bugün

Ben kaktüsüm o da sedef çiçeği. Onun her gün suya ihtiyacı var benim yılda bir kaç kez. Ben bir günün üç öğününden birinde suyunu eksik etsem hemen küsüyor uzaklaşıyor sözlük. ama hatırlayamıyorum en son ne zaman çölüme yağmur olduğunu.
bugün benim doğum günüm;
Normalde komik bir şapka takıp Dünya'nın Güneş etrafında bir tur daha atmasını kutlardım. Bu sene turu tamamlayamayacağını düşünmüştüm ama küçük mavi gezegenimizin sağı solu pek belli olmuyor *
Bozuk psikolojim her şeyi bok etti ne aile ne aşk ne de arkadaşım kalmadı çevremde. tahammülsüzlük, alınganlık ve çok saçma şeylere aşırı derecede takılmaya başladım. sonum ne olacak bilmiyorum ama şu anım hiç iyi değil.
yaşadığım evden hiç memnun değilim. çok güzel başlayan ev maceramız gayet hüzünlü ve nefret dolu bir şekilde son bulacak. buna eminim. eve yeni geldiğimiz zaman yapılan alışverişin parasını başka bir ev arkadaşı aracılığı ile isteyen insanlarla yaşıyorum. kıbrıs evlerini bilenler bilir. genellikle yazlık ev olarak yapılmıştır ve doğalgaz, kalorifer, soba gibi ısınma araçları yoktur. haliyle evde mutfak tüpü ve katalitik ile ısınıyoruz. normalde odada iki arkadaş kalıyoruz. ama arkadaşım eve gelirken kendine aldığı piknik tüpünden ben faydalanmayayım diye şuan salonda yatıyor. oda çok soğuk, camlar rüzgarı tutmuyor ve her yerden soğuk geliyor. bir an önce yıl sonu nun gelmesini istiyorum. ilk işim bu evden ayrılmak olacak.
erken uyanmakla ilgili sorunlarım var.

erken uyanınca moralim bozuluyor.

çok erken uyanırsam uyanır uyanmaz biri bana küfür etmiş gibi hissediyorum.

erken başlayan dersleri ders programından siliyorum.

erken olan sınavlara giderken ağlamaklı oluyorum.

bir sonraki gün erken uyanacağım kesinse o gün çok agresif oluyorum.

sırf uyandığımda saatin çok erkeni göstermemesi için tüm saatlerimi iki saat ileri aldım.

artık sabahları uyandığımda eskisi kadar moralim bozulmuyor. neredeyse hiç bir şey kendi saatime göre 10.00 dan önce başlamıyor.

hayatı iki saat ileriden yaşamaya alışmak zorunda kaldım.
Ortaokuldayken atari salonunda bir kız numaranı verirsen 10 jeton alırım sana demişti. 2×10=20 lira. Daha çok değer vereni görmedim sonra.
Ulan ne gerizekalı milletiz utanıyorum resmen. Yok gökhan abdest almış yok dövme derinin altındaysa abdest geçerli olurmuş. Allah başka dert vermesin.
Arkadaşlarla suan oturmuş muhabbet ediyoruz kızlardan konuşuyoruz yine got oldum.. Öpüşecek bir sevgili bile bulamadım koca Bursa'da.
2 yıl önce Sezonluk olarak girdiğim marketin şarküterü reyonunda çalışmıştım. Müdürün isteğiyle tabakta satılan pirzolaları bagetleri son kullanma tarihi yaklaştığı ve haliyle kokmaya başladığı için soslayıp müşteriye sunardım. Böylece Hem görüntü olarak hemde koku olarak belli olmazdı.epey satılırdı da. Satarken vicdanim rahat degildi bu durumdan çünkü sadece tavuklara yapılmazdi diger ürünlerde de hep bi kandırmaca vardı.

Sonuç olarak çok durmayıp işi bırakmıştım ve o zamandan beri soslu tavuk almıyorum sözlük.
Hayat bilgisi dizisinde afet hocaya "hocam" denildiğinde hani "hoca, cami de" diyordu ya. işte ben onu "hoca cami, de" diye anlıyordum.
barbara manken olan diye türk sinemasını damardan alan kızın 15 dakikalık videosunu 2 kere yarımşar saatlik aralarla izledim. hiç sıkılmadım her seferinde daha çok güldüm.
ceza, aile, ticaret, vergi, iş ve sosyal güvenlik, icra iflas, medeni usul round 2, miras hukuku kaldı. bi de 3 5 tane daha var. ben kutumda büyük hissediyorum...
Özledim olm ya. Pat benatar - heartbreaker söylemesini özledim. Duşta sesini açmaya çalışmasını özledim. Ona sarılıp uyumayı özledim. Dip boyası almayı özledim ona.

Amk seni çok özledim lan.
yazarların lanet itiraflarını okumuyorum sözlük. herkesi de aynı düşündüğüm için, itiraflarınıza lanet dedim. yani vol-2 ne kadar gerekliydi? meraklardayım.
alternatiftir ama bir :

(bkz: öz hakiki sözlük yazarlarının itirafları)

değildir.
evlenince birbirimizi yatırıp kuşbaşı kesecek duruma da gelsek asla ama asla ayrı yataklarda yatmayacağım-ız.
biraz önce götümde patlayabilir bir yazı yazdım dikkatsizce. ama en az bir şey bir insanı bu kadar koruyabilir... hiç belli etmemişim!
Ağlamak istiyorum her yazdığım entry silinip gidiyor.
galiba evlenmek istiyorum. hayatimin bi rutini olsun, eşimi bekleyeyim, işten eve uçarak gideyim, çocuğumuz olsun, ona bakayım. babasıyla maça gitsin erkek olursa haftasonları, Kız olursa babası ikimizi de çok sevsin. birbirimizi de.

evimizde huzur olsun. Diğer her şey dışarıda kalsın ve gece birbirimize sarılıp uyuduğumuzda ne güvensizlik ne sevgisizlik olmasın içimizde.

biliyorum çok şey istiyorum.
beni güzel hatırlayın.
eyvallah.
ailemle yaşıyorum. inanılmaz fedakarlıklar yapıyorlar benim için, başka hiç bir ailede görmediğim kadar. fakat ben onların hak ettikleri ve istedikleri gibi bir evlat olamayacağım. "boşuna uğraşıyorlar" düşüncesi ile yaşıyorum. anlatıyorum bana güvenmeyin diye fakat anlamıyor, devam ediyorlar. bu durum inanılmaz baskı altında hissettiriyor bana kendimi.
gece gece çıldırdım. hiç konuşmadığım kişilere sataşıyorum, acayip derecede saçma konuşuyorum falan noluyo lan bana?
bundan sonra değişiyorum sözlük, yalnızca artık kendi zevklerime göre yaşayacağım iyilikti, hayırdı, adaletti yaraktı kürekti derken insan olduğumu unuttum amk. sikerim kitapları kendi görüşlerime göre yaşayacağım anlıyon mu sözlük ?

unutmadan, problemlerinizi yalnız başınıza çözdüğünüzde şükür falan ederseniz aklınıza ben geleyim, ne kadar mal olduğunuzu anlayın amk.
bir zeynep'tir tutturmusum ah ne iyi...

"Acaba Zeynep kûlkedisi olsaydı saatler bir saat geri alınabilir miydi ben O'nu bulana kadar?"
Açıkçası Zeynep'in kirpiklerinde bekleyen yağmur damlasını gözyaşı sanıp silmek isteyip üzülüyordum bugün. Sümer'den bu yana gözlerine sürme çekmemişti. O rimelin kalemin kirpiklerine değmesi sanki kıyıya vurmuş dalganın süzülen okyanusa sarılması gibi bir şeydi. Her gün duydugumuz acı olayların manyetik alana hapsolmuş 3. sayfa haberlerinde olduğunu biliyoruz. Baktıkları magazin sayfasında gözlüksüz eleştiri yapan çakma moderatorlerin arkadaş ortamında satrançtakı piyonlar gibi öne atılması özgüven mi? Beyni 140 karakterden fazlasını algılamayan, dramatize olgulara hemen boyun eğip üzgün rolüne bürünen insanlara içinizi dokemezsiniz, dökmeye kalkissaniz toplayamazsiniz. Zeynep bugün karşıdan karşıya geçmeye karar vermişti. Uykusuz kaldığın gecenin lambasına benzeyen kırmızı ışık yandı. Estetik acılar ve kör bir adamın 39 yıllık eşini tanıması haricinde her şey bulanikti. Güneş balçıkla sıvanmış gibiydi. Gölgeler yerini seslere bırakmış Zeynep o çiftle beraber yürümeye başladı. Bir yürüyüşü vardı ki yürüyüşünde Istanbul'da kaç şiir artığı bir kelime ediyordu? Bıkkın olduğu stabil hayattan annesini öldürme planları yapan Stewie'nin zekâsına hayran kalmış biri olarak çizgi karakterler gibi iki boyutlu geziniyordum Zeynep'in çevresinde. Zeynep'in yüzünde Mısırlılardan kalma rasyonel bir makyaj vardı sanki sadeydi papirüs yumusakligindaki teninde. Zamanda yolculuk yapmış gibi hissediyorum. Her ne kadar saklamaya çalıştığım posta kutularında bekleyen lise aşklarım olmasa da. Sözgelimi Zeynep her gün her saat her dakika birini andiriyor bana. Zeynep'in resminde yaşadığım nöbetlerin içine işlenen ayrilik paradosi... Aslında Zeynep yeni bir ülke olmalı yeni bir kıta yeni bir akım aşkın serbest ölçüyle yazilabileceği...
Zeynep öldüresiye solladı beni her ne kadar beni fark etmese de kendimi metafizikte soyutlanmış halde buldum. Kendimi 1792. basamakta kendimi dizinin 34. bölümünün reklam aralarında buldum. Zeynep iyi biri masum biri. Zeynep meyve vermeyen ağacı sulayacak kadar iyimser biri...
Cok ozluyorum. Dayanamiyorum ve ben hersabah 09.08.2011 e uyaniyorum. O öldü diyorlar ben inanmiyorum. Her sabah ayni sesle uyaniyorum. Ve yine inanmiyorum. Baska sehirlerde ariyorum o kutsal aski yasadigimiz sehir de kuru toprakli bir mezarliga cikiyor yollar. Kimseye caktirmasam da cok ozluyorum beeeee cok. Nefes alamiyorum. Yanlislar yapiyorum ruyalarima bile gelmiyor kiziyor bana. Ama 3 senedir gozumun ucuyla bile aldatmiyorum. Tek sayilara dusmanligimin sebebi de o ah be serkan m biz simdi evli olacaktik su anda birlikte sarilmis uyuyor olacaktik. Ah be serkan m biz simdi mutlu olacaktik. Ne yazik ki hayat bize mutlu olma sansi vermedi.