bugün

eğer yalnızlık çeken kişimiz bir sözlük yazarı ve/ya okuru ise elbette en çok vakit harcayacağı aktivite sözlüklerle uğraşmak olacaktır. gerekli gereksiz entryler girmek, girdikten hemen sonra oy oranlarına bakmak, hergün nick altını kontrol edip hiç değilse sözlük sınırlarında şefkat arayıp yalnızlığı dindirmeye çalışmak pek sık yapılan bir aktivitedir.

sözlükte vakit geçiren yalnız kişi doğrudan hiçbir alaka kurulamasa da facebookta da çokça vakit geçirir. ilkokul arkadaşlarının hiç tanımadığı hayatlarına şuursuzca girip çıkar. rapor verir gibi kişisel iletisini her gün tazeler, yalnızlığından hiç de yalnızlık kokmayan haberler vermeye çalışır. facebookun kesmediği yerlerde twiter ve akranlarını da kurcalar tabii..

buna ek olarak bolca kitap okuyabilir yalnız kişi. daha önceden üşendiği kalın kitapların hepsini büyük bir şevkle kucaklayıp geçmeyen vakti bir şekilde geçirmeye çalışır. tabii bu yalnız olma hali senelerdir sürüyorsa güncel şeyleri takip eder, yeni çıkan şahane kitapları ilk o keşfeder ve huzur içinde okur.

olmadı film ve dizi ailesinin kollarına atar kendini yalnızımız. kota sınırı olmayan bir internet kullanıyorsa örneğin, her diziyi takip edebilme, hep izlemek istediği ama izleyemediği filmleri sakin sakin izleme gibi aktivitelerle yalnız kişimiz durumunu adeta özenilen bir hale çevirebilir. pek verimli geçer böyle zamanlarda yalnızlık..

elbette yalnız olmak demek asosyal olup eve kapanmak demek değildir. bu varsayımdan yola çıkarak yalnız kişinin tek başına uzun yürüyüşler ya da geziler yapabileceğini de düşünebiliriz. hatta bu, en sık yapılan yalnızlık aktivitesidir demek yanlış olmaz herhalde. bu kendi kendine kalış dönemlerinde yalnız kişi hayatındaki her ufak detayı çok lazımmış gibi uzun uzun düşünür. kafasında defalarca alternatif senaryolar yazar eskiden yaşanmış olaylara. o senaryolardaki konuşma balonlarını doldurur ve elbette bu balonlarda her zaman en güzel en akıllıca lafı eden kişi yalnız kişimiz olur. bu halin saçmalığının farkına varması bunu her defasında tekrarlamasına engel değildir şüphesiz..

elbette bu aktivitelerin hepsi toplaşıp gelse bile bazen bir sevgili koynu ya da bir dost omzu etmez. o zaman da küfürler sallar yalnızımız...
facebookdaki online oyunların ya da rekLamı fazla olan online oyunların müdavimi olmak.
(bkz: osbir)
kendini yalnız hissedenin yaptığı o kadar çok şey vardır ki...sabah kalkar kalkmaz bilgisayarını açar , sanal ortamda yalnızlığına çare arar ama boşunadır tabi , çünkü onlar yanında değildir , ne kadar konuşsa da yüzyüze sohbetin yerini hiçbirşey tutmaz.sanal ortamdan çıktıktan sonra gezmeye karar verir.birasını ve sigarasını alıp sahile gider , yanında da dostoyevski nin bir kitabı vardır.birasını ve sigarasını içerken düşüncelere dalar , kendi kafasında önceden olmuş olayları değiştirir , görmek istediği gibi görür , o zamanlar ona çok yanlış gelen ilişkileri , olayları bile özlemiştir.çünkü o zaten yalnızken yeteri kadar acı çekiyordur , diğer üzüntüler ona vız gelir artık.sürekli kafasındaki düşüncelerle boğuşur , kendini sorgular ve eleştirir.'neden yalnızım?' sorusunu belki de milyonlarca kez sorar , kendine türlü türlü sıfatlar uydurur,'sıkıcı','asosyal' gibi...sigarasını içerken önünden geçen çiftleri , arkadaş gruplarını görür ve içi yine cız eder.diğer yandan da kendini avutmaya çalışır , 'ben yalnızlığımla mutluyum' diye.ama kesinlikle öyle değildir.saatlerce sigara içip düşündükten sonra kalbinde bir ağrı hisseder ve buna bir anlam veremez , kendini yeteri kadar üzgün ve mutsuz hisseder , bir anlık hamleyle telefonuna bakar ve kimsenin arayıp sormadığını görünce daha da mutsuz hisseder kendini.bundan sonra yapacağı tek şey dostoyevski okuyarak depresyonun en dibine inmektir , kitabın her sayfasında insanları biraz daha tanıdığını anlar , olaylar tekrar gözünde canlanır ve kalbindeki o acıyı yeniden hisseder , okumaya devam edemez , artık tek çaresi eve dönüp uyumaktır.
dünyanın en güzel yalnızlık aktivitesi olarak (bkz: kitap okumak).
(bkz: gözünü tavana dikip sabahlamak)
(bkz: osura osura uyumak)
Yumrukla duvarda shirley mansonun saçları gibi kan izi bırakmak.

(bkz: Sinir Deplasmanı)
Bir fincan sıcak kahve ve güzel bir film en güzel tarife olsa gerek. Bir an için gerçek dünyadan uzaklaşıp başka dünyalara yelken açarsın, yalnızlık da bir an unutulur gider.
buzdolabını açıp boş boş bakıp kapatmak, kaç aydan kaldığı bilinmedik bisküvi gofret bulup yemek.
burun kurcalamak.
(bkz: yalnız ve ayı)
balık tutmak
(bkz: uludagsozluk te yazmak)
film izlemek yanında patlamış mısır ve kola da olursa çok güzel olur.
kendimizi yaşadığımız aktiviteler. bunu yaşamayı becerebilene ne mutlu.
(bkz: sinek avlamak)
(bkz: pes 2010)
inet oyunlar kitaplar filmler diziler uyku temizlik müzik.
playstation 3 yeter sanırım.
playstation 3 yeter sanırım.
zengin ve yalnızsanız çok eğlenebilirsiniz, ne biliyim internette vakit geçirirsiniz, psp bilmem ne peki bi öğrenci evinde yalnızsanız, delirirsiniz a dostlar sokaktan hemen yavru bir kedi edinin yuvarlansın dursun evde, stresinizi alır, çıplak ayak toprağa basmış kadar olursunuz, garantisini veriyorum.
en güzelleri kitap okumak, film izlemek ya da müzik dinlemektir.
spor salonuna gidip kalori yakmak.
internet, uyku, müzik, kitap, temizlik, ders, ölme isteği...