bugün

Artık her şey yavaş yavaş yoluna girmeye başladı sanki. Bu aralar mutlu sayılırım. Bu arada tekrardan merhaba sözlük.
Seni kullanacağım yüzsüzlüğünü direkt olarak yüzüme söyleyenler var ve bir şey diyemiyorum. kendimi boğucam.
evreni düşünüyorum ulan diyorum noluyor kafayı kırcaz.
Evi yakiyodum nasil korktum belli degil. Buzluktaki kofteleri cikardim yagi kizdirip oyle atiyim dedim hazir patates kizartmalarindaki gibi. Kofteyi cok kizmis yaga atmamla birlikte tavana kadar alev aldi... hemen gazi kapattim, sondu. Hayir ya sacim ya bez ya herhangi yanicak bisey olsaydi. Dizlerim titriyor hala. Yalniz yasamayi beceremiyorum sanirsam i ih.
sözlükten bir kızı çok seviyorum.*
Ders çalışmam lazım ama acaba ilişkimiz bitecek mi bitmeyecek mi diye düşünmekten calisamiyorum. Kesinlikle aptalın önde gideniyim.
yaşamak istemediğim hayatı yaşamaya mecbur olduğumu düşünüyorum.
bu gece sabahlayacağım, sezen aksu dinleyerek.
sol elimin isaret parmagiyla yuzuk parmagi ayni uzunluktalar.
Bugün çok şiddetli bir kriz yaşadım. uzun zaman sonra bu ölçüde ciddi şekilde ilk kez oldu. Bazı şeylerle yeniden yüzleşmem gerek galiba ama bunun için zamanım yok finaller pazartesi başlıyor. her şey çok kötü olabilir.
herşeye rağmen hayat güzel lan,hemde herşeye rağmen.5 kuruş param yok evden atılmak üzereyim mezun olamadım ama olsun babaanne gibi olcak ama sağlık çok önemli olum valla bak,çok kısa süre önce ölümün eşiğinden döndüm ordan yazıyorum bunu,kipiğinin tekini dünyalara değişmeyeceğim dostlarım var sevdiklerim var sevenlerim var ailem var şimdilik bi odam yatağım var,sağlığım var sigaram var playlistler hazırlıyorum kendime yürüyüş yapıyorum meditasyon yapıyorum kulaklığı takıp son ses müzikte odamda tek başıma deli gibi dans ediyorum.daha ne olsun. (bkz: pollyanna benim yanımda esrarkeş bir fahişe gibi kalır)
attığım her adımda ve verdiğim her kararda hayallerimden biraz daha uzaklaşıyorum.
hayalim yok . eskiden umutla başımı yastığa koyup düşündüğüm şeyleri şimdi Gülerek kendime hakaret edip bunların hiç bir zaman gerçekleşmeyeceğini kendime tekrardan itiraf ederek uyuyorum . umudum var ama herhangi bir hayalim yok .
Yoruldum sözlük. Epeyce de kırgınım. Hayallerinin bağlı olduğu balonun ipi kopmuş da balonlar yükselirken aşağıdan öylece bakakalmışım gibi. Üç beş tane şerefsizin kaleme şut çekip gol atmaya çalışmasını engellemeye calissam da üstlerim ters tarafa zıplayıp golü yememi istiyor. Golü yiyorum yemesine de bunu kendime yediremiyorum. Etrafım ak parti mitingi kalabalık . O kadar çok gereksiz ses var ki kimseyi algılayamıyorum. Ha bir de kendimi ilk defa bu kadar yalnız bıraktım. Oturup kendimle iki bardak demli çay içip dertleşmeye o kadar çok ihtiyacım var ki. Biraz çorba oldu ama kusuruma bakma sözlük. Yazar kasa'lığıma ve kafamın çorba oluşuna ver. Küçüklerin gözlerinden büyüklerin de ellerinden öpüyorum. Sözlüğün güzel ve alımlı kadınları daha samimi de öpebilirim. Latife yaptım basmayin eksiyi.

Kalın sağlıcakla. Çok tatlı insanlarsınız.
siz hiç, bir mermiyi fırlatmak üzereyken, bir kelebek gelip de bütün güzelliğiyle elinizdeki silahın üzerine kondu mu? duygudan duyguya ani geçişler yaptınız mı ya da? bir insan hakkında hangi duyguyu besliyor olduğunuzu anlayamayıp, oturup bir de düşündünüz mü neden böyle oldu acaba diye? birçok kimsenin bunlara cevabı 'evet'tir. çünkü hayat, insan ırkının üzerinde o kirli oyunlarını oynamaktan hiç vazgeçmeyecektir.

bazı insanlar vardır bilirsiniz. sizden giderler. ve siz, o giderken, elveda bile diyememiş olduğunuzu uzun zaman sonra fark edersiniz. sevdiğiniz ancak uzun zamandır dinlemediğiniz bir sanatçının ölümünden sonra şarkılarını tekrar dinlemeye başlamanız gibi bir durumdur bu. vefasızlık huyundan nasibini almış bir insanın arkasından yas tutmanız kadar acı ve trajiktir.

ama mesele insanlar değil sözlük. mesele yas tutmak ya da vefasızlık da değil. mesele, benim bunları öylesine yazıya dökmem hiç değil.

şiirler dolaşıyor yine gecenin karanlığında. ''bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında, canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını…'' diyor şair. ve ben hüznün kuşlarını yazmak istiyorum bu gece. sonra ''sen cevapları ezberliyorsun ama hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz..'' diyor osho. ve ben sırf bu dize için kadehimi kaldırıp onun kadehi ile tokuşturmak istiyorum gece karanlığında, bir deniz kenarında. nazım usta geliyor sonra yanımıza "ve dövüşebilirim.. doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey ve herkes için.." diyor. ''yeter ki haklı bulayım'' diye ekliyorum. ve hepimiz sessizliğimize gömülüyoruz.

mesele şiirler de değil sözlük. mesele şairlerin bu belli duyguları taşıyan dizeleri de değil. mesele hüzün, sorular ya da cevaplar hiç değil.

son okunan kitaplar dile geliyor o anda. beni hikayenin ortasına çekip başkahraman yapmaya çalışıyorlar. direniyorum. ''bir kere olan bir daha asla tekrarlanmaz. ama iki kere olan, mutlaka üçüncü defa da olacaktır.'' diyor simyacı. haklı olduğunu biliyorum ama haklısın demeye dilim varmıyor. susuyorum. ''hasta bir adamım ben.” diyor diğer yazar. duymazdan geliyorum. ''benim için hayat bir roman, herkes de roman kahramanı.” diyor diğer yazarın roman kahramanı. işte aynen katılıyorum ona..

ama mesele hikayeler ya da olaylar da değil. mesele kahramanlar da değil. mesele bir fikre katılıp katılmamak hiç değil.

no quarter çalıyor arka fonda led zeppelin'in. kendime başka bir şarkısını daha armağan etmek istiyorum, karar veremiyorum. bu gece sanki tüm parçalar ''beni'' bana anlatıyor gibi. belki de ülkemin hiç adım atmadığım bir şehrinin yerel bir radyosunda tüm dinleyicilere armağan edilen bir şarkısı, benim için de çalıyordur belki şu an, kim bilir.. stairway to heaven olsun.

belki de mesele şarkılar da değildir. mesele bunların hiçbirisi değildir aslında. nedir mesele o zaman? aslında mesele, bu hayat denilen kısır döngüde, öyle ya da böyle, var olmaktır sadece. ve bana kalırsa, bu hayatta var olan tek bir şey var.
bu hayatta var olan tek şey: ''...''
kısa itiraflarınızı okuyorum ona göre yazın.
içimde bir burukluk var. Korkum yine hayal kırıklığı yaşamak. Umarım başıma böyle birşey gelmez.
Çok seviyorum. Nasıl seviyorum bi allah biliyo bi ben.
Kendime karşı çok mu acımasızım, yoksa gerçeklerle mi yüzleşiyorum?
güzel şeylerden geriye sadece özlenen güzel şeyler kalıyor.
Hayallerimi, ideallerimi çok küçümsüyorlar. Kimseye beğendiremedik kendimizi.
benimle sadece konuşmuş olmak iÇin konuşup, umut verip siktir olup gidenlerden bıktım amk. sevdiğimi değil beni seveni alacağım bu gidişle ya da yalnız yaşayıp cam kenarında hergün iÇip ölmeyi bekleyeceğim sikerim aşkı meşki amk.
bazen aynaya bakınca, yıllar önce olmak istediğim adam olmadığımı görüyorum. farklı hayal etmiştim, hala farklı hayal ediyorum. bundan bir kaç sene sonra, aynada görmek istediğim mutlu bir yüzün yansıması.
Her şeyi cok ozlemisim.
Bilmiyorum.
Beni tanımlayan sözcük bu.
insanları bilmiyorum evreni bilmiyorum hayatın gerçeklerini bilmiyorum.
Boş egolu insanları anlamıyorum kimse onlara gerçekleri söylemiyor onun yerine sırtlarını sıvazlıyorlar bense kendimde olabilecek minicik bir şeyi düşündüğümde insanlar yetersizliğimi yüzüme vuruyor gibi bende olaylara ve kendime en kötü bakış açısıyla bakmaya başladım son zamanda işe yaramadı olumsuzu düşünmek daha kötü yaptı beni artık hep olumsuz düşünüyorum. insanları anlamıyorum çıkarlarıyla yanımdalar onları koşulsuz sevdiğimde aslında soktukları lafları görememişim üzülüyorum.
Eskisi gibi kitap okumuyorum en güzel alışkanlığımı bıraktım eskiden kafamda kitap cümleleri dolaşırdı şimdi ise olumsuzluklar acilen yeniden başlamalıyım.