bugün

ewan mcgregor ile scarlett johansson'un başrolü paylaştığı güzel konulu film.ilginç senaryosu,bir melek kadar güzel olan scarlett johansson'u ve efektif sahneleriyle izlenmesi gerekenlerden.
ütopik bir aksiyon filmi
tüm film, gerek hikayesi, gerekse sahneleri bir yana scarlett johansson bir yana.

--spoiler--
hikaye mantık olarak villagei andırıyor denebilir. al villagei, şimdi biraz bilim kurgu, biraz aşk, çok fazla aksiyon ekle; aha da aynı oldular. insan kopyalarını yetişdirdikleri bölüm de matrix ten birebir alınmış gibi. bir de bu başroldeki iki arkadaş çok şanslı tipler. her başrol böyle olabilir, ama bunlar apayrı; hem yeterli bilgi ve deneyimden yoksunsun, hem de koca koca helikopterleri, tuhaf makineleri takır takır bitiriyorsun. * sabun köpüğü gibi biraz, ama scarlett var işte. *
--spoiler--
ilk yarısını göz kırpmadan izlettiren ama ikinci yarısında silah sesleri ve araba çarpışmalarının baydığı michael bay filmi.
(bkz: Lincoln Six Echo)
(bkz: Jordan Two Delta)
abartı çok fazla, kurgu berbat, mantık hataları saymakla bitmez ama yine de 2 saatimi verdiğim film. yazık oldu mu? evet çok yazık...
yonetmen mıchael bay, "klonlama" uzerıne dusunmeye ıtmektedır.
--spoiler--
bir aksiyon filminde olabilecek tüm absürdlükler var, hani bi matrix gibi işin felsefi yanına da hiç girmemiş.

klonlayan manyak bi bilim adamı var kötü, içerden adam kaçıyor dış dünyaya, dedektif son anda iyi çıkıyor esas kız ile esas oğlan * sevişiyorlar falan hep aynı. yok lan kadro da iyiydi hani, gerçi ortada habire bön bakan scarlett johansson gerçeği de var ama ewan abime yazık olmuş.
--spoiler--
filmin sonunda "e peki noolcak şimdi bu klonlar? saldınız çayıra kim kayıra? müşteriler naapıcak şimdi? ya bu klonlar uyanık çıkıp ne biliim banka soyarsa, katil olursa ya da gerçeklerini öldürüp yerine geçerse ya da ne biliim hiçbişey yapmasalar bile... olmaz abi ya. ya da ya müşteriler bu sefer kendileri bu klonları sigorta için evlerinde bi yerde hapsederlerse vsvs noolcak?" gibi bir sürü soru uyandı beynimde...
kiminin yere göğe sığdıramadığı, kiminin yerin dibinden cıkarmadığı film...

buradan filmin yiönetmenine sormak istiyorum, ne yaptın michael? * *
puma ve msn reklaminin bolca yapildigi izlenir bir aksiyon filmi.
oyuncu seçimiyle ve kurgusuyla oldukça başarısız film.
ilk yarısı bilim kurgu, ikinci yarısı ise aksiyon olan film. kaliteli bir senaryosu olsa da aksiyon sahnelerinin gereksiz fazlalığı ve "hadi lan" şeklinde tepkiler verdirten kaza sahneleriyle, insanı sonlarına doğru baymaya başlıyor affedersiniz.
teknoloji-yıl karşılaştırması da tutarsız olmuş kanımca. 20. yüzyıldan kalma nokia telefonlar, jet motorlu uçan motorsikletler, 2050'den önce icat olmasını beklemediğim xbox'lar, 1992 yapımı mini chopper'lar... hepsi bir arada.
(bkz: scarlett johansson)* *
baş kahramanımız esas oğlan, kopyası olduğu orijinal adamın evine gider. konuşmaları sırasında

--spoiler--
-ürününüz için kaç lira verdiniz?
-5 milyon dolar.
-çok değil mi?
-hayatım için az bile.
--spoiler--
sernaryo fikri müthiş ama aksiyon sahnelerindeki mantıksızlık nedeniyle bir türlü budur işte! diyemediğim film.

burdan sonrası izleyenler için;

--izleyenler icin--
en başta kaçan ilk klon henüz 3 yıldır hayattadır. Kaldı ki klonlama merkezinin sahibi klonların 5 yaşındaki bir çocukla eş değer bir beyin yapısı olduğunuda yardımcısına söylemişti. Peki bu 5 yaşındaki çocuğun aklına sahip klon nasıl olurda araba, ucan motoru biner binmez profesyonellere taş çıkartırcasına kullanmasını nereden öğrenmiştir. Hadi onu geçtim, yahu gaz fren nedir diye de sormaz mı vitesleri filan..

Klon ve orijinal i yanyana geldiğinde klon ufak bir psikoloji oyunuyla orijinali vurdurmuştu. Nasıl olurda onun asıl kimliğini öğrenmediklerinden emin olup tekrar klon üssüne gidebiliyor? bir de 55. kattan asagıya düşüp ufak bir cizikle kurtulan esas oğlan olayıda pek bi ilginç...
--izleyenler icin--
(bkz: distopya)
bu akşam 20:00 da kumbara sanat'ta gösterilecek film.
birde atari oyunu vardı bunun. oynaması çok zevklidir.
aksiyon sahnelerinin kötü senaryosununda bir o kadar iyi olduğu Michael Bay filmidir.

muhtemelen flycami yeni yeni kullanmaya başlamışlar. işin bokunun çıktığı apaçık ortada.
safranbolu'da zaman belgeseli geldi aklıma zoom'un ilk kullanılmaya başladığı yıllarda çekilmişti.*
bütçesinin hakkını veren bir film. özellikle otobandaki araba takip sahneleri enfesti. filmin sonuna kadar izleyici sıkmayan tempoda bir aksiyon ve sürükleyicilik ile daha önce bir çok filmde işlenmiş klonlama mevzusuna başarılı bir senaryo ile daha başarılı bir bakış açısı sunmuş. tabi her filmde olan bazı mantık hataları ve reklam bolluğu bu filmde de var ama artılarının bol olması bunları kapatıyor. steve buscemi her zaman ki gibi varlığıyla filme çok şey katmış.
film, ilk dakikadan itibaren farklı bir sentez sunuyor. önerilir.
izleyince ''ulen bu kareler bana bi yerden tanıdık geliyor ama, hayırlısı'' diyebileceğiniz, goradan bir yıl sonra çekilmiş bir michael bay filmi.

yemek almak için sıra beklenmesi, herkesin aynı kıyafetler giymesi, zenci ve beyazların olması, başrol oyuncusunun iki karatker olması vs. vs. birçok birbirine benzeyen nedenden ötürü bana gorayı hatırlatmıştır.

yoksa artık bizde mi taklit ediliyoruz?
yanlış hatırlamıyorsam ecof empires da böyle bir harita vardı. *
Bence Michael Bay sinemasının en dişe dokunur filmi ve şimdilik zirvesidir. Elbette ki tipik ''Bay'' aksiyonu dolayısıyla yeterince abartılıdır ama olsun anlatmaya çalıştığı bir derdi vardır. Gelin görün ki gişede yerle yeksan olmuş hatta dibe vurmuştur. Ewan McGregor, Scarlett Johansson, Sean Bean ve adamım Steve Buscemi'li kadrosuyla favori filmlerim arasındadır.
(bkz: aldous huxley)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aldous_Huxley