bugün

3 biranın üstüne 2 tane asprin içtim sanırım öldüm

Edit :midemi yıkadılar ölmeyi bile beceremedim.
hep merak ediyordum bu baslik niye bu kadar ilgi goruyor diye, meger formattan kacip , kafana gore takilmak icinmis bu baslik..hic uyarmiyorsunuz.

cok alindim gencler!
salaklığın çaresi varmı, nutkum tutuldu, bir gecede saçı beyazlayan insanları anlıyorum.
nasıl demekten başka bir şey yok, dünyanın başıma yıkılmasına alışığım, öyleyse ey salak nasıl bu kadar düşebiliyorsun yine sertçe nasıl nasıl nasıl başka hiçbir şey çıkmıyor dilimden nasıl. karşımda ölseydi şimdi, ah keşke ölseydi.
konuşmanın hiç bir işe yaramadığını keşfetmemle birlikte dünya yine siyah-beyaz ve griye döndü. kimseye, hiçbir şey içi,n dil dökmenin bir anlamı yokmuş, 27 yaşında gecikmeyle öğrendim.
Bu yazarlığı iki kişi kullanıyoruz arkadaşla. Artık hangi entry'i ben yazdım hiç bilemiyorum. iyice şizofrene bağlayacağım en sonunda.

edit: yok oğlum ben çok girmiyorum lan.
bugün ilk defa sigara denedim. ama ortamdaki arkadaşlarımdan teki bı fırt aldıktan sonra elimden aldı. ''bi daa elinde görürsem ağzına sıçarım'' dedi. ve bu insan aramızdaki en çok sigara içen insan. sanırım değer verdiği için yaptı bunu.

ayrıca yeni sınıfımın bana yaptığı iyilikleri eski sınıfım götümü versem yapmazdı. sanırım mutluyum. çok iyiler yaa. ama cinsiyet ayırt etmeden onlara ''tatlı insan'' diyorum. inşallah adım bi şeye çıkmaz.
şöyle bir düşünüyorum...
nerdeyim? napıyorum ben diye. hiçbiri istediğim bir şey değil ki? tek istediğim, aşık olduğum bir adam, o adamdan hediye olan bir çocuk? bazen kendime aptal diyorum. bu salak ve basit şeyleri -aynı zamanda mutluluk, gülümseme içeren- gerçekleştiremedik, zor olanı yaptık ama mutluluk peşimizde değil?
girdiğim herhangi bir entry, iyi veya kötü oy aldığında tekrardan o entryi okuyorum ve yazım, noktalama, imla hatalarımı düzeltiyorum. aslında güzel oluyor, bu sebeple hatalarımı görebiliyorum.
2 tür kaşarı sevmem sözlük;

1- tostun içinde ki geç eriyen kaşarı.
2- kaşar olup namuslu takılan kaşarı.
çalıştığım şirketlerin geleneksel 2. ay konuşmalarından birine daha tanık oldum. abi biri de cümle yapısını değiştirse bari:

-eser senden beklentimiz büyük. iyi bir okuldan mezun olmuşsun. kendini sadece verilen işle sınırlama daha farklı şeyler öğren.
-ee peki maaş konus...
-benim söyleyeceklerim bu kadar. dediğim gibi limt sizsiniz. sınır yok. muck.
adana'dan osmaniye'ye gitmek için otogara geldim ve ilk kalkan otobüs tuncelililer turizm olduğu için ona bindim. buraya kadarı normal. arka taraftayım kanalın ismini tam görmüyorum ama pkk yanlısı kanal olduğu yayınlarından belli.

içim ürperiyor amına koyim. benim memlekimde beni bölmek isteyen şerefsizler elini kolunu sallayarak geziyor. sakın basın yayın özgürlüğü falan demeyin sikmişim öyle özgürlüğü. iç savaştan bahsediyorlar lan şu anda.
hayat bana hiç güzel değil.
telefonunu okula kaptırdığında ağlayan
sonra babasının telefonunu aldığını duyunca yine sevinçten ağlayan özürlü bi arkadaşım var.

bazen düşünüyorum neden etrafımda normal insanlar yok.sorun bende mi yoksa
otobüste birinin yanında otururken başka bir koltuk boşaldığında yanımdaki alınır diye kalkıp o koltuğa oturmuyorum.
bugün kayıt olmak için gittiğim dans kursunda, dans hocasını gözüme kestirdim. kayıt sırasında da kayıt yapan bayana hocanın ne kadar çekici ve yakışıklı olduğunu anlatmaktaydım ki aslında kayıt yapan bayanın yakışıklı hocanın karısı olduğunu öğrendim. çok utandım sözlük.
çok berbatım sözlük. ağlamaktan bıktım yoruldum gücüm yok sözlük. yok işte yok hiç birşeye yok . kavga etmeye bile yok. bıraksın gitsin beni.
sözlük marketten alışveriş yaparken nescafe alıcaktım. bır de coffee mate alıcaktım. nescafe fındık aromalı alıcaktım fakat coffee mate ninde fındık aramalısı çıkmış dikkat etmedim ve eve geldim kendime nescafe yapacakken 2 tane süt tozu aldığımı fark ettim. böyle işin aq. sıcak suya fındık aromalı süt tozunu kattım beyaz beyaz onu içiyorum amk.
sözlük sana itiraf ediyorum ediyorum ama hiç tepki vermiyorsun ya kendimi çok kötü hissediyorum.*
elektro gitarla zahidem'i çalmak hoşuma gidiyor.
the o.c'de seth'in annesinin de babasının da gözleri mavi olmasına rağmen seth'in gözleri kahverengi.bu imkansız değil mi? yapımcılar hiç dikkat etmemiş mi? ve bu sadece beni mi rahatsız ediyor? gibi bir sürü sorum var sana sözlük.

edit:imla.
yaşamak istediğim hayatı yaşamak istiyorum kendimi yaşamayı ; para ile olacak şeyler değil bir kadın ile sevişmek istiyorum doyasıya hemde iki kadının naifliğini hissetmeyi, aklım estiğinde her yere çıkıp gitmek zaman mekan şehir önemsizce , mutfağa girip saatlerce istediğim tatlıları pastaları yapmak istiyorum , hiç kimseye hiç bir şeye bağlı kalmak istemiyorum ben bu ülke de doğmamalıydım.
kıçımda basur var bazen kıç üstünde oturtmuyor bu meret.
hani birisine dersiniz ya mesela içkiyle ilacı karıştırma kötü olur ordan birisi alır yok yeaa benim arkadaşım içti bişe olmadı eheh tarzı insanlardan nefret ediyorum.
düşünüyorumda ben sanki yaşamadığım aşkın acısını çekmeye meyilliyim..

daha az sarsıntılı, daha çok gerçekçi, daha sakin sadece.biri yok ki karşımda.
geçmişteki ufak kırıntıları birleştirip aşk yapıyorum işte kendi hamurumdan .

alkol.. benim için belli zaman aralıklarıyla alınması gereken ruh yapıştırıcısı. evin her yerini süpürdüğümde bir araya gelen dağınık, başına buyruk tozlar gibi.

tam yaşatıyor acıyı, bütün anıları birleştirip huzurla okuyor canıma.tam bir aşk yaşayamayacak kadar eksiğim belkide.çünkü tamamlanmak bana göre birine aşık olmak.

iyisiyle kötümü, kötüsüyle iyimi tamamlamak.

bir insan edebilmek için yarım yaşamakta bana göre aslında,yarımları tamamlanmamış anne babanın çeyrek akıllı çocuğuyum nede olsa.

çepten çıkarması kadar kalpten çıkarması da kolay bir çeyreklik.

sen yaşsın diye bütün kurulara gücün yeter mi sandın?
Yurt yaşamına yeni adapte olabilmiş bir öğrenci olarak hastalandım. Çok zormuş be böyle yalnız hastalık.. Ailemi istiyorum sanırım böyle durumlarda..