bugün

aslında fehmi koru'dur. zaman gazetesinden bu yana iki karekter olarak yazar. ama taha kıvanç'ın uslubu fehmi koru'dan farklıdır.
fehmi koru'nun daha çok derin ilişkileri ve olayları irdelerken kullandığı mahlastır. gerçek kimliğiyle gündelik olaylar hakkında yazar.
Müstear isminin Öyküsü

Fehmi Koru Zaman Gazetesinde Taha Kıvanç; mahlasından önce Bülent Şirin takma adıyla 13 yıl yazar. Şirin kısa zamanda tanınır ve ilgiyle okunur. Ancak, bir süre sonra deşifre olduğu için Şirin kimlik değiştirmek zorunda kalır. Koru: "Şirin benim kızımın adı, Bülent de sevdiğim bir isim. Bülent Şirin imzalı kulislerin benim tarafımdan yazıldığı çok yaygın bir bilgi haline gelince ben de yazıları kestim." Aradan bir süre geçtikten sonra o alandaki ihtiyaç sürdüğü için isim değiştirilerek yazılara devam edilir. Taha Kıvanç böyle çıkar ortaya: "Taha benim oğlumun adıdır. " Aslında Bülent Şirin de gerçek değildir. Bu isimlerin baş kahramanı anne ve baba tarafı da Yugoslavya Prizrenli esnaf bir ailenin çocuğu, gazeteci Fehmi Koru'dur
http://www.selsus.com sitesinden alıntıdır.
derin analizlerle örülü yazıların yazarı. fehmi koru ismiyle yazdıkları daha hafif yazılar olmakla birlikte bu müstear ismiyle yazdığı yazılar çok daha derin, araştırmaya ve analize dayalıdır. hakikaten sağlam yazıları vardır.

http://www.yenisafak.com.....11.2006&y=TahaKivanc

(bkz: ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz)
(bkz: yazıyor)
emin çölaşan "usta"nın kendisine ayar verdiğini düşünenler için, tarih sayfalarından bir... amaaan neyse işte, linkler aşağıda:

episode i - büyük iddia:
taha kıvanç: http://www.yenisafak.com....04/aralik/23/tkivanc.html
emin çölaşan: http://hurarsiv.hurriyet....x?id=283378&yazarid=5

episode ii - "ay bana bir haller oluyor":
taha kıvanç: http://www.yenisafak.com....04/aralik/24/tkivanc.html
emin çölaşan: http://hurarsiv.hurriyet....x?id=283706&yazarid=5

episode iii - korku tramvayı:
taha kıvanç: http://www.yenisafak.com....04/aralik/25/tkivanc.html

final episode - "tekzip, soğuk yenen bir yemektir":
emin çölaşan: http://hurarsiv.hurriyet....x?id=320460&yazarid=5

(taha kıvanç'ı ya da neyse işte fehmi koru'yu, emin çölaşan maçları haricinde zerre-i miktar sevmediğimi de buraya şerh edeyim.)
fehmi koru'nun fake nicki.
(bkz: klon)
fehmi koru tarafından çifte maaş almak için uydurulmuş karakter. çifte sigorta ve çifte maaş işini halletmiş olmakla birlikte çifte pasaport işini halledememiştir. bu sebeple taha kıvanç'ı mülteci gemilerine bindirip yunanistana kaçırtmayı hedeflemektedir. şimdilik fehmi koru'nun maaşı ikisine de yeterli. Taha kıvanç ileride yunanistan'da iş sahibi olunca borcunu öder diye düşünmektedir
Taha Kıvanç aslında gerçek bir isim değildir. Gerçeği Bülent Şirin'dir. O zamanki sahibi Alaaddin Kaya'nın teklifi üzerine, çıkmaya başladığı Kasım 1986'da başına geçip daha sonra onüç yılını geçireceği Zaman gazetesinde Kulis'i başlatan Bülent Şirin'dir. Şirin kısa zamanda tanınır ve ilgiyle okunur. Ancak, bir süre sonra deşifre olduğu için Şirin kimlik değiştirmek zorunda kalır: "Şirin benim kızımın adı, Bülent de sevdiğim bir isim. Bülent Şirin imzalı kulislerin benim tarafımdan yazıldığı çok yaygın bir bilgi haline gelince ben de yazıları kestim." Aradan bir süre geçtikten sonra o alandaki ihtiyaç sürdüğü için isim değiştirilerek yazılara devam edilir. Taha Kıvanç böyle çıkar ortaya: "Taha benim oğlumun adıdır." Aslında Bülent Şirin de gerçek değildir. Bu isimlerin baş kahramanı anne ve baba tarafı da Yugoslavya Prizrenli esnaf bir ailenin çocuğu, gazeteci Fehmi Koru'dur. Kendisine göre Taha Kıvanç'ın Fehmi Koru olduğunun anlaşılması ile Türkiye'nin en çok bilinen sırrı deşifre edilmiş olur.

http://www.biyografi.net
fehmi koru'nun zaten bu köşeyi kendisinin yazdığını saklamamasına rağmen neden hala iki farklı isimle yazdığı anlaşılamamaktadır.

bakınız serdar turgut, ne güzel hiç müstear isim falan aramadan, çatır çatır iki köşe yazıyor, bunun anlamı nedir ki?

taha kıvanç'ın 11 ocak tarihli yazısıından bir bölüm; "Transferim için yabancı ortak arayan Akşam'da peşpeşe beni 'ti'ye alan yazılar çıkıyor. Sonuncusunu bizzat yayın yönetmeni yazdı.

Hem de iki yazıyla. Önce, Cumhurbaşkanı Gül'ün uçağında seyahat eden gazetecilerle ilgili fotoğraf karesinde yalnızca elimin gözükmesinden hareketle ironik bir yazı kaleme aldı Serdar Turgut, ertesi gün adımı başlığa çıkardığı bir yazıyla konuyu sürdürdü."

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=104583,10,104
kendini çok zeki zanneden bir dincinin* masum insanlara bodoslama giydirebilmek için kullandığı ''fake nickname''.
Türkiye'nin Harvard mezunu iki gazetecisinden biri. Diğeri Fehmi Koru.
bugünkü yazısında fena halde sözde merkez medya ya çakmıştır ve yandaş olmakla suçlanan medyanın zaruriyetinden bahsetmiş olan yazardır.

--spoiler--
Milletin helâl oylarına ipotek koyarak birbiri ardına yarım iktidarlar çıkarma becerisini gösteren 'merkez medya' nasıl karaya oturdu? Frankfurt'ta yapılan zirveyi deşifre eden, Tirilye Lokantası'nda askerin yönlendirdiği 'ikinci Anayol Hükümeti' projesini berhava eden, 'makul çoğunluk' sloganıyla helâl oyları yeniden ipotek altına alma girişimlerini birbiri ardına boşa çıkartan 'merkez-dışı medya' kayalığına...
1 Mart (2003) tezkeresine giden yolda 'merkez medya' Bush goygoyculuğu yapıp askerlerimizi mehter marşı eşliğinde sonu artık iyice görünen maceraya sürükleme çabasındaydı; 'merkez-dışı medya' o balonu iğneleyiverdi. O günlerin Amerikancı darbe girişimlerinin hemen hepsine merkez medya içinde yuvalanan işbirlikçiler çanak tutarken, 'merkez-dışı medya'nın kalemleri onların iplerini pazara çıkarmakla meşguldü.
Ergenekon örgütüyle ilgili ilk haber ve yorumlar nerede çıktı? Balyoz ile başlayıp Eldiven, Sarıkız, Yakamoz, Ayışığı, Kafes gibi darbe girişimlerinin haberlerine yer vermemek için direnirken 'sözde merkez medya', onların dışında kalan gazeteciler millet-karşıtı bütün planları berhava etmek için kolları sıvamışlardı.
Buradan kimbilir kaç kez "Geçmiş olsun" dileklerimi ilettim 27 Mayıs (1960) sonrasında oluşmuş medya düzenini 'merkez medya' adıyla günümüzde sürdürenlere...
Milletin tercihini 2002 ve 2007'de iktidara yansıtmamak için canla başla çalıştılar, ama istedikleri olmadı... Geçmiş olsun.
Askerlere 27 Nisan (2007) 'e-muhtırası' yayınlattılar, ardından CHP'nin Anayasa Mahkemesi önüne 367 ucubesini dava olarak götürmesini sağladılar, Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamasın diye... Geçmiş olsun.
AK Parti için kapatma davası açıldığında sevinçleri kursaklarında kaldı... Geçmiş olsun.
Anayasa değişikliklerine de, referandumda 'Evet' oylarının öne geçmesine de karşı çıktılar... Yine geçmiş olsun...
Şimdi de CHP'nin yeni genel başkanından yüzde 40'ın üzerinde oy getirecek bir Bülent Ecevit çıkarmak için göbek çatlatıyorlar; ne çare, 'merkez-dışı' saydıkları medyanın gündeme taşıdığı konular sayesinde planları çatırdamaya başladı.
Demek 'merkez-dışı' sayılan medyadaki gazeteciler 'başarısız' imiş ha!
--spoiler--
taha kıvanç nasıldır, kimdir beni çok ilgilendirmez ama kaddafi hakkında yazdığı 2 yazı, kaddafi nin neden öldürüldüğü ve dünyadaki kuvvet dengeleri hakkında çarpıcı bir bakış açısından bakmamızı sağlıyor.
http://www.haber5.com/tim...z-ettiler-yazisi-14944.aw
http://www.iyibilgi.com/artikel.php?artikel_id=28932