bugün

ayna grubunun şarkılarından biri

sözleri şöyledir,

Sormadın ne diye niye böyle kederli suskunum ben
Anlasana be canım tek bir derdim sen
Temmuz ateşi gibi yakıyor o bakışlar aşığım ben
Çekinirim diyemem ama tek bir çarem sen
Ah deli sevgili
Ah be nazlı peri
Ah canım bidenem
Tut şu ellerimi
Tırtıl, tırtılın sonu pır pır kelebek
Kalbim sürünüyor bırak uçsun ellerinde
yapraklarla beslenirler ve birkaç günde ağırlıklarının birkaç katına ulaşırlar.Daha sonra ise bir koza örerek kelebek olacakları sonraki hayatlarını beklerler.
hain tıytıy
pis tıytıy
neden yedin
yapyaklayı
kıtıy kıtıy

şeklinde cocuk şiirlerine konu olan, yapışkanlı mahluk.
ingilizcesi caterpillardir ve susam sokaginda kahverengi bot giymeyenlerin tirtillar olarak secilmesi unlu caterpillar botlarini akillara getirir.
"ağaçta bir tırtıl
yiyor yaprakları kıtır kıtır
pis tırtıl
hain tırtıl
keserim seni kıtır kıtır"
şeklinde salak saçma bir çocuk şiirine de yardım ve yataklık yapmış hayvancık.
eskişehirde tramvaya verilen ad.

(bkz: estram)
Gün altın külçeler bırakırdı
Dokunmazdık hiçbirine
Elmas kanatlarla dolaşırdık
gümüşî aşkları

Kırkikindiler miydi yalnız
çırpınan bir nehrin damarı
Bizi hangi mevsim aldattı
Düşlerin daralan göletinde
nilüferler gibi ağladık

Kent tırtılı diyorlar
Ağaçların yanılsaması
Kuşatılan bahçelerden
avlulara uzanan kırıklık

Ahşap bir hüzün kaldı
yaygısı çürük sarı
Aynalardan ince hastalık
Suretiyle dökülen
bir sırrın intiharı

Yaşlanmış eşiğinde
duruşu enkaz bir kadın
Eğilmiş pirincine
ayıklıyor zamanı...

(bkz: Ahmet GÜNBAŞ)
kelebeğin kelebek olmadan önce ki hali.
Ard arda dizilip, insanı şaşırtan canlılar.
http://www.youtube.com/watch?v=qipI7Q4yMuk
Ard arda gelip dizilen modelleri zehirlidir efenim. Zehiri ısıraraz-sokarak zerk etmezler bünyeye. Üzerindeki ince kıllara dokunulduğu zaman temas edilen bölge kaşınır-şişer.

Yastığınızda veya yatağınızda dolaşmış ve gitmişse dolaştığı yere deyen bölge kaşınır-şişer, mesela surat. Şerefsiz yastığınızda gezip siktirolup gitmiştir siz farketmessiniz bile yüzünüzü yastığınıza koyarsınız ve yüzünüz şiş bi şekilde kaşınarak uyanırsınız.

Bunların ard arda gelip dizildikleri yeri süpürürseniz oradan havalanan tozlar vucudunuza deyerse tozun deydiği bölge şişer. En karanti yol bölgeyi süpürmeden önce sulamaktır.

Tüm bu semtomlar izmirde yaz mevsiminde yapılan askerlik sırasında başa gelmiş, gözlenmiş, acısı çekilmiştir.
iyileşmesi için revirde iğne yemekten başka çare yoktu o dönem.

(bkz: Uludağ sözlük yazarı bilim adamları uyarıyor)
süleymancık ile beraber en komik isimli hayvan.
geçen yerleri süpürürken bir de baktım ki yerde bir adet tırtıl, avare olmuş salonun ortasında fink atıyor. "Gel ulan buraya!" dedim oralı olmadı, haliyle sinirlerim oynadı aldım elime gazeteyi, kaldırdım tam indiriyorum kafasına gözüm önce onun o hırbo vari surat ifadesini tamamlayan gözlerine ardından elimde gazete sandığım şeyin çizim kağıtlarım olmasında kaldı. Bir an duraksadım elimi indirdim gelip bana demez mi tırtıl çakması velet "Ulan ibiş sen değil misin elmalarımı yiyen, bana geriye çekirdekten öte bir şey bırakmayan,şimdi böyle mi oldu ha iblis!" Bu sözler karşısında hezeyana uğradım ne diyeceğimi bilemedim. Eksik etek bir tırtıldan azar yiyordum ama ağzımı açıp laf edemiyordum ben konuşamadıkça o üstüme geldi, ben konuşamadım o geldi sonunda durdum "pardon elma mı dedin?" dedim. Tırtıl durdu ve "adım hayrettin kısatop bana hayır derler dedi" algılama güçlüğü çektiğim o dakikalarda üzerine durduk yere ismini söyleyişi de beni dehşete düşürmüştü. Tam diyalogumuzun ortasında telefon çaldı, kız arkadaşım arıyordu ilişkimizdeki pürüzlerden sıkılmış olduğunu son kez buluşup çözmemizi istediğini söyledi tam o sırada tırtıl bozması bana "nah barışırsınız" deyince "hayır bak alıcam ama ayağımın altına" dedim ve dingil kız arkadaşım o dakika suratıma kapatmak suretiyle ilişiğinde ilişkimizi de bitirdi. Tam " Hay.." derken adımımı attım arkasından bir ses geldi cırk diye. Hayır, Hayır'ın hayrını göremediğime mi yoksa göt gibi ortada mı kaldığıma yanayım bilemedim...
ayna nın bir parçası.
bu hayvancığın kaderi, kelebek olmak ve güzel ölmektir.
görsel
sabah uyandığımda nedense dilime pelesenk olmuş şarkı. rüyamda da bu şarkıyı dinliyordum, acabe neye işaret.

tanım: güzel şarkı vesselam.
insanlar tarafından çok büyük haksızlığa uğrayan zavallı hayvandır. neymiş, kelebeğin ömrü bir günmüş. ulan tırtıl iken yaşadığı ömrü nimetten saymıyor musun he? biz senin ergenliğini yaşadığın yılların toplamından çıkarıyor muyuz hee? bu büyük yanlışa bir son vermeli, tırtılların yaşamlarına saygı göstermeliyiz. şimdi diyeceksin ki kanatları götünden çıkınca kelebek oluyor, bir gün derken o evrim geçirmiş halini kastediyoruz. bre densiz! senin de çeşitli organların her daim büyüyor hatta çapından büyük işlere kalkışıyor. bu büyüme anında da senin adın ergen iken, sonrasında yetişkin oluyor. genç tırtıllar çok rahatsız bakın demedi demeyin.
Metamorfoz geçirerek bambaşka bir görünüme bürünen canlı. bunun bedelini kısıtlı ömürleri ile ödüyorlar sanırım. doğa ananın büyüleyici bir olayı gerçekten.
görsel
eğer birinin tırtılı olabiliyorsanız bu hayatta, bir şeyleri doğru yapmışsınız demektir.
o sizin tosbiğiniz, siz onun tırtılı olduktan sonra, etraftaki olaylar ve kişiler birer teferruat olarak kalır sadece.
ne yer önem taşır ne de zaman.
dilimize ermenice'den geçmiş bir kelimedir. diğer türk dillerinin hepsinde kelebek kurdu diye geçer bu canlının adı.

kurt kelimesinin de olayı çok başka o da kurt başlığına artık.
Tırtıllar güveye dönüşürlerken tamamiyle sıvı hale geçerler.
Şaşkın şebelek:

görsel
tarım ve hayvancılığın anasını sikip atmış hayvandır. Bu yıl ığdır'a trilyonlarca zarar vermiştir. Küçücük hayvan yonca ve hayvan piyasasını alt üst etmiştir. 15 bin liralık hayvan 10bin, 10 lira olan yonca balyası 15 lira olmuştur.
Sebebine gelirsek ilk bahar yoncaların ilk biçimini tamamen yemiştir. Böylelikle yonca fiyatı yükselmiş inek fiyatı düşmüştür. Artık ilaçlama da bir işe yaramamaktadır.
güzide bir arkadaşımızın da dediği bir tırtıl daima bir gün kelebek olacaktır. üstelik bir tırtılın bir kelebeğe dönüşeceğini kestirmek için muhteşem sezgilere ihtiyaç yoktur, ya da filozof olmaya gerek yoktur mesela.

hayatta bazı şeylerin gerçekleşeceğini herkes bilir, tahmin gerektirmez, tahmine ihtiyaç da yoktur zaten. olacaktır, kesindir.

şu an bu yazıyı okurken nefes alıp vermeniz kadar kesin. aksi halde ölürdünüz değil mi ? hah ölüm demişken, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayacağımız ama bir gün mutlaka öleceğimiz kadar kesindir işte.

tırtılın öyküsü böyledir. içgüdüleri ve sezgileriyle bekler, bekler, bekler...
kanatlanmayı, uçmayı ve sonsuz bir özgürlüğü...
ve bir gün daima uçar.