bugün

kurtuluş parkı'nda yaprak dökümü...
hava açık. yıldızlar yere yakın. taş atsak bir ikisini düşürebiliriz. " neden olmaz " diye soruyorum. " mutsuz oluruz " diyorsun. z
herkes mutlu olacak diye bir kural yok ki. biz de mutsuz olalım.
birbirimizin yüzüne bakıyoruz. sanki az önce, orada bir yerde, kaybettiği anahtarlığı arar gibi.

(bkz: emrah serbes)
tam tanım yaptığım hiç bir subjektif yorumda bile bulunmadığım entryleri fütursuzca eksileyen gavat yazarların ağzına banyo şofbeniylen vurmak istiyorum sözlük.
Derdi olanı, problemi olanı, sevinci olanı itina ile dinler, çözüm bulur ve sevincine ortak olurum. Yazın efendim çekinmeyin.
sabah ve akşam servislerini 800 liraya anlaştık. sabah 1 saat, akşam 45 dakika sürüyor. saatler değişti.sabah iki servis yapmaya başlandı. 800 çok geldi 450 olsun dendi. iş mi şimdi bu ?
nefes alamıyorum.
noluyo allah aşkına?
Beni okulda,çevrede çok ağırbaşlı,sürekli okuyan, durmadan ders çalışıp herkesi geçerek bölüm birincisi olmaya çalışan ve kızlarla muhabbeti çok az olan bir çakma filozof olarak görüyorlar. Aslında hiç de öyle biri değilim fakat geçmişten gelen alışkanlıklardan ötürü huylarımın,davranışlarımın esiri gibiyim,değiştiremiyorum. Her neyse watsappda arkadaşlara arada bir bizim bölümdeki kızların fotoğrafını atar , uf ne kız lan değil mi vs. yazarım. işte geçenlerde yanlışlıkla kızın kendisine atıp, şundaki güzelliğe bak aq, insan değil melek yazmışım. Sonrası da binbir turlu yalan ve rezil oluşum. Utancımdan gittim yatay geçiş başvurusu yaptım lan.
geçen amcamlarla skype yapıcak bizimkiler.neyse araştılar telefonda açın girdik şimdi falan.kamera ışık motor derken yengem amcam ekrana geldi babamın ilk cümle 'hoşgeldiniz'oldu.
bazen cidden düzenli bir ilişki istiyor insan.
bir gün çok zengin olursam, parayı öyle mala mülke yatırıp kira beklemem.
yerim hepsini. kefenin cebi yoksa yer, bitiririm.
çoluk çocuk da düşünmem. kendileri çalışıp kazansın ipneler.
özel mesaj ve silik sayım paralel gidiyor. şu anda da 500'e karşı 50 mesela. 400'ken 40, 490'ken 49'du. öyle yani. paylaşmak istedim.
kaslı omuzlarımda gamzelerim var.
dünyada insanın başına her şeyin gelebileceğini biliyorum.

kimsenin acısını küçümsemiyorum, insanların neler yaşadıklarını neler hissettiklerini anlayabiliyorum. yaşadıkları sorunlara karşı onlara bir şekilde bir yol haritası kendi kafamdan çıkarabiliyorum ve onlara da bunu anlatıyorum ama konu kendi hayatıma gelince görüyorum ki o problemlerden kaçmak, kaçmak değil de yüzleşerek o sorunları ortadan kaldırmak. bunun için izlenmesi gereken yok haritası çok mantıklı da o yolu izlemek çok zor. kalp kanıyor, insan kanıyor. devam etmek için ileriye kafasını kaldırıp bakıyor insan ama kanıyor işte kanıyor be arkadaş. ama işte. hayat.
giderek oblomovlaşıyor muyum yoksa ben bir oblomov olarak mı doğdum bilemiyorum, kış gelse de hırkamı giysem ama gri benimki delik deşik de değil..düzen değişiyor ben mi ayak uyduramıyorum,yoksa düzende bana mı yer yok?...
acılar gördüm,yaşadım,vicdan yoksunlarını da tattım ne var ki hiçbiri ''iyiye'' olan umudumu yitirmeye yetmedi...
oblomovları ancak ve ancak saf,temiz ve vicdanlı bir aşk harekete geçirebilir, galiba ihtiyacım olan şey bu.
En sevmedigim olay ayni ortamda birden fazla kizin yazmasi, erkek ortaminda bu yoktur iste bir arkadas bir kiza yaziyorsa digeri es gecer.
umutsuzum herşeye galiba.
Yaşadığımız hayat değil amk, her şey iyi olacak diye kendimizi kandırıyoruz. Bu sikik ülkede, bu sikik insanlarla hiçbir şey daha iyi olmayacak.
Herkesin köyde birkaç gün doğayla başbaşa tatil yapmasini salik veririm. Cayir cimenden yaziyorum.
http://9gag.com/gag/a1ZZ9EP

Çok haklı ama. Her sene her sene aynı şey yiter yaa!
keşke seni hiç kaybetmeseydim. keşke hep senin kalbine odaklansaydım. keşke saçma sapan şeyler yüzünden seni hiç üzmeseydim. keşke keşke keşke. keşke ben hiç ilk aşkımı. kuzumu... hiç hiç kaybetmeseydim. onu hiç üzmeseydim.
ask acisi neymis anasini satayim. erkeklerden tiksindim. su anki sevgilimden ayrilirsam asla bir baskasi hayatima giremeyecek. istemiyorum herseyime karisip duran iki ayakli egolari.
yaklaşık 1.5 ay önce bi arkadaşımın vasıtasıyla bi kızla tanıştım. dersanede aynı sınıftaydık ancak hiç bi tanışıklığımız olmamıştı. başladık konuşmaya. zaman geçtikçe ben farklı duygular hissetmeye başladım. ve o da bir süre sonra bunu anladı zaten. sonra duygularımı söyledim ama bana arkadaş kalmamızı istediğini söyledi. galiba başıma gelen en berbat durum bu şimdiye kadar yaşadığım. bu duygularla nasıl devam edicek bilemiyorum. aynı üniversite ve bölümü kazanmamızın da bir payı var galiba. çok çok kararsızım bundan sonra arkadaşlığımı kessem mi yoksa beraber geçireceğimiz 4 yılı mı düşünsem diye. bi süre de konuşmamaya karar verdim. kendimce büyük bi çıkmazdayım, ne olacak bakalım. oh döktüm sonunda içimi.
bir mektup yazdım. veda mektubu. en son doğum günümü kutlamıştı. ondan sonra yine aynı sessizliğe döndü.

ben uzun zaman eskisi gibi olmasını dilerdim. ama öyle olmuyor. olmayacak. insanlar değişiyor.
beni benim kadar sevebilen kimseyi bulamadım.

o yüzden yaşadıklarıma da pek şaşırmıyorum aslında.
ama artık bırakmam gerektiğini biliyorum. çünkü arkama dönüp baktıkça, önümdekileri kaçırıyorum.

uzunca bir mektup yazdım. tamamen hayatından çıkacağıma dair.
şimdi o mektup gönderilmeyi bekliyor. ama benim elim nasıl gidecek bilmiyorum.
ama yapmalıyım. çok uzun zaman önce yapmam gereken şeyi yeterince ertelemiştim zaten.

yapmalıyım. ama nasıl kıyacağım bilemiyorum.
eski sevgililerimin ve hayatima koyup gidenlerin hepsini ateste yakmak istiyorum tıpkı benim canımı yaktıkları gibi.
68 model kırmızı mustang alacağım kafaya koydum.
Uzun süre sonra sigaraya başladım. Her bir nefes onu anımsatıyor.