor ki. sonra konuşmaya karar vermiş olacak ki;
- burda mı çalışıyorsunuz, dedi.
+ evet.
-ben 5.nci kattayım çay içmeye gelin bir gün.
+....... (ne desem bilemedim sessizliği)
- zartunyan muhasebe ofisi.
+ muhasebe demek (ulan ne alaka muhasebe, hadi sigortacı falan olsa diyecem buldu ballı müşteriyi prim kapma peşinde, bakışlarını da hiç beğenmedim zaten).
-evet mutlaka gelin ama.
+önce siz gelin biz de 7.nci kattayız mortingen mimarlık ofisi, mutlaka bekliyorum.
-tamam dedi ve göz kırparak indi mal herif.
içimden gül sen dedim son gülen iyi güler. adam bilmiyor ki ofisteki tek kız benim, karşısında izbandut yarması 5 erkeği görünce ne hissedecek görmek için sabırsızlanıyorum. *
sabah okula diye ciktim cantayi unuttum. Derslerde mal mal oturuyorum.
çalıştığım iş merkezinde asansöre binecektim, ancak geç kalmışım. ne var ki biri durdurdu ve bende öyle bindim. teşekkür ettim hemen. sonra süzmeye başladım, ne garip bir giyimi vardı yahu. süzdüğümü belli etmedim tabi. ne demişler "ceylanı ürkütmeyeceksin". hehehe. bir de telefonuna bakıyor arada, sanki çekiyor. biraz şey galiba, neyse...

sonra muhabbet başlasın dedim öylesine.

+burada mı çalışıyorsunuz? dedim.

- evet, dedi.

+ben 5. kattayım çay içmeye gelin bir gün, dedim. ,işe yeni başladığım için kimseyle pek muhabbetim yok. arkadaş arıyorum yani,

- ...... (bir şey diyemedi) (sanki akşam yemeğine davet ettik, ne bu havalar)

+zartunyan muhasebe ofisi

- muhasebe demek, dedi. (gözlerime garip bir şekilde baktı.)

+evet evet. mutlaka beklerim.

-önce siz gelin. biz de 7. kattayız, mortingen mimarlık ofisi, bende beklerim.

+tamam, dedim.

o sıra kapı açıldığı için gözüme ışık geldi. gözüm kamaştı zar zor indim. kız sanıyor ki kendine asıldım. ama bilmiyor ki ofisteki tek erkek benim. karşısında manken gibi 5 kızı görünce ne hissedecek görmek için sabırsızlanıyorum.
insanların hallerine bugün o kadar şaşırdımki. Bir o kadar da gerildim.

Yolda yürüyorum yanımdan biri geçiyor, kulağında telefon. Sinirli ve Herkesin duyabileceği bir şekilde biriyle tartışıyor. Durağa geliyorum, iki sevgili yine herkesin duyabileceği şekilde kavga ediyor. Otobüse biniyorum, yolcular şoföre bağırarak kızıyor.

Bugün neredeyse herkes birbiriyle kavga ediyordu. Ama sanki benimle ediyorlardı. Bütün o kötü enerji beni etkiledi. Herkes o kadar tahammülsüz olmuşki. Çok garip geliyor insanların bu halleri.
(bkz: Lucid dreaming)
Gıda üzerine bi isletmemiz var, cumhuriyet markası vardır belki bilenleriniz vardir cok eski bi et firmasidir. Neyse yobaz bi müşterim var bugün geldi tekrardan ve marka Cumhuriyet olduğu için şu soruyu sordu "islami usullere uygun mu bunlar" neyse ya ben sovmiyecem.
Abi çok enteresan bir olay değil. Ama beni şaşırtan bir diyalog geçti arkadaşımla aramızda.
Birkaç arkadaş üniversitede bir kafeye oturduk bir yabancı uyruklu karşı cins arkadaşta geldi. Dersler, yüksek lisans ve hocalardan konu açıldı. Sohbet böyle devam etti . Bir ara arkadaşlar birşeyler almaya kalktı. Biz yabancı uyruklu arkadaşımla kaldık .Ve o birkaç dakikalık zaman diliminde şöyle bir diyalog geçti aramızda.
Aradaugrar ( +) yabancı uyruklu arkadaş (-).
+Ankarada yapıcam yüksek lisansı.
- bende gelirim. Beraber araştırma görevlisi oluruz .
+ Altı yedi yıl nasıl çekeceksin beni??? *
- Ben çekerim seni.
+ Allah razı olsun . *
nöbeti devraldığım vakit direk hastaların akın etmesi başımdan geçen en büyük olayıdır.
sabah 04.30 da ıssız sokakta gezerken, ip atlayan kız çocuğu gördüm.eve geldiğimdede duvarlardan siyah kan fışkırıyordu.
Final benden geçmistir. Evet.
envanter sınavına sabah 6 da kalkıp çalışırım dedim fakat 11 de anca uyanabildim ve sınava çalışmadan girdim. Artık bütte geçeriz diye ümit ediyorum. Çalışmadım pişmanım.....
envanter sınavına sabah 6 da kalkıp çalışırım dedim fakat 11 de anca uyanabildim ve sınava çalışmadan girdim. Artık bütte geçeriz diye ümit ediyorum. Çalışmadım pişmanım.....
bok gibi geçen bi okul giren bi biyoloji sınavı ve eve gelip bunalımda bi şekilde hiçbir şey yapmadım.