bugün

Üzerine pek düşünmediğim varlık ya da yokluk, bilemiyorum işte sorun da burada.
"Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?"

(bkz: ömer hayyam)
Felsefe 101 dersi almadan hakkında yorum yapılmaması gerekendir.
yazım camiye gitmiştim olmaz mı, felsefe 101 dersi şart mı yaaa:/
tanrı; insanlar üzerinde yaratan, seven, sahiplenen herşeyin ondan geldiğine inandıran din adamıdır.

(bkz: hayali karakter)
Olmasını umduğum varlık, hepimiz tanrı ya da onun kılığında olan devlet, baba, doğa, sistem, bilim vb ihtiyacımız var. Ama varmışlar gibi hareket edemeyiz. onlara olduklarından fazlasını yüklemenin anlamı bencilliktir. var umuduyla öleceğim. olmama durumu, cehennemden ağırdır.
aslında tanrı tanımının evrimsel sürecine bakacak olursak direk tanrısızlığa gittiğini görürüz.
mesela eksi tanrılara bakarsak insanı tamamen görürüz. mesela tanrılar yer, içer, sıçar, seks yapar, hatta tecavüz bile eder. ancak daha sonra insanın soyut algısı gelişince tanrı daha soyut yere kaçmıştır. bugün mesela inanılan tanrı daha soyut ifade ediliyor ve paganist yanı kalkmış durumda.
fakat putperest yanı kalkmış mıdır?
hayır tabi ki, tanrı gene sinirleniyor, kızıyor, tuzak kuruyor, lanet okuyor, hatta yemin etmişliği bile var. bu insansı özellikleri nasıl putperestler resimle heykelle ifade ediyorsa tek tanrıcı yada ibrani dinler de bunları daha soyut şekilde ifade ediyor. yani aslında putperestlik devam ediyor ve insan tanrıyı asla kendi dışına çıkartamaz.

mesela civcivler( ki benim evlatlarım olurlar) bir tanrı tasviri yapsaydı özünde o somut olarak civcivin fiziksel özelliklerini soyut olarak ise mizacını yansıtırdı.
yani bu örneği şu yüzden verdim. bir civciv asla kendi dışına çıkıp bir algı oluşturamaz, yarattığı her şey kendinden bir parça taşımak zorunda.

ha şimdi evrimsel sürece baktığımız zaman monoteist algı daha da soyuta gidip tüm insani özelliklerden arınmış bir tanrı kavramına evrilecek ve bu kavramın da içi git gide boşalıp en sonunda hiçliğe dönüşecek. ( için boşalacak çünkü insan ona ne atfederse o kendi üzerinden tanrı algısı oluşturacak ve tanrıyı aslında insanlaştıracak)

evrimsel sürece bakınca ateizmin gayet de fikri olarak arttığı da görülür ki bu da benim düşüncemle gayet paraleldir.

bu tabi ki sadece tanrı tanımı üzerinden giden bir evrimsel süreç ve görürsünüz ilerleyen dönemde tanrı tanımı tüm soyutlamalardan( insani değer atfetmekten) tamamen arınacaktır.
beynim yine bir şeyler fısıldadı bana. dedi ki tanrı acaba intihar etmiş olabilir mi? varisi olarak insanı yaratıp kendini de yok etmiş yahut bir mumya gibi vampir gibi uyku moduna almış olabilir mi? insanoğlu varacağı en son noktada tanrıyı bulup ona dokunacak ve onu bu uykusundan uyandıracak mı? tanrılık da bir yere kadar sonuçta sıkılıp böyle bir oyun oynamış olabilir. aksi takdirde neden müdahale etmediği anlaşılamayan öyle şeyler var ki.
yöneticilerin kabul edilmeyecek istek ve arzularını maskesi arkasından istedikleri hayali karakter.
not: tanrı olarak lanse edilen oluşumlar yöneticilerin ta kendileridir, istekleri de yöneticilerin istekleridir, savaşın, öldürün itaat edin tanrı isteği olamayacak kadar saçma.
dün dua ettim bugün kabul oldu. belki tesadüf belki de tanrının bir güzelliği. varsa kendisine teşekkür ederim yoksa da keşke olsaydı derim.
sanki bir sanrı.
sanıyor musunuz ki şu an bizi izliyor? ben onun var olduğuna inanıyorum ama o şu an kesinlikle uyuyor. saldım çayıra mevlam kayıra hesabı.
Neden bir yaratıcıyı hep çok iyimiş, çok düzgünmüş, çok adaletliymiş gibi düşünmek isteriz? Olup olmadığını bile tam bilmiyoruz ama var olduğunu ele alalım. Ya bu varlık kötülükten, bize acı çektirmekten zevk alıyorsa... durdurabilecek gücü olduğu halde gencecik kızların tecavüze uğrayıp acı çekerek ölmesine izin verip keyifle oturup izliyorsa, bir çocuğu engelli olarak doğdurtup ailesinin hayatı boyunca üzüntü içerisine girmesine sebep olup bundan mutlu olan bir sadistse. Bir yaratıcı varsa illaki hepimizi koruyup kolluyor, bizi cik siviyir şekillerine girmeye gerek yok. Tanrı varsa bizimle eğlendiğini düşünüyorum. Herşeye gücü yeten sonsuz bi varlığın bizim gibi basit insanları önemseyip iyiliğimizi düşüneceğini zannetmiyorum.
yaradılanı severim, yaradandan ötürü.
(bkz: kami)
(bkz: american gods)
Çoğu zaman ihtiyaç duyulan ama olmadığı bilindiğinden hayatı daha fazla zora sokan hayali varlık. Lan biz küçükken önce senin ne kadar iyi biri olduğunu öğrenip seni benimsedik sonra allah bizi dinliyor, duyuyor, dualarımıza cevap veriyor diye öğrendik. Her kötülük yapanın cehennemde cezasını çekiceğini bildiğimizden biri kötülük yaptığı zaman sana havale ettik. Sonra ufaktan bi merak, sorgu, soruşturma falan senin olmadığını farkedince insanın hayatı anlamsızlaşıyor. Düşünsenize bunca yıl duvarlara karşı ağlayıp, yalvardığınızı, kötü insanların cezasını çekip yanacağı bir öbür taraf olmadığını anladığınızı. Bunların farkına varmak daha aklı sikinde olan bir ergen için çok zor şeyler. Ateist olalı 4 yıl falan olduğu için insan biraz daha alışıyor ama bazen diyorum keşke çok fazla sıradan olsaydım, hiç sorgulamasaydım, düşünmeseydim. Ateist olmaya kolaya kaçmak diyolar ya emin olun inanmaktan çok daha zor. Bu koca dünyada yapayalnız olduğunu bilmekten daha zor birşey yoktur eminim.
daha önce başını secdeden kaldırmayan, namazı bittiğinde saatlerce dua eden bir insanın, şimdi bir tanrının bir yerlerden kendisini izlediğine kesinlikle inanmaz oluşu mu; yoksa daha önce allah'sızın önde gideni olup, şimdi dünyanın en hassas müslümanı olan bir insanın değişimi mi daha gariptir? bu sorunun cevabını gerçekten çok merak ediyorum. bu bahsettiklerimden biri abim diğeri ise arkadaşımdır. ikisi de inancını ya da inançsızlığını uç noktalarda yaşardı. nasıl oldu da böyle değiştiler? sanki arkadaşım abime, abim de arkadaşıma dönüştü. peki bu ikilemin, bu paradoksun arasında kalan ben, hangisinin doğru olduğuna nasıl karar vereceğim? hangisine inanmalı, hangisine güvenmeliyim? en iyisi kendi yolumu çizmeliyim. herkes için en iyisinin olması dileğiyle. tanrı varsa tüm insanları kucaklaması dileğiyle..
tanrımında ciddi sıkıntılar olan kişidir. eğer bir tanrı varsa tek sonsuz tanrı olabilir ve onun dışında hiçbir şey sonsuz olamaz. neden? çünkü sonlu olan bir şey sonradan yaratılan şeydir ve sonsuz bir öncesi olmadığı gibi sonsuz bir sonrası da olamaz. daha geniş bir ifadeyle öncesi ve sonrası olamaz.
ayrıca sonsuzluk sonradan çıkmayan bir şey olduğu için salt tanrı varsa tanrıya atfedilebilir çünkü başka bir şeyin de sonsuz olduğunu kabul edersek o yaratılmadan( sonradan ortaya çıkmadan) var olmuş oluyor.
bu tanrı tanımını da böylece açıklamış oldum izninizle teşekkürler.
eğer tanrının varlığını sorguluyorsan bu hayatta; birini "çok" sev. göreceksin ki en kısa zamanda elinden alacaktır. bundan daha büyük bir kanıt mı olur ?
Kimine göre Allah kimine göre isa kimine göre thor kimine göre zeustu ve hatta Afrika'da binlerce din bardı hepsi başka Tanrı'lara inanırlardı o kadar çok Tanrı vardı ki nüfüs sayımı yapılsa insandan fazladır . Ama sonuç olarak hepsi gitti insan hala duruyor .
ilah.
"Tanrı gibi düşünebilseydik tanrı olurduk"
binlerce yıldır inanılan bir varsayımdan fazlası değildir, büyük bir güç olarak görülüyor haliyle yöneticiler, din adı altında onunla görüştüğünü iddia ederek, tanrı maskesini ele geçiriyor ve arkasından kendi istek ve arzularını sunuyorlar, tekrar etmekte fayda var, tanrıyı dinler ortaya atmadı, binlerce yıldır inanılan saçma bir var sayım. tanrı var o halde muhammed deve kuyruklu insan başlı kanatlı at ile tanrının yanına gidip onunla gerçekten görüştü sonucuna varanlar var, yapmayın bunu.
Türkler istanbul'u alırken neredeydi acaba Tanrı? Peki, buna ses çıkarmayan Tanrı bu kez Viyana'da niçin bize yüz vermemişti mesela?

Tanrı'yı arabanızın freni patladığı zaman hatırlıyorsanız, çok büyük bir ihtimalle o freni onarmayacaktır.

Bendenizin Tanrisi, Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin Tanrı anlayışı gibidir.

Bu felsefeye göre, Tanrı belli hiçbir "yerde" değildir, her yerde ve her şeydedir. Tanrı BiR ve TEK'tir, her yer ve her şey de bir ve tektir. Bir kum tanesi benim hem parçam, hem de kardeşimdir.

Fizik yasaları Tanrı'nın emirleridir. Matematik, Tanrı'nın yazdığı şiirdir.

"Sureti", sen baktığın zaman ete kemiğe bürünür, pardon, yani proton ve elektron kılığına girer. Görüntüyü sen yaratırsın, bu bir yanılgıdır, asıl Yaratan hep o perdenin arkasındadır. Onu göremezsin, bir yerde ararsan bulamazsın, çünkü aynı zamanda senin içindedir. Hem içinde, hem dışında.

Tanrı, ateşler ve dumanlar çıkararak dağların tepelerine inmez, "komşunun karısına sulanmak yasaktır" gibi basit emirler yağdırmaz,Meryem Ana'yı hamile bırakmaz, elinde gönye ve pergel taşımaz, savaşlara, maçlara, tartışmalı pozisyonlara ve hakem hatalarına da karışmaz...
Olup olmadığını bilmediğimdir. Varsa bu hayatı biye yarattı soruyorum ona.
Niye yarattın bu hayatı sen ya?