bugün

*bu gece bütün herşeyden uzaklaşmak için dışarı çıktım sözlük, sırtımda çantam heryeri gezdim.
*canlı müzikli yerlere bayılıyorum bir de ordan sonra eve dönmesi olmasa da çok sevicem zira 3 biradan sonra kafayı toplayamamak kötü.
*sigarayı bıraktım derken, yine yaktım bir sigara dumanında boğuluyorum. oh mis.
*çok üşengecim sigaranın külü klavyenin üzerine düşüyor ama hiç birşey yapmıyorum.
*diyorum ki; 2 haftaya kalmaz gidiyorum bu şehirden ama bi yere gidebildiğim yok. hayırlısı sözlük.
*şu an içimde belirsiz bir mutluluk ve üzüntü var yakında çıkar kokusu.
*bugünlük bu kadar canımcım öperim. sen orda kal hep. anlaştık mı ?
çocukken meteoroloji uzmanlarının ertesi gün ki hava durumunu öğrenmek için helikopterle gökyüzüne çıkıp gökyüzüne karabiber fırlattıklarını ve havanın küçük bi bölümünden gözüken şeyin yarınki hava olacağını zannederdim.

mesela karabiberi fırlattılar ve bir damla yağmur düştü.
demek ki yarın yağmur yağacak.

bende terasa çıkıp avucumdaki karabiberleri havaya fırlatmıştım.
ama hiçbirşey olmamıştı.
'heralde daha yukarıya çıkmam lazım tüh'
demiştim.
Küçükken böyleydim sözlük.
kazık kadar kız oldum hala arkadaşlarımdan kazık yiyorum sözlük... çok utanıyorum lan..
en yakın arkadaşıma aşık olmak üzereyim ve kendimi her ilgi gösterene yavşayan aciz bir insan olarak gördüğüm için şuan, onunla her türlü kanka modu isimlerini takarak konuşuyorum, kendime meydan okumaya çalışıyorum. ama boşa çaba gösterdiğimi biliyorum da çok seviyorum be sözlük.
yemek yemek için girdiğim yerde sipariş verirken "her zamankinden" diyebilmenin huzurunu ve gururunu hiçbir şeye değişmem.
sarma sigara içiyorum uzun zamandır,
bu durumun tuhaf yanı ise daha sarmaya başladıgımda başım dönmeye başlıyor. içtiği anı mı hayal ediyor beynim artık bilemiyorum.
hayır 5 yıldır içiyorum, yeni başlayan baş dönmesi olamaz ki bu. psikolojik sanırım.
(bkz: sebep bulamayınca psikolojiktir demek)
içimde hiç gülme isteği olmadığında cok iyi kahkaha taklidi yapıyorum, iğrenc bi durum. ulan bi çeşit depresyonda mıyım neyim anlamadım.
yine aynı boku yedim sözlük. yine iyi bir ayrılık olmadı. ilaca başladım ama şu sinirlenince ağzımın bozulması durumunu bir türlü çözemedim yine ağzımı bozdum ve bir kıza söylenmeyecek ki sadece kıza değil düşmana söylenmicek şeyler söyledim eski sevdiceğime. yine nefret edilen oldum yine hiçbir suçu olmamasına rağmen kötü çocuk olarak anılacak kişi ben oldum, haklıyken haksız oldum.
karşı apartmanın bahçesinde gün boyunca 6 7 tane ufacık kızlar oyun oynuyor. ip atlıyorlar, körebe oynuyorlar eğleniyorlar yani. ama ben ne zaman o apartmanın önünden geçsem işlerini güçlerini bırakıp "aaa bonus kafaaaa" diye bağırıyorlar. ben bunlar yüzünden 1 haftadır bakkala giderken o yoldan yürüyemiyorum, köpeklerin cirit attığı boktan bir yoldan yürümek zorunda kalıyorum. çocuklara dönüp "ne var lan ne var? işinize bakın" desem ayıp mı olur sözlükcüm?
itiraf ediyorum: ben 8 yaşındayken bir kızla öpüşmüştüm. yalancıktan da sevişmiştim.
(bkz: evcilik oyununu abartan veletler)
(bkz: evcilik oynarken çizgiyi aşan veletler)
gun itibariyle eski sevgililerimin hepsi evlenmis durumda. hepsini gelin ettim. benle birlikte olanin kismeti aciliyor.
seni seviyorum demek ne kadar zor be sözlük..anne ve babama içimden geldiğince hiç bir zaman seni seviyorum demedim..dememişim. bunu dün gece 3 yaşındaki kızım durup dururken öylesine "baba seni çok seviyorum" dediği zaman anladım. anladım demek yaşadıklarım yanında zayıf kalır. hani hayatın film şeridi gibi gözünün önünden geçer lafı varya işte onu yaşadım. hem de minicik bir an içerisinde. minicik bir anda! küçücük kızım bana hayatımda yemediğim kadar okkalı bir tokat attı. o minicik anda hem sevindim. sevinmek değil bulutlar üzerinde dolaştım. sevilmek ne güzeldi. duymak ne güzeldi. hem de kalbim yandı. sevdiğini söylememek ne kötüydü. anne ve babamla öyle dramatik bir ilişkim de yok hani. gayet iyiyiz. hiç bir sorun yok. yok ama bunu onlara kelimelerle hiç ifade etmedim. edemedim. edebilecek miyim? onu da bilmiyorum. ama en kısa zamanda kızımın yaptığı gibi ansızın söyleyeceğim sanırım. ne zormuş be sözlük. neden?
şu genç yaşımda bunama başladı bende sözlük. insanların isimlerini unutup duruyorum. hani öyle fazla konuşmadığım, hayatımda büyük yeri olmayan insanlarınkini unutsam iyi. şundan 1 ya da 2 ay önce ciddi anlamda hoşlandığım kişinin adını unuttum dün akşam. o derece.
itiraf ediyorum itiraf etmeyi beceremiyorum. evet şaka değil gerçekten. arkadaşlarla toplandığımızda bu itiraf geyiği ne zaman dönse ben sessiz kalıyorum. sıra bana gelince aklıma birşey gelmiyor.
sözlük itiraf ediyorum, müzik dinlerken asla bir liste oluşturamam. tüm parçaları atarım ve karışık çal komutunu aktif yaparım. liste yaptım diyelim 10 dakika sonra o parçayı istemediğimi fark ediyorum. öyle olunca liste oluşturmak için harcadığım zaman boşa geçmiş oluyor bir de ona üzülüyorum. en iyisi karışık çal demek, istemediğin an değiştirmek. hem belki de akla gelmeyen seni içine hapsedicek derecede etkileyecek bir parça ile karşılaşacaksın? bilinmeyenin gizemi sarıyor galiba, güzel şey doğrusu.
itiraf ediyorum sözlük. kıymalı yumurtayı hiç bir zaman karabibersiz yiyemem. neden böyle oluyor bilmiyorum. deniyorum ama olmuyor bir türlü. etrafımdaki herkes karabibersiz yiyebilirken ben yapamıyorum bunu. üzülüyorum o an. neden diye soruyoyum kendime. neden? en iyisi hiç kıymalı yumurta yememek. ne dersin ha?!
not: az önce denedim oldu amk. yiyebiliyorum lan karabiberle.
sözlük ben kafa dengi bir insan hiç bulamayacağım. tüm arkadaşlarımdan sıkıldım. hepsine kafa atasım var ama hepsine. böyle hiç biri ile muhatap olmak istemiyorum. çok üzücü ama onların anlattıkları ilgimi çekmiyor benimkiler de onların. çok sıkılıyorum sözlük. birini gönder konuşayım sıkıntımı alsın ying-yang misali.
ben denizde boyumu geçen yerlere gitmeye korkuyorum.
ah ulan sözlük. gururunun kırılması çok kötü. küçük düşürülmek çok kötü. ah tutacaksın onu, saçlarını dolayacaksın eline, bi oraya, bi buraya. aaahh ulen ah.
yaşadığı olaylar insanın davranışlarını değiştirirmiş. şu hayatta hiç birşeyi planlamadan, öylesine yapmak gerekiyormuş bazen. dert etmeden, sonunu düşünmeden, zevkine vararak yaşamak gerektiğini öğrendim bir gecede.

mutluyum sözlük.
lost var ya hani şu zamanında çok meşur olan dizi.ben onu daha yeni izlemeye başladım lan.zamanında o kadar muhabeti geçti ortamlarda.bana izliyormusun diye sorulduğunda; yok ya izlemiyorum diyip kendimce tarz yapıyordum ama haksızda sayılmazdım hani aşkı memnu gibi olmustu herkes izliyordu. böyle her ortamda muhabeti falan dönüyordu napayım antipati oluşmuş işte bir şekilde inat ettik izlmedik. neyse işte üzerinden geçti, herkes sonunu falan tartıştı. ben yeni başladım ama kimseye söylemiyorum.arkadaş ortamında falan ağzımdan kaçırcak gibi oluyorum lan şu bölümde şöyle olduda ne oldu amk? tarzında muhabete giresim geliyor ama kendimi tutuyorum,dişlerimi sıkıyorum falan sonra eve geldiğimde odama kapanıp gizlice izliyip kendi kendime anlatıyorum, kendimle tartışıyorum.bildiğin çağa aykırı hareketler içindeyim lan işte izlesene herkesin izlediği zamanlar böyle adam akıllı.yok demi illa hep marjinal hep marjinal.yok bu kafayla gitmez karar verdim bişey yapmalı !
sözlük,

honki ponki torino
çalona bimbo boriro
muşi muşi hubobo kozizo
çiki çiki şayne tiki tak to

dizeleri ezberimde. evet, dün sözlükte başlığını gördüm, şarkıyı tekrar dinledim ve ezberledim. beleşim de var hazır, arkadaşlarımı arayıp bunu söylüyor ve telefonu kapatıyorum.
10 kişi gemide aynı bölgeye çekiçlerle raspa yaparken kendimi bir an age of empires köylüsü gibi hissettim. sanki güvertede süvari ahırı kuruyoruz ulan. *
ben bugün kollarımdan, ellerimden, parmaklarımdan, tırnaklarımdan utandım sözlük. hani o çok sevdiğim ellerimden. hani o uzun ojeli, kadınsal bir içgüdüyle biri kırılsa dahi üzüldüğüm tırnaklarımdan. saklanacak yer aradım. benim yaşlarımda ki o kızın kolları yoktu çünkü. ve o bana öyle imrenerek bakarken utanmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.
kaynım bana atladı

şaka lan şaka. başlığı sol frame de görünce... *