bugün

korkutucuydu. evde yilan besliyordum ve gayet de basariliydim besleme konusunda. ama bir gece yilanlardan birisini kafes gibi seyden kaciriyordum ve evin icinde bir yerlerde oldugunu biliyordum ve bu beni cok korkutuyordu. zaten isin sacmaligi burada korkuyorsan ne besliyorsun besliyorsan neden korkuyorsun. sonra uyandim. bu entry i girerken bile ayagima bir sey degmis gibi oldu odum koptu amina koyayim.
(bkz: NEDEN BEN DEDE)
sevişiyordum, sonra boşalmışım.
şu son 1 ayı kabusmuş gibi gördüğüm rüyamdı uyanıyordum eski yaşantıma devam ediyordum sevgilime anlatıyordum gülüyorduk falan.
diş fırçasına macun sürüyordum, rüya tabirine bakacağım ama şimdi saçma sapan birşey çıkacak boşver *
asker olmuştum. Bi bavulu kaçırmam gerekiyodu. Öyle boş boş kaçıp saklanıyodum bir yerlere.
son olarak gece vakti köy yerinde dolaşıyordum, musallat 2 den fırlamış bir teyze eğlence mi arıyorsun? öyleyse gel dedi. her rüyada olduğu gibi sonunu hatırlamıyorum. mutlu son ile bitmiş olabilir.
salondaki masaya önünde bir matematik soru bankası kitabıyla oturmuş abla beni, bir matematik sorusu göstererek onu yapamazsam öldüreceğini söylüyordu. o kadar ciddiydi ki gözlerimi açtığımda tüm aile fertleri odadaydı bağırmışım da ondan.
sevdiğim, dostum dediğim birini kaybediyordum bir şey yapamıyordum.*
ruyamda kıyametın koptugunu gordum. Cok korkunctu.
bugün öğlen dalmışsım maç izlerken;
güzel bi arapası geldi tam şut çektim, telefon çaldı. gol oldu mu olmadı mı öğrenemeden uyandık, talihsizlik.
istanbul üniversitesi hukuk fakültesini kazanıp memnun olmadığım rüyadan bahsetmek bile istemiyorum.

(bkz: insanoğlunun doyumsuz olması)
Pek iç açıcı değil ama tuvalet bulamıyordum ve epey sıkışmıştım. Büyük hem de.
freddy kruger, jason voorhees, michael myers ve leatherface tarafından kovalanıyordum. tam kurtuldum derken bi zombi beni yakalayıp yiyodu.
büyük balıkların olduğu bi denizde yüzüyodum.
o kadar uzun zaman oldu ki hatırlamıyorum. Ama arada bir ( kabus olmamak koşuluyla) olsa fena olmaz.
hippi kız gülerek yaklaşır. çantasını gösterip içinde polis sireni olduğunu söyler. şüphelenildiğini anlar anlamaz çantaya davranır ve büyük, beyaz bir Tavşanı kahramanın kafasına doğru atar. refleksleri sayesinde eğilip kurtulur ancak birden ayağının altında yer edinen yavru Tavşanları ezmemek için büyük uğraş verir. yavrularının tehlikede olduğunu gören büyük ve beyaz tavşan kahramanımızı kovalamaya başlar...

not: işte o an yataktan düşerek uyandım amina koyim
kilit rolü isa abimizin* oynadığı gerilim bir rüya gördüm sözlük.

çok sıkıldığım günlerden yine bir gece;
yeri-duvarı sanki kanla sıvanmış bir koridor, koridorun sonunda belli belirsiz bir oda. Odaya giriyorum; odanın ortasında bir masa, masanın üstünde karnı burnunda bir kadın, elbisesi ve etrafı yine kanlı. kadın ıkına sıkıla doğurmaya çalışıyor ve bir çocuk doğuruyor da. lakin çocuk ölü doğuyor. bunun üzerine kadın hiçbir şey olmamış gibi elime bir çift ta. ak* tutuşturarak "bunu isa abine götür, o ne yapacağını bilir." diyor*. ben de gıkımı çıkarmadan o ta. akları alıp aynı koridordan geçerek isa abinin odasına götürüyor ve masasının üzerine bırakarak "bunları abla gönderdi, 'isa abin ne yapacağını bilir' dedi" diyorum. O da ta. akları alıp, evirip çeviriyor, * "çitlenir ki la bunlar" deyip ta. akları kuruyemiş soyar gibi soymaya başlıyor. içlerinden fıstık çıkıyor ve onları ağzına atıp bir güzel yiyor. olayın şokuyla uyanıyorum.*
pazartesiyi salıya bağlayan gece görmüştüm. bizim okulun konferans salonu (inan kıraç salonu) sahnesinde galatasaray-fenerbahçe derbisi oynanmakta. ben nedense sahadayım (beşiktaşlıyım amk) işin en ilginç tarafı da dwyane johnson'ın hatta onun wwe'deki karakteri the rock'ın galatasaray için oynaması. maçın ortasında emre belözoğlu kendisine atılan bozuk paraları toplamaya başlıyor küfrede küfrede, johnson buna cevap verince tartışmaya başlıyorlar. emre en sonunda "al amına koyayım" tepkisiyle topladığı bozuklukları seyirciye atıyor. ben duruma gülerken sahneden düşüyorum ve uyanıyorum.

2 gündür unutmadım bak bunu, pek başıma gelmez.
Her seferinde daha enteresanını göremem diyen şahsımı yanıltan rüyalardır. Rüyada oğlunun gittiği kreşin binasının aslında 90'lı yıllarda işkencehane olarak kullanıldığını ve binada cinlerin hayaletlerin (!) cirit attığını görmek, gene aynı rüyada ne cini lan diye dalga geçip bak şimdi şöyle çağırıyorlarmış diye ayak üstü bir seansa katılmak, cinin içine girdiğini hissedip "varlaaarrr" diye bağırarak uyanmak örnek olarak verilebilir.
Tarafımca görülmüş olandır. Neil Amstrong'la beraber aya inmek üzereyiz fakat kabinden ilk önce kim çıkacak bunun tartışmasını yaşıyoruz.

Amstrong "su küçüğün, söz büyüğün" diyerek üzerimde psikolojik baskı yaratmaya çalışıyor. En sonunda dünyaya dönünce kabinden ilk benim çıkmam şartıyla aya ilk adım atan olmasını kabul ediyorum. Bu arada meşhur insanlık için büyük adım sözünü de benden aşırıyor kendisi. Mekanı cennet olsun.
olum çok ilginç lan, az dinleyin hele...

telefon acı acı çalıyor, telefonu açtım ki bizim bölüm müdürü.
-"ooo imam bey kusura bakmayın uyandırdım mı? " dedi.
saate baktım saat 10 amk.

-"müdürüm dedim kusura bakmayın."

"kusurunu sikiyim lan saat kaç ibne?" dedi direk, yekten ha. dedim yok amk, bu kadar da değil!
-"ağzını topla lan yavşak, çocuğun muyum ben senin?" dedim kapattım telefonu, bi baktım saat hakket on olmuş. nasıl uyandıysam aynı anda telefon çaldı, açtım ki bizim bankadan bi arkadaş.

"olum nerdesin öldün mü kaldın mı ? dedi, la uyuya kalmışım hacı sorma dedim, bizim müdür yavşağı oralarda mı?
meğer hoparlör açıkmış,

"burdayım burda, gel burya ben sana yavşağı göstericem!" dedi,
dedim ne oldu oldu, koyarım götüne.
" göstermezsen adisin lan yavşak" dedim.

ulan ne oluyo? gene uyandım, kalktım ki saat olmuş hakketten 10.35...

bildiğin inception amk, telefon da mesajlar, aramalar falan... kalktım iş yerine gittim ama gelin bana sorun bide nasıl gittim..

o değil adama bi sövemedik ya la ağız tadıyla!
ama sövücem dur, ağzı bozuk adamdır bizim müdür, olur da bu şekilde ileri geri konuşur, ben de ona sövücem, hem sövücem, hem de kendi kendimi çimdikliycem, ne olur ne olmaz, rüya olmasın diye.
2 tane yeşil yılan, kuşlar, böcekler, bilgisayar.
sürekli birilerinden kaçtığım ve bunu ustaca becerdiğim bir rüyam var görüp duruyorum, her seferinde kaçtığım yerler değişiyor nedenini bulamadım gitti.
Bunu kesinlikle uydurarak yazmıyorum. 1-2 hafta önce gördüğüm bir rüyadan bahsediyorum.
Bu arada okurken şu şarkıyı dinlersiniz. http://www.youtube.com/watch?v=yEoHFzEmld0 akşam akşam iyi gider.

Her neyse, uzatmadan rüyaya geçelim;
Ben işten çıkıyorum, yorgun argın eve gidiyorum. O kadar yorgunum ki, yemek yemeye bile mecalim yok. Ne televizyon izlemek istiyorum ne de duş almak. Tek isteğim bir an evvel , kendimi yatağın içine atmak. Ve nitekim de öyle yapıyorum. Ama öyle bir yatak odam var ki, apartmanın içine giren çıkanları hissedebilecek bir düzeyde, odamın içine koridorda yanan ışıkların yansımaları vuruyor. Biraz kendimle mücadele ediyorum, çok yorgun olduğum için uyumam biraz uzun sürüyor. Ben de normal insanların aksine, aşırı yorgun olduğum zaman daha geç uyuma gibi bir özellik var. Neden yorgun olduğumu da çözebilmiş değilim ya! Görende maraton koşmuş zanneder.
Her neyse, aradan belirli bir zaman geçtikten sonra, ben uykuya dalıyorum. Rüyanın içinde uykuya dalıyorum anlayacağınız üzere. Neyse ben bir ara uykumda uyanıyorum. Çünkü odamın içine öyle gürültüler geliyor ki, ve öyle kuvvetli bir ışık vuruyor ki; uyanmamak elde değil. Uyku sersemi olanları bitenleri algılayamıyorum, ama yatak odasından kendimi güç bela dışarı atarken birdenbire bu rahatsız edecek düzeyde gelen seslerin ve ışığın benim evimin salonundan geldiğini anlıyorum. Öyle bir korku kaplıyor ki beni. Işığı kapattığımdan eminim. O kadar korkmama rağmen, içerden gelen gürültünün kaynağını öğrenme merakı baskın geliyor ve elime birkaç ıvız zıvır alarak odanın kapısını açıp içeri dalıyorum. Halbuki, gerçekte olsa çıkış kapısını açtığım gibi vınnn! ne işim olur ya.

Devam edelim;
Aman Allah'ım içeri girer girmez ne göreyim. içerde bir sürü yaşlı nine, yere daire oluşturacak şekilde oturmuşlar. Gün mü yapıyorlar artık ne yapıyorlarsa, ellerde dolmalar, börekler, çörekler, kekler. Ama ben odanın kapısından içeri girer girmez, bütün o gürültü kesiliyor. Ve hepsi birden beni süzmeye başlıyorlar. Ama böyle bir süzme olamaz. insanın altına sıçmaması imkansız bir şey. Bu kadar mı ürkütücü bir şekilde bakılır. Ulan hem benim evimin altına üstüne getiriyorlar, hem de trip atar gibi suçluymuşumcasına bana bakışlar atıyorlar. Neyse ben anlıyorum ki durum sakat, başıma tahmin edemeyeceğim bir şey gelecek. Lan ben bu durumdan nasıl yırtarım diye düşünürken, bir bakıyorum ki koltukta bu koca karılardan ayrı ayrı oturan, iki tane daha yaşlı nine daha görüyorum. Biri kör, diğeri de elinde baston ile çok zor bir durumda. Hemen kollarına sarılıyorum bunların. 'Gel teyze, siz niye kenarda köşede kalıyorsunuz, siz de gelin, siz de eğlenin.' diyorum. Kendimi vicdanlı ve zararsız biri gibi göstermeye çalışıyorum. Yerde oturan karılara da bir yandan; ' Ben yokmuşum gibi davranın, devam edin teyzeciğim.' 'Keyfinize bakın.' gibi durumdan yırtmamı sağlayacak sevimli mesajlar gönderiyorum. Ama işe yarıyor ve koca karıların bakışları gidiyor ve ben yokmuşum gibi eğlenmeye devam ediyorlar. Ben de fırsattan istifade, fırsat bu fırsat diyip bunlar muhabbete iyice dalmışken, kapıdan tam sıvışıp giderken;
uyanıyorum. Kalbim küt küt atıyor, hayvan gibi terlemişim. Acayip bir şekilde tırsıyorum ve kafamı yorganımın içine sokuyorum. Sonra sıcak olunca ve biraz rahatlayınca çıkarıyorum kafamı.

Bu arada şarkısı bitenler için;
http://www.youtube.com/watch?v=1zfzka5VwRc

Karıların o bakışları halen aklıma geliyor, çok ürkütücüydü cidden. Yakın bir zamanda korku filmi veya korkutucu bir sahne de izlemedim halbuki. Neyse hayra yorduk.

iyi akşamlar.