bugün

toplama hayatlar yaşıyoruz. nefes aldıkça ölüyoruz ve bilinci kapalı bir komada ki hastadan farkımız yok.
fazla kilonuz varsa kıyafetlerinizle, göbeğinizle işte ne varsa onunla dalga geçerler. zayıfladıysanız veya zayıfsanız da onunla da alay edecek bir şey bulurlar. paranız varsa ve alışverişleriniz buna göreyse ona bir kulp takarlar, paranız yoksa ona ayrı bir şey bulurlar söylemeye. dünyanın en iyisini onlar bilirler. vardır illa sizin etrafınızda da.

bir tayfa var, benden birkaç yaş küçük, abla abla, diye peşimden ayrılmazlardı. üniversiteye geldikten sonra yavaş yavaş değişmeye başladılar demek isterdim ama sanki hepimiz kasaba kılıklı bir ilçede yetişmemişiz gibi aman allahım afralar tafralar hiçbir şeyi ve kimseyi beğenmemeler... şu dünyada en tiksindiğim, ciddi manada midemi bulandıran bir tavır varsa budur. memnuniyetsizlik, hiçbir şeyi beğenmeme. daimi ve artan.

şu duruma tepki bile veremiyorum ve gerçekten üzüldüm. etrafımda beni bu şekilde inciten insanlara, özellikle çok yakınımda olanlarda, pek denk gelmediğim için böyle bu. üzülsem mi sevinsen mi bilemediğim bir durum.

işe başladıktan sonra epey ani ve büyük çapta kilo kaybı yaşadım. haşmetimden pek bir şey kaybetmedim ama boydan olmayan fotoğraflarımda bile çok bariz bir değişiklik oldu. hiç alakam olmayan yerlerde bununla ilgili çirkin şeyler konuşabilecek insanlara rastladığım, onlarla bir şeyler paylaştığım için gerçekten çok üzgünüm. bugün iyi geçmişti halbuki. günüme düşürdükleri gölgeden de elbette sorulur hesabı.

işte bunlar hep sevgisizlikten. tutup da aynı şekilde tepki veremem ama. vermem çünkü. alışkın değilim. o kadar hınçlı değilim insanlara.
düşünmemek için tüm gün bir şeylerle meşgul oluyorum. ölümüne kitap okuyorum kimi vakit. ama o lanet insanlar gözümün önüne gelip kafamı sikmeye devam ediyorlar.
bazen sadece çayına, kahvene sohbetiyle şeker tadı veren insanlara ihtiyacın vardır.

şu güzelim günde çalışmak koymaz mı insana?
koyar.

gün cumartesi. ruh hali, stabil.
Bir kez daha o bana dokunurken herşey çok güzeldi.
Bazen oturur kendi kendime ağlarım.
sabah tam servise çıkacakken mersedes sprinter'in kayışı attı. allah'tan arkadaşı aradık da yardımcı oldu şimdi araç serviste.
çok tatlı lan amına kodumun kızı. he bu kafayla devam edersem o kız bir bana yar olmaz orası ayrı.
kanı çok seviyorum. Ne var yani bende böyleyim ne var.
oda arkadaşım sinirlerimi zıplatıyor.
yorganı kafama kadar çekip yıllarca kalmak istiyorum.
itiraf ediyorum "yazık la kimin çocuğuysa" benim.*
"rüzgar nerden eserse oraya" şeklindeki yaşam tarzının bana göre olmadıgını söyleyen ben kasırga içine atıyorum kendimi. işin kötüsü sonunda tarafımca üzülecek olan insanın çok iyi birisi olması.
yaşam denen bu olay kimin kararı? mesela bana soruldu mu sen doğacaksın ve bir sınava gireceksin ? bana kalsa ben hayır derdim. ve işin garip tarafı istediğin zaman ölemiyorsun da eğer hayatına son vermek istersen yasak! cehennem ile cezalandırılıyorsun. çok trajedik. türlü olaylara gögüs geriyorsun. neden böyle oluyor diye soruyorsun. öyle deme deme günah, bu dünya sınav yeri. yaşamak zorundasın bu sınavı vermek zorundasın. ya yaşayacaksın ya da yaşayacaksın.
ders çalışamıyorum ya kafayı yiycem.

biri şu telefonu elimden alıp kırsın.
kadına bayan diyen insanları çok ciddiye almıyorum.
Artik bana deger vermedigini hissediyorum ve her seyden nefret etmem yetiyor.
Sözlükte görüntü olarak spaydi kullanıyorum, evet öhöm öhöm, sten li çoh iyi bir efs! Tamam lan it ne vuruyon! Ne vuruyon göth!
eski üyeliğimin şifresini şans eseri bulmam akabinde nick değiştirerek 11. nesilden 9. nesile gelmem konuştuğum arkadaşlarında 2 nesil nasıl düştüğüme bir anlam verememesi güzel bir duygu.
ilk defa bir kızın elini tuttuğumda 18 yaşındaydım.
Keşke içince biraz unutabilsek.
bugun hayatımda ilk kez iddaa oynadım ve daha ilk mactan yattım sozluk. iki tuyo verin la. ahshsj.
Birçok kişi uyuduğumu sanıyor ama uyuyamıyorum.
doymadım, doyamadım!
doyumsuzum.
Her gün, deneyimlediğim bir çok şey tekrar zihnime düşer ve her ne ise ona karşı doyumsuzluğum beni çökertmeye çalışır.
Her farklı şehrin kaldırımında umarsızca bayılmış halde güneşe göz kırpmak.
Bir sonraki adımımı düşünmeden tutarsızca yaşamak.
Aşk denilen hormonal hareketliliği tekrar dengesizleştirmek.
Tam arzuladığım anı, bir saniye geç fotoğraflamak.
Çeşitli sebeplere bağlayıp seyahatlarimi ertelemek.

Ve bunlar gibi yüzlercsine hala ve hala pişmanlık duyarak adım atmaktan düzine düzine kilometre uzak kalmak.

Tam da şimdi itiraf edip, yükümü boşaltmak istediklerimdir bunlar. *
Okul tuvaletine hiç ihtiyacımı gidermek için girmedim.