bugün

her zaman kucağımdan inmeyecek olan dostluktur.
hrant dink' in dediği gibi ancak türkler kabul eder, ermeniler unutursa gerçekleşebilecek dostluktur.
https://www.youtube.com/watch?v=u557U70KlnM
turklerin yalniz anadoludan cikib gitmesi halinde mumkunur. ermeniler cok kinli ve kendi cikarlari icin annesini bile sata bilecek bir irkdir.
Ermenilerin asla yanaşmayacağı ve hala daha Türk düşmanı nesiller yetiştirdikleri için olmayacak olan dostluktur.keşke dünyadaki tüm uluslar bizim gibi olsa.
siyasi olark kızışsakta asla bitm bitemez dostluktur. siasi çıkarlar uyuşmyabilir fakat bu halkların arasındaki kardeşliğe gölge düşüremez.
rusya ya her gidişimde beni havaalanından alan bir ermeni vardı ibneye * havaalanlarında satılan bir şişe rakı iki kadeh götürmüştüm de sevinmişti gariban. türk ermeni dostluğu adına güzel bir uygulamaydı benim açımdan.
Ermeniler aynı bu şeklide devam ederse, Asla olmayacak rüyadır.
Olmayan şeydir .
Olmayandır. Ermeni halkı geçmişte yapılan dostluk tekliflerini reddetmiştir.
Araya kan girdiğini düşünürsek zor olandır.
Diaspora ile uzlaşı olması şu an için zor. Rüzgarı arkalarına aldılar, anlaşmaya yanaşmazlar.
Arada Karabağ savaşı vs gibi birbirimizin gırtlağını kesiyoruz ama olsun o da kardeş kavgası herhalde.
kimsenin izin vermeyeceği bir durumdur çünkü türk ermeni düşmanlığı çok kazançlıdır uluslararası siyasette. bitcoine değişilmez.
artık imkansızdır.

meşhur hikayedeki gibi bendeki kuyruk acısı sendeki evlat acısı artık asla dost olamayız.

Bir zamanlar yoksul adamın biri bir yılanla dost olmuş. Adam ne zaman başı sıkışsa, darda kalsa, yılanın kuyusunun başına gidermiş. Orada bekler; yılan da kuyudan çıkıp adama bir altın lira verirmiş. Bu hep böyle sürmüş.

Derken aradan uzun yıllar geçmiş. Adam bir gün hastalanmış. Yataktan kalkamaz olmuş. Sonra oğlunu çağırmış. Oğluna demiş ki: “Filanca kuyunun yanına git. Orada bekle, bir tane yılan çıkacak oradan. O yılandan korkma dosttur o yılan. Yılan sana bir altın lira verir onu alır gelirsin” demiş.

Neyse çocuk gitmiş kuyunun başına, beklemiş. Yılan gerçekten çıkmış ve yere bir altın lira bırakmış. Çocuğun aklından şeytanlık geçecek ya, kafasından geçirmeye başlamış: “Demek ki kuyu altın dolu! Ben bu yılanı öldürürsem; kuyudaki altınları çıkartır zengin olurum.” demiş. Ve yerden hemen bir taş almış. Taşı yılana fırlatmış. Yılanın kuyruğu kopmuş. Tabi yılan da can havliyle çocuğun üstüne atlayıp ısırmış. Çocuk zehirlenip ölmüş.

Aradan zaman geçmiş. Ve adam iyileşmiş. Adam aslında bilgeymiş. Ve olayın iç yüzünü de bilmekteymiş. Bir süre sonra kuyunun yanına gitmiş. Sonra yılan da çıkmış. Adam yılana bakmış, bakmış, bakmış ve demiş ki: “Yılan kardeş, bizim çocuk bir densizlik yapmış ve cezasını da bulmuş. Ama biz dosttuk ve yine dost kalabiliriz” demiş.

Ama yılan bu teklife yanaşmamış. “Yok yok bu imkansız” demiş.

“Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı olduktan sonra artık biz dost olamayız” demiş…
Osmanlı döneminde dahi olmayan dostluktur

Hristyan Ermeniler vergisini (cizye) verir yaşardı bu kadar

Yoksa haçlı seferlerinden beri batıdan gelen haçlılara destek olan ermenilerin Osmanlı'nın güçlü olduğu dönemde isyan etmeme sebebi hem Ermenilerin yaşadığı yerin etrafının müslümanlarla çevrili olması hem de Batı'nın oraya destek olacak gücünün olmamasıdır

Rusların güçlenmesinden sonra bitlerinin nasıl kanlandığını biliyoruz.
türkler açısından gayet mümkündür, fakat ermeniler açısından pek mümkün değildir. zira ermenler toplumsal olarak anormal derecede takıntılılar. misal biz 24 nisandan 24 nisana ermeni olaylarını hatırlar ve sinek vızıltısı gibi sallamazken, adamlar yılın her dönemi bu travmayı yaşıyorlar.