bugün

her şeyi mahvedendir. her zaman, her şeyi.
çocukluğumuzda pinokyo ile eşleştirdiğimiz bir kavramdır. büyüdükçe işin boyutları büyür, ciddileşir. sevgiliniz pembe yalanlar başlığı altında yalanlar söyler ama siz hepsini bilirsiniz sadece yüzgöz olmamak için bildiğinizi demezsiniz.
--spoiler--
Yalnız kendine inkarın
Sadece senden kaçarsın
Halin ele verir anlamazsın
Yok, halin saf değil
Niyetin başka başka güzel
Yok, halin saf değil
Niyetin başka başka güzel
--spoiler--
güzel bir athena şarkısı
3 e ayrılır...
aldatmak için,pembe yalan,ve kenan doğulu deyimi olan beyaz yalan...
"birilerinin gerçeklerle kirlettiği güzel hikayelerdir."
ne eksik, ne fazla.
candan erçetin'den önce ibrahim tatlıses şarkısıdır.ne kadar ürün sahibini beğenmesek de bu şarkı her rakı masası playlistinde ilk 5 e girmesi zorunludur.

(bkz: çocuksu bir sevinç başlar içimde)
fedon şarkısı. yunanca ela ela şeklinde geçmektedir.
(bkz: silah kötüdür)
dünyada bir insana yapılabilecek en kötü şeyin öznesi. ama daha kötüsü ve en cezayı hak edeni, bu sebeple hayatı mahvolmuş bir insanın tüm uyarılarına rağmen gözünün içine baka baka hayati bir meselede yalan söylenmesi, hayatının mahvolmuş dönemlerine geri dönmesine, yeniden doktor kapılarına düşmesine sebep olmaktır. bunun bedelini kim hangi dünyada öder bilemiyorum. (biraz aklı biraz vicdanı, biraz insafı olan herkes için kim haksızlığa uğramış, kim nasıl uyuyor, kim kimi tanıdığına ve hayatına soktuğuna pişman, kim insanlıktan nasibini almamış, bu muhasebeyi yapmak artık daha kolay.)
Yalan zeka işidir, Dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, Cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.
Victor Hugo
eğer iki tarafta söylenilen yalandan zarar görmüyorsa o yalan yalan değildir.
"soranlara unuttum diyorum adı neydi hatırlamıyorum ben artık sevmiyorum" sözleriyle beni benden alan haluk levent şarkısı.
affedilemeyen hatalar listesine yukarılardan giriş yapan bir kavramdır.
büyürken insana o kadar çok yalan anlatılır ki. saysan sayılmaz. karanlıktan öcü geldiği, annesinin elini sokakta tutmayan çocukların cehennemde yanacağı, tabakta bırakılan lokmaların arkamızdan ağlayacağı falan filan.

annelerimiz bizi korumak amaçlı söylerdi bu yalanları. küçük çocuk tabi durdan anlamaz sustan anlamaz. anlayacağı tek şey cezadır. onlar da kendilerinin de çocuk olduğunu unutup bir yetişkinin görevini yerine getirir ve yalan-korku imparatorluğunda bizleri yetiştirdiler.

hayata, arkadaşlığa, doğruya, yanlışa, sekse, ilişkilere ve hatta dine dair o kadar yalan söylendi ki bu yalanlar olmadan yaşayamaz olduk. çünkü o yalanlarla öğrendik abc yi. hayatı öyle tanıdık. sevgili dostum avon barksdale'ın da dediği gibi "i am a gangster and i want my corners" biz sadece yalanlarımızla mutlu küçük çocuklardık. doğru olanla kirlensin istemedik yalan dünyamız. aslında istediğimiz kendi mutlu dünyamızın yıkılmamasıydı. ona o kadar bağlandık ki. dünyamız o ya dünyamız. atıyorum ilk aşkı keşfedeceğin 14 yaşına kadar olan dünyan.

sonra bir anda her şey yıkıldı. hayat, kendi doğrularını zorla vura vura kabul ettirdi. etmek zorunda kaldık. yetiştiğimiz ev gibi değildi dışarısı. ve şimdi düşünüyorum acaba annelerimiz bize o kadar yalanı bunu bildikleri halde mi söylediler. yani bir gün onlar da hayatın doğruyu yanlışı sike sike bize öğreteceğinin farkındaydılar da sadece küçük çocuklarını korumak için daha rahat etmemiz ve etmeleri için bu yalanları bilerek mi söylediler.

kendi basit hayatlarımıza çok mu anlam veriyoruz acaba. dünya için en ufak bir önemi olmayan küçücük beyinlerimiz ve egolarımız o kadar çok ele geçirmiş ki bizi. yaşamın şifresi bu belki de. o cansız kayalardan tek hücreliler bu gizli egoları sayesinde mi evrildi acaba. fakat şu kesin ki insanlık olarak kendimizi nereye koyduysak asıl en büyük yalan bu.

ve sözlük artık biliyorum ki hayatın doğrusu tek. zamanı geldiğinde o da senin dünyanı yıkarak kendi doğrusunu sana o kadar güzel anlatıyor ki. hayran kalıp zevk almaya bakmaktan başka elinden bir şey gelmiyor. bir şey tecrübe ediyorsun ve hayata dair bildiğin her şey yıkılıyor. ne muhteşem ve ne korkunç. yaşamak bu lan sözlük. her an yeni bir şeyler öğrenmek ve her kurduğun dünyanın aslında boktan birer pembe hayal olduğunu sanmak mı? sanırım öyle

ama sözlük ben kendi çocuğuma yalan söylemeyecek. hayatın onu benim beynime tecavüz ettiği gibi etmesine izin vermeyeceğim. ona her şeyi en ince detayına kadar doğrusu neyse anlatacağım. leylek nedir bilmeyecek. öcü nedir bilmeyecek. evet belki kafası gözü yarılacak bu yüzen çok yaramaz da bir çocuk olacak fakat sözlük inan ki bedenin yarası geçiyor. ruhtaki geçmiyor. üstündeki bu yenilmişlik hissini atmak o kadar zor ki. ben ona asla yalanları anlatmayacağım. evet hayat ona da dersler verecek ben bunun önüne geçemem ama o en azından belirli bir mesafeden başlayacak. babasının kaldığı yerden.

beyinlerimize o kadar yalan sokmuşlar ki yıkıp atmak o kadar zor ki. işte bu yüzden de güzel bir yandan. yenilenmek başka bir insana evrilmek. yalanlardan başka yalanlara akmak. hayatın göreceli doğruları arasında dolaşmak. yaşamak güzel lan sözlük. ama çoktan unuturdum ben seni ah bu şarkıların gözü kör olsun.

hayat gailesiymiş oymuş buymuş hepsi yalan.

bir nefestir alacağın
o da boştur boş.
dolan ve yılan ile kafiyeli kelime.*
koşulsuz itaat bekleyen toplumun bireyde yarattığı etkilerden biridir yalan.
mevlana, tebriz sokaklarında üstadı şems'i ararken berduşun teki adresini vermiş. mevlana bunun üzerine göz kamaştıran cüppesini çıkartıp berduşun sırtına koymuş.
aman, demişler, ne yapıyorsunuz, yalan söylediği her halinden belli; öyle bir mahalle, öyle bir sokak yok tebriz'de! gülmüş mevlana:

"ben cüppemi onun yalanıyla bana kurdurttuğu hayale verdim, gerçekten şems'in yerini söyleseydi canımı verirdim!"
duman'ın bir başka şaheseri.
herkesin enaz bir kez kullandığı, söylendiği andan itibaren tedirgin eden şeydir. * ortaya çıktığında başka bir yalanla kapatılmaya çalışılan zincirlemedir. gerek yoktur!
birazdan bilgisayarı kapıyorum demektir.
candan erçetin versiyonunun hatırlattığı tek şey:
(bkz: 24 ekim 1997 konya karapınar trafik kazası)
fark edildiği an olay mahallinden sessizce ayrılmalı insan ve karşılaşmamalı bir daha o şahsiyetle.
yalanın azı çoğu, küçüğü büyüğü olmaz.

yalancılara boyun eğmeyin derim a dostlar.
hayatımızın her alanında bulanan, olmazsa olmaz bir kavramdır. yalanın en güzel yanı, onu güzel ve iyi bir biçimde kullanabilmektir. yalan olmazsa hayatta olmaz. ayrıca yalan söylemeyi beceremeyen insanlar her zaman hayatta çok zor durumların içerisinde kendilerini bulurlar.
herkesin soyadıdır bu. benim ön adım; pembe kuyruklu. sizin ön adlarınız ne peki?
yalan söylemem diyen yalancıdır aslında.
yalan sakıncalı değildir eğer başkasının hayatını etkileyecek kadar büyük değilse.