bugün

borderline'ıma kadar erkeğim.
Keşfetmek... Mükemmel birşey...
her gün rastgele bir yazarın, nick altını okumaya başlıyorum. ve bundan zevk alıyorum. hele bir de nick altı savaşı varsa off ki ne of.
- çok çok donanımlı bir tarihçiyle oturup sohbet etmek istiyorum.
- geleceğim beni fazlasıyla kaygılandırıyor, korkuyorum. boşuna uğraşıyor gibi hissediyorum. daha doğrusu bu şekilde hissetmeme, insanlar sebep oluyor. yoksa ben çabalamaktan bıkmayan biriyim. enerjimi sömürmeyin artık, tepkim ağır olacak!
- bazen kabuğu kırmak için biraz bencil olmak gerekiyor sanırım.
insanlar bu yahudileri niye sevmiyor diye hep kendime kendime sorardım. meğer insan ırkının en aşağılık ırkıymış bugün haberim oldu. kendinizden başkasını insan yerine koymayıp hor görüyorsunuz ya katliniz vacip.
az önce modeme giren farklı bir kullanıcıyı mac adresinden engelledim sözlük. inan çok fena gurur duyuyorum kendimle. bilgisayarımın ekranından yeşil renkli rakamlar, harfler falan dökülüyor, bir tuhaf oluyorum arkadan çalan şu müzikle beraber;

http://www.youtube.com/watch?v=q1ZiQ6I6gf8#t=0m25s
Ev arkadaşımla bir kaç ay önce akşam yemeğinde toplam 10 yumurta ve 2 ekmek yedik. Daha da yiyebilirdik ama abartmak istemedik. Öğrencilik yıllarımı hatırladım bir an. O günler daha bir insan gibiymişim meğer.
23 nisan tarihli duman konserine beş biletim var ve ilk yazan dört kişiyi yanıma alacağım.*
hayatımda ki insanlara nasılsın diye soramıyorum artık direk iyi misin diye soruyorum.. nasıl bir dönemse herkeste mi sıkıntı olur ben dahil.
Gel demiyorsun bana ne zamandır.
Deme.
ikiletmez gelirim bilirsin
Ama gene de deme.
Çünkü bana hiç kal demedin sen.
Gel dedin zaman zaman
Gidiyorum dedin bazen
Hiç kal demedin...
sözlükte gördüğüm esprileri uygun yeri ve zamanı gelince yapmak için heyecanla milletin yaptığı muhabbeti dinliyorum. muhabbet oraya gitsin istiyorum. bir şekilde ilgili-ilgisiz espriyi yaptıktan sonra bir de beklediğim tepkiyi göremeyince iyice ayar oluyorum yeminlen. çok komikti halbuki lan.
sözlük, kitap çevirisi yapıyorum ama musa ile ilgili olduğundan birçok terimi çeviremiyorum. yahudi arkadaşlar yok mu ki hiç burada? tevratla ilgili bir iki bişey sorsak.. 10 emir kitapları falan..
Yetişkin olmak zor...
hayatında her zaman yalnızlığı sevmiş bir adam olarak şu anda yalnızlık bana koyuyor sevgili sözlük.

16 yaşından beri hiç kız arkadaşsız kalmayan biri olarak 1.5 yılı aşkın bir süredir yalnızım*. son 2 aydır bu rahatsız edici olmaya başladı.

konu cinsellik değil. seks yapmamak hiç sorun değil, olmadı. olmayacak.

ancak bir kadından etkilenmeyi özledim. saatlerce konuşmayı özledim. tartışmayı, beyin fırtınası yapmayı özledim. sarılmayı özledim. beraber uyumayı özledim. saçlarını geriye doğru tarayıp, koklayarak başının üstünden bir öpücük almayı özledim.

ve şu anda farkediyorum ki, yalnızlığı o kadar da fazla sevmiyormuşum galiba.

bunu da parmaklarımı teker teker tel makasıyla kesseler bile kimseye söylemezdim. gurur engellerdi.
çiğnediğim sakızı mümkün mertebe fuuu diye tükürüp düşüşüne yarım vole vururum.
33 gün olmuş, hala unutamadım. Mal mıyım neyim.
kadinlardan nefret ediyorum. buyuk cogunlugundan. nedeniyse, karsi cinse naif, hemcinse ukala o tavirlari. erkeklere karsi begenilebilecekleri her sekle girerken, hemcinslerine karsi aslinda olmak istedikleri sekle girmeleri falan. noluyorsa sanki... erkekler birbirlerine adamlar, bunlar birbirlerine illet. ne garip is.
Sarhoşum.....
uzun zaman sonra böyle ağlıyorum.. birde sarhoş olsaydım tam olacaktı diyorum..
placebo da: without you ı'm nothing` diyor.. haklı adam.. haklı!
yıllar önce, ünideyken, ev arkadaşımla aramızda müthiş bir rekabet vardı. tabiki bir hatun rekabeti. bizimle aynı sınıftaydı. ikimizde ondan hoşlanıyorduk. birgün kantinde üçümüz beraberce oturuyoruz (zaten genelde birbirimizi kızla yalnız bırakmıyorduk) kız aynı günün akşamına memleketine gideceğini söyledi. bizim piçte "aa ne tesadüf bende bilmem ne yapmak amacıyla bilet aldım dün, bu akşam için , beraber gideriz artık " dedi. ne yalan söyleyeyim çok pis bir gol yedim. eleman gözümün içine baktığında aklından geçenleri çok iyi tahmin ediyordum. "nasıl koydum ama " dercesine bakıyordu. dünya başıma yıkıldı. adam bir anda pratik zekasını çalıştırdı ve beni diskalifiye etti. herşey bitmiş olamazdı. birşeyler yapmalıydım. kız masadan kalktı, eşyalarını toparlayacaktı. elemanda benimle biraz kafa bulup kalktı. kalkarken "dolapta cin var, akşam içersin" dedi taşak geçercesine ve akşam otobüsü için o almadığı bileti almaya gitti şerefsiz. neyse moralim bozuk dışarı çıktım , birşeyler yapmalıydım ama ne? düşünmekten saçlarım beyazlayacaktı neredeyse. bu arada kız henüz okulu terketmemişti, bir başka kızla konuşuyordu okulun önünde. yanlarına yaklaştım, beraber eve doğru yürümeye başladık. evlerimiz aynı sokaktaydı. eşyalarını toparladıktan sonra bilet almaya gideceğini ona eşlik edip edemeyeceğimi sordu. o an flaşlar patladı beynimin içinde. kız daha bilet almamıştı. okulumuzun bulunduğu yer bir sahil ilçesiydi ve tek otobüs firması vardı. kızın bilet almayı düşündüğü saat 19:00 du daha 3 saat vardı. genelde otobüsler boş kalktığı için yer ayırtma ihtiyacı duyulmazdı ve o saatten sonra başka da otobüs yoktu. kıza ona eşlik edeceğimi söyledim, evine bıraktım ve eşyalarını toparlayana kadar döneceğimi söyledim. dediğim gibi tek firma vardı ve yazıhanedeki adam bizi tanırdı. küçük yerdi zaten. koştura koştura yazıhaneye gittim. önce adamı bulup arkadaşımın bilet alıp almadığını sordum. almıştı çakal. neyse abiye lafı uzatmadan durumu açık açık anlattım, sonunda da "abi, yap bana bu kıyağı, yeminle sana sahildeki restoranttan çatlayıncaya kadar yemek-içmek benden. 1-2 saate kızla buraya geleceğim, ne yap et bilet verme bize, yer yok de birşey uydur, bu kız bu akşam gitmemeli". allah ondan bin kere razı olsun harbiden yaptı abiliğini. kızla oraya vardığımızda "keşke yer ayırtsaydınız, hostes koltuğu bile bir sonraki x ilçesinden ayrıldı " dedi. şansımada o akşam otobüsün büyük kısmı doluydu, inandırıcı oldu. bizim keratanın yüz şeklini siz düşünün artık. tükürdüğünü yalayamıyordu da. elemanı yolcu etme vakti gelmişti. otobüse binerken ona dolapta limon olup olmadığını sordum. "neden?" dedi. "cinle beraber iyi gider" dedim. arkadaşım bilinmeze , ben ise zaferimi kutlamak için kızla beraber cine limon sıkmaya eve doğru yollandık. bu olayın üzerinden uzun zaman geçti. kıza daha birkaç ay önce anlattım, gülmekten öldü. eleman hala bilmiyor. bilse beni hakikaten öldürür herhalde.
hiç kimse hicbir şey onun gibi olmuyor sözlük. umarım mutludur.
benim için seks karşımdakini mutlu etmektir.
bunun için öyle herkesle olamaz.
sadece güzel olması da yetmez kezban da olmamalı.
ayrıcı kerhane de olmaz orospuyu mutlu edip de ne yapacağım
karşımdaki kişinin bunu haketmesi gerekir.

işi bu kadar büyütünce bir de içimde ya mutlu edemezsem korkusu beliriyor.
ha bir de şu malum penis mevzusu var.
insanın aklında hep bir soru işareti.
öyle olunca hep öteliyor insan.
öteledikçe de işler daha da zorlaşıyor.
sonrası kısır döngü.
ihtiyacım olansa bu kısır döngüyü kıracak bir bayan.
o da kısmet dediğimiz şey herhalde.

zor vallahi zor bu iş.
Yarın sunum yapmam gerekiyor ve ben bu saat oldu hala çalışmadım. *
Kaç yaşıma geldim hala tek elimle ıslık çalamıyorum. *
Sözlükte bir tane kafamın uyuştuğu, adam gibi uzun uzun konuşabildiğim insan çıkmadı. *
Son olarak, geçen gün severek gittim siyah çerçeveli gözlük aldım * baya da para verdim şimdi hiç beğenmiyorum iade etsem edilmez takmasam neden aldın o zaman derler diye takıyorum. * *
yükseklik korkusu olan bir babanın kızıyım ben... balkon demirlerini bakmadan boyamaya çalışırken elindeki fırçayı aşağı düşürüp talihsiz bi adamın kafasını yaran ama hiç oralı olmayan bi adamın kızıyım ben...
yarın sabah, uyumadığım her dakika için kendime küfredeceğim. *