bugün

yapılması gereken onca şey var,kafamda deli sorular nasıl olacak bu işler? Bazen burdaymışım ama değilimişim gibi kafam gidip geliyor ne yapmalı ne etmeli yoluna koymalı bir şeyleri...
Ya ben artık en sevdigim seylerden bile zevk alamaz hale geldim . Yemek yiyorum tadı yok , müzik dinliyorum tadı yok , dışarı çıkıyorum geziyorum arkadaslarla yok be mutlu olamıyorum . Bak daha yazmaya bile üşendim gidiyom ben .
(bkz: reserved)
seri halde devam etmesi gereken film.

şimdiden 3ü merak ediyoruz.
müzik dinlemek > tv izlemek.
hala bebe bisküvisi yiyorum arada. tadı çok güzel lan!
sözlük, tam sözlükten kız kaldırıyorum. her şey iyi oluyor, sonra bi bakıyorum çaylak olmuşum.

çok üzülüyorum sözlük.
sözlükte oylama sıkıntısı olduğuna katılıyorum ve bu sorunu gidermek için her okuduğum entry e oy vermeye çalışıyordum ama art arda 10 tane entry e eksi bile veremedim ve bıraktım. sözlüğün son hali bu maalesef.
birkaç gün evden çıkmamanın ardından dışarı çıkacağım zaman kendimi yüzüklerin efendisi'ndeki frodo gibi hissediyorum.
sanki gandalf (iç sesim) bana diyor ki: çok uzun bir yolculuk olacak evlat...
sonra düşünüyorum, evet diyorum, şimdi çıkıp gideceğim ve bu çok uzun zaman alacak ve bu yolun bir de geri dönüşü olacak...
sonra çıkıyorum, bakkaldan 3 ekmek alıp geliyorum.
sıkıntıdan patlıcam evde, hiçbir şey yapacak gücüm yok. yarı aç yarı tok arada kalmışlığın sinir bozuculuğuyla mal mal takılıyorum şu an.
bunaldım sözlük.
insan ağzında oksijen tüpü o ince çizgiyi görünce hayata bakış açısı değişiyor.
Yıllar sonra yine elizabeth e döndük iyi mi .
Yasamayi seviyorum.
'biraz masumiyete ihtiyaç var' bugün duyduğum en anlamlı cümleydi.
Gençliğimi boşuna yorularak geçirdiğimi hissediyorum.
avil... senin sorunların mı var allasen? şurda toplasan 5 günün kalmış, kendi fakültelerin bitti gittin almancacı ödevi yapıyon?...
öyle deme kızım bak hatırlarsan minnet borcun var ona... nasıl sevindiğini hatırla.
ama sanki bi KERE bilerek beni aşaaalamıştı?
saçmalama salak, kız türkçe bilmiyor. sor bakiim kendi ne dediğini biliyor mu.
bu haftasonu gittiğim bir alışveriş merkezinde takriben bir mantarın boylarında, mısır püskülü gibi sarı saçları olan, kocaman mavi gözlü bir kız çocuğu gördüm. kendinden büyük bir bardaktan bir şeyler içmeye çalışıyordu. babasının elinden tutmuştu.
benim için ne hazindir ki elinden tutan adam yani babası ben değilim.
biraz seveydik, yanaklarından sıkaydık iyiydi...
sevmese de önemsediğini bilmek güzel duygu lan.
çok sevdiğim insandan bile fevkalede uzak durabiliyorum. hatalara tahammül etmiyorum. elbet her insan hata yapar. bir yere kadar da idare edilir. dört dörtlük kimse yok. ama telafi edilemiyecek durumlara göz yummuyorum. yutmuyorum. duygularımı mantığımın önüne geçirmiyorum. bugünlerde bazı kişilerden uzaklaşmamın ne kadarda doğru olduğunu anlıyorum. zamanın değerini biliyorum. nefes aldığım her saniye benim için çok değerli. ilerde 'ben zamanımı kime harcamışım' pişmanlığını yaşamamak için çevremi özenle seçiyorum. çevremde ki insanları çok seviyorum. sevildiğimide hissettiriyolar her an. kendimi binlerce milyonlarca insandan şanslı ve güçlü hissediyorum.
parlak ince siyah külotlu çorap ulaaaaannnnn. *
http://galeri.uludagsozluk.com/g/siyah-ince-parlak/

http://galeri.uludagsozlu...siyah-ince-parlak-479564/

sonra da bana diyorlar ki , nedir sendeki bu çorap tutkusu ?
itiraf ediyorum; aslında bi bakıp çıkacaktım..
işimizi hallettik (anladınız siz onu) arabaya bindik eve dönüyoruz ki sigara bitmiş trafik de milim ilerliyor. bi keyif cigarası yakamadık delirdik kardeşimle öyle keyifliyiz ki ama cigarasızlık mahvediyor.. yanımızda ki kamyoncu cigarasını bir yaktı bir üfledi tamam dedim kardeşim kamyona yaklaş. abi dedim sigaramız bitti de varsa dedim. al toprağım dedi hareket halindeyken herkesin yapamayacağı benim bile yapamayacağım bir esneklikle sigarayı alabildim. tabi kamyoncunun tecrübesini de gözardı etmemek gerek. içtiğim en tatlı sigaradır.
Öncelikle bunu anlatırken ne kadar utandığımı ve can çekiştiğimi bilmelisiniz sözlük...

Tüm sene iş güç derken, artık tam pilimiz bitiyordu ki yaz geldi. Senelik izne ayrılıp biraz tatil yapayım dedim. 20 günlük iznim var işte. 2-3 gün evde dinlendikten sonra şöyle 1 haftalık tatil yapayım dedim tamam mı. Ben nereden bileyim tatilde olacakları lan! Neyse sıra gelecek oraya da...

Bir arkadaşım daha var, zengin herifin teki baba parası yiyor pezo zaten, kabul etti direkt. Dedi ki; abi amazon'a geziye gidelim dedi. (Ulan kim bilir kaç paradır) bakarız daha dur acele etme, önce bir araştıralım falan dedim. Neyse internetten biraz baktım falan, 3500€ falan diyor lan. 8000 ₺ ye falan denk geliyor işte. Dedim ben bu parayı hayatta ödeyemem. Şerro zengin ya, ya sen ödeyebildiğini öde gerisini ben hallederim dedi. Artiste bak artiste! Parasını yediğim. Neyse gururuma yedirip kabul ettim, ilk önce inkar ederek.. Bavullar falan filan vize derken geldi çattı o gün. 30 dolar da vizeye aldı bir de namussuzlar. Oto şeye para alıyorsunuz yeter lan. Neyse aktarmalı olarak gidecektik, ahl'den bindik işte.. Quito'ya geldik en sonunda. ilk indiğimizde havası çok kasvetli ve bunaltıcı gelmişti, alışmak tüm günü aldı. Neyse arkadaşla birlikte işte bize ayarlanan otele gitmek için havalimanının taksisini kullandık. Telefondan gösterdim otelin ismini, haa okkey okkey dedi. 5€ da ona verdik. Şimdi arkadaşa daha fazla ayıp olmasın diye ben verdim taksi parasını da. Otele gidince yattık uzandık falan. Daha sonra yemek yemeye indik, ulan sizin yemeklerinize edeyim ben. Ama yine de yiyecek bir şeyler bulduk, ahtapot salatası falan yedik. Daha sonra grupla buluşma saati gelmişti, oraya gittik. Ulan grup 10 kişiden küçük diye toplamda 80€ da rehber için aldılar iyi mi! Neyse bla bla fazla sıkmayayım sizi. 2 gece burada konakladıktan sonra uçakla kapawi'ye geçtik(170€ bilet parası Allah'tan gezi parasına dahilmiş!) 4 gece kalmak için. işte herşey burada başladı anasını satayım! Herşey burada başladı!

Kuş izleme aktiviteleri, bilgilendirmeler falan geçtikten sonra sıra geldi motorlu kanolarla amazon nehrini gezmeye. Herşey çok güzel gidiyordu; timsah falan gördük, oovv falan yaptık ilk defa görüyormuş gibi. Gerçi ilk defa görüyoruk ama..

Neyse güvenli bir yere gidip, ağlar ile balık tutmaya gelmişti sıra. Lanet olsun. Gerçekten tam anlamıyla lanet olsun! O suya işediğim ana laanet olsun! Saatlerdir işeyememiştim. Suya girince de fırsattan istifade, biraz uzaklaşıp kimse anlamaz zaten deyip işeme başladım tamam mı. Allah benim belamı vermesin işte! Ne olduysa tam bu anda oldu!

görsel

Çığlık atarak suya yapıştım iyice. insanlar bana doğru yüzmeye başladı. Ben deli gibi bağırıyordum penisimi tutarak. Sonradan anladık ki Kodumun balığı penisime girmiş. Evet. Kodumun balığı bildiğin penisime girmiş. Şerefsizin oğlu. Millet soruyordu bağırarak noldu falan diye, ben inleyerek dedim, artık hiçbir şey umrumda değildi! işerken birden penisime bir şey oldu, yanıyoooor! Diye bağırmaya başladım. Rehber ilgilendi, penisime baktığında kan geliyordu. idrar damarı semsertti. Anlamış olacak ki tercümana çevittirdi. Benim içim daha bir hoş oldu. "Balık ne laayynnn!" Dedim. içime nasıl bir balık girer oğlum! Hemen beni motorlu kanoya alıp, filmlerdeki gibi bir 90 derece dönüş yaparak geldiğimiz yere doğru gittik. Anasını sattığımın yerinde de hastane yok anasını satayım! Neymiş efendim! En yakın hastane 50 km uzakta. Hastır lan oradan. 4x4 arabaya kodular beni, acıdan bayılmışım. Arka koltukta, arkadaşımın kucağında bayılmışım. Gözümü açtığımda penisim yine çok ağrıyordu fakat o kadar fazla değildi. Arkadaşıma sordum, neler oldu anlat dedim. "Yarrana soktular oğlum yarrana" dedi ağzını yaya yaya. Ameliyat oldun dedi. O kodumun balığını bana getirin dedim!

ilk önce filmimi çekmişler şuradaki gibi:

görsel

Doktor ameliyata karar vermiş. Zaten başka türlü de çıkmıyormuş velet! Bazı afrikalılar ağrıya dayanamadikları için kesermiş penislerini hatta.

Ameliyat örneği içinse:

görsel

(img:#806878)

http://m.youtube.com/watch?v=ud4demJFpZY

Doktorum da bu konusa tecrübeliymiş Allah'tan. Daha önce buna benzer 23 operasyon gerçekleştirmiş. Şerefsizler nehre işemek için doğmuşlar sanki!

Haftalar boyunca işerken acılar çektim sözlük! Böbrek taşıymış falan başlarım ulan böbrek taşınıza! Bu arada bu balık stres altında dikenlerini açıyormuş pislik. Hani vardır ya sizin şu "giren şemsiye açılmaz" muhabbeti. Keşke açılmasa lan! Keşke açılmasa! Açıldı itin oğlu! Hemde penisimin içinde! Tatil yapayım derken.. Hay ben böyle işin. Ulan yine hatırladıkça bak şimdi.. Yine kötü oldum.. iş içinse rapor falan aldım, 1,5 ay gitmedim işe. Soran arkadaşlara ise, Afrika'da yediğim bir balıktan virüs kaptım falan uydurdum bir şeyler. Ulan ne diyeyim! Penisime balık mı kaçtı diyeyim!

Siz siz olun amazon'da işemeyin! Çok samimi söylüyorum. Ben ettim siz etmeyin! Allah benim belamı vermiş zaten vereceği kadar...