bugün

Rusya'ya, moskova'ya gitmek istiyorum. sana gelmek istiyorum akulina.
En güzel imkansızımsın,
Vazgeçemediğim.
Mütemadiyen Yapış yapış, yanak yanağa gezen çiftler beni çok irrite ediyor. Bizim sınıfta iki çift var, bi tanesi o kadar şeker ki, çok masumlar. Çocuksular. Bazen konuşuyorlar, bazen sarılıyorlar, bazen ayrı ayrı takılıyorlar, bazen bize katılıyorlar. Diğerleri mübarek sabahtan akşama kadar yanak yanağa, öpücük sesleri, kafalar hiç ayrılmıyor. Oğlanın hiç işi gücü de yok sevimsiz akşama kadar kızın yanında. Kıskanmıyorum valla bak ama çok samimiyetsiz ya insan sıkılır valla sıkılır. Çok yavşakça, sevimsiz geliyor bana bu kadar mıç mıç olmak. Yemin ederim saldırgan yanımı tetikliyorlar sinir oluyorum ya.
su yasima geldim. hala evde tek oldugumda kapi caldiginda hemen muzik aciksa muzigi kapatiyor ve korkudan kapiya bakmiyorum. bazen merakima yenik düserek bir sandalyeyi usul usul kapinin dibine getirip gözden, gelen kisiyi inceliyorum ama gene de kapiyi acmiyorum. belli mi olur taciz, tecavuz, hirsizlik (bu en korktugum) diz boyu bir pis sıkıyorlar, etkisiz hale geliyorsun.
uludağ sözlük yazarıyım ama arada inci ye girip trendlere bakıyorum incide hiçbir hesabım yok çünkü anacıların hasta anama sövmelerini istemiyorum .
ayık kafayla ders çalışmayı sevmiyorum.
Size iğrenç gelebilir ama sivilce sıkma videolarını izlemeye bayılıyorum.
canım sucuk ekmek çekti.

o cosss sesi yok mu.
Kendimi bir şeye bağlı/ait hissetmiyorum. Ne dünyaya, ne ülkeye, ne aileme, ne arkadaşlarıma, ne düşüncelerime...
Amcamla iş arkadaşımın arasını yapabiliririm her an. Allahım başıma bela almıyorumdur inşallah. Çöpçatanlığa çok meraklıyım ben off.
Çok mu ayıp hala mutluluk istemek neyse zaten hiç halim yok.
Bugün benim doğum günüm hem hastayım hem...
en yakın arkadaşımla bir süredir konuşmuyoruz. her gün aynı yolda karşılaşıp hiç konuşmamak çok zor çok ağır, hayatında neler olup bitiyor bunları bilememek çok kötü. onunda yalnız ve mutsuz olduğunun farkındayım.
onunla geçirdiğim zamanı, tartışmalarımız ,kavgalarımızı, kahvaltılarımızı, saatlerce izleidiğimiz filmleri, saçlarımı çekmesini aslında ona dair her şeyi özlüyorum, çok arıyorum hatta onun gibi birini olmayacak diye kimse ile arkadaş bile olamıyorum. hatalı mıyım evet hatalı mı evet; kimin çok ya da az hatalı olduğu artık umrumda değil ama sanrım aramızda ki asıl sorun;
kimin gururuna kimin de kibirine galip geleceği.
Yatmadan önce avrupa yakası izlemezsem uyuyamıyorum.
fotoğraf makinesini her odakladığımda kadrajda sen varmışsın gibi basıyorum deklanşöre. bir gün batımında, bir martı kanadında, yıkılmaya yüz tutmuş metruk bir binanın camı kırık penceresinde ve hep o gülümseyen yüzün beliriyor kızıl saçlı kız.
edit:biz şizofren değilim.
Gecenin bir yarısı korkuyla, hıçkırıklarla ağlayarak uykunuzdan uyandınız. Yanınızda yatan adam uyanıp, “Rüya, uyu!” dedikten üç saniye sonra sırtını döndü ve ertesi akşam size, sizi çok sevdiğini söyledi.
Gecenin bir yarısı korkuyla, hıçkırıklarla ağlayarak uyandınız. Yanınızda yatan adam, yerinden doğrulup başınızı göğsüne yasladı, alnınızı öptü, siz uyuyana kadar gözünü bile kırpmadı ve size sizi sevdiğini tüm ilişkiniz boyunca belki de hiç söylemedi.

Sevdiğini hissettirmek ayrı, sevdiğini söylemek ayrıdır.
Bir keresinde kadınlığıma yenik düşüp, sevdiğim ve beni sevdiğini hiç dile getirmemiş adama sitem etmiş hatta onu beni umursamıyor olmak ile suçlayarak, terk etmiştim.
Beni buna mecbur bıraktığını, kendimi kandırılmış gibi hissettiğimi, aptal yerine konduğumu, sanki ona mı kaldığımı ve hatta ne biçim erkek olduğunu bağırmıştım. Yani bir şekilde onu değiştirmeye, istediğim şekle sokmaya, olmadığı biri gibi davranmasını sağlamaya çalışmıştım. Biraz öksürsem eczanelere koşar, canım bir şey çekse sokak sokak arayıp o şeyi bulur, gözümden yaş getiren bir film bile olsa senaristinden oyuncusuna kadar söver, bazı geceler saçlarımı severek uyutur, bazı sabahlar benden önce uyanıp kahvaltıyı hazırlar, yanlış bir şey bile yapıyor olsam destekçim olduğunu söyler, hatta en çekilmez günlerimde bile yüzüme küçük yaramaz bir kız çocuğuna bakar gibi bakardı.
Ne kadar şanslı ve ne kadar haksız olduğumu, “Rüya, uyu!” diyen bir adamla karşılaşana kadar da anlayamayacaktım.

Bazı adamlar sevdiğini söyleyemez, belli eder.
Bazı adamlar annelerine bile en son dokuz yaşında sarılıp, öpüp, seviyorum seni diyebilmiştir.
Bazı adamlar kabuğunu kıramaz.
Bazı adamlar utanır, dillendirmeye bazı şeyleri.
Bazı adamlar sevdiğini söyleyemez, yaşatır.

Umarım kaybettiğiniz adamlar, “Uyu, geçer!” diyenler olur.
Aksi halde,
Uyusanız da geçmiyor...
finallere çalışamadım ve yarın başlıyor şuanlık ödeyemeyeceğim bir borca sahibim sigarayı arttırdım sevgilim benimle ilgilenmiyor kardeşim gelip gidip dertlerinden bahsediyor ve benim her şeyi anlatabileceğim insan sayısı 0.hala neşeli gözüküp insanları mutlu etmek inanın yoruyor ve bunu farkında olmadan yapıyorum.aşırı mutsuz değilim ama mutlu da sayılmam.aralarda bir yerde kaybolmaktan korkuyorum.
Bir önceki entrymde bahsettiğim kızımı evlat bildiğimi rüyamda gördüm. Hem de gitmemişti hala Bursa'daydı. Uyandığımda ise kocaman bi boşluk. Çok üzgünüm çok.
her seyi tek basima halletmeye calisip mudahale edene kizip sonra kimse bana yardim etmiyor diye soylenmeye bayiliyom.

Edit: ayrica yine burasi karisti. Ben size 50 kere mi diycem surdan kimseye guvenmeyin diye. Uludan sevgili bulunmaz olmayin diye yazdigim entryler eksi yagmuruna tutuluyordu. Son aylarda herkes olay ustune olay yasiyor. Yapmayin etmeyin. Herkes sizin kadar iyi niyetli degil burada.
Bu seneyi sağduyulu cesaret senesi ilan ettim. Buna göre yaşayacağım.
Bana bir kitap hediye etmişti. Adı mülksüzler. Şunu yazmıştı girişinde: dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor.
Evet, anarres bi cennet vadetmiyor ama urras bütünüyle cehennem.
O halde anarres, urras'ın geleceği iken, bizi anarres'i düşlemekten kim alıkoyabilir!
Sevgili "eşlik" yoldaş, kardeş...
Birlikte anarres'i düşlemekten hiç vazgeçmeyelim.

Evet bu satırları okurken güzelim mersin'e yoğun bi yağmur yağıyordu ve apartman önüne geri dönüp giriş sayfasının fotoğrafını çektim. Daha sonra alt fonda şu parça çalarken kitabı çöpe attım. Çünkü unutmak için o değerli kitaptan da vazgeçmem gerekiyordu.

https://youtu.be/DRFpbOhfBr4

Evet bir kaybedene yakışır şekilde o kadını kaybettim. O benim mütevazı olduğumu kaybeden olmadığımı düşünse de gerçek bu bence. Aklıma bu satırların üzerine çullanmış yağmur tanelerinin mahvettiği tükenmez kalem darbeleri ve beni bir zamanlar saatlerce beklediği barış manço parkının kenarına o kitabı atışım geliyor. Eminim o çok mutlu olacak çünkü mutlu olmayı sonuna kadar hak eden bi kadın. Ben ise kurumun bana verdiği pardesü ile balkonda içen keş bi kaybeden olacağım. 21.53 teki mersinde çakan efsane gök gürültüsü ile ağlar iken o gülecek. O yeni sevdiceği ile mutlu bir başlangıç yaparken benim hayatımda bir domino taşı daha eksilmiş olacak. Bugün mersin yağmura ve benim gözyaşıma doyacak onun da mutluluğuna.

Benim kaderime titreyen göl gibi titremek üşümek ve yalnızlık düşüyor.

Bi nebze daha acı olan ise ben acımı anonim yaşayamayacağım. Onun bunu okuma ihtimali olacak ama ben ondan haber alamayacağım. En son WhatsApp yılbaşı storysi kalacak aklımda ve ben ona yalnızca mutlu yıllar yazabileceğim...
okumak istemiyorum.
çalışmak istemiyorum.
evden dışarı çıkmak istemiyorum.
insanlarla yüz yüze muhatap olmak istemiyorum.
nefes almak da istemiyorum.
hiçbir şey istemiyorum.
zaten istediğim hiçbir bok olmadı.
belki de benim yüzümden.
Neymiş efendim kediler nankörmüş. Yahu siz insandan daha nankör, daha bencil, daha kötü, daha acımasız, daha vefasız bir varlık tanıdınız mı?
Ne kadar entellektüel bilgi birikiminde olsa, o Cengiz Kurtoğlu'ndan 10 şarkı üst üste dinleyip eski sevgiliye mesaj atma isteği bitmiyor.

ister burjuva olun, ister aristokrat, ister kendinizi bir Amerikan piçi gibi yetiştirmiş olun hiç fark etmez. Bu lumpen davranışına eninde sonunda varıyorsunuz.

Hele bir de alkol varsa...
Yanlış yazılan entryi bir dakika geçmeden editlemenin verdiği duygular bir ayrı güzel. Heyecan, endişe ve işlem tamamlanınca gelen rahatlama her birisi Pahabiçilmez. Abarttım sanki..
(bkz: kilim mektebi)