bugün

97 yaşında hayatını kaybetmiştir.

http://www.mynet.com/habe...yatini-kaybetti-2608543-1
Halbuki ben mini mini bir ergen iken kitap okumayı onunla sevmiştim. Rahat uyu.
okuduğum ilk roman " bir gün tek başına" ve ben satır satır hatırlıyorum. ayrıca tıpkı yaşar kemal gibi ömrünü barışa adamışlardan, yaşamının bir amacı olanlardan. huzur içinde yatsın.
yeri dolmayacak bir çınar daha gitti. ışıklar seninle olsun. güzel insan.
unutulmayacaklar listesine adını yazdırmıştır.

birgün tek başına ve mavi karanlık ile hatırlayacağım. yıllar önce alıp halen okumaya fırsat bulamadığım güven ile yad edeceğim.
geriye ne kaldı, yalaka sanatçı müsveddelerinden başka?
biraz araştırınca gerçekten değerli bir edebiyatçı olduğunu farkettiğim kişidir. utanıyorum çünkü öldükten sonra ismini öğrendim.
En son yaşar Kemal için bu kadar üzülmüştüm. Başka da ölümüne üzüleceğim yazar kalmadı desem yeridir. Bir numarası da "bir gün tek başına".
en azından öldükten sonra haberdar olanlar var...
işte zor bu ülkede yaşamak.
allah rahmet eylesin.
(bkz: fosil)

tipik türk solcusuydu. pardon türkiye solcusuydu yoksa türkten solcu mu olur ? sikimsonik ideolojisi gibi türk düşmanıydı:

(bkz: sosyalistlerin türk katliamları sıralı tam liste)
(bkz: solculuk/#23673341)

şerefsizlik böyle heriflerde diz boyudur. kör ölür badem gözlü olur.

özellikle yaşlandı bunadı, bunadıkça iyice terörist yanlısı oldu:

http://www.milliyet.com.t...-gonderdi-gundem-1980706/
http://t24.com.tr/haber/v...den-ona-gidiyorlar,148884

umarım cehennemde zebaniler buruşuk götüyle cebelleşirler. çünkü bu dünyada cezasını çekemeden gitti.

şimdi abanabilirsiniz eksilere cahil solcular. vedat sende üzülme cerablus'tan bol bol terörist yoldaşların senin yanına gelmeye devam ediyor yalnız kalmazsın*.
imralı'ya selam edenlerden Solun yetmez ama evetçilerinden.
Büyümek sanırım bu yüzden kötü. Büyüdükçe çocukluğunda, gençliğinde Fikirlerinden etkilendiğin insanların birer birer öldüğünü görüyorsun.en güzel ölüm sanatçıların olsa da insan üzülüyor. Yazdıkları sonsuza kadar ismini yaşatacak olsa da insan üzülüyor. Şimdi fırsatçı yayınevleri kitaplarını indirimli satacak ismini duymamış üç beş kişi daha okuyacak.huzur içinde uyusun.
" düşündüğünü söylemekten korkmaya başladı mı bir kişi, düşünmekten de korkmaya başlar. "
Türklerin 1915'te katlettiği zebaniler ile ilgili bir kitap yazıp cehennemden apocuğuna gönderir artık.
97 yaşında vefat etmiş edebiyatçı.
ne zamandır hastanelik işim vardı, erteliyordum. bugüne kısmet oldu.

hastanedeyken birkaç kamera falan gördüm birden. birilerine sorular soruyordular. meğer burada yatıyormuş kendisi, hiç bilmiyordum. bulunduğum hastanedeymiş cenazesi o an, değişik bir tesadüf oldu.

huzur içinde uyusun.
16 Başlıkta Vedat Türkali Kimdir?

http://listekitap.com/lis...kta-vedat-turkali-kimdir/
Eserleri hep yaşayacaktır, ruhu şad olsun.
kürt siyasal hareketini sosyalist zanneden biriydi. ölmüştür, gitmiştir.
büyük üstad.

toprağı bol olsun.
Mavi Karanlık ve Bir Gün Tek Başına...

Bu romanlar gibisini ancak rahmetli Yaşar Kemal veya Orhan Pamuk yazabilir ama onlar bile böylesine inanılmaz bir şekilde insanı romanın içine çekemezdi...nur içinde yat...
Nurlar içinde yatsın.
Türk edebiyatının son çınarıydı.Büyük yazarlardan biriydi.

Dün sabah saatlerinde vefat etmiş malesef.97 yaşındaydı öldüğünde.

Bir Gün Tek Başına ve Mavi Karanlık gibi romanları Türk edebiyatının en büyük eserleri arasına girmiş; daha sonra da Yeşilçam Dedikleri Türkiye ve Tek Kişilik Ölüm romanlarını da yazmıştır.

Toprağı bol olsun.

görsel
allah rahmet eylesin.bir insanın ölünce geride bıraktığı büyük eserleri olması ne de güzel bir şey.
13 Mayıs 1919'da Samsun'da doğan Vedat Türkali'nin asıl adı Abdülkadir Pirhasan'dır. Asker olduğu için ilk şiir ve yazılarını Hazan Denizli takma adıyla yazan Türkali, 1960'dan sonra Vedat Türkali adını kullandı. Samsun Lisesi'nden sonra 1942 yılında istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951'de siyasi eylemleri sebebiyle tutuklanıp 9 yıl ceza aldı. 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest bırakıldı. Vedat Türkali 1944 - 1950 yılları arasındaki ağır baskı döneminde devrimci sanat çevrelerinde ilk kez el altında dolaştırılan gizli şiirleriyle, özellikle "istanbul" şiiri ile tanındı.

Rıfat Ilgaz ile Gar Yayınları'nı kurdu. 1960'ta "Dolandırıcılar Şahı" ile senaristliğe başlayan Vedat Türkali, halk kitlelerinin en çok ilgi duyduğu alan olduğu sinemada "bilhassa emekçi halka bir şeyler verebilmek için" senaryolar yazmasının yanında yönetmenliği de denedi. 40'ın üzerinde senaryo yazdı ve 3 filmin de yönetmenliğini yaptı.

27 Mayıs 1960 ihtilali öncesi dönemde Türk aydınının gerek toplumsal gerekse ikili ilişkilerde yaşadığı bunalımları dile getirdiği ilk romanı "Bir Gün Tek Başına" yazar olarak tanınmasını, geniş bir okur kitlesi tarafından ilgiyle karşılanmasını sağladı. Türk aydınına ve aydınların çevresiyle ilişkilerine dair gerçekçi gözlemler içeren bu roman yayımlandığı yıllarda büyük tartışma yarattı ve edebiyat çevrelerinde; kurgusu, anlatım tekniği ve gerçekçi yaklaşımıyla çağdaş Türk romanında bir aşama olarak değerlendirildi.

ikinci romanı "Mavi Karanlık" ta ise 1980 darbesinin öncesini ele aldı. Yine 1980 darbesi öncesinin çelişkili ortamı içinde Türkiye ile sinema arasında paralellikler kurarak aydın kesimden kişilerin konumları ile toplumsal tavırlarını "Yeşilçam Dedikleri Türkiye" romanında irdeledi. 1990 yılında yayımlanan "Tek Kişilik Ölüm" romanından sonra bir süre Londra'da yaşadı.

1942'den bu yana tasarladığı ve Türkiye Komünist Partisi'ni anlattığı iki ciltlik romanı "Güven" i Londra'da yaşadığı yaklaşık 10 yıllık zaman diliminde yazdı. Komüntern Arşivi'nden gizli kalmış belgelerden de yararlanarak yazdığı romanında kendi politik serüveni kadar kuşağının bilinmeyen öyküsünü de anlattı. 2004 yılında yayımlanan "Kayıp Romanlar" da 90'lı yıllar Türkiye'sini siyasi sürgünden ülkesine dönen emekli bir doktorun gözünden anlattı. 2009'da yayımlanan "Yalancı Tanıklar Kahvesi"nde 12 Eylül'e giden süreçte kökleri o yıllara dayanan ve etkisi bugüne kadar gelen siyasal çatışmalar, toplumsal güç olarak din ve sendikalaşmalar gibi konuları ele alırken, 2014'te yayımlanan son romanı "Bitti Bitti Bitmedi" de ise ermeni meselesini mercek altına aldı.

2002 seçimlerinde DEHAP'tan milletvekili adayı olan Vedat Türkali, hayatı boyunca siyasi mücadelenin içinde yer aldı. Sağlık sorunları yaşadığı son yıllarında bile, eylemlere katılmayı ihmal etmedi. Türkali, en son geçen sene, sekiz günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre'de yaşananlara ilişkin HDP'nin basın açıklamasına katıldı ve yaptığı konuşmada, "Bu ülkede var olan Kürt, Rum, Ermeni ve tüm halklar özgür olmadıkça barış gelmez" dedi.

Vedat Türkali; "Karanlıkta Uyuyanlar" ile 1964 Antalya Film Festivali'nde "En iyi Senaryo Ödülü"ne, "Dallar Yeşil Olmalı" oyunu ile de 1970 TRT Sanat Ödülü'ne, "Bir Gün Tek Başına" romanıyla 1974'te "Milliyet Roman Ödülü" ve 1976'da "Orhan Kemal Roman Ödülü"ne, "Kara Çarşaflı Gelin" ile 1977 Antalya Film Festivali "En iyi Senaryo Ödülü"ne "Bedrana" filmiyle, 1982'de Çekoslovakya'da Carlovy Vary Film Festivali'nde Cidalc Ödülü'ne, "Güneşli Bataklık" ile yine 1982'de işçi Sendikaları Özel Ödülü'ne değer görülmüştü.

(Hürriyet, 30.08.2016)