bugün

- bi aralar moda olmuş, dönem dönem gündeme gelen içi boş laflardan birisi. 2-3 sure bile ezberleyemiyecek olanların kendi imansızlıkları önündeki perdedir. zaten din 2-3 sure bile ezberleme kapasitesine sahip olmayanları mesul tutmaz. onlar akıl dan nasipsiz olduklarından mükafat ve cezadan da mahrum olacaklardır.

- ya da sen türkçesi ile ibadet yap bakalım dendiğinde, yine bi halt etmiyen insanların kullandığı terim.

- ya da gizli münafıkların insanları milliyetçilik duygusu ile kandırıp, dinsizleştirme planlarının bi parçası. *
iranda farsça olan ibadetin türkiyede de türkçe yapılması pek zor olmaz zira ne söylediğini anlama ve söylerken o durumu hissetme açısından insanın içi dünyasına da katkısı olabilir. tersinde ise papğan gibi ezberlediğimiz duaları hiçbirşey anlamadan ve akabinde hissetmeden fısır fısır okur geçeriz. türkçe ezanda ise konu ahenge güzelliğe getirilir herzman arapça dünyanın en yetkin dillerinde biridir kabul. fakat hocanın minareden "haydi namaza" dedğini duyduğumuz vakit hangimizin içinden gelmez ki camiye gitmek. arap kültürü propagandalarına uyulmaması gereklidir bu durumda....
atatürk ün beraberinde götürdüğü hedef..

''türkler islâm dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin millî bağlarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabiî idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. Hz. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi millî lisanında değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allah'a ne dediğini bilemeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince, karışık, cahil Hocalar ağziyle, ateş ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupa'da, Allah kelimesinin ilası parolası altında, Hıristiyan milletlerini idareleri altına geçirdiler, fakat onların dinlerine ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar ne onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısır'da, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilâfet alâmeti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular; halife oldular. Gâh şarka, cenuba, gâh garba veya her tarafa birden saldıra saldıra, Türk milletini Allah için, peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Millî duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felâketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını va't ve temin eden dinî akîde ve dinî his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikatı görmesine mani olamadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin. ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden din hissi, dünyanın, acısı duyulur takatiyle, derhal, Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı; davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdanı umumîsi derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu.'' (bknz: medeni bilgiler ansiklopedisi)
Türkiye'nin polemik konularından biri.
Öncelikle ibadetler dinin öngördüğü şekilde yapılır.Bu açıdan bazı ibadetler Türkçe olabilir.Mesela dua ederken Türkçe kullanmak.Bu gayet normal.
Ancak bundan hızını alarak bir namazı Türkçe kılmak din açısından mümkün değil.
Yine bu konuda da kimsenin "ben istediğimi yaparım kimse bana karışamaz" deme lüksü malesef yok.Çünkü farz ibadetlerinde uymanız gereken kurallar var.Bu kurallara uymazsanız ibadetiniz zaten geçersizdir.Bu kurallara uymamamızı bize Allah bildirmiş.Bizler kafamıza göre bunları değiştiremeyiz.Kendi bildiğimiz gibi davranamayız.
Kısaca bazı ibadetler Türkçe yapılarken bazıları ise yapılamamaktadır.Bu konuda esneklik bizim elimizde değil dinin elindedir.
olması gerekendir zira insanların "elleheeeeuue" şeklindeki söylemleri ezberleyerek, anlamayarak söylediklerini düşünüyorum, bunun da kendini kandırmaktan başka bir şey olmayacağını söylemek istiyorum.
Evrensel bir doktrinle ortaya çıkarsanız kardeşlerim, elbette ki ortak birşeyler öne sürmelisiniz insanlar arasında. Bunun dili aynı olmalıdır, sembolleri, kuralları aynı olmalıdır. Allah biliyor her dili siz merak etmeyin kardeşlerim, ama bi zahmet edip iki tane arapça kelime ezberleseniz neyiniz eksilir? Türklüğünüz düşmez merak etmeyin.
Nedense tartışanları bellidir bu konunun, sorsan ayetel kürsi yi biliyosalar bu mucizedir.
Bırakın lütfen, kuran-ı kerim in az okunmasının, camilerin dolmamasının sebebi ibadetin türkçe olmaması değil. inanan, öğrenmek isteyen insan zaten çince olsa da öğrenir. (bkz: ilim çinde dahi olsa gidip alınız)Oynamayan gelinin yerim dar demesi gibi birşey bu.
olabilir. amma bilinmesi gerekenler vardır. türkçe dua edilir, ingilizce edilir,ibranice edilir, kürtçe edilir allah-ü teala tüm bu dillerden anlar. kişisine göre, gününe göre duayı kabul eder veya ETMEZ, HATTA iLERiKi BiR TARiHTE GERÇEKLEŞMESi DE MÜmkündür dileğimizin. ibadeti arapça istiyor arkadaş. aha şimdi faka bastın yok öyle bir ayet hadis diyenler,dikkat edin, durun iki dakika.
allah-ü teala insanlardan her istediğini kuran!da cümle cümle söylemez. öyle olsaydı kuran' ya 6666 ayetten fazla olurdu, yada o gün ve sonrasında kıyamete kadar tek kitap olarak gönderilmezdi. efendim hz muhammed'in sünnetinde de yok arapça ibadet şartı. doğrudur, yoktur. geçmişten geleceğe her işi söylemeye, hüküm vermeye bir insan olarak peygamberin de ömrü yetmezdi.
amma mesaja da bakmak lazım. allah-ü teala bu kitabı ingilizce de gönderebilirdi. hatta ezanı ibranice de okunmasını isteyebilirdi. hz muhammed bunca mucize göstermiş iki cümle de portekizce hadis söyleyemez miydi. pekala bunların hepsi mümkündür. ama olmamıştır işte. bunda bir hikmet veya bir mesaj yok mudur?

son olarak; beşer şaşar derler. insani olan her fikrin, her ideolojinin hatası vardır. mutlaka eksik yönleri vardır. mükemmel ve hatasız bir insan ürünü yoktur, olmayacaktır da. bugün peşinden koştuğumuz tüm ideolojiler insan kaynaklıdır ve hataları vardır. islamcılık da hatalıdır. içine insan ürünü girmiştir. insan fikirleri girmiştir. o nedenle beşeri ideolojilerle ilahi kanunları yorumlamak en basit tabiriyle cehalet olur. islam bir ideoloji değildir. islam bir -izm değildir ve pan-islamizim dahil tüm ideolojilerin kapsama alanlarının dışındadır. ideolojileri tartışmak ne kadar doğla ise, bir ideolojiyi bir başka ideolojinin gözlüklerinin arkasından yorumlamak ne kadar doğal ise, islamı ve onun unsurlarını herhangi bir ideolojiyle ve bilgileriyle yorumlamak o kadar hatalıdır. mantık dışıdır. bu kutlu gecede duaları istenen dille yapmak mümkündür. ama ibadeti türkçe veya başka bir dille yapmak ne kadar mümkündür, veya değildir bilmemiz de mümkün değildir. günah ise bile allah'ın ilk sıfatlarından birisi rahman olmasıdır. kullarına rahmet nazarı ile bakmasıdır. umulur ki günahlar da affedilir. ve son söz ameller niyetlere göredir.
(bkz: polemik amaçlı başlıklar)
allah ın bileceği iştir. gönlümüzü temiz tutalım gerisini ona bırakalım. her şeyi bilmeyiverelim...
niyetin ibadetse ey inanan
olur mu sence seni tutan
sık güzel g.tünü bil ikisini de
hem kalbin rahat eder hem kafan

(bkz: kandilin mübarek olsun sözlük)
türk kiliselerinde yapılmakta olan ibadettir. ancak buna rağmen hristiyan türkler vatan haini damgası yiyebilmektedir. merak ediyorum, bu iftirayı atabilenler bu insanlar kadar türkçe'ye sahip çıkıp ibadetini anadilinde yapıyor mu?
halikarnas balıkçısının azda olsa değindiği hadisedir. efenim bakınız şöyle diyor ; "..din anlayışına yobazlığın çektiği ilk set kuran ve hadislerin -kimsenin anlamadığı- arapça okunmasında direnmesidir...bunların (surelerin) hepsi de türkçeye çevrilerek halkın anlayışına serilmelidir. her okuyanın bunları anlayışına göre tefsir etmesi serbest olmalıdır. herkes anladığını baskı yapmadan başkasına anlatabilmelidir. çünkü tanrı "kulum beni ne sanıyorsa oyum" der. bu tartışmayla din, ölü bir görenek olmaktan çıkar, kafalarda canlı ve yaşayıcı bir inanç olur.
konunun tartışılması abesle iştigaldir isteyen türkçe de yapabilir zati.
ne yaman çelişkidir ki bu teraneyi savunanlar ne namaz bilir ne niyaz.
Eğer insan ulu ve mukaddes mefhumları tahrif etmek, silmek arzusunda ise o zaman muammayı izah eder, kolay anlaşılır hale getirir, kilise müdavimlerinin fikir seviyesine indirir, Amerikanlaştırır.
Knut Hamsun - istanbul da iki iskandinav Seyyahtan...
tanrının ve sizin anlayabileceği yegane ibadet şeklidir diliniz türkçeyse.
duruma karşı gelindiğinde arapça anlıyor da türkçe anlamıyor mu diye gayet açık cevap verilmesi gereken hadisedir.
ibadet etmeyen insanların dile getirdiği konudur.
"neden türkçe namaz kılınmıyor?" diye sorarlar. sanki türkçe kılınsa kılıcak. tek kılmama sebebi arapça olması.
savunanların dinin anlaşılması yayılmasına hizmet ettikleri anlaşılmayan,ya da anlaşılmak istenmemesinin belli çıkarlara hizmet ettiği durumdur.
kuranı kerimin türkçe meali var isteyen açıp öğrenebilir. surelerin türkçelerini ezberleyerek de namazını kılabilir bir yasak veya herhangi bi karşıt görüş yoktur. yazar bilmiyordur bu entryle bilgilendirilmiştir.
tükçe ibadetin anlaşılmaması arapça dua edilmesi dinin tekelinizden çıkmasından mı korkuyorsunuz dedirten durum olmakla beraber yazarın bilip bilmediği konusunda ukelalık edebilmek için yazarın birikiminin ne olduğunu bilmeyi gerektirir.bu konuda derslerimiz ücretsizdir. ama kapasitesi olupta alabilene diye reklam yapılabilir.
bir dönem kemalizm belasının bu ülkeye dayattığı zulumdur.
herşeyin ojinalitesinin makbul olduğunu iddia eden ama iş arapça ibadete gelince yan çizen kemalistin dönekliğidir.. elbette ki ibadette anlamak uygulamak idrak etmek esastır lakin arapçayı anlamak idrak etmek zor olmasa gerek? bugün türlü dilleri öğrenmek için bin takla atıp da inanılan dinin evrensel dili olan arapçayı geri plana atmak da neyin nesi? aslına bakarsanız harf devrimi denen zırva devrime kadar zaten insanlar ettikleri duaları da okudukları sureleri de anlıyorlardı hayatlarına tatbik ediyorlardı. ama çağdaş olucaz furyası ne zaman bu millete musallat oldu bununla birlikte dilimize dinimize de yabancı olduk mesele bu. yoksa sor dedelerine nenelerine laik birey olarak takılmıyolarsa hayatlarına dediklerimi onaylacaktır.
--spoiler--
Bir gün bir Molla tepeden aşağı yuvarlanıp, tekrar tepeye çıkan ve tekrar tepeden aşağı yuvarlanan bir adam görür ve sorar: -sen ne yapıyorsun böyle? adam, ibadet ettiğini söyler. Molla, "ibadet öyle edilmez, gel sana namazı öğreteyim" der ve adama namaz kılmayı öğretir. Adam mollaya teşekkür eder, molla kızıl denizde kayığıyla yol almaya devam ederken, namaz kılmayı öğrettiği adamın suyun yüzünden koşarak kendine doğru geldiğini görür ve adam soluk soluğa "secdeye nasıl varılıyordu?" diye sorar. Mola bu adama döner ve şöyle der: -sen ibadetini bildiğin gibi yap. adam her gün aynı saatlerde tepeden aşağı yuvarlanarak yaptığı ibadetine geri döner.
--spoiler--
arapca farz değildir, daha fazla acıklama yapmama gerek var mı... ? (: