bugün

lily allen'ı keşfettim.
1,2,3,1,2,3 drink
1,2,3,1,2,3 drink

diye dolaşıyorum sabahtan beri
kuzenim, çok kızgın olduğu bir an Allah 'ım lütfen yarım saatliğine azrail olayım, biraz işim var demişti.
işte bugün öyleyim.
bu sözlüğe bir "yaşayan kütüphane" şart arkadaşlar. son zamanda sözlükte okuduklarım bana böyle düşündürdü yani. hiç değilse birkaç yazarın kafa yapısında iyi yönde değişim olur diye umuyorum. bu ne ya herkese karşı bir ön yargı.
yarın yine yolculuk var sözlük , tüm işlemler bitiyorda , cam kenarında , havada hafif karanlıkken , kulaklığımda sakin hoş bi müzikle beraber , hayatta hiçbir zaman yapacamayacağım şeyleri yapabildiğimi hayal ediyorum ya , sanırım hayatımdaki nadir huzurlu anlardan biri , bir de şu yan koltuktaki yaşlılar olmasa , mesajı okumak için gözünü pörtleteni gördüm.
Bildiği gibi değilmiş buralar, o her şeyi mor severmiş.
Kim girse hayatına "seni seviyorum" der ve gidermiş.

https://www.youtube.com/watch?v=K0376zmqATA

neden hayatıma girenler seni seviyorum diyip gidiyolar , kızsa , küfretse , bağırsa çağırsa ama gitmese , olmaz mı , neden ki?
bugün günlerden cuma,

gidişinin ardından 378 gün geçmiş, tarihlerle ve önemlerine hep dikkat ederim bilirsin..
takribi 378 gündür yalnızım, ve bu geçmiyor.
zannedersem geçmeyecek de, her zaman bir eksiklik olarak kalacakmışsın gibi, aklıma çiviledi bu hayat dedikleri illet seni, söküp atamıyorum..

huzursuzum, sevgisizim, yalnızım.. ve hiç kimse için bu söylediklerim bir şey ifade etmiyor.. etmek zorunda da değil, mevzu da bu değil zaten.

emrah serbes'in dediği gibi; "unutmak için un ufak etmek gerekir" sözünden yola çıkarak silmeye çalıştım seni, yüzünü, kaşını, gözünü.. sesini.. silindin.. hatırlamıyorum artık nasıl güldüğünü, nasıl baktığını.. gözlerinin içinin rengini unuttum.

ama unutmak da bir çözüm değilmiş yaşanılanların silinmesi için..

içimde bir kor'la yaşıyorum, ne zaman bir anı aklıma gelse yakıyor ciğerlerime kadar, kimseye bunları anlatamıyorum, anlamazlar da anlamak zorunda da değiller, mevzu da bu değil zaten.

yanıyorum.. günden güne, yaşlanıyorum, yanlış anlama hala bir miktar yakışıklıyım, henüz görünümümde bir değişiklik yok fakat, içim 80 yaşındaki bir insan mahiyetinde, hissedebiliyorum, çabuk yoruluyor, çabuk kesiliyorum.. rakı mesela artık sarhoş etmiyor, etkilemiyor.. ya da sigara.. kahretsin gittin gideli kaç paketi buldu bilmiyorum.. zehirlemiyor da.. ölemiyorum..

1 seneyi aşkın süredir ne güzel girmiyordun rüyama, 2 gün önce ziyaret ettin, sağol.

ağzıma sıçtın.

senin de bir suçun yok tabii.

neyse mevzu bu da değildi.. ne anlatıyordum lan ben?..

ha; bugün günlerden cuma..

insanlar fotoğraflar ve mutluluklar paylaşıyorlar, bugün mesaini bitirip, hafta sonuna bağlayacaktın.. ben de güzel bir film seçecektim, yemek hazırlayacaktık birlikte.. belki şarabımız da olurdu kim bilir?.. belki de bir yerde rezervasyon yaptırıp sana süpriz yapacaktım.. ya da kaçıverecektik başka bir yere 2 günlüğüne de olsa.. neresi olsa seninle cennetti..

velhasıl yoksun.

hiçkimse de yok.. bir insanı her şeyden çok sevdiğim dediği terkettiyse, artık hiçkimsesi de yoktur zaten.

güzel günler geçirecektik.. bazen düşünüp hayal kurmadan da edemiyordum eskiden, şimdi artık bıraktım.. bugün ne yapardık, o olsa nasıl olurdu gibisinden.. düşündükçe içimdeki kor'un daha fazla yaktığını hissedince bıraktım.. gerek yoktu..

bırakıp gitmene de gerek yoktu amına koyim.

bir insan 10 senesini verdiği insanı bırakıp gider mi?..
böyle bi yalnızlığı insana yük eder mi?..

konu bu değildi pardon, bugün cuma..

yapılacak envai çeşit meşgale bulabilirim belki ama, hiçbirisinin keyfi yok.. hiçbir şeyin, hiçbir kimsenin..
cumartesi miskinliği yapacaktık,
kıçımızı devirip yatacaktık belki de..

belki susacaktık, kavga edecektik bok gibi bi hafta sonu olacaktı, ama seninle olacaktı..

her şey ve herkes bize karşı duracaktı, biz bir olacaktık.. güzel günler yaşayacak yaşlanacaktık..

şimdi herkes mutlu, herkes huzurlu, herkesin bir tadı tuzu var, ben yanında şalgamı ve buzu olmayan rakı gibi tek kaldım..

sek.

bi insanı, her şeyden çok sevdiğim dediği terketmemeli..
terketmeyin oğlum, kızım.
terketmeyin işte.
bu yük çok fazla, harbiden.

vesselam.
IRKÇILARDAN nefret ediyorumm ...
Yazın kuzenimle köydeki zeytin bahçesini yakmıştık yanlışlıkla. Annemler iyi beddua etmişti yakana.
birazdan babamın getireceği godiva ları gece mece demeden hüpleticem alacağım kalori umrum değil çikolataya nah sıl hayır derim?
Uykum var, uyuyacağım.
Artık kopkoyu mor bir saçım var. Bir de mosmor bir elim. Mor kulaklarım. Birkaç gün evden çıkamayacağım sanırım.
Uyuyordum tam gözümü kapadığım an mesaj geldi, uykum kaçtı senin yüzünden. Neden öyle yazdın dedi. Şu anda uyumuş olacaktım ben. Birazdan yine söyler. Neyse zamanla alışırsın. Gözüne normal görünür.
Şuan saat 00:00 a 5 var ve Bir çok insan ilk entryye sahip olabilmek için yarışacak. Ve benim bu entryi mi kimsecikler görmeyecek.

itirafa gel haanııımmm.
çocukken zorla ekmek almaya gönderen komşu teyzelerin aldırdığı ekmeğin üstüne tükürüp öyle verirdim. oyundan alı koyup sen beni bakkala yollarsan o ekmeği öyle yersin. evet.
görsel

iyi ki galatasaraylıyım. evet.
canım kızım,

henüz doğmadın, evet.. belki de hiç olmayacaksın bilemiyorum.. bu ihtimali düşünmek istemiyorum aslında. çünkü bir çok planım var seninle ilgili, annenle ilgili... senin için bir kaç isim bile düşündüm şimdiden canım kızım... belki elif olur adın, belki yağmur, belki melek, belki seçeneklerin ikisi bir arada belki sonlarına 'gül' eklerim. annenin bu konuda ne istediği de önemli tabii. buna daha sonra karar veririz güzel gözlü, güzel yüzlü kızım...

seni daha şimdiden ne kadar seviyorum bir bilsen. gülme öyle babaya gülünür mü? tabii ki sevebilirsin bir insanı görmeden. biz hz. muhammed (sav) ı da görmeden sevmedik mi? sana can veren allah(c.c.) yi de görmeden sevmedik mi kızım? aynı şey değil tabii ama sevilebilir güzel kızım. evet bir insanda görmeden sevilebilir.

sende seveceksin güzel kızım ama önce ben seveceğim seni. annenle ikimizden bir parça olduğun için seveceğim seni. güzel saçlarını, güzel gözlerini, güzel dudaklarını, güzel burnunu annenden aldığın için seveceğim seni. hiç karşılık beklemeden sadece benim kızım, bizim kızımız olduğun için seveceğim. davranışlarımıza anlam veremeyeceğin durumlar olacak kızım. bu babamda ne geri kafalı hiç beni anlamıyor isteklerime hiç önem vermiyor diyeceksin belki. ama her şeyi senin iyiliğin için yapacağım kızım. her şey senin daha düzgün bir hayat sürmen daha iyi insanlarla karşılaşman için olacak. belki bir fırlamaya kaptıracaksın gönlünü önce bana anlatmayacaksın(anlatmada zaten) (ya da anlat) (yok yok anlatma) (bilmiyorum :(( ) belki annende bilmeyecek ama bana anlatmasan bile her şeyi annene anlatmalısın kızım. o uygun bir dille anlatır bana. belki o da anlatmaz.

+değil mi annesi?
-... (cevap yok..)

çünkü annen ben bunları yazarken yanımda değil kızım. nerede ne yapıyor bende bilmiyorum. belki de biliyorumdur. ne dersin? allah nasip eder mi gönlümdekini bana? inşallah yavrum. 'o' da isterse neden olmasın bebeğim. dur bakalım mı? dedin. babayla öyle konuşulmaz demedim mi sana ben? önce bu konuşmaları düzeltmemiz lazım sanırım, hımmmm kızıyorum bak... (gülücük).

umarım çok bekletmezsin bizi kızım. hemen hayatımıza girersin de uzun yıllar, güzel vakitler geçiririz seninle birlikte. ödevlerini beraber yaparız. beraber çarpım tablosunu ezberleriz. sen doğana kadar işler bitmez sanırım güzel kızım. işçiler çalışır, havuzlar dolar dolar boşalır, a şehrinden b şehrine gezi yapan insanlar bitmez sanıyorum. bende pek anlamıyorum ama senin için tekrar çalışırım güzel kızım. sen mışıl mışıl uyurken ben sana ertesi gün anlatacağım derslere bakarım. kendim için çalışmadım ne yalan söyleyim ama senin için yaparım bunu. ohooo şimdiden ders muhabbetine başlamışsın diye kızma bana. dersler önemlidir kızım. bunları hayatın neresinde kullanıcam ki deme. ben dedim bak çalışmadım. ama rahat bir hayatım da olmadı. üstelik tamda bunları kullanabileceğim bir işte çalıştım yıllarca. hatta bu satırları o işimin mesai saatleri içinde yazıyorum sana. dersler önemlidir kızım kusura bakma ama bunun için biraz sıkıştıracağım seni. ama hep ders hep ders de olmaz. dışarı da çıkacağız seninle. lunaparklara gideceğiz. pamuk şeker, elma şekeri yiyeceğiz. bisiklet kullanmayı öğreteceğim sana. yaşın yettiği zaman da araba kullanmayı. bisiklet kullanmayı öğrenirken düşüreceğim belki seni ağlayacaksın ben öpeceğim yaralanan dizlerini avuç içlerini. sileceğim göz yaşlarını çok canın yanacak evet ama büyüdükçe bu acıları daha çok özleyeceksin güzel kızım. hayat zor. neden seni böyle bir dünyaya getirmek için bu kadar çabalıyorum bilemiyorum ama seni yanımda istiyorum güzel kızım.

seni çok seviyorum. çok seviyorum seni... bu öylesine söylenmiş 16 harfli 3 kelimeden oluşan bir cümle değil kızım. bir baba kızını ne kadar çok sevebilirse ben seni onun sınırsız katı kadar seveceğim. ve mutlu bir yaşam sürmen için elimden geleni yapacağım. fazla uzatmıyorum güzel kızım. iş yerinde göz yaşı dökmek, bunları saklamak kolay değil. kimseye de anlatamam.. ne diyeceğim ''ee şeeyy kızıma mektup yazıyorum da ondan şey olunca şey oldu'' ya da ''gözüme bi şey gaçtı daa'' fln mı.. yemez kimse kızım buradaki yani dünyadaki insanlar cin gibi kızım ama sen bil kızım ben seni her şey den çok seveceğim..
neyse daha konuşacak, anlatacak, yapacak çok şey var, çok zamanımız da olacak şu anda unuttuklarımı daha sonra aklıma gelecekler ile birlikte zaman içinde konuşuruz zaten güzel kızım.

merak ve heyecanla dünyaya gözlerini açıp, nur topu gibi bir kızınız oldu cümlesini duyduktan sonra seni kucağıma alacağım günü bekliyorum. öpüyorum güzel gözlerinden.

allah'a emanetsin.

seni seven baban...
yine youtube da bir şarkının yorumlarını okurken bir yorum gördüm;

"15 senelik evliyim 2 tane de çocuğum var ama yine de unutamadım seni be"
çok kötü hissettim kendimi.. unutamıyor demek ki insan.. şair demiş ya oğlun kızın olsun unutursun mihriban diye..ama o işler öyle olmuyor demek ki.. kendimi gördüm resmen o yorumda.. ama o evlendiği kadına da acıdım.. kesinlikle çok da iyi bir kadındır çok seviyordur 2 çocuğunun babasını.. zaten insanlar kendilerine zarar veren insanlara değer veriyorlar..
oysa ben o gece yüreğim elimde sana bir sırrımı söyleyecektim..
şu mermi içini delmeseydi eğer, seni alıp götürecektim..
beni vur.. beni onlara verme..
uzun entryleri genellikle açık oylarım. Ortada emek var o kadar uğraşılmış, yazılmış.
Özledim ve özlediğimle kaldım, teşekkürler.
her hafta düzenli olarak dertlenip en sonunda kendi kendime "derdini sikeyim" diyorum ve konu kapanıyor.
Hayat yine kötü gidiyor. Ama öyle karalara bağlamayacağım. Üzülmeyeceğim. Bu kez hüznümü en derinlerde yaşıyorum.
Ben tüm kuzenlerimle aynı mahallede kardeş gibi büyüdüm. En yakın arkadaşlarım hep onlar oldu. Yengelerimi, eniştelerimi ana baba bildim. Kuzenlerime kardeş dedim.
Bir tane kuzenim polis. Onu cizre'ye gönderdiler. Ben şehitler için içi yanan, her gün kahrolan biriyim. Ama sözlük, kardeşim... kardeşim oralarda. Her gün bir haber bekliyoruz ailecek. Her şehit haberinde daha kötü oluyorum. Bir gün diyorum, bir gün bize de... sonra mevlam büyük diyorum. Mevlam yazmış fermanı.
Bugün de diğer kuzenlerimin annesini, yani benim de anne bildiğim yengemi hastaneye kaldırdılar. Zaten hastaydı. Fenalaşmış. Ameliyat olacakmış. Onlar da ağlıyor sürekli. O kadar zor ki. Akraba, kardeş, anne bildiğin insan. evinde uyuduğun, yediğin içtiğin.

Üzülmüyorum. Üzülmeyeceğim her şey olacağına varır. Allah sabredenlerle beraberdir.
insanlarin duyguları zararlı.keşke ruhsuz olsaydık. kötüler.kesinlikle. neyse ygs ye az kaldı ve ben diğer ergen arkadaşlarım gibi saliyorum gün geçtikçe.
Sanırım yaşlanıyorum artık ya da çevresindeki evlenenler hep bana mı denk geliyo anlamış değilim. Bende bulaşık yıkarken düğünde takılan bileziklerin şangırdaması evresine atlamak istiyorum artık. Ben böyle birisi değildim ne hale getirdiniz beni ya .
doğum günümde hatırlanmak, özel hissetmek istiyorum.