bugün

Tam bir SMS bağımlısıyım sözlük, mesajlaşmadan duramıyorum nedendir bilinmez. ayda 14 bin SMS harcadığım günler oldu, biri beni durdursun !
beyaz barbunya o kadar guzeldi ki 1 ekmek yedim.

neyse ki spor yapuyorum.
yazamıyorum lan,eskiden yazıyordum ama güzel mi yazıyordum onu bilemem,ama şimdi onu bile yapamıyorum,tıkandım kaldım.laptop gitti ondan olabilir,başka bilgisayarda yazamıyorum,ankarada tektim daha rahat oluyordu şimdi ailemin yanındayım ondan da olabilir.

ama yazamıyorum lan.

al bak;

http://ehereehe.blogspot.com/
avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum.

ulan bir insan her taraftan mı şanssız olur arkadaş. nefes almak için tek bir alanım yok. kendime kalabileceğim tek bir yer yok. sessizliği özledim. sadece kendime kalabileceğim zamanları özledim. olm çok fenayım lan!
- yemek yapmayı seviyorum ama öyle ıspanak nohut falan değil
-makarna esas alanım
-arkadaşımla sürekli internetten makarna tarifleri bulup deniyoruz çok da güzel oluyor
- eve gelip annemlere yapıyorum o tarifleri pek de iyi sonuç alamıyorum
-el lezzeti diye bir gerçek var ve galiba bu bende yok üzülüyorum aslında.
-ama yıkılmadım ayaktayım tariflerimle başbaşayım.
bugün her şey tuhaf göründü bana. Ev, koltuk, telefon hatta sözlük.

Dışarı bakınca ilk defa görüyor gibiyim buraları. Evin içi karanlık. bir ben varım evde. Sanırım sonbahar hissettiriyor kendini. Bir de yağmur yağsa.. Ben özüme dönerim iyice.
gelelim sana.
major depresyon geçiriyorum. sebebi ise hayatımda hiçbir şeyin istediğim gibi gitmemesi. beni rahatsız edense her şeyin ters gitmesinde zerre kadar rolümün olmaması.
bugünkü açıköğretim lisesi sınavında gözetmendim. sınıf çok sıcak olduğundan kapının hemen girişinde oturuyordum. sınavdan çıkan öğrencilerden biri "hocam arka sıradaki çocuk sıranın altına kağıt koymuş baya bayaa kopya çekiyor" dedi. kalktım dolandım. hakikaten kağıtlar vardı edebiyatla ilgili. aldım kağıtları. diğer görevli öğretmene gösterdim. çıksın mı sınavdan dedim tutanak tutacağız dedi. bir an duraksadım. evet tutanak tutulması gerekiyordu böyle bir durumda. ama bilemedim bi an tereddüt ettim. bina sorumlusuna danışalım dedim. hoca çıktı elinde a4 le geldi. ben salon başkanı olduğum için tutanağı ben yazdım. çocuk da çıktı sınavdan.

(aslında açıklamalarda kopya çeken öğrencinin kopya çekme gerekçesinin kodu öğrencinin cevap kağıdına işaretlenir yazıyor. ama öyle bir kısım cevap kağıdında yok ne komik ki)

öğleden sonraki oturumda, binada görevli öğretmenlerden biri beni görevli olduğum sınıfa girerken durdurdu ve "hocam falancamın kızı bu sınıfta tarihten kalmış yardım eder misiniz?" dedi. "edemem, sabahki sınavda tutanak tuttum benim vicdanım rahat etmez" dedim. ama birçok sınıfta öğrencilere yardım edilmiştir diye düşünüyorum. ben sabah tutanak tutmasam da yardım etmezdim o sadece bahanem oldu.

diğer öğrencinin zannedersem sınavlara bir yıl girmesi yasak olacakmış. bilemedim doğru mu yaptık yanlış mı.

daha doğrusu biz doğru yaptık da, bu kadar düzenbazın, kopyacının olduğu, eğitim sisteminin darmaduman olduğu memlekette değer miydi?
daha güçlüyüm sanırım şimdi.
bugün tek bir itirafım var. Oda çok yalnız olduğum. şu dünyaya anne babamız sayesinde geldik onlar sayesinde büyüdük, ardından yalnız kaldık ve öldük. acınılası bir şeydir. insanın kendi hayatında küfür etmesini sağlar.
eskıden olsa belkı cok parayla duzelebılecek sorunlarımız vardı, elbette yasanılanlar unutulmuyor ama en azından yaramız kapanabılırdı. ama yıllardır cektiğimiz para sıkıntısı artık gelecegede yansıdıgı ıcın yetmıyo hıc bısey. ve "baba" dıye tabır edılen o adamsa gerek maddı gerek manevi hic bi zaman bize varlıgını hıssettıremedı. sımdılerde kımse ısın gercek yuzunu bılmesede en son yasadıgımız kavgada babam benım ıcın "okumasından rahatsızım, bana faydası yok, adam degıl" tarzı cumleler kurdu. ve bu sırf ondan seneler sonra 2 kurus para ıstedıgımız ıcın oldu. bense onu alenen tehdıt ettım elımı surmem senın dayak yemenı ızlerım dıye. bugün sabahsa babamın yaptıklarının siniri gecmemişken hala kardesimin hareketlerine artık sabrım kalmadıgı ıcın onla tartıstım. anlayacagın sozluk suan annem babam ve bır kardesım var. annem babam ayrılmıs degıl. ama bu gunden sonra benım bı aılem yok. benı su evde ısteyen hıc kımse yok. ınanır mısın bugun bı denemede bulundum, balkondan dussem ayagım kayıp yanlıslıkla ve olsem annemlerın farketme suresı. 15 saat. tabı cesedımı komsular gorup soylemezse. evde oldugumu anca o zaman anlarlar yanı. bu vazıyetteyız. Allah yardımcımız olsun hepımızın.
uzun yıllar unutuğum acıyı hatırlamak ve;
aşk acısı çekmek istiyorum...
ben imkansız aşklar için yaratılmışım.
güzel film yapmışlar.

http://ulu.so/ui8ygl
babanın rus kızları çok güzel muhabbeti yapması bambaşka bir dünyaymış. acil tarafından iyi bir psikolog önerin ulan.
karanlıkta sigarayı yakmaya kalktım az önce..

acemi içiciler gibi tersten yaktım, iğrenç bir koku..

neyse ki paket dolu, 1 tane daha yaktım, ilk nefeste yarılandı, yedim onu içerken..

söndürürken elimi yaktım..

bastım kalayı..

hay böyle gecenin..
90 puan alıp atanamayacak olan bir sınıf öğretmeniyim. Allah razı olsun ey bademler...
istanbul dışında yaşayan insanlara 2. sınıf gözüyle bakıyorum.
chat yaygınlaştıkça hatun düşmez oldu sözlük. al sana bomba itiraf alla pulla.
son bi tane diye diye bir paket sigarayı bitirdim bu gece. *
saat sabahın altısı ben hala uyuyamadım sözlük, kendimi aşk-ı memnu ile ilgili entryleri okurken buldum . alerji illetiydi aşk meretiydi derken kafayı yiyorum galiba hadi hayırlısı.
bugün izmir'in kurtuluşu sebebiyle izmir'deki eczaneleri sözlüğe aktarmaya karar verdim sözlük.
-henüz taksitlerinin yarısı duran telefonum çalındı,
-üniversiteyi yine kazanamadım,
-daha 1.yılımızı yeni kutlamışken kız arkadaşımdan ayrıldım.

1.5 ay içine bu kadar olumsuzluk fazla değil mi hayat ? neden rast gitmiyor hiçbirşey ? illa psikopat mı olmalıyım sana söz geçirmek için!
lezbiyen olmayı ciddi anlamda düşünüyorum , erkeklerin hayvani dürtüleri soğutuyor beni .
mutlu olmam için pek bir sebep yok sanırım, gülümsemem için de.
ama insanlar gülümsemezsem çirkin görüneceğimi, insanlara soğuk bakarsam kimsenin beni sevmeyeceğini söyleyip duruyorlar.
banane o piçlerden, sizden veya diğerlerinden! güldürüyor musunuz ki güleyim ha?
benim tek amacım var, kendimi kurtarıp kaybolmak hayatınızdan. işte o zaman doya doya gülümserim, tamam mı?
o üniversite diplomasını alıp gözünüze soktuğumda rahatlarım, tamam mı?
benden uzak durun, yaklaştıkça can yakıcı oluyorsunuz!
sene 2000 ortaokul sıralarındayız. 24 kasım öğretmenler günü. okula giderken bi çiçekçi gördüm harçlığımın yarısıyla tek bi gül aldım. okula gittiğimde hangi hocaya versem diye düşünürken hasbelkader beden öğretmenine verdim çiçeği. herkes şaşırdı, neden ona çiçek verdim diye. beden hocası kadın olaydı iyiydi. *