bugün

Askerlikte son 3 gün ve gitme heyecanı uyutmuyor.
Babam az önce, evde tek takılan arkadaşına makarna tarifi vermeye çalıştı.
Telefonu kulağından uzaklaştırıp, bana "makarna nasıl yapılıyor?" şeklinde bir soru yöneltti.
Sırf ibneliğine ve bu komik konuşmayı dinlemek adına "bilmiyorum" diye cevap verdim.

Babamla arkadaşı arasındaki Geçen konuşmayı size aktarıyorum;
Babam: bak şimdi salçayı koyuyorsun. Sonra makarnayı ekliyorsun.
Arkadaşı: makarnayı haşlamak gerekiyo.
Babam: tabii tabii(makarna yapmayı en iyi ben bilirim havaları)
Arkadaşı: kaç dakka kaynatim?
Babam: olana kadar(bilmediği konudan çıktı)
Arkadaşı: ne kadar sürede oluyor.
Babam: yarım saate olur.(makarna bok oldu)
Arkadaşı: peynirli nasıl oluyor?
Babam: kavurduğun salçanın üstüne peyniri koyuyorsun.(saçmaladığını fark etti) kızım sen nasıl makarna yapmayı bilmiyorsun? Gel buraya çabuk. X amcana makarna yapmayı öğret.

Sonuç: öğretim.
Babamla kavga ettigimizde giciklik olsun diye ickilerini internette satmistim.
Uzun zaman sonra Uludağ'a girmek aklıma esti. Sırf itiraf etmek için girdim. Geri istiyorum bu aralar eski günlerdeki eski nişanlımı. Geri versinler istiyorum. Kendisi de hala daha evlenmedin. Çok uzaklardasın arada mesafeler olmasa ilk saniyeden itibaren tekrar çıkıcam karşına. O kadar günahın sevabıda olmalı. Sabr ediyorum. 1.5 sene olsada tekrar geliceksin.
Buradan 5 6 yazarın böbreğinde gözüm var. *
Botanicus Hele bir otur soluklan yiğidim 2 yıl sonra itiraf yazmaya mı gelinir.

Bir poaça börek çay bir şey şaapalım.
Kendi sözlüğümü özledim sözlük, ara sıra düşünmüyor değilim “burda ne işim var?” diye.

iki sene önceki halimize dönebilseydik keşke, sevdiğim insanlarla geyik yapıp dursam tüm gün. Alışamadım buraya, sıcak aile ortamı yok burda; birbirine laf sokan, beceriksiz trollerle dolu.
(bkz: gurbet) denilen şeyi türkiye'de yaşıyorum sözlük.

isviçre'de doğdum, 12 yaşına kadar da orada yaşadım. sonra türkiye'ye geri dönmek zorunda kaldım. o zamanları neyin ne olduğunu anlayamıyordum tabii. aradan birkaç sene geçince içinde bulunduğum ülkeye adapte olamadığımı fark etmeye başladım. kesin dönüş yaptıktan sekiz sene sonra tekrar isviçre'ye gittiğimde ise mantığımın isviçre için daha da ağır bastığını anladım.

mantığın ağır basması durumu, "ya oraları gördüm, yeşillik, oo süper ülke" durumu değil elbette. bir şekilde gidip oraları gören insanlar benim o kafada olduğumu düşünüyor ama tam olarak değil. ikili ilişkilerden, yemek kültürüne kadar isviçre'de gördüklerimi burada uygulamaya çalışınca hep bir eğretilik ortaya çıktı. hala da çıkıyor. mesela bir işi kuralına göre yapmaya çalışınca, "ya hacı siktir et kuralı, yap gitsin işte" lafını duymaktan gına geldi burada.

şu an tekrar isviçre'ye dönmeyi istiyorum ve önümde tek bir yol var. master eğitimi.

bu da zor bir süreç gibi gözüküyor. ama yine de denemekten zarar gelmez gibi gözüküyor. eğer olur da dönemezsem çok zor bir hayat sürecekmişim gibi hissediyorum. (ki şu ana kadar öyle oldu)
Sizleri eksi manyağı yapmak benim için büyük bir şeref. Çok hoşuma gidiyor.
yine itiraftan çok günlük rutin serzenişleri dinledik, iyi günler.
(Arkada amy winehouse caliyor love is losing game..)

Yarin geri kalan hayatimin ilk gunu. Yarin antidepresana basliyorum.

Ben hep arastiririm. Aklima takilan her seyi. Gizemli olan her seyi bilinmesi gereken gerekmeyen her seyi. Boylece hayatta hep bir adim ondeydim. Ta ki bildiklerim omzuma yuk bindirinceye kadar.. (Siradaki toxic-yael naim) fazla bilmek kesinlikle iyi degil. Ama yine de ogrenmekten ve arastirmaktan vazgecmeyecegim. Ne pahasina olursa olsun.

Ote yandan artik insanlari anlamaya cozmeye calismiyorum. Benden uzak olsunlar. Korkak insanlar arkadasa ihtiyac duyarlar. Yalnizliktan korkarlar. Insanlar kalabalik gruplar halinde yurudukce kendini yalniz sanirlar ve odleri kopar. Arkadasliklar hep cikar iliskisi uzerinedir. Sadece arkadasin oldugu icin adi rica etmek olur hepsi bu. Ne kadar cok arkadasin varsa o kadar cok rica edecegin insan olur. Arkadasliklarin bozulmasinin en buyuk nedeni cikar iliskisi icerisindeki dengede catlaklar baslamasidir. Ki bilmem kac milyonluk sehirde en yakinim bana dusmanimsi tavirlar sergilemeye baslamissa o da uzak dursun. Ana babadan baskasinin kahri cekilmez arkadaslar. Net.

Yarin antidepresana basliyorum ama nedenini gunlerdir dusunup bulamiyorum. Galiba nedeni bu. Evet buldumm. (Chopin nocturne op: 9 no: 2) bu ilac beni gevsetecek. Olmek istemeyecegim. Aslinda bir bok etmeyecek ama ben iyi oluyorum sanacagim.

Yarin yeni baslangiclarin ilk gunu. Yarin bana iyi davran seni seviyorum.
parmağımı kestim. hem yüzümden hem de elimdeki kanı durdurmak için büyükçe sardığım peçeteden belli oluyordu. ne olduğunu sordu. merak edince üstünde fazla durmadan anlattım. ertesi gün ben işteyken anne babası geldi. bütün akşam beni anlatıp, dertlenmiş. ne yemek yiyebilmiş ne en sevdiği programı izleyebilmiş. ailesi de geçmiş olsun diyip herhalde büyük bir şey diyerek çiçekle çıkıp gelmiş.

ailesinin yanında gururla durup çiçekleri bana uzatırken bu kadar saf sevilebilmenin mümkün olduğuna inanamadım. benim başıma geldiği halde benim için bile hiç umursanmayacak bir olayken onun bu ince düşünceli hali içimi sızlattı. allahım dedim lütfen hayatı boyunca karşısına hep iyi niyetli insanlar çıksın.

bu kocaman kalbin sahibi benim 5 yaşındaki öğrencim. ailesi parmağımdaki yara bandını görünce önce çok şaşırdı -söylediklerine göre baya büyük bir kesik bekliyorlarmış- sonra hep birlikte çok eğlendik. şimdi o gün çektirdiğimiz fotoğrafı çerçeveleyip yatağımın karşısına asıcam. belki de hayatım boyunca yatağımdan kalkmak için en büyük motivasyon olacak.
başımı bedenimden ayırıp uzay boşluğuna fırlatmak istiyorum.
Bir ara kadın sevgilim olmuştu. Okuldan arkadaşım diye rahatça eve sokabiliyordum. Ailem nasıl olsa kız kızayız diye rahatsız etmezdi. Ama bir kapıyı açsalardı, iyiki açmadılar. Üzgünüm anne.
kendime bile itiiraf edemiyorum. beceremiyorum.
gece uyumayanlar zeki oluyo.
Babamı ve uzun saçlarımi çok özlemişim elim değmez olaydı eski fotoğraflara.
Umarım üzülmüyorsundur, ve mutlu olursun. Seni mutsuz etmekten bıktım. Seni hiç hak edemedim. Kendine iyi bak güzellik. Seni mutlu edebilecek bir insanla mutlu olmanı gerçekten çok isterim.
ben mutsuzluklarımla da gurur duyuyorum.
20 yaşıma kadar hiç bilgisayarım olmadı. bilgisayarı açmayı bile bilmezdim. sonra üniversite sınavına girip mühendisliği kazanınca bilgisayar falan görmeye başladık. sonra yamulmuyorsam 21 yaşımda ilk laptopumu aldım 22 de olabilir tabi... okuldan, arkadaşlardan falan öğrenebildiğim kadar öğreniyorum. bu öğrenme sürecinde bir gün excelde bir çalışma yapıyorum. excelde yapmak istediğim bir şey var ama yapamıyorum bir türlü, dedim ki dur şu google amcaya sorayım. google ı açtım excelde yaşadığım sorunu yazmaya çalıştım, ne yazdıysam arama sonuçlarında "excel danışmanlık" diye bir şey çıktı. aha dur burayı arayım da sorayım hemen dedim. aradım açtılar dedim "excel danışmanlık mı?" evet dedi. dedim "kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama bir sorum olacaktı yardımcı olabilir misiniz?" dedi ki: tabi buyrun. Bende başladım anlatıyorum mk anlattım anlattım adam dedi ki pardon beyfendi siz nereyi aramıştınız? bende orası excel danışmalık değil mi dedim. Evet dedi. bende dedim ki "benimde excel kullanırken karşılaştığım bir sorun var onun için aramıştım ama" dedim. dedi ki "beyefendi buranın sadece adı excel, sizin bildiğiniz office programları olan excel değil, danışmanlık hizmeti veren firmamızın normal adı sadece dedi. pardon k.bakmayın deyip kapattım hemen. Mk hayatımda bu kadar utandığımı hatırlamıyorıum. Gerçi ondan sonraki 4-5 senede bilgisayarı çözüp autocad, c++, photoshop, grafik tasarım öğrendim, ek iş olarak oturduğum yerden word excel ve diğer bilgisayar işlerini yapıp iyi paralar kazanır oldum ama neye yarar, iş işten geçti, rezil olduk bir kere... bu da böyle bir anımdır değerli sözlük okurları...
kimi anlık şeyler hafızamdan silinebilsin isterdim..
karımı seviyorum. ama yanımda çalışan iş arkadaşımı fena istiyorum. o da evli fakat rahat durmuyor mütemadiyen yakınlaşıyoruz. yan yana çalıştığımızdan kendimize engel olmamız çok zor.
Malatya eksilere düştü akşam eve gelince çavuş tanınmaz haldeydi.
Kulaklık alamadım, kulaklıksız sigara dumanı mı olur?
Keklendiğimi bile bile yazıyorum. Ben böylemiydim böylemi oldum lan. Şaka maka macera iyidir.
tek yaptığım hırsızlık 8.sınıftaydı. yan sınıftan kalem çalmıştım. üzücü