bugün

2 hafta önce kuzenlerimle balığa gittik.

balık tutarken oltayı olması gerekenden daha hızlı çekince , aynalı sazan, arkamdaki kayaya çarpıp canlı canlı parçalandı

isteyerek yapmadım ama yine de pişman değilim.

bu arada ne de iyi oldu lan bu devecialpay denen azgın tekeye. net.
seviyorum ama kimi
en tatlı birisini
nasıl anlatsam sana
ilk harflerime baksana.
bir espri bulup, "neyse lan tam 00.00'da yazıyım da gelsin şukular" düşüncesindeki insanları anında eksiliyorum.
her geçen gün insanların daha ne kadar mallaşabileceginin kanıtlarını görüyorum sayende sözlük sagol.
kendimi bildim bileli bir yılın en az 350 günü minimum 8 saat uyumuşumdur ve hiç bir zaman da uykumu alamamışımdır.
kpss ye iki gün kaldı sözlük, ne olacak ne yapacağım bilemiyorum. dua edin lan insanlık için iyilik için...
mursi gitti sevinin bu arada.
insanlara iyi olmadığımı söyledikçe inat edercesine "naber" soruma "her şey çok güzel *" cevabını veriyorlar.
Bir hevesle açıp şifresini unuttuğum için giremediğim siteler yüzünden çocuklarını sokağa atan anne gibi hissediyorum.
Hizli kilo vermeyi kafaya koydum ve ilac kullanmaya basladim annem yarim saatte bir nefes aliyormuyum diye beni kontrol ediyor.
onu çok özledim. aramamak için numarasını hafızamdan ve telefonumdan sildim. beni engelleyen tek şey bu, bir de onu beni artık sevmiyor oluşu
bilen bilir 2 yıl falan öncesine kadar zall'ın anlaşılamamış entryleri listesi boştu. bomboştu.
ben sözlükte ki devrimi yapan o adamım. ilgili bir başlıkta zall'a ultimatom çekmiş demokrasi talep etmiştik. *

edit: kardeş 10. nesilsek bu daha önce buraya hiç gelmedik demek değil.
az önce hayatımın en büyük heyecanını yaşadım sözlük. böyle bir heyecanı hayatım boyunca asla yaşayamayacağım. hemen anlatayım.

10 gün önce falan sağ ayak başparmağımın tırnağımı çektirmiştim sözlük. (#20222469) baticon sürmek için sargısını açtım. etin üstünde tırnak olmayınca çok hassas oluyor. tüyle dokunsan bile huylanıyorsun. neyse patates yemeğini ısıtıyordum ocakta. o sırada çatal elimden düştü. 1 saniye içinde ayağımı geri çekmeseydim, büyük ihtimal o çatalın dişleri benim tırnaksız etime girecekti ve ben bağırarak apartmanı ayağa kaldıracaktım.

hâlâ kalbim küt küt atıyo lan.
bir karşılığı olur yapılan kötülükler kimsenin yanına kalmaz diye düşündüm ama öyle değilmiş. delirir gibiyim kabullenmek de istemiyorum elimden bir şey de gelmiyor. elimden gelen tek şey arada bir sinirlenip bir insanın mutsuz olmasını istemek. bunu istemeyi istemezdim.

edit: hani itiraf girmeyecektim? yine tutamadım kendimi. bak yine daraldım çünkü.
burnunun yağlı olmasından ve siyah noktalarından rahatsız olup burnunu zımparalayan beyinsiz benim, evet.

Peşin not: siyah noktalar gitmiyor, sadece yaralanıyorsunuz. Denemeyin %100 çalışmıyor.
sanırım biticek veya bitti.
her gün bu başlığı oluyorum, aklıma bir tane itiraf edecek şey gelmiyor sözlük; ben de bunu itiraf ediyorum.
bugün kız arkadaşımı terk ettim. kıskanç olduğu için.

sonra da hiç bir şey olmamış gibi açtım red alert 2 oynadım. böyle de bir öküzüm. *
Hayvan gibi gülmeyi, gülmekten nefes alamamayı, yüz kaslarımın bu vesileyle mahvolmasını çok özlemişim sözlük. Baklava bile yaptım nerdeyse. Sizi çok seviyorum "dedikodu kazanı"nın dedikodu sevmeyen insanları, iyi ki varsınız.
Ona ufakta olsa yalan söyledim.o kadar pişmanım ki anlatamam.
Okul baslar. güz donemi biter, butunlemeler baslar. ardindan bahar donemi. baharin butleri biter yazokulu baslar. yazokulu finalleri biter, guz baslar... ne zaman biticek lan bu okul!
babam borcuna sadık, dediği dedik, sözü söz, öğretmen maaşıyla anadolunun ücra bir ilçesinde ailesini geçindirmek için çırpınan bir adamdır. çevresindeki herkes güvenir ona. tabiki o da bana.
bundan yıllar önce babamın verdiği dershane taksitini dershaneye teslim etmemiş, ergenlik hormonlarımla birlikte, belki iş çıkar diye gidip kızlı erkekli ortamlarda yemiştim (ortam dediğimde işte; çay bahçesi, kebapçı, en fazla sinema) tabi dershane durur mu aramış babamı. babam da mahçup olmuş adama. alacaklı tarafından aranmak çok üzmüş. unuttuğumu, dalgınlığıma geldiğini filan düşünüp haftasonunun geçmesini beklemiş. ve pazartesi akşamı beni karşısına alıp anneme de mutfağa gitmesini söylemişti.
bense babamın bu hareketinin dershane taksitiyle alakalı olacağını tahmin etmesem bile, sıçtığımın farkındaydım ve bokumun resmini hayal edebiliyordum.

- oğlum sana verdiğim dershane taksitini verdin mi dershaneye?
- baba, şey.... kem, küm. baba o para lazım oldu çok acil, ben onu veremedim.
- ne için lazımdı da elalemin adamına arattırıyorsun beni.
- ...(suçluluk ve mahçupluk)
- ...

başım önde, halının motiflerini incelerken sessizlik bozuldu

- aferin oğlum, böyle devam et.

öyle koydu ki bu laf bana, yıllardır aklıma gelir de pişman olurum yaptığıma. ve hala kendimi babama layık olabilecek kadar iyi bir insan olarak göremiyorum.

değil küfür etmek, dövmek, organ mafyasına satsa razıydım o lafı söylemek yerine.

edat: oha babam sözlükte yazar mıdır nedir? adam yazıyı yazdığımın akşamı atladı istanbul'a yanıma geldi *
burnumda et var sevgili sözlük. yıllardır özellikle nezle olduğumda çekilmez bir hal alıyordu.

haftaya çarşamba operasyona gireceğim. narkoz yiyeceğim.

narkozdan sonra 3e kadar say diyorlarmış, 2 de bayılıyormuşsun.

kendime güveniyorum. altyapım sağlam. bayılmadan en az 7 ye kadar sayacağım sözlük. şu anda hayatımın en büyük hedefi bu. *
altı üstü liseden bir kız arkadaşım arayacak bir şey danışacakmış ama gel gör ki numaramı verdiğim günden bu yana gelen her yabancı numarayı onunmuş gibi kibarca açıyorum ve yine gel gör ki hiç biri o değil. burada anlamadığım kısım normalde arayan olmaz hele ki yabancı numaralar imkanı yok aramaz. ama şu son 1 hafta öyle değil ipini koparan arıyor. hiç aramayan arkadaş bile babasının telefonundan aradı o kadar yani. ayrıca bu kızla konuşmaya bu kadar istekli olmamı da anlamış değilim sanki hiç bir kızla telefondan konuşmuyoruz yada konuşabileceğim tek kız oymuş gibi. neyse o arasın yoksa dayanamayacağım ben arayacağım. yabancı numara sahipleri siz de aramayın lan heyecan yapıyoruz burada.
ne zaman torrent sitelerinde gezinirsem gözüme mutlaka bir oyun çarpıyor. inceliyorum, konusunu detaylı olarak araştırıyorum, sistem gereksinimleri vs. uyuyorsa da bir umut ve hevesle indiriyorum. indiriyorum indirmesine de ya torrent adresi sıkıntılı olduğu için indirme hızı yavaş oluyor ya da oyun indirildikten sonra ben kuramıyorum. daemon tools programı bu oyun dünyasının ağır abisi, racon babasıymış. o olmadan oynayamıyormuşuz biz bu oyunları. iyi de ben daemon toolsu hiç anlamıyorum hafız. sırf bu yüzden piyasada izlemediğim film kalmadı. oyun oynayamıyorum, can sıkıntısından film izliyorum.
her şeye rağmen insanın hayatta dimdik ayakta durabilmesi gerektiğine inanıyorum..

birbirlerine kazık atma derdine düşen insanların sayısı her geçen gün daha da artmakta, bence asıl hüner bu zorlu hayat şartlarında ayakta durabilmek, ve inanılan yolda dimdik ilerleyebilmektir..